Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Asker Meclis'e törenle veda etti

        TBMM Başkanlığı İdari Teşkilat Kanunu'nun yürürlüğe girmesi dolayısıyla Meclisteki görevi sona eren tabur için TBMM Başkanı Çiçek, Meclis bürokratları ve taburda görevli askerlerin katılımıyla tören düzenlendi. Çiçek, askerleri selamladı, ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

        Taburun tarihçesinin okunmasının ardından TBMM Başkanı Çiçek, bir konuşma yaptı. Çiçek, törenin nedenini, ''TBMM'nin kuruluşundan bugüne kadar önemli görevler üstlenen TBMM Muhafız Taburunun, yaptığı hizmetlere şükranlarını sunmak'' olduğunu söyledi. Kurumların, ihtiyaçlardan doğduğuna, ihtiyaçların da zamanın şartlarına ve eldeki imkanlara göre giderildiğine işaret eden Çiçek, Tabur Komutanlığı'nın 91 yıl önce kurulurken bir ihtiyaca karşılık geldiğini anlattı.

        "İSYAN HAREKETLERİ..."

        Çiçek, taburun, TBMM'nin güvenlik ihtiyacına cevap vermek üzere oluşturulduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''1920'li yıllar, Anadolu'nun en zorlu yıllarıydı. Ankara, o yıllarda Anadolu'nun ortasında yalnız bir şehirdi. Türk devleti mevcudiyetini muhafaza edebilmenin kaygısını taşıyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum ve Sivas kongrelerini ikmal edip 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldiğinde, Anadolu'da güvenlik sorunu had safhadaydı. 1920'li yıllarda Ankara'nın nüfusu, Ulus'ta bulunan 19 Mayıs Stadına sığacak kadar küçüktü.

        Ülkede, bir yandan işgale karşı direniş örgütlenmeye çalışılırken, diğer yandan Meclis-i Mebusan'ın Ankara'da toplanması için çalışmalar yürütülüyordu. Aynı dönemde Anadolu'nun değişik yerlerinde iç isyanlar baş göstermişti. Bu isyan hareketleri Ankara'yı da güvensiz hale getirince, TBMM'ye ve Mustafa Kemal Atatürk'e yönelecek tehdidi savuşturacak hiçbir meşru güç bulunmuyordu.''

        "SADECE KORUMA KORUMA GÖREVİ ÜSTLENMEDİ"

        TBMM Başkanı Çiçek, konuşmasında, taburun tarihçesi hakkında bilgi verdi. Çiçek, Meclis Taburu'nun, o zamanki ihtiyaçlar doğrultusunda 18 Temmuz 1920'de Meclis-i Milli Muhafız Takımı olarak üsteğmen İsmail Hakkı Tekçe tarafından kurulduğunu, kurulduğunda 9 manga asker, yani 80 askerin görev yaptığını anlattı.

        Tekçe'nin, Şubat 1920'den itibaren Atatürk'ün refakat subaylığına görevlendirildiği için koruma düzeninin takım düzeyine çıkartılmasını teklif ettiğini belirten Çiçek, kurulduktan 1 ay sonra Ağustos 1920'de bölük düzeyine çıkartılan koruma birliğinin, bugünkü adını da 16 Ekim 1920'de aldığını söyledi.

        Meclis Muhafız Takımı'nın, Ankara'da koruma görevi üstlenen düzenli ve legal tek askeri birlik olduğuna dikkati çeken Çiçek, ''Rauf Orbay'ın anlatımıyla; o tarihlerde Ankara'da bu Muhafız Kıtası'ndan başka asker denilebilecek bir şey yoktu. Jandarmaların çoğu cephede bulunuyordu. Meclis Muhafız Taburu, memleketin dar ve zor günlerinde sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve TBMM mensuplarının korunması görevini yürütmedi. Aynı zamanda cephede de aktif görevler üstlendi. İkinci İnönü ve Sakarya savaşlarının yanı sıra Büyük Taarruz'da da düşmana karşı kurşun sıktı. Tabur, Kurtuluş Savaşı'nda 7 Subay ve 15 er ve erbaşını şehit vererek, ülkemizin tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Bu vesileyle bütün şehit ve gazilerimizi şükran ve minnetle anıyorum'' diye konuştu.

        Konuşmanın ardından tabur flaması gönderden indirildi, iki asker eşliğinde getirildi. Çiçek, tabur flamasını ve şükran plaketini Tabur Komutanı Piyade Yarbay Mehmet Ali Şenkara'ya teslim etti.

        Fatih Altaylı yazdı....

        Ha o üniforma ha bu üniforma

        Sivilleşme görüntüsü falan iyi hoş da, ben biraz da “geleneklere” inanırım. Bazı gelenekler “sivilleşme” adı altında değiştirilmemeli diye düşünürüm.

        Mesela, İngiltere bir sivil demokrasi midir? Elbette evet. Ama Kraliçe’nin muhafız alayı sittin senedir aynı kıyafetlerle tanıdığımız bir askeri birliktir.

        Yani diyeceğim odur ki, bir ülkenin “sivil” olup olmadığına, bazı kurumlardaki “simgesel nöbetçilerin” kılık kıyafetiyle karar verilmez. Buralarda bana hoş gelen “geleneklerdir”.

        Şimdi Türkiye “sivil demokrasi” yolunda dev bir adım daha atarak TBMM’deki askeri birliği yolladı. Yerine “sivil” bir birlik geldi. Sivil derken tam da sivil değil. Yine üniformalı ama asker değil, polis üniformalı. Yani Başbakanlığa bağlı Genelkurmay’ın üniformalı elemanları gitti, yerine İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üniformalı elemanları geldi.

        Öyle derin bir itirazım yok. Ha o üniforma, ha bu üniforma. Bana fark etmez.

        Ama Meclis gibi yüce bir çatının önünde “sembolik” olarak nöbet tutan üniformalının duruşu benim için fark eder. Bakın oradaki asker üniformalının yerine gelen polis üniformalının fotoğrafını koyuyorum buraya. Yanına da asker üniformalı olanın.

        Allah aşkına farkı görüyor musunuz? Kimse kusura bakmasın ama polis üniformalı arkadaş biraz hımbıl durmuyor mu sizce de? Biraz kilolu. Belli ki, kıyafetini biraz yadırgamış.

        Bir de asker üniformalı kardeşe bakın. Çakı gibi. Sanki üzerindeki tören kıyafetiyle bütünleşmiş gibi. Aslında aralarında fark yok. İkisi de Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş, ikisi de benzer köklere, büyük ihtimalle benzer aile yapılarına ve benzer kültürlere sahip. Ama duruşta müthiş bir fark var.

        Fark nerede biliyor musunuz? İşte o “gelenekte”.

        Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş asker üniformalıyı orada “çakı gibi” durduran gücün, duruşun, tavrın adı “gelenektir”, “ananedir”. O askerin babasının ve hatta dedesinin yaşından bile fazla olan gelenek.

        Tabii ben bu yazıyı yazdım diye, oraya yeniden asker üniformalıların gelmesini falan beklediğim yok. Tek istediğim, orada nöbet tutacak olan polis üniformalı arkadaşlara biraz daha özen, biraz daha düzgün duruş dersi.

        Ha bir de duydum ki, aynı şeyi milli sarayların kapısında nöbet tutan üniformalılar için de düşünüyormuşsunuz. Asker üniformalı gidip polis üniformalı gelecekmiş. Bence yapmayın. Bizim için hepsi vatan evladı. Ama geleneği bozmayın. Sivilleşme öyle olmuyor çünkü.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ