Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 12 Eylül davası başladı

        12 Eylül askeri darbesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandıkları davanın 16. duruşması sona erdi. Mahkeme, ara kararında, soruşturmanın genişletilmesi talebi olup olmadığını bildirmesi, böyle bir talebi yoksa esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 25 Ekim 2013 saat 10.00'a ertelendi.

        12 Eylül Davası'nı gören Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Bayrak Harekat Planı'ndaki "Sivil İşler Koordinasyon Grubu"nda yer alan kişilerin belirlenip, haklarında soruşturma yürütülmesi için suç duyurusunda bulunulmasına, aynı grupla 12 Eylül'e giden süreçte görev alan diğer sivil unsurlar hakkında MİT Müsteşarlığından bilgi ve belgelerin istenmesine karar verdi.

        Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya müdahilliklerine karar verilen bazı gerçek kişiler ve avukatları, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini izafeten Başbakanlık, MHP, DİSK, TÖB-DER gibi tüzel kişilerin avukatlarıyla sanık avukatları katıldı. Evren ve Şahinkaya ise duruşmada hazır bulunmadı.

        Duruşmayı, 32 yıl cezaevinde kalan ve 4. Yargı Paketi ile tahliye edilen Tahir Canan da izledi. Canan, avukatı aracılığıyla müdahillik talep etti.

        Duruşmada, Genelkurmay Başkanlığına, "Bayrak Harekat Direktifi" olarak mahkemeye gönderilen belgeler arasında "konmadı" nitelendirmesine sahip, "Sivil İşler Koordinasyon Grubu" ve "MGK Genel Sekreterlik Personeli" belgelerinin arşivde bulunması halinde mahkemeye gönderilmesi için yazılan müzekkereye cevap verildiği açıklanarak, cevapta, "eklere ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin tespit edilemediğinin" bildirildiği tutanağa geçirildi.

        "MAHKEMEDEN BELGE GİZLEYENLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULSUN "

        Müdahil avukatlarından Ömer Kavili, "Özellikle MGK Genel Sekreterlik Personeli çok özel bir birimdir. Mahkeme ara kararının arkasında dursun. Bu yazıya imza atan Adli Müşavir Muharrem Köse hakkında suç duyurusunda bulunulsun. Mahkemeden belge gizleyenler hakkında suç duyurusunda bulunulsun" diye konuştu.

        Avukat Mehmet Horuş da gönderilen yazıdaki Sivil İşler Koordinasyon Kurulu kısmında "konmadı" kaşesinin bulunduğunu ifade ederek, "Yani bu belge var ama konulmamış. Şimdi bulunamadığı söyleniyor" dedi.

        Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün, o dönemde "darbe planlarını hazırlayan Haydar Saltık'ın özel kalem müdürü olduğunu" belirten Horuş, "Hilmi Özkök'ün çok önemli bir pozisyonda olduğunu düşünmüyorum. Ama şimdi karşı taraftaki (28 Şubat) davada da herkes Özkök'ün peşine düştü. Bir türlü getirtemediler. Darbenin yargı, sivil, hukuk ayağıyla ilgili gene bu isim karşımıza çıktı. Mahkeme Genelkurmaydan gelecek listeyi beklemesin. Darbeler silsilesi arasında bir geçiş var. Açalım kapıları, Özkök arada dursun, biraz cereyanda kalır, ama başka türlü yapamayacağız" ifadelerini kullandı.

        İHD Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan ise "Mısır'da 12 Eylül'ü andıran askeri darbe olduğunu" söyleyerek, "Bölgemizde askeri darbe geleneği devam ediyor. Dolayısıyla askeri darbe yargılamalarına daha dikkatli yaklaşmalıyız. Bu yargılama uzadıkça, akıbeti hakkında çeşitli belirsizlikler ortaya çıkmakta. Bir an önce esas hakkında mütalaa verilmeli ve bize göre sabit suçun karşılığı ceza neyse mahkeme tarafından verilmeli. Bölgemizde örnek bir karar ortaya çıkmalı" diye konuştu.

        Avukat Ergin Cinmen de soruşturma aşamasında yapılması gerekenlerin mahkeme aşamasında yapılmak zorunda kalındığını ifade ederek, Genelkurmay'a tekrar yazı yazılması durumunda "flu" yanıt verileceğini savundu. Cinmen, belgeyi imzalayan Muharrem Köse'nin mahkemede "tanık" olarak dinlenmesini istedi.

        Danışma Meclisi üyeleri hakkında da soruşturma bulunduğunu anlatan Cinmen, davanın sürüncemede kalmasının, davanın önemini azaltacağını ve başka soruşturmaların akıbetini etkileyeceğini dile getirdi. Cinmen, duruşma aralıklarının daha kısa tutulmasını istedi.

        Avukat Aydın Erdoğan ise "bütün süreçte Genelkurmay'ın tutumunun delil karartma yönünde olduğunu, kendi içinde bu konularla ilgili hiçbir suç araştırması yapmadığını" savunarak, "Ülkenin sağlıklı geleceği için bütün bunların ortaya çıkması gerekiyor" dedi.

        "İŞKENCENİN BEDENSEL VE RUHSAL İZLERİNİ TAŞIMAKTA"

        Tahir Canan'ın avukatı Senem Doğanoğlu, müvekkilinin 12 Eylül hukukunun en uzun süre tutuklu kalan kişisi olduğuna işaret ederek, "Müvekkilim, işkencenin bedensel ve ruhsal izlerini halen taşımaktadır. Tahir Canan'a toplumun bir borcu da vardır. Müdahilliğine karar verilsin" ifadesini kullandı.

        Avukat Arif Ali Cangı ise "Bu dava siyasi iktidar çok istediği için açılan bir dava değildir. 30 yıllık toplumsal istencin, direncin davasıdır. Meclis avukatı burada, şahsi olarak bir şey söyleyemeyiz. Ancak bu davaya Meclis sahip çıkmıyor. YURT-KOR belgesinin devlet sırrı olarak kalmasının tek sorumlusu siyasi iktidardır. Dava daha fazla sürerse, toplumsal ilgi ve destek azalacak. Türkiye'de darbelerle yüzleşilmeden, gerekli cezalar tattırılmadan demokratikleşme olamaz. Sayın savcı halen mütalaa hazırlamamışsa görevini ihlal etmiştir. Görevini yapmaya çağırıyoruz" diye konuştu.

        SAVCI MÜTALAA İÇİN SÜRE İSTEDİ

        Bu davada ilk kez görev yapan Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, "davanın geldiği aşama göz önüne alınarak, soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine" karar verilmesini talep etti. Kocaman, mütalaa hazırlamak için süre istedi.

        Sanık avukatlarından Bülent Hayri Acar ise CMK'nın "Dinleme ve okumadan sonra ne diyeceğin sorulması" başlıklı 215'inci ve "Delillerin tartışılması" başlıklı 216'ncı maddelerine işaret ederek, "215'inci madde aşamasında mıyız, yoksa 216'ncı maddeye geçildi mi? Mahkemeden bu konuda karar almasını veya kararlarıyla açıklığa kavuşturulmasını talep ediyorum" dedi.

        "BİZ 82 BELGESİ DİYECEĞİZ"

        Acar, müdahil avukatlarından Kavili'nin daha önce "1982 belgesinden" söz ettiğini kaydederek, "Böyle bir belge olup olmadığını bilmiyorum. Eğer bu kamu görevlilerini bağlayan bir belgeyse hukuki bir belgedir. Yok hukuki değilse herhalde fiilidir. Dolayısıyla kamu görevlilerinin fiili bir belgeye göre iş yapmaları söz konusu olamaz" ifadelerini kullandı.

        Tekrar söz alan Avukat Kavili, "Anayasa hukukuna göre tercih yapacağız. Buradaki niteliği taşımayan kağıt parçalarına tarihte belge deniyor. Bu tür belgeler tarihin çöp sepetinde vardır. Hitler'in çıkardığı da anayasaydı. Öyleyse biz '82 belgesi' diyeceğiz" diye konuştu.

        SUÇ DUYURUSU KARARI

        Mahkeme heyeti, yarım saat süren müzakerenin ardından ara kararları açıkladı.

        Buna göre, soruşturmanın genişletilmesi talebi olup olmadığını bildirmesi, yoksa esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesi kararlaştırıldı.

        Bayrak Harekat Planı'ndaki "Sivil İşler Koordinasyon Grubu"nda yer alan kişilerin belirlenerek, haklarında soruşturma yürütülmesi için TMK'nın 10. maddesiyle yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine suç duyurusunda bulunulmasına, aynı grupla 12 Eylül'e giden süreçte görev alan diğer sivil unsurlar hakkında MİT Müsteşarlığından bilgi ve belgelerin istenmesine karar verildi.

        "Önceki duruşmanın ara kararı uyarınca yazılan müzekkereye Genelkurmay Başkanlığından gelen cevap yetersiz görülerek, daha ayrıntılı yeniden müzekkere yazılması" kararlaştırıldı.

        Tahir Canan'ın da arasında bulunduğu bazı kişilerin müdahillik talepleri "gerekli koşulları taşımadıkları ve belge sunmadıkları" gerekçesiyle reddedildi, sanıklarla ilgili "sistematik işkence" ve "kötü muamele" eylemleri iddiaları üzerine yürütülen soruşturmanın akıbetinin savcılıktan sorulmasına karar verildi.

        Diğer talepler reddedilirken, duruşma 25 Ekim 2013 saat 10.00'a bırakıldı.

        Davada, daha önce iki defa dosyanın soruşturmanın genişletilmesi talebi olup olmadığını bildirmesi, yoksa esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcılığa gönderilmesine karar verilmişti. Savcılardan Cemil Tuğtekin Gebze'ye atanmış, Şükrü Cüneyt Hamdovalı'ya ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında başka görevler verilmişti.

        AVUKATLAR ARASINDA ATIŞMA

        Duruşmada, sanık avukatı Bülent Hayri Acar'ın "1982 belgesi diye bir belge olup olmadığını bilmediğini" söylediği sırada, müdahil avukatlarının bulunduğu gruptan biri "öğrenirsin" dedi.

        Acar, busöze "Açıklarsanız öğreniriz. Sen kendi işine bak" karşılığını verdi.

        AJANSLAR

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ