Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Gül: Başörtüsü konusunda içtüzükte bir engel yok

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü'nde resepsiyon verdi. Çankaya Köşkü'nde Büyük Resepsiyon Salonu'nda verilen resepsiyon öncesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, konuklarını birlikte karşıladı.

        Resepsiyonda, Cumhurbaşkanı Gül smokin giyip papyon taktı, eşi Hayrünnisa Gül ise parlak taşlarla süslü lacivert bir elbise giydi.

        TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan yardımcıları Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve eşi, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve eşi, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonda hazır bulundu.

        Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyona Türk Silahlı Kuvvetleri üst düzeyde iştirak etti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve eşi Kamuran Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar ve eşi, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ve eşi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Servet Yörük'ün yanı sıra TSK'yı temsilen çeşitli rütbelerden askerler ve eşleri de resepsiyona katıldı.

        Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan ile Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, yüksek yargıyı resepsiyonda temsil etti.

        Siyasi partilerin genel başkanları da resepsiyona katıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP Genel Başkanı Masum Türker, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ve eşi, resepsiyonda yer alırken, AK Parti milletvekilleri Abdülkadir Aksu, Ahmet İyimaya, CHP milletvekilleri Erdoğan Toprak ve Sezgin Tanrıkulu'nun yanı sıra BDP'li milletvekilleri Sırrı Sakık, Hasip Kaplan ile MHP'li milletvekilleri Mehmet Şandır ve Celal Adan da resepsiyona iştirak etti.

        Basın yayın kuruluşlarının temsilcileri, Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün verdikleri resepsiyonda hazır bulundu. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı Nazmi Bilgin'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci, köşe yazarları, genel yayın yönetmenleri, televizyoncu ve internet sitesi yöneticisi de resepsiyona katıldı.

        Sanat dünyasını ise sinema yapımcısı Birol Güven, şair-yazar Nurullah Genç ve eşi, tarihçi yazar Mustafa Armağan, ilahiyatçı yazar Nihat Hatipoğlu, yazar Ümit Meriç, oyuncu Şoray Uzun ve eşi, sanatçı Kerem Cem, sanatçı Zekai Tunca, sanatçı Yalın, yapımcı Saim Orhan temsil etti.

        Resepsiyona, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın eşi Semra Özal da eşinin vefatından sonra 1993 yılından beri ilk defa katılırken, eski TBMM başkanlarından İsmet Sezgin de iştirak etti.

        Resepsiyona iş adamları da yoğun ilgi gösterdi. İş kadını Semahat Arsel, iş adamları Erdoğan Demirören, Mehmet Ali Yalçındağ, Ali Kibar, Ayhan Çelik, Ali Sabancı, Hacı Boydak, Nihat Özdemir, Süreyya Ciliv gibi çok sayıda işadamı ve eşleri resepsiyonda hazır bulundu.

        Spor camiasından ise güreşte Avrupa şampiyonu Selahattin Kılıçsallayan, bayan milli basketbolcular, dünya dalış rekortmeni milli sporcu Derya Can, milli rallici Burcu Çetinkaya, milli atlet Ahmet Arslan ile özel sporcular katıldı. Bir engelli sporcu Hayrünnisa Gül'ün elini öpmek istedi bunun üzerine Hayrünnisa Gül, genç sporcuyu yanaklarından öptü.

        Resepsiyonda Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiye'nin ilk yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan ve eşi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve eşi ile Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu da resepsiyonda hazır bulundu.

        Resepsiyona ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Almanya büyükelçisi, İran ve Irak büyükelçileri, Suudi Arabistan büyükelçisi gibi bazı büyükelçiler ve eşleri de katıldı.

        ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ile bazı üniversitelerin rektörleri, akademisyenler de resepsiyonda hazır bulundu.

        Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva ile bazı azınlık cemaatlerinin temsilcileri de resepsiyona katıldı.

        Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün davetlileri kabulü yaklaşık bir saat sürdü. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi kabullerin bitmesinin ardından birlikte basın mensuplarına poz verdi.

        SORULARI YANITLADI

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü'nde verdiği resepsiyonda, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

        "Bazı milletvekilleri başörtüsüyle TBMM'ye girecek. Sizce 2 Mayıs 1999'da olduğu gibi yer yerinden oynayabilir mi, nasıl olacak?" sorusu üzerine Gül, bu soruya daha genel bir çerçevede yanıt vermek istediğini belirtti.

        Gül, "En önemli meselelerden birisi, demokrasinin önünde, Türkiye'nin büyük problemi olarak gördüğüm iki mesele vardı. Bunlardan biri Kürt meselesi, biri de laiklik anlayışıydı. Türkiye laikliği bazen farklı anlıyordu. Bu konularda, şimdi çok daha sağduyulu bir noktaya gelinmiş oldu" diyerek, herkesin inançlarında serbest olduğunu dile getirdi.

        Temel hak ve özgürlüklerin bir parçasının da inanç hürriyeti olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "İnsanların inandığı gibi yaşamaları, giyinmeleri, kuşanmalarından korkulurdu. Bunların nelere mal olduğunu hepimiz biliriz. Gördüğünüz gibi, bu korkulara hiç gerek yokmuş. Diğer konuda, Kürt meselesinde de, onu da kendi irademizle, kendi aklımızla, bu meseleleri aşmak için önemli, cesur adımlar atılıyor. Önemli olan bunları kendi irademizle yapmamız. Bu konuda büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bütün bu konular, gerek laiklik anlayışındaki yanlış ve kendimizi cendereye sokan anlayıştan uzaklaşıp, daha Batılı, daha ABD'deki, İngiltere'deki gibi, Avrupa'daki gibi bir anlayışa ulaşıyor olmak memnuniyet verici. Bu çerçeve içerisinde görüyorum. Nihayette, söylediğiniz konuda, milletvekillerinin, TBMM'nin tüzüğünde bildiğim kadarıyla, Meclis Başkanlığı bir engel yok diyor. Neticede, siyasetin bileceği bir konu."

        "CUMHURBAŞKANI OLARAK SOMUT NOKTAYA GİRMEK İSTEMEM"

        Cumhurbaşkanı Gül, CHP'nin parlamentoda böyle bir durum olursa tepki vermeye hazırlandığı yönünde duyumlar olduğunun dile getirilmesi üzerine de, "Bu konularda müşahhas, somut noktaya girmek istemem cumhurbaşkanı olarak ama şunu söylerim ki, bu başörtüsü konusunda eski anlayışın değişmesinin Cumhuriyet Halk Partisi'nin katkısı olduğunu burada ifade etmek isterim. Üniversiteler, eğitim... Bütün bu sıkıntılar... Bu konu bir tabu olarak görülürdü. Onların da müspet anlamda katkısı olduğunu görmek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

        Çözüm sürecinde bir tıkanıklık görüp görmediğine ilişkin soruya da Gül, şu yanıtı verdi:

        "Zor konular olduğu için, bir gecelik meseleler değil. Ben, gerek hükümetin gerekse bütün devlet kademelerinin bu konudaki iyi niyetini ve çok sağduyulu iradesinin çok açık olduğunu burada ifade etmek isterim. Bunun takdir edilmesi gerekir."

        29 EKİM AYNI ZAMANDA DOĞUM GÜNÜM

        Bugünün aynı zamanda doğum günü olduğunu belirten Gül, "Herkes artık biliyor. Cumhuriyet ile birlikte ben de bir yaş daha yaşlanmış oldum veya büyümüş oldum. Allah hayırlı ömür versin herkese" diye konuştu.

        Gül, cumhuriyetin 90'ıncı yıl dönümünün kutlanıldığını kaydederek, "Önce herkese teşekkür ediyorum, bütün gelenlere. 90 yıl her ne kadar milletlerin hayatında çok büyük bir döne değildir ama yine de tabiki bir asra yaklaşıyor deyince önemli bir kesit. 90 yıl içerisinde de çok şeyler oldu" ifadesini kullandı.

        Bayram tebriği mesajında da ifade ettiği gibi 90 yıl içerisinde Türkiye'nin konulan hedeflere ulaşmada bazen "iki adım ileri, bazen bir adım geri, bazen de 3 adım geri gittiğini" dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Ama sonunda baktığımızda Türkiye sıkıntılarını da problemlerini de kendi içinde aşmayı başardı. Çok şükür çevremizdeki ülkelere baktığımızda neler oluyor görüyorsunuz. Bu tip şeyler Türkiye'de çok şükür olmadı. Cumhuriyeti kuranlar önce tabii ki, Türkiye'nin o günkü halini düşünürseniz büyük imkansızlıklar vardı. Sonra yine Türkiye çok partili sisteme 1950'de geçti. Çok erken yine bir çok ülkeyle mukayese ettiğinizde. O günden bugüne de siyaset Türkiye'de çok serbest. Hala bir çok ülkede siyaset serbest değildir. Yani bu ülke nasıl yönetiliyor diye herkes birbirine hesap sorabilir. Herkes fikir yürütebilir ama demokrasinin temel şartı olan çoğulculuk, 50'lerde geldi ama onun bir sürü noksanları vardı. Onun için yine açıklamamda dedim; hepinizin bildiği gibi cumhuriyetin demokrasi ayağı hep sorunlu olmuştur. Esas hedef neydi? Cumhuriyet ile demokrasiyi birleştirmek ve muassır medeniyetler seviyesinin üstüne işte böyle çıkılıyor."

        Gül, bu açıdan bakıldığında son yıllarda önemli adımlar atıldığının altını çizerek, Türk demokrasisinin standartlarının yükseltilmesi ile gelişmiş ülkelere benzer hale getirildiğini kaydetti. Bir çok sıkıntılar bulunduğunu anlatan Gül, "Bunlar giderilirse sanki yer yerinden kopar zannederdik. Böyle de olmadı. Herkes büyük bir olgunluk içerisinde görüyorsunuz, karşılıyor bunları. Aslında herkes bir şekilde yardımcı da oluyor. Açık söyleyeyim bütün siyaset, o açıdan bugün gelinen nokta itibarı ile baktığınızda şununla övünebiliriz ki, cumhuriyetin noksan yanı olan demokrasi kısmı giderek güçlenmiştir. Giderek daha derinleşmiştir. Bundan hepimizin mutlu olması gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

        Türkiye'nin en büyük meselesinin şüphesiz ekonomik kalkınma olduğuna işaret eden Gül, yarın İzmir İktisat Kongresi'nde bunların çok konuşulacağına dikkati çekti.

        Gül, Türkiye'nin iyi-kötü gelirinin orta seviyeyi aştığını belirterek, şunları kaydetti:

        "Ama önümüzdeki esas sınav Türkiye'nin bu orta gelirli bir ülke olmanın üstüne sıçrayabilmedir. Bu nedir? Avrupa'nın en ileri ülkelerini sayarken bunlardan birisinin Türkiye olduğunu söyleyebilmek. Şu anda bunun çok gerisindeyiz hala. Ankara ve İstanbul şehirlerimiz iyi ama biraz köylerimize, kazalarımıza gittiğimiz de hatta büyükşehirlerimizin çevresine vardığımızda noksanlıklarımızı biliyoruz hepimiz. Dolayısıyla Türkiye'nin hala ekonomik kalkınmasını güçlü takip etmesi gerekir. Bunun için de kayıp yılların olmaması gerekir.

        90 yıla baktığımızda cumhuriyetin ilk yıllarındaki sanayi hamlesi var. Daha sonra 50 yıllarda büyük bir hamle var. Ondan sonra baktığımızda hamle olarak 60'lı yıllarda var. Sonra 80'li yıllarda var. Bir de son yıllarda var. Bunları topladığımızda aslında 20 yılı geçmez. 90 yılın içerisinde çok kayıp yıllarımız var. O açıdan artık kayba hiç tahammülümüz olamaz."

        Daima ileri gidilmesi ve büyümek gerektiğini anlatan Gül, "Daima yeni hamleler yapmamız lazım. Daima önümüzdekileri yakalama ve onları geçme azmi, enerjisi ve ortamı oluşturmamız gerekir. Şimdi önümüzdeki en büyük sınavın bu olduğu kanaatindeyim. Yoksa Türkiye bu hali ile muhakkak ki yine güçlü bir ülkedir ama fert başına milli geliri 25 bin doları geçmiş, 30 bin dolara yaklaşmış ülkeler haline gelebilmesi için hala yapacak çok şeyimiz var. Bunun da farkında olmamız gerekir. Bir taraftan özgüvenimizi kaybetmemiz ama diğer taraftan da noksanlıklarımızı bilerek onlara kapatmak için büyük bir azimle çalışmamız gerekiyor. Bunun için de bir çok enerji var. Bunları sinerjiye dönüştürmesini bilmemiz gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

        "MARMARAY SADECE İSTANBUL TRAFİĞİYLE İLGİLİ DEĞİL"

        Marmaray'a bindiğinde ne hissettiğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, büyük bir gurur hissettiğini söyledi. Hayal edilen bu tür büyük projeleri gerçekleştirmenin her zaman mümkün olmadığını vurgulayan Gül, Türkiye'nin bu tür büyük projeleri gerçekleştirebilecek noktaya geldiğini ifade etti.

        Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Bunlar olağanüstü büyük projeler. Bunlar, sadece İstanbul projesi, İstanbul trafiğiyle ilgili bir proje değil. Bu proje, iki büyük kıtanın en uzak yanlarını birbirine bağlayan bir proje. Sadece iki kıtanın en yakınlarını değil en uzaklarını da bağlıyor. Bizim eski İpek Yolu dediğimiz, şimdi Orta Koridor diye terminoloji geçen ulaştırma yolunun en önemli halkası olmuş oldu bu. Pekin'den çıkan bir tren 4,5 sene sonra hiç durmadan, hiçbir vagon değişikliği olmadan Londra'ya gidebilecek. Bakü-Tiflis-Kars bitmek üzere, önümüzdeki yıl bitecek. Hazar'da feribot geçişi yapılacak. Kazakistan'ın Aktau Limanı büyük bir Türk firması tarafından alındı, yapılıyor biliyorsunuz, bir buçuk milyar dolarlık büyük bir proje. O da bittikten sonra, Kazakistan-Çin arası zaten bağlı, eksik yerler tamamlanıyor. Dolayısıyla bu projeyi, İstanbul'un, Türkiye'nin ötesinde büyük bir proje olarak görmek gerekir. Bunun gerçekleşmiş olması hepimize gurur verdi."

        Cumhurbaşkanı Gül, bir basın mensubunun, "11. Cumhurbaşkanı sıfatıyla son 29 Ekim resepsiyonunuz. Bir dahaki resepsiyonda sizi bu tarafta mı diğer tarafta mı göreceğiz merak ediyoruz" sözleri üzerine de "Birazcık merak edin bakalım" dedi.

        RESEPSİYONDAN NOTLAR

        Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile resepsiyona gelen konukları karşıladıktan sonra salonda ilk olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve kuvvet komutanlarının bulunduğu masaya gitti. Burada, Orgeneral Özel ve kuvvet komutanları ile sohbet eden Gül, doğum günü kutlamalarını kabul etti.

        Daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP milletvekillerinin bulunduğu masaya yönelen Gül, TBMM Başkanvekili Meral Akşener ile sohbet etti.

        Resepsiyona katılan genç sporcular ve çeşitli dinlerin temsilcileri ile de bir süre görüşen Gül, Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin'in Mor Gabriel Manastırı'na ait arazilerin iadesinden duyduğu memnuniyeti dile getirmesi üzerine "Meseleyi halledeceğiz dedik. Günü vardı. Oldu" dedi.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ