Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Benim arabam benim sağlığım

        Alkol satış, tüketim ve reklamına sınırlama getiren torba kanundaki düzenlemeler gündemdeki pek çok konuyu sollayarak öne geçti. Düzenlemenin hayli geniş bir kapsam içeriyor olması, hayat tarzına müdahale tartışmalarının tekrarlanmasına ve sınırlamaların “alkol yasağı” olarak ifade edilmesine yol açtı. Oysa asıl darbe “muhafazakâr kesim”e geliyor.

        Yeni düzenlemeye göre nargile içilen mekânlar da yasak kapsamına giriyor. İçki tüketmeyen, kafelere getirilen sigara yasağı nedeniyle de nargile üzerinden sosyalleşen kesim ciddi darbe alıyor. “Muhafazakâr gece hayatı” sizlere ömür.

        Torba yasanın içerdiği “özel otoda sigara içme yasağı” ise son derece “ilginç”. Biraz pedagoji bilen herkes, bu kadar ileri bir müdahalenin sigara kullanımını “tepkisel nedenlerle” artıracağını öngörebilir. İnsanlar daha şimdiden strese girdi ve pakete yüklendi diyebilirim.

        Düzenlemeye göre televizyon, dizi, film ve müzik kliplerinde özendirici içki tüketimi sahneleri yer alamayacak. Alkollü içki reklamlarına ciddi sınırlamalar getiriliyor. Gece saat 22.00’den sabah 06.00’ya kadar perakende içki satışı söz konusu olmayacak. Alkol satış ruhsatı olan tesisler ile market ve büfelerin, örgün eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları ve ibadethaneler ile arasında en az 100 metre mesafe bulunması şartı aranacak. Turizm belgeli işletmeler ile ruhsat satış iznini bu yasadan önce alanlar ve eğlence mekânı olarak bilinen bazı semtler kapsam dışı.

        Okul, cami gibi yerlerin çok yakınında içki satışı yapmanın yasaklanması ve içki tüketimini teşvik edici reklam, yayınlara yasak getirilmesi doğru bir karardır. Bu ürünleri kullananlar bile, alkollü içeceklerin çoluğun çocuğun zihninde ne pırıltılı, ne özenilesi bir şey olarak kodlanmasına karşı çıkmalı.

        Ancak konuyla ilgili tartışmalarda alkol tüketen herkesi itham altında bırakmayı, “alkolik, ayyaş” gibi tanımlar kullanılmasını hiçbir şekilde doğru bulmuyorum. Akşam 22.00 ile sabah 06.00 arasında perakende içki satışının yasaklanmasındaki hikmeti kavramakta da güçlük çekiyorum. Bu yasakla insanlara “O saatte içmek istiyorsan bara, gece kulübüne ya da pahalı restoranlara git” denmiş oluyor. Doğrusu ben bu durumu “Zenginsen içebilirsin, fakirsen gündüzden depolayacaksın” olarak alıyorum. Kaldı ki vatandaşı evde küçük bir depo, gizli bir mahzen yapmaya itebilecek bir uygulama bu. Dolaylı yoldan içki tüketimini artırması bile mümkün.

        Düzenlemenin en akıl hafsala kabul etmeyen bölümü ise “özel otonuzda, direksiyon başında sigara içemeyeceğinizi” buyuran fasıl. Neden? Yasağın mimarları olarak zikredilen Cevdet Erdöl‘ün bir TV yayınında söylediği şu: “Özel otoda sigara içmek kazalara neden olabilirmiş.”

        Birileri de diyebilir ki arabada tasavvuf musikisi dinlemek zararlı, insanı başka bir âleme götürüyor, mayıştırıp konsantrasyonunu bozuyor, kazaya neden olabilir. Hatta bunu bilimsel olarak da kanıtlayabilir. O zaman da arabaya teyp taktırmak mı yasaklanacak?

        Bilimsel bir gerçek sunayım: Sigaranın trafik kazası yaptırdığına kimseyi ikna edemezsiniz ama tersi mümkün. Sigara kullanan kişilerde, sigaranın içerdiği maddeler zamanla stresi doğal yoldan tolere etmeyi sağlayan sistemin yerine geçer. Bu kişileri İstanbul gibi cehennemi trafik sorunu olan bir şehirde, direksiyon başında uzun süre sigarasız bırakırsanız, bırakın kaza riskini önlemeyi bizzat kazaya neden olursunuz.

        Ayrıca hatırlatmak abes ama gerekiyor sanırım: Özel oto, özel mülktür. Trafik kurallarına uyduğum ve başkasını rahatsız etmediğim, başkasının hayatını, sağlığını riske atmadığım sürece içinde istediğimi yaparım. Benim arabam, benim sağlığım.

        Sigaranın kapalı mekânlarda kullanımının engellenmesi ne kadar doğru bir karar ise mekâna sigara içilebilen bir bölüm eklenmesinin yasaklanması o derece yanlış bir karardı. Yasak sınırını insanların kendi “özel alanlarını”, özel otolarını kapsayacak şekilde genişletmek ise yanlıştan da öte. Bu, sigaraya başlamayı teşvik edecek kadar ciddi bir müdahalecilik örneği. Başbakan toplum psikolojisini etkileyen böyle konularda keşke sekter sağlıkçılara danışmakla yetinmese, pedagojik formasyonun gereklerine de dikkat etse.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ