Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem ‘O heykele ucube dedim, yıkılmalı’

        AMBERİN ZAMAN

        Başbakan Tayyip Erdoğan Kuveyt ve Katar gezisini dün tamamlayıp yurda dönerken Kars’taki heykelden türbana pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı. Katar’ın başkenti Doha’daki Four Seasons Oteli’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Sağa sola çekmeye gerek yok, ‘ucube’ deyimini heykel için kullandım. Heykel yapılmaya başlandığında belediye başkanını uyardım. Nitekim Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ‘Yıkılsın’ kararı verdi. Belediye başkanı uygulamakla sorumlu” dedi.

        İşte Erdoğan’a sorular ve yanıtları:

        Genel seçim tarihi mayısa alınacak mı?

        Asla. Hiç öyle bir planımız yok. Haziranda yapmayı planlıyoruz. Şubat sonu ya da mart başında kararı alacağız.

        “Ucube” ifadesini heykel için mi çevresindeki gecekondular için mi kullandınız?

        Sağa sola çekmeye gerek yok. Heykel için kullandım. Oradaki olayı değerlendirenler, TV’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. Belediye başkanı sıfatıyla söylüyorum. Heykelin olduğu yerde tarihi eserler var. Heykelin içeriğiyle ilgilenmiyorum. Heykelin ne olduğunu az çok bilirim. Heykelle ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil.

        Şarkı türkü için yoldan geçen vatandaşa “Beğendin mi?” diye soruyorlar. “Konservatuvar mezunu musun?” diye sormuyorlar. O arkadaş (eski AK Parti Kars Belediye Başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? Çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. Muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi.

        O heykelin bulunduğu yeri biz iktidara geldiğimizde temizlemeye başladık. Kamulaştırmalarla Seyyid Hassan el Harakani Türbesi ve camisi ortaya çıkarıldı. Caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. Üzerine bir de 48 metrelik heykel var. Tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz. O heykel yapılmaya başlandığında belediye başkanını uyardım. Nitekim Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu “Yıkılsın” kararı verdi. Belediye başkanı uygulamakla sorumlu.

        Bugün konuşanların tarihe, sanata saygıları yok. Bize sanat dersi vermeye kalkıyorlar. Ama ben belediye başkanıyken Karacaahmet’te 106 tarihi mezar ve mezar taşı söküldü. Ben yapılmak istenen cemevi için 46 ayrı yer gösterdim. Ama dediler ki, “Bizi mezara gömersiniz, ama engelleyemezsiniz”. İnşaatı dozerlerle yıkmaya başladık. O dönemin başbakanı, İstanbul Valisi’ni aradı ve durdurdu. Allah’tan resimleri çekmiştik. Başkanlıktan sonra cezaevindeyken, “tarihi eserleri yıktırmaktan” hakkımda dava açıldı. Avukatım resimleri dosyaya koydu, beraat ettim.

        Yabancı basın, heykelin yıkılmasıyla ilgili “Taliban” göndermesi yapıyor, ne diyorsunuz?

        Hedef saptırmaya hiç gerek yok. Ben 4.5 yıl İstanbul Belediye Başkanlığı ve 7.5 yıl da Başbakanlık yaptım. Bir tane ne heykel ne de eser yıktım. Yasaya uygun olduğu sürece bir eseri yıkma gayretine girmem. Birileriyle yakıştırma gayretine girmesinler. Ayrıca kendileri de söylüyorlar. Binlerce Atatürk heykeli var. Sanat değeri olan 5’i, 10’u geçmez. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...

        Kaldı ki Kars halkı da hizmet bekliyor. Altyapı, üstyapı bekliyor. 1 milyon 200 bini o heykele harcadı. Halk onu yeniden başkan seçmedi. Ben halkımın iradesine ve tasarrufuna katılıyorum. Halk da bunu bekliyor.

        ‘Kamuda başörtüsü hakkı er ya da geç’

        Üniversitelerde başörtüsü bu sene fiili olarak serbest. Ama başörtülüler, akademisyen olmak ya da kamuda çalışmak isterse ne olacak?

        İleri demokrasi, özgürlük diyorsak, bu sorunu ele almalıyız. Batı’da hak ise biz de bu hakkı vermek zorundayız. ABD’de var, Japonya’da var, Avrupa’da var. Türkiye’de yok. “Çünkü kendine özgü şartları var” deniliyor. Bu çok zorlama, dürüst ve samimi bir savunma değil. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı geliyor. Anayasa Mahkemesi nasıl yasal olmadığı halde bir engel koyduysa, bireysel başvuru da yeni bir süreç başlatacak. Bu hak mücadelesinde er ya da geç bir noktaya varılacak.

        ‘Yeni Anayasa’yı halk yapacak’

        Yeni Anayasa çalışmaları nasıl olacak?

        Yeni Anayasa’yla ilgili çalışmalar yapılıyor. 12 Eylül’de ileri demokrasi ve özgürlükler dedik. Şimdi daha geniş ele alınmalı. Bu Anayasa’yı anayasacılar yapmayacak, toplumun geniş katmanları yapacak. Anayasacılardan son aşamada teknik yönden istifade edeceğiz. STK’lar, gençlik, kadın, sendikalar, ekonomistler ve sosyal bilimciler bu Anayasa’yı yapacak. En geniş anlamda katılım sağlayacağız. Toplumun Anayasa’yı anlamak için tercümana ihtiyacı olmayacak. Seçimden sonra bunu gerçekleştirebileceğimiz bir Meclis tablosu arzu ediyoruz. Şuanda STK’larda başlayan çalışmalar var ve teşvik ediyoruz. Kısa, öz ve ileri demokrasiyi hedefleyen, özgürlükleri ve temel hakları teminat altına alan, anlaşılabilir bir metin hayal ediyorum.

        Kürt sorunu konusunda seçime doğru tansiyonun yükselmesini bekliyor musunuz?

        Kürt vatandaşların sorunu başka, Kürt sorunu başka. AK Parti bu soruna Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir ilgi duydu, kimsenin cesaret edemediği adımları attı. Bana, vatandaşlarım “OHAL’i kaldırın, başka bir şey istemiyoruz” dediler, kaldırdık. Çekiç Güç’ü kaldırdık, anadilde kurslar açtık, cezaevinde konuşma yasağını kaldırdık, propaganda yasağını kaldırdık. 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i kurduk. TRT Avaz’la da Türk dünyasına açıldık. 20 milyar dolar Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım yaptık. Bunlar görülmüş şeyler değildir. Laz, Çerkez, Abaza, Kürt kültürel zenginliktir. Bunlar kesrettir, Tek bayrak, tek dil, tek vatan üst kimliğinde vahdettir. Vahdet ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Millet bir topluluktur. Onu zenginleştiren etnik unsurlardır. “Millet eşittir ırk” diyemezsiniz.

        Hizbullah tahliyeleri

        Hizbullah tahliyeleri tepki yarattı.

        Neden hep Hizbullah’a takılıp kaldık?

        Çünkü halay çekildi.

        Bazen halaylı olur bazen alaylı olur. Bu iktidarın değil yargının tasarrufudur. “Bu bizden, o değil” mantığıyla olaya yaklaşmak yanlış. Asıl soru, 10 yıldır bunlar neden orada duruyor? İster ilk mahkeme, ister Yargıtay olsun, karar neden sonuçlandırılamıyor?

        Çözüm konusunda ne planlıyorsunuz?

        Yargıtay, Danıştay’da daire ve üye sayısını artırmak için çalışmalar sürüyor. Geçmişte talepleri vardı, onları yerine getireceğiz. Ayrıca istinaf mahkemelerini devreye soktuğumuzda, Yargıtay’ı rahatlatacağız. Aşağıdan gelen dosya sayısı azalacak. Seçime kadar ilerleme olacak.

        Yüksek yargının, bazı dosyaları hükümeti zora sokmak için öne almadığı iddiaları var. Katılıyor musunuz?

        Ben öyle düşünmek istemiyorum ama bu dediğinizden öyle anlaşılıyor. Mecelle’de var “Ehem, mühimme tercih olunmalı”. Neden önemli dosyaları öne almıyorlar? Ben bizzat yaşadım. Benim dosyamı bir günde Diyarbakır’dan getirtip, karar alıp beni seçime sokmadılar. Madem o kadar mahirdiniz, neden şimdi yapmıyorsunuz?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ