Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Hukuk Dilara'lardan yana değil!

        Dilara Dumru'nun kanalizasyon çukuruna düşerek ölmesinin ardından "başka Dilara'lar ölmesin" düşüncesiyle başlayan tartışmalar ve ortaya atılan soruların cevabı, benzer olayların sonuçlanmış davalarında gizli.

        Pendik'te, 2003'te üstü açık bırakılan İSKİ bacasından düşerek boğulan iki kardeşin davasında İSKİ yetkilileri beraat etti. Diğer üç sanığa verilen ceza önce indirildi, sonra ertelendi. Bilirkişi, ölen çocukları 8'de 1 oranında kusurlu buldu. Aile, "Bize mahkeme 'çocuğunuzu sokağa salmasaydınız' dedi. Bu nasıl adalet?" diyerek karara itiraz etti. Dosya halen Yargıtay'da...

        Dilara Dumru'nun kanalizasyon çukuruna düşerek ölmesinin ardından "başka Dilara'lar ölmesin" düşüncesiyle başlayan tartışmalar ve ortaya atılan soruların cevabı, benzer olayların sonuçlanmış davalarında gizli.

        2003'te Pendik'te, üstü açık bırakılan İSKİ bacasından düşerek kanalizasyonda boğulan Sadullah (6) ve Hakan (4) Kılınç kardeşlerin davasında 10 Nisan 2006'da karar çıktı. Buna göre İSKİ yetkilileri beraat etti, iki çocuğun ölümünden sorumlu tutulan taşeron firma çalışanı üç sanığa verilen ceza önce hafifletildi, sonra da ertelendi. Bilirkişi de ölen çocukları 8'de 1 oranında kusurlu buldu.

        Perdeli önlem yok

        Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya göre, İstanbul'un Pendik İlçesi Ertuğrul Gazi Mahallesi Mevlana Sokak'ta meydana gelen olayın gelişimi, Kemiklidere Havzası'ndaki şebeke bağlantıları inşatını İSKİ tarafından Seda İnşaat'a ihale edilmesiyle başladı. Bostanını sulamak isteyen vatandaş, İSKİ'nın şebeke inşaatındaki bacayı tıkadı.

        Şirket çalışanları, bacanın tıkanmış olduğunu tespit ettiler, ancak metal ve demir perdeyle almaları gereken güvenlik tedbirini almadılar. Tanıklara göre baca 15 gün, şirket yetkililerine göre 2 gün açık bırakıldı. 23 Aralık 2003 tarihinde de evlerinin önünde oynayan Sadullah (6) ve Hakan (4) Kılınç kardeşler, içi atık su dolu bacanın içine düşerek öldü. Baca, evlerinin 30-40 metre ilerisindeydi.

        Mahkemenin atadığı bilirkişi raporunda, Kılınç kardeşlerin, merak ve oyun saikiyle çukura yaklaşarak tedbirsiz ve dikkatsiz davrandıkları ve kendi ölümlerinde 8'de 1 oranında kusurlu oldukları bildirildi.

        Davada sanık olarak yargılanan İSKİ yetkililerinden Atıksu İnşaat Daire Başkanı M. Tevfik Göksu, Kontrol Mühendisi Fırat Aktemur, kontrol amiri Azam Aydın, Anadolu Yakası Atık Su İnşaat Müdürü Mahmut Kahraman, olayı gazetelerden öğrendiklerini, müteahhit firmanın arızayı şifahen bildirmesi gerektiğini ancak kendilerine bildirim yapılmadığı için sorumlu olmadıklarını belirterek, savunma yaptılar.

        Bilirkişi raporunu göz önünde bulunduran mahkeme, "Biz ihale makamıyız. İşi özel şirkete ihale ettik, bizim sorumluluğumuz yoktur" diyen 4 İSKİ yetkilisinin beraatına karar verdi. Oysa savcı iddianamesinde, İSKİ yetkilileri hakkında, inşaat kontrol ve denetleme görevini yerine getirmedikleri" iddiasına yer vermişti.

        Mahkeme, saha formeni Şeref Aktaş'ı, baca etrafında yeterli güvenlik önlemi almadan işi tatil etmekten, Seda İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Küçük'ü, sorumluluğunu yerine getirmemekten, İsmail Can'ı da, bostan sulamak amacıyla bacayı tıkamaktan 4'er yıl hapis ve 343 YTL para cezasına çarptırdı. Daha sonra cezaları kusur oranında indirdi ve 'sanıkların bir daha aynı suçu işlemeyeceklerine' kanaat getirerek cezaları erteledi.

        Aile, "Mahkeme kararıyla bize resmen, 'çocuğunuzu sokağa salmasaydınız' dediler. Bu nasıl adalet" diyerek isyan etti.

        Kılınç ailesinin avukatı Yahya Tunç, "İhaleyle sorumluluk devredilmez. İki çocuğunu kaybetmiş müvekkillerimin adalet duygusunu zedelemiştir" dilekçesiyle karara itiraz etti. Dosya halen Yargıtay'da.

        Çodur ne demişti?

        Olay sonrası açıklama yapan İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, ihmalin büyük olduğunu ve suçun yalnızca 'Seda İnşaat' adlı şirkete ait olmadığını, asıl suçun, bacayı tıkayan bostancıda olduğunu söylemişti.

        ORHAN VELİ'DEN DİLARA'YA ÇUKURLARDA CAN VERENLER

        Öldükleriyle kaldılar!

        Ankara'da belediye çukuruna düşerek hayatını kaybeden ünlü Şair Orhan Veli'yi 14 Kasım 1950'de yitirdik. O günden bugüne, şairinden doktoruna, yaşlısından çocuğuna yüzlerce kişi, şantiye görüntüsünden kurtulamayan kentlerde, çoğu devletin kurumları tarafından açılan çukurlarda yaşamını kaybetti.

        Açılan davalar, ya faili bulunamadığı için kapatıldı ya da faillere verilen ceza "bir daha aynı suçu işlemeyeceği" yönündeki hâkim kanaatiyle ertelendi. Yakınlarını kaybedenlerin feryadı isyana dönüştü. Dilara ne ilkti, ne de son olacak.

        5 Temmuz 2005'te, 9 yaşındaki Merve Aldemir'in çığlığı Antalya'da yükseldi. Aldemir, evinin önünde arkadaşlarıyla oynarken, üzeri gazete kâğıdıyla örtülen 10 metre derinliğindeki fosseptik çukuruna düşerek öldü.

        Aldemir'in ölümünden, apartman yöneticisi Nevzat Yücel ve traktörüyle fosseptik kapağını kırdığı iddia edilen Mustafa Yalçın sorumlu tutuldu. Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Yücel'e verdiği 2 yıl hapis cezasını 1 yıl 8 aya indirdi ve erteledi. Yalçın'a verdiği 2 yıl 6 ay hapis cezasını da 18 bin 200 YTL adli para cezasına çevirdi.

        Ve diğerleri

        6 Şubat 1996 - İzmir SSK Tepecik Hastanesi'nde görevli Dr. Müge Edipoğlu'nun kullandığı otomobil belediyenin açtığı çukura düştü. Otomobildeki 5 kişi öldü. Yargılanan hiçbir yetkili ceza almadı. Bornova Belediyesi ölenlerin yakınlarına 25 bin YTL tazminat ödedi.

        24 Şubat 2007 - Kastamonu'nun Devrekani ilçesinde belediyenin açtığı kanalizasyon çukuruna düşen Mehmet Tufan (22) yaşamını yitirdi. Baba Kemal Tufan, "Savcılık konuyla ilgili soruşturma açtı. Soruşturma henüz tamamlanmadı" dedi.

        11 Kasım 2004 - Süheyla Yöntem (14), Antalya'ya bağlı Kepez Belediyesi sınırlarındaki rögar çukuruna düşerek öldü. Yöntem'in ailesi belediye aleyhine 160 bin YTL'lik tazminat davası açtı. Bilirkişi raporunda, "Yöntem, dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak rögarın bulunduğu yöne gittiği için ikinci derecede tali suçludur" denildi. Anne Süheyla Yöntem, rapora itiraz etti. Dava sürüyor.

        8 Temmuz 2005 - İstanbul Gaziosmanpaşa Arnavutköy beldesindeki foseptik çukuruna düşen Bayram Satılmış (8) öldü. Apartman sahibi Fethi Kurban hakkında açılan dava sürüyor.

        7 Ocak 2005 - Antalya Muratpaşa Belediye sınırlarındaki bir yolcu minibüsü, açık bırakılan rögar çukuruna düşerek devrildi. Yolculardan Mehmet Ali Çetin (17) öldü, 17 kişi de yaralandı. Şoför Hüseyin Kanlıoğlu, fazla yolcu almak ve tehlikeli araç kullanmaktan yargılanıyor.

        8 Ağustos 2003 - İstanbul Altınşehir'de, kapağı kırık foseptik çukuruna düşen Özgür Dilekçi (13) hayatını kaybetti. Baba Hüseyin Dilekçi, "Belediyenin yanı sıra çalıştığım işyerinin de bu olayda kusuru vardı. Uzlaşma yoluna gittik ve davadan vazgeçtik" dedi.

        28 Ocak 2004 - İstanbul Seyrantepe'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin fidan dikmek için açtığı 1 metrelik çukura düşen Ümit Aslan (12) hayatını kaybetti. Soruşturma sürüyor.

        Topbaş: Herkes işini adam gibi yapacak

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 5 yaşındaki Dilara Dumru'nun ölümünün ardından İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur'un görevden alınması konusunda, "Herkes işini adam gibi yapacak" dedi.

        Başbakan talimat vermedi

        AKP İstanbul İl Teşkilatı'nın Abant Palace Otel'de düzenlediği istişare toplantısına katılan Topbaş, Çodur'un "ikazlara uymadığı için görevden alındığını" belirterek şunları söyledi:

        "Olay ortaya çıktı diye görevden alınma değil. İkazları yerine getirmediği için alındı. Bu konuyu Başbakan ile hiç görüşmedim. Hem müteahhit firmanın iş akdini feshetme hem de İSKİ Genel Müdürü'mün görevden alınma kararı tamamen bana ait. İnşallah bundan böyle bir olayla karşılaşmayız. Müteahhitlerimiz inanıyorum ki bundan sonra daha dikkatli olacaklar."

        Acılı anneden mesaj:

        Seçim döneminde kullanılmak istemiyoruz

        Bahçelievler'de rögar deliğinden kanalizasyona düşerek hayatını kaybeden Dilara Dumru'nun annesi Songül Dumru, için kızını kaybettiği günden beri her gün zor. Ancak dün daha da zordu. Çünkü oğlu Servan ve komşularıyla Dilara'nın Kocasinan Mezarlığı'ndaki mezarını ziyaret etti. Songül Dumru, fenalaşıp bayılınca basın mensuplarının da yardımıyla yakındaki özel bir hastaneye kaldırıldı.

        Mezarlık ziyaretinden önce basın mensuplarıyla konuşan Songül Dumru, birçok siyasi parti temsilcisinin arayıp kendileriyle ilgilendiğini belirtti ve "Tam seçim döneminde kullanılmak da istemiyoruz" dedi. Songül Dumru, tazminat istemediklerini belirterek, "gerçek suçlunun, firma ya da kişinin müebbet hapisle cezalandırılmasını" istediklerini söyledi. Dumru, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerini arayıp ilgilendiğini, elinden geleni yapacağı sözünü verdiğini bildirdi.

        MİLLİYET

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ