Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika ‘İstanbul tarihi misyonuna yakışır siluetle yaşamalı’

        KUTLU ESENDEMİR- ÖZEL RÖPORTAJ- HT GAZETE

        30 Mart 2014'te yapılması planlanan yerel seçimlere 1 yıldan az bir zaman kaldı. Kürt sorununun çözümü için tarihi adımlar atılırken, yerel seçimle ilgili çalışmalar da sürüyor. Yerel seçimlerde belirleyici olacak en önemli kentse İstanbul. AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, Başbakan Erdoğan'a en yakın isimlerden. Babuşçu, Başbakan Erdoğan'ın son günlerde kentteki yapılaşma nedeniyle eleştiride bulunduğu İstanbul'da, Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için halen başkanlığı yürüten Kadir Topbaş ve Bakan Binali Yıldırım'la birlikte adı kulislerde öne çıkan 3 siyasetçiden biri. Babuşçu'yla, Türkiye'nin gündemini, İstanbul'u ve belediye başkanlığına aday olup olmayacağını konuştuk.

        Kürt sorununun çözümünde gelinen aşama sizce nasıl okunuyor?

        Bugün geldiğimiz çözüm süreci, durup dururken ortaya çıkmış, "Hadi böyle davranalım" diye ortaya çıkmış bir irade değil. 3 Kasım'da (2002) iktidara geldiğimizde, Sayın Başbakan'ımız bölgeye yaptığı ziyaretlerde, insanların kendisinden istediği tek bir şey vardı: "Olağanüstü Hal'i kaldırın. Biz sizden başka bir şey istemiyoruz." Biz işe oradan başladık. İktidarımızın 2'nci ayında Olağanüstü Hal'i kaldırdı.

        Barış, uzun yıllara yayılan bir süreç mi?

        Yayılmayabilirdi ama terör orada zaman içinde öyle bir statiko oluşturdu ki; bu statikodan ekonomik anlamda, siyasi anlamda beslenen merkezler ortaya çıktı. Bu merkezler terörün bitmesini istemedi. Şu anda da kimi provakatif çıkışlar ve eğilimler aslında sürecin başarıyla sonuçlanmaması adına yürütülüyor.

        Geçmişte sizi destekleyen kimi liberal isimlerin sürece soru işaretleriyle yaklaşmasını nasıl değerlendirirsiniz?

        Ben şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Bu ülke AK Parti iktidarıyla, 10.5 yıla yaklaşan zaman içinde, normalleşme çabaları için çırpınıp durdu. AK Parti, iki kanadını birden çırparak ülkeyi özgürleştirmeye çalıştı. Benzer idealler etrafında bu ülke için derdi olan insanlar bizimle paydaş oldu. Bu çok önemliydi. Bu paydaşlık içinde liberal kesimden, köşe yazarlarından, düşünürüne, akademisyenine kadar insanlar vardı. Bunun devam etmesi lazım. Son dönemde anlaşılmaz biçimde, bu paydaşlık noktasında kimilerinin savrulmasının örnekleri vardır ve bunu anlamıyorum.

        ‘BAŞKANLIK SİSTEMİ UZLAŞIYA ENGEL DEĞİL’

        Başkanlık sistemi, yeni Anayasa'da partinizin olmazsa olmazı mıdır?

        Hayır. Biz yeni Anayasa ile ilgili olarak başkanlık sistemini asla uzlaşıya bir engel olarak görmedik. AK Parti olarak nasıl diğer partilerin önerisi varsa bu da bizim önerimizdir. "Başkanlık sistemi yoksa çekiliriz, biz yokuz" gibi bir tavrımız hiçbir zaman olmadı.

        CHP'den, "Başkanlık sistemi önerinizi geri çekin, çözüm sürecini destekleyelim" önerisi gelse yaklaşımınız ne olurdu?

        Çözüm süreciyle, başkanlık sisteminin bir alakası yok ki. Bu talep de başka bir provakatif tavırdır. Bakın: CHP'nin tavrı çok ikircikli. Ne yaptığını bilmeyen bir tavır. "Süreçle ilgili bir bilgimiz yok" diyorsun. Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay görevlendiriliyor. Sizden de (Faruk) Loloğlu... Ama sonra irtibat kopuyor. Akil insanlar süreçle ilgili bilgilendirme randevu talep ediyor. Randevuları kabul edilmiyor. Aksine akılları alaya alınıyor.

        'İSTANBUL'DA DEĞERLERİMİZİ YANSITAN MİMARİ ÖNE ÇIKMIYOR'

        Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'un silüetiyle ilgili olarak yönelttiği eleştirilere katılıyor musunuz? Sizin de bu konuda rahatsız var mı?

        Elbette rahatsızım. Bana göre İstanbul yaşayan, dili, ruhu olan bir şehir. İstanbul'u, dünyadaki diğer tarihi kentlerden ayırıcı vasfı, binlerce yıllık medeniyetleri bugüne barış içinde taşıyabilmiş olmasıdır. Bu nedenle tarihi misyonuna yakışır bir silüetle yaşaması gerekiyor.

        Sizce İstanbul'da bu anlamda sorun ne?

        İstanbul'da kentleşme ve kent kültürü adına yeni yapılanmada benim bekleyeceğim en temel şey, bu coğrafyanın medeniyet değerlerini yansıtacak bir mimarinin öne çıkmış olmasıdır. İstanbul'da bu öne çıkmıyor. Bizim TOKİ'nin yaptığı konutlar da dahil olmak üzere, -KİPTAŞ biraz daha hassasiyetleri olan bir kuruluşumuz- bu hassasiyetler yok. Kibrit kutusu gibi yığıp yığıp gidiyoruz. Başbakan'ımızın özellikle mimaride Selçuklu, Osmanlı izlerini taşımasıyla ilgili TOKİ'ye ısrarını, vurgusunu, biliyorum. Ankara'ya gittiğimizde havaalanından merkeze ilerlerken TOKİ'nin sağlı sollu yaptığı konutları görüyorum. Bir başka kentsel dönüşümle belki onların da kaldırılması gündeme gelecek zaman içerisinde.

        Geniş camlı, balkonlu evler, nasıl oldu da yok oldu?

        Kibrit kutusu yığınları... Doğru, haklısınız. Belki biz, biz çok hızlı bir büyüme içerisinde kentler dönüşürken önceliklerimizin sıralamasını doğru yapamadık. Nedir önceliğimiz? Belki güvenli konut, refah içerisinde yaşanabilecek bir bina, çevre gibi önceliklerimiz oldu. İnsanlar sanat ve estetikten ziyade, kafasını sokacakları, içinde kendilerini güvende hissedebileceği binalara yöneldiler. Müteahhitler de bu çerçevedeki talepleri yerine getirebilmek ve daha fazla kazanma hırsı içerisinde konutlar yaptı.

        Başbakan'ın eleştirilerinden belediyelerin çıkartması gereken dersler var mı?

        Elbette var. Kentsel dönüşümle ilgili en son Gaziosmanpaşa Belediyemizin 8 bin bağımsız konutluk temel atma töreninde zemin artı 4 ya da 5 kattan bahsetti. Yatay mimariden bahsetti. Belediye başkanlarımız bundan sonra oluşacak yeni şehir konseptlerinde buna uymak zorundadır. Yatay mimarinin olduğu, sizin bahsettiğiniz balkonlu, geniş camlı evlerin olduğu, estetiğin önce çıktığı şehirler planlamalı.

        'İSTANBUL'A ÖZGÜ, BELKİ İSTANBUL YASASI OLMALI'

        Ağaoğlu Grubu'nun Bakırköy Veliefendi'deki projesinde, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin oybirliğiyle reddettiği plan değişikliği istemine Bakanlığın onayını nasıl karşıladınız?

        Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kendi mantığı içerisinde doğru bir iş yapmış olabilir. Orada özel mülkiyete ait bir arazinin imar dışında tutuluyor olması başka bir haksızlıktır, zulümdür. Ama Büyükşehir Belediye Meclisi, oybirliğiyle buradaki imar oluşumuna karşı çıkmıştır, doğru bulmamıştır. Şehircilik Bakanlığı'mızla Büyükşehir arasında koordinasyon eksikliği var. Özellikle bu düzenlemeyle ilgili söylüyorum. Niye? Çünkü Şehircilik Bakanlığı Büyükşehir Belediyesi'ne burada yapacağı düzenlemeyle ilgili olarak bir yazı yazıyor. O yazının sonucunu beklemeden kendi işlemini sonuçlandırıyor.

        İstanbul nasıl korunabilir?

        İstanbul özel bir şehir. İstanbul'a özgü belki, "İstanbul Yasası" olmalı. İstanbul kendi ölçeğinde değerlendirilmeli. İstanbul, herhangi bir büyükşehir değil. İstanbul'un öncelikleri, İstanbul'un nüfus yapısı, tarihi birikimi, coğrafyası çok özgün. Bu özgünlüğe uygun çözümler bulunması gerekiyor.

        Yeni Büyükşehir Yasası bu anlamda nereye oturur?

        Biliyorsunuz; yeni yasayla büyükşehirlerin sayısı 30'a çıktı. Nüfusun yüzde 90'ına tekabül ediyor. Büyükşehir Yasası'yla şehirlere yeni kaynaklar üretildi. Büyükşehir Belediye Başkanları şehir yönetimiyle ilgili olarak çok daha yetkin hale getirildi. Belediye başkanlığından ziyade şehir yöneticiliği öne çıkmaya başlayacak. Bir şehri bir yerden alıp bir yere taşımakla, kümülatif bir hizmet anlayışıyla yönetecekler. Bu anlamda İstanbul da zaten dünya metropolleriyle yarışan bir şehir olarak, bu imkanlardan çok daha fazla yararlanacak.

        'TEK KAYGIM, VERİLEN GÖREVİ HAKKIYLA YAPMAK'

        Önümüzdeki yerel seçimlerde Kadir Topbaş'ın yeniden aday olmasına nasıl yaklaşırsınız?

        Kadir Bey, 2 dönemdir çok başarılı biçimde belediye başkanlığı yapan, çok başarılı pekçok projeyi hayata geçirmiş ve geçirmeye de devam ediyor. Başkanımız, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bu şehre yaptığı hizmeti sürdürme konusunda bir irade ihdas etti. Bizim bu irade karşısında elbette söyleyeceğimiz bir şey olamaz. Ama İstanbul'la ilgili ne benim ne de Kadir Bey'in böyle bir gündemi olduğunu düşünmüyorum. Benim görevim en başarılı bir biçimde AK Parti'yi 2014'e taşımak. Kadir Bey de 2014'e devam eden projeleri tamamlama noktasında bir kaygı taşıması gerekiyor ki ben taşıdığını düşünüyorum.

        Milletvekilliğini düşünmeyen bir İl Başkanı olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi bir rüyanız var mı?

        (Gülüyor) Benim böyle bir gündemim yok. AK Parti İstanbul İl Başkanı olarak partim bana çok onur duyduğum önemli bir görev verdi. Bu görevi hakkıyla yerine getirmek, bütün sorumluluğunu taşıyabilmek benim için önemli. Ben bu görevimi yapmalıyım. Partim bana bugüne kadar hangi görevi tevdi etmişse benim tek kaygım o görevi hakkıyla yerine getirebilmek olmuştur. Partimiz vakti zamanı gelip bu değerlendirmeyi yaptığında, o değerlendirmede benim ismimin zikredilmiş olması bile benim için yeterli bir onurdur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ