Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem El Kaide devlet gibi

        Terör örgütü El Kaide'nin Türkiye yapılanması içerisinde yer alarak 15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde gerçekleştirilen bombalı

        saldırılarla ilgili davada, Fevzi Yitiz, Yusuf Polat, Harun İlhan, Baki Yiğit ve

        Louai Sakka'nın ağırlaştırılmış müebbet hapis, Adnan Ersöz ve Osman Eken'in

        müebbet hapis, 41 sanığın da çeşitli hapis cezalarına çarptırılmalarına ilişkin

        gerekçeli karar tamamlandı.

        İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 506 sayfalık gerekçeli kararının

        ''Hukuki değerlendirme'' başlığı altındaki bölümünde, İçişleri Bakanlığınca

        mahkemeye gönderilen yazılarda El Kaide terör örgütünün yapısı ve eylemleri

        hakkında detaylı bilgi verildiği hatırlatıldı.

        Gerekçeli kararda, bu yazılara göre söz konusu örgütün çok sayıda ülke

        bağlantıları bulunan uluslararası ağ şeklinde yapılandığı ve eylemlerini belirli

        bir alanla sınırlandırmayarak, dünyanın hemen hemen her yerinde saldırılar

        düzenleyebildiği, eylemlerinin çoğunluğunu Müslüman nüfusun fazla olduğu

        ülkelerde gerçekleştirdiği belirtildi.

        Eylemlerine bakıldığında El Kaide'nin, ''ABD ve müttefiklerinin ekonomik ve

        psikolojik olarak çökertilmesi temelinde şekillendiği, Müslüman nüfusun

        çoğunlukta olduğu devletlerdeki yönetimleri devirip, bu ülkeler arasındaki

        sınırları da kaldırarak kendi selefi inancı doğrultusunda tüm Müslüman nüfusun

        aynı çatı altında toplandığı bir devlet kurmak gayesi taşıdığı'' öne sürülen

        kararda, şöyle denildi:

        ''El Kaide, sınır tanımaksızın dünyanın herhangi bir yerinde eylem yapabilen

        uluslararası boyutta bir terör örgütüdür.

        Türkiye de, El Kaide örgütünün kamplarında askeri ve siyasi eğitim alan

        Habib Akdaş'ın liderliğinde selefi referanslı bazı radikal dini grup ve

        örgütlerle bağlantılı, cihat bölgelerde selefi yapılanma içerisinde yer almış

        şahısların da aralarında bulunduğu Sadettin Akdaş, Gürcan Baç, Feridun Uğurlu,

        Azat Ekinci, Abdulkadir Karakuş, Mesut Çabuk, Osman Eken, Suat Şarman, Yusuf

        Polat, İlyas Kuncak gibi isimlerden meydana gelen bir çekirdek kadro

        oluşturulmuştur.

        El Kaide bağlantılı Türkiye yapılanması, örgütün fikirlerinin Türkiye'de

        oluşarak etkili hale gelmesini sağlamak amacıyla örgütle koordineli hücre

        yapılanması şeklinde teşkilatlanması ve silahlanmasını sağladığı, neticede

        Anayasa'nın 1. maddesinde nitelikleri belirtilen Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkarak,

        yerine örgütün sınırların kalktığı, selefilik inancına dayalı kurmayı hedeflediği

        teokratik devletin bir parçası haline getirme gayesi ile doğal olan demokratik

        düzeni zorlayan 15 ve 20 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'daki bombalı saldırıları

        düzenlemiştir.''

        -ÖRGÜTÜN ORGANİK BÜTÜNLÜĞÜ-

        Örgütün, organik bütünlüğü yönünden vahamet taşımakta olduğu ve toplumda

        etkinlik yaratacak bir nitelik taşıdığı anlatılan gerekçeli kararda, ''Anayasal

        düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak'' suçuyla korunmak istenen hukuki değerin,

        devletin en yüksek düzeyinin temel kuruluşunu oluşturan ve Anayasal düzeni

        meydana getiren normlar olduğu ifade edildi.

        Gerekçeli kararda, sanıklar Fevzi Yitiz, Yusuf Polat, Harun İlhan, Baki

        Yiğit, Adnan Ersöz, Louai Sakka, firari Habib Akdaş, Gürcan Baç, Burhan Kuş,

        Sadettin Akdaş, saldırılarda ölen Gökhan Elaltuntaş, İlyas Kuncak, Mesut Çabuk ve

        Feridun Uğurlu'nun terör örgütü üyesi oldukları ve eylemde bulundukları

        anlatıldı.

        Devletin, yalnızca toprak ve halk ögelerinden oluşan bir organizasyon

        olmadığı, tarihi bir değişim sonunda gerçekleşen ideal bir birlik olduğu

        belirtilen kararda, sanıkların dahil olduğu El Kaide örgütünün sofistike

        teknikler kullanarak batıyı ya da amaçları doğrultusunda küfürü temsil eden her

        şeye karşı derin bir nefret ile sınır tanımaksızın değişik ülkelerde saldırılar

        düzenlediği, bu doğrultuda Türkiye'de de bilinen saldırıları gerçekleştirdiği

        anlatıldı.

        Kararda, şöyle denildi:

        ''Tüm bu argümanlar karşısında El Kaide örgütünün, ülkemizde TCK'nın 146.

        maddesindeki 'Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek'' suçunu

        gerçekleştirmek isteyen uluslararası boyutta kurulmuş silahlı çete niteliğinde

        olduğu anlaşılmaktadır.

        El Kaide örgütü, 1996-1998 yıllarında dünya kamuoyuna hedeflerini

        açıklayarak hedefleri doğrultusunda dünyanın her yerinde eylemler yapacağını ilan

        etmiştir.

        Hedefleriyle çeliştiğini kabul ettiği BM'ye üye cumhuriyet ile yönetilen

        demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedefleri arasına almış olup, bu

        doğrultuda Türkiye'de saldırı planını yürürlüğe koymak, eylemlerinde yerel

        militan gruplardan yararlanmak, militan kazanmak için, Afganistan ve Pakistan

        kamplarında eğitim alan Türk vatandaşı gönüllülerden meydana gelen örgütün

        Türkiye yapılanmasının 1999 yılından itibaren oluşumu sağlanmıştır.

        Sonuçta 2003 yılında planını yürürlüğe koymuştur. Örgütün Türkiye'de

        yapılanması ileri bir safha sayılan amaç suçunun işlenmesini sağlamak için

        hiyerarşik ve organize teşkilatlanma ile ve zorla hedefe varma halini bünyesinde

        taşıyan El Kaide örgütü, Türkiye'yi hedef seçip, bu doğrultuda amaç suç için

        ülkede teşkilatlandığı süreçten itibaren, tanımı ve TCK'nın 168. maddesinde

        nitelikleri belirlenen silahlı çete olarak kabulü elde edilen deliller karşısında

        zorunlu bulunmaktadır.''

        -SANIKLARA İLİŞKİN TESPİTLER-

        Her sanığın hukuki durumunun ayrı ayrı anlatıldığı kararda, sanıklardan

        Louai Sakka'nın savunmalarında El Kaide örgütü elemanı olduğunu ve cihat için

        savaştığını söylediğine yer verildi.

        Çeşitli ifadelerde ''Suriyeli Alaattin'' ve ''Ebu Muhammed'' adlarının

        Sakka'nın kod adları olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:

        ''El Kaide örgütünün Türkiye'de yapmayı planladığı ilk saldırı, Türkiye'nin

        demokratik ortamını bozacak Türk karasularında İsrail gemilerinin vurulmasıdır.

        Ancak şartların uygun olmaması nedeniyle saldırı hedefi değişerek İstanbul'da

        saldırılar düzenlenmiştir. İlerleyen süreç içerisinde, El Kaide örgütü 2003

        İstanbul patlamalarından sonra Türkiye'de hedeflediği İsrail'e karşı bu planı

        uygulayacak yapılanmayı kaybetmiştir.

        Patlamalardan 2 ay önce Türkiye'ye 'Houseine Ben Amor Aloui' ismiyle 4 Eylül

        2003 tarihinde gelen Louai Sakka'nın Habib Akdaş'a saldırı için finansman

        sağladığı, bu finansmanın sağlanmasıyla 2 aylık bir süreci içeren fizibilite ve

        diğer hazırlıkların yapıldığı ve neticede saldırıların gerçekleştiği, finansmanın

        sağlanmaması durumunda İstanbul'da yapılacak saldırı planının uygulamasının

        mümkün olamayacağı, böylece bu finansmanın sağlanmasıyla Türkiye'deki militan

        grubun harekete geçmesi sağlanmıştır.''

        -DİĞER SANIKLAR-

        Gerekçeli kararda, sanıklardan Harun İlhan'ın da Habib Akdaş ile birlikte

        eylemin nereye ve nasıl yapılacağını belirlediklerini kaydedildi.

        Harun İlhan'ın eylem için bir deterjan firması kurup burada 4 tane bomba

        yüklü kamyonetin hazırlanması eylemi içinde bulunduğu belirtilen kararda,

        İlhan'ın, eylem için bekleme sürecinde intihar saldırganları Gökhan Elaltuntaş,

        Feridun Uğurlu, Mesut Çabuk ve İlyas Kuncak ile sürekli telefonla irtibat kurduğu

        ifade edildi.

        İlhan'ın, Neve Şalom Sinagogu'nun araç girişine müsait olup olmadığını da

        araştırdığına yer verilen kararda, sanığın Elaltuntaş ve Çabuk'tan eylemi

        gerçekleştirmelerini istediği, ardından da cep telefonunu ve sim kartını delil

        olmaması için kırdığı anlatıldı.

        Sanıklardan Adnan Ersöz'ün, 1999 yılında örgütün Türkiye'deki hücre tipi

        yapılanmasının sağlanmasında etkili olduğu belirtilen kararda, sanığın Türkiye'de

        eylem yapılması kararına katıldığı, örgüt ile Türkiye yapılanması arasında

        kuryelik yaptığı ifade edildi.

        Kararda, Ersöz'ün Akdaş ile elektronik ortamda haberleştiği, eylemin

        yapılmasını İran'da beklediği, eyleme katılanları burada karşıladığı kaydedildi.

        Sanıklardan Fevzi Yitiz'in de El Kaide örgütünün Türkiye yapılanması içinde

        bulunduğu belirtilen kararda, Yitiz'in örgütün Türkiye'de hedeflediği saldırı

        planını bilerek her aşamasında yer aldığı, Habib Akdaş'ın kendisine verdiği tüm

        talimatları eksiksiz yerine getirdiği, ancak Habib Akdaş'ın intihar eylemcisi

        olma teklifini kabul etmediği, saldırıda kullanılan bombaların hazırlanmasında da

        etkili olduğu belirtildi.

        Kararda, Baki Yiğit hakkında da şöyle denildi:

        ''Cihat ve şehitlik olgularını benimsemiş, örgüte bağlılığını biat ederek

        kamplarda eğitim almış ve kamplarda eğitici olmuş, 1999'da Türkiye yapılanması

        şurasında yer almış, 2001 yılında Afganistan'daki toplantıda Bin Ladin ve örgütün

        üst görevlileriyle bir araya gelerek, Türkiye de saldırı planı alınmasına dair

        karara katılmıştır. Baki Yiğit'in 'ben örgütten çekildim' diyerek planın

        yürürlüğe konulmasına katılmadığını ifade etmesinin radikal İslam düşüncesini

        benimseyen, hayatını bu doğrultuda yaşayan bir şahıs olarak inandırıcı

        değildir.''

        Kararda, Yusuf Polat'ın da eylemler öncesinde sinagoglara ilişkin keşif

        yaptığı, hatta Mesut Çabuk'u yönlendirdiği kaydedildi.

        Gerekçeli kararda, Osman Eken'in de başından beri eylemin içinde bulunduğu,

        eylemde kullanılan kamyonetleri de olay gününe kadar evinde saklandığı ifade

        edildi.

        HSBC BANK DA DAVAYA MÜDAHİL OLDU

        İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, terör

        örgütü El Kaide davasına ilişkin gerekçeli kararında, İngiltere'nin İstanbul

        Başkonsolosluğu ve HSBC Bank A.Ş'nin de aralarında bulunduğu 49 kişi ve kurum,

        müdahil olarak yer aldı.

        506 sayfalık gerekçeli kararda, 15 Kasım 2003'te Şişli Beth İsrail Sinagogu

        önündeki patlamada 14 kişi, aynı gün Beyoğlu Neve Şalom Sinagogu önündeki

        patlamada 10 kişi, 20 Kasım 2003'te Beyoğlu'nda İngiltere'nin İstanbul

        Başkonsolosluğu önünde meydana gelen patlamada 18 kişi, aynı tarihte Levent'te

        HSBC Genel Müdürlüğü binası önündeki patlamada ise 15 kişi olmak üzere, toplam 57

        kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

        Toplam 647 kişinin yaralandığı, ancak bunların 10'unun mükerrer kayıt olduğu

        dile getirilen gerekçeli kararda, 4 ayrı patlama olayı ayrıntılı olarak

        anlatıldı.

        Yapılan incelemeler neticesinde alınan raporlarda, intihar saldırısı

        eylemlerinde aynı nitelikte patlayıcı madde ve aynı yöntemlerin kullanıldığı

        ifade edilen gerekçeli kararda, İstanbul Adli Tıp Kurumunca yapılan DNA testleri

        sonucu, Beth İsrael Sinagogundaki intihar saldırısının ölen sanık Mesut Çabuk,

        Neve Şalom Sinagogundaki intihar saldırısı eyleminin ölen sanık Gökhan

        Elaltuntaş, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğundaki intihar saldırısının ölen

        sanık Feridun Uğurlu ve HSBC Genel Müdürlüğündeki intihar saldırısı eyleminin de

        ölen sanık İlyas Kuncak tarafından gerçekleştirilmiş olduğu bilgisine yer

        verildi.

        -ÖRGÜTÜN GENEL YAPISI-

        Gerekçeli kararda, sanıkların, çoğu ayrı zamanlarda olmak üzere 1998-2001

        yılları arasında terör örgütü El-Kaide'nin Afganistan ve Pakistan'daki kampları

        ile bağlantı kurduktan sonra, bu kamplarda teorik ve silahlı eğitim gördükleri,

        eğitim sırası ve sonrasında sanıkların deşifre olmamak için kod ismi aldıkları,

        kesin ve gerçekleştirici eyleme hazır hale getirildiklerinin anlaşıldığı

        kaydedildi.

        Gerekçeli kararda, Vahabiliği esas alan El Kaide terör örgütünün, Batı'yı ya

        da kendi görüşüne göre küfürü temsil eden her şeye karşı derin bir nefret

        duygusuna dayalı, kendisine hedef seçtiği ABD'nin yanı sıra İsrail ve ittifakı

        olduğu devletlere karşı saldırılarda bulunacağını açıkladığı ifade edilerek,

        örgütün değişik ülkelerdeki ''hücre'' şeklindeki yapılanmasına değinildi.

        Hücre yapılandırmasına üye olan ve kamplarda eğitim alanların bir kısmının

        intihar saldırısı için seçildiğine işaret edilen gerekçeli kararda, diğerlerinin

        ise eğitim aldıktan sonra ülkelerindeki hücre yapılanmasında kendi başlarına

        eylem yapmaya bilinçli olarak teşvik edilerek gönderildikleri, üçüncü grubunsa

        geniş gönüllüler ordusundan oluştuğu vurgulandı. Neticede örgütün temel

        yapılanmasının sözde ''hücreler'', ''mücahitler-mücahit gruplar'' ve dünyadaki

        değişik İslam ülkelerinde faaliyet gösteren radikal İslamcı örgütlerden oluştuğu

        dile getirilerek, şöyle denildi:

        ''Bu örgütlerin bir kısmı direkt olarak El Kaide çatısı altında faaliyet

        gösterirken, bazılarının ise bu örgütle doğrudan veya dolaylı bağlantılarının

        bulunduğunu ifade etmek mümkündür.

        El Kaide örgütünün karar organları (komisyonlar), örgütün üst yönetimi ve

        kendine has yapılanması içerisinde bazı kurul komitelerinin bulunduğu

        belirtilmektedir. Örgütteki danışma kurulu bunlardan birisidir. Bu kurul örgütün

        kumanda merkezi olarak da anılmaktadır. Büyük kararları ve faaliyetleri, geniş

        çaplı tartışmalar akabinde onaylayarak karar vermektedir.''

        -ÖRGÜTÜN MALİ KAYNAĞINA İLİŞKİN TESPİTLER-

        Gerekçeli kararda, ayrıca örgütte ''askeri komite, ticari komite, dini

        komite, medya komitesi, seyahat bürosu'' mevcut olduğu belirtilirken, genel

        olarak örgütün maddi kaynaklarının Bin Ladin'in kişisel serveti ve ticaret

        geliri, cami, okul ve yardım kuruluşlarının bağışları, zekat paraları,

        Ortadoğu'daki bazı petrol ülkelerindeki zengin iş adamlarından elde edilen

        gelirler ve uyuşturucu ticaretinden sağlandığı dile getirildi.

        Almanya'nın Münih kentinde 25-26 Ekim 2001'de, ''Kara Para Aklama ve

        Terörizmin Finansmanı'' adı altında basına açık olarak düzenlenen bir sempozyumda

        sunumlar arasında yer alan El Kaide örgütünün finansmanına ilişkin tahmini

        verilerde, El Kaide'nin mal varlığının yaklaşık 5 milyar dolar olduğu belirtilen

        gerekçeli kararda, örgütün cari yıllık bütçesinin 20-50 milyon dolar civarında

        olduğu kaydedildi.

        Gerekçeli kararda, uluslararası radikal dini terör organizasyonlarının

        genelde birbirinden bağımsız şekilde faaliyet gösterdiği ve hücre üyelerinin,

        diğer hücreler hakkında bilgisinin bulunmadığı (veya çok az bilgisinin olduğu)

        belirtildi.

        Bu meyanda hücrelerin finansmanının bağımsız olarak yapıldığı ve parasal

        akımın münferit hücrelere bilinçli olarak yöneltilerek şüphe uyandıracak büyük

        miktarda para hareketlerinin yapılmadığı anlatılan gerekçeli kararda, ayrıca

        genelde para akımının ticaret organizasyonları aracılığıyla kamufle edildiği, bu

        nedenle söz konusu faaliyetlere normal bir ticari işlem intibahı verildiğinin

        anlaşıldığı ifade edildi.

        Gerekçeli kararda, El Kaide terör örgütünün kendi katı İslam ideolojisine

        benzer olan Afganistan'daki Taliban hareketleriyle bağlantılı olduğu da ifade

        edilerek, ''Artık daha yoksul toplumsal gruplardan Afganistan kamplarına

        gelenler, Bin Ladin'in mesajlarından örgütün amacını benimseyerek, askeri eğitim

        için gelmişlerdir. 11 Eylül 2001 günü Dünya Ticaret Merkezi saldırısını

        gerçekleştiren intihar eylemcisi ve olayda ölen gençler de 1990'lı yılların

        başından ortalarına dek Afganistan'daki kamplarda geçirdikleri süre zarfında

        muhtemelen Bin Ladin ve yakın çevresiyle tanıştırılmışlar ve savaşmak için eğitim

        almışlardır'' denildi.

        -VERİLEN CEZALAR-

        Mahkeme, 16 Şubat 2007 tarihindeki duruşmada, sanıklar Fevzi Yitiz, Adnan

        Ersöz, Yusuf Polat, Harun İlhan, Baki Yiğit, Osman Eken ve Louai Sakka'yı,

        ''Silahlı terör örgütü El Kaide'nin üyesi olarak Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı

        Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil ve ilgaya ve bu

        kanun ile teşekkül etmiş olan TBMM'yi ıskata veya vazifesini yapmaktan mene

        cebren teşebbüs babında, iddianameye göre 15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde 4

        bombalı saldırının planlanması eyleminin yapılması, kaynak sağlanması ve

        iştirakte bulunulması'' suçlarından, ölünceye kadar devam etmek üzere

        ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.

        Heyet, bu sanıklardan Adnan Ersöz ve Osman Eken'in cezalarını, duruşmadaki

        hal ve tavırlarını indirim nedeni olarak değerlendirerek müebbet hapis cezasına

        çevirmişti.

        Sanıklardan Seyit Ertul'a, ''El Kaide terör örgütünün Konya bölgesindeki

        grubunu kurmak ve yönetmek'' suçundan 18 yıl hapis cezası veren mahkeme, sanık

        Hamed Obysi hakkında ise ''El Kaide terör örgütünün üyesi olmak'' suçundan 6 yıl

        3 ay hapis, ''patlayıcı madde imal etmek'' suçundan 3 yıl 9 ay hapis, ''sahte

        kimlik kullanmak'' suçundan ise 2 yıl 6 ay hapis cezası olmak üzere toplam 12 yıl

        6 ay hapis cezasına hükmetmişti.

        ''El Kaide terör örgütü üyesi olmak'' suçundan 29 sanık hakkında 6'şar yıl

        3'er ay hapis cezasına hükmeden mahkeme heyeti, 10 sanığı ''El Kaide terör

        örgütüne yardım'' suçundan 3'er yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırmıştı.

        Mahkeme Heyeti, 26 sanık hakkında ise beraat kararı vermişti.

        -''ETKİN PİŞMANLIK'' TALEPLERİNE RET-

        Mahkeme heyeti, sanıklar Fevzi Yitiz, Adnan Ersöz, Yusuf Polat, Seyit Ertul,

        Mustafa Atlıhan, Şükrü Hakan Yiğit, Halil Ökçe, Ahmet Demir, Ramazan Tahta,

        Nurettin Gündüz, Abdulmenaf Dağaç, Yusuf Dural, Ahmet Selami Demir, Muhammet ül

        Emin Bastın, Tarkan Kalaycı, Hakan Çalışkan, Seçkin Mandacı, Ümit Bayrak, Evren

        Hıdıroğlu, Hıdır Elibol, Memiş Arlı, Burhan Perk ve Baki Yiğit'in, 4959 sayılı

        Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanma talebinde bulunduklarını da

        hatırlatarak, sanıkların bu istemlerinin reddine karar vermişti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ