Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Namaz kılmak isterse kılardı"

        28 Şubat dönemine ilişkin, 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandıkları davanın 33. celsesi başladı.

        MGK Genel Sekreterlerinden sanık İlhan Kılıç, MGK kararlarının tavsiye niteliğinde olduğunu, bu tavsiyelerin hükümetler tarafından uygulananacağını veya reddedileceğini söyledi. Kılıç, MGK'da o yılın Şubat ayı hariç tüm toplantılarda öncelikli konunun terör olduğunu, yalnızca o yıl Şubat ayında dini konuların öne çıktığını anlattı.

        Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın, karargahta kötü muameleye uğradığı yönünde bazı gazetelerde haberlerin yer aldığını söyleyen Kılıç, iddiaları yalandı. Kılıç, "Başbakan geldiğinde merasimle karşılanırdı. Namaz kılmak isterse arabasında seccadesi vardı, yer gösterilir kılardı" dedi.

        Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

        Duruşmada söz alan 7 müştekinin avukatı Cüneyt Toraman, avukat Hüsnü Tuna ile hazırladıkları dilekçeyi okumak istediğini söyledi.

        Toraman, mahkemenin tutumumun adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığını ileri sürerek, mahkemenin, adil yargılanma için gereken donanıma sahip ve dava dosyasına da vakıf olmadığı kanaatinde olduklarını savundu.

        Avukat Toraman'ın bu sözleri üzerine, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal ve Mahkeme üyesi Hakan Oruç, avukatı uyardı.

        Başkan Köksal, "Reddi hakim talebinde mi bulanacaksınız? Talebinizi yazılı verin" dedi.

        Avukat Toraman'ın dilekçeyi okumakta ısrar etmesi üzerine Mahkeme Üyesi Hakan Oruç, "Mahkemenin hakları var, burada biz size 'donanımsızsınız' dersek hakaret olur. Bunu söyleyemezsiniz, sözünüze bu şekilde başlayamazsınız. 'Donanımsızsınız' dediğimde tazminat davasına konu olur, hakaret olur. Duruşmaya sürekli katılan arkadaşlarınız söz haklarını kullandılar bugüne kadar ama hakaret olmadan" dedi.

        Avukat Toraman'ın ısrarları üzerine Başkan Tayyar Köksal, hakimin reddi talebini içeren dilekçenin yazılı verilmesine karar verdiğini belirterek, Toraman'ın okumasına izin vermedi.

        Başkan Tayyar Köksal, hakimin reddi talebinde kimlerin bulunabileceklerinin ilgili yasada belirtildiğine işaret ederek, katılmasına karar verilmeyen müşteki ya da katılma talebinde bulunanların vekillerinin hakimin reddi talebinde bulunamayacaklarının hüküm altına alındığını hatırlattı. Başkan Köksal, bu nedenle, bir kısım müşteki vekili Hüsnü Tuna ve Cüneyt Toraman'ın reddi hakim talebeplerinin reddine karar verildiğini bildirdi.

        Kimsenin savunma hakkını kısıtlamayacaklarını söyleyen Başkan Köksal, "Yargılamanın uzamamasına özen gösteriyoruz, tekrar edilmiş konuları tekrarlamayalım. Bu konuda gereken özeni gösterirseniz daha hızlı ilerler" uyarısında da bulundu.

        SANIK İLHAN KILIÇ'IN SAVUNMASI

        Eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterlerinden sanık İlhan Kılıç, MGK kararlarının tavsiye niteliğinde olduğunu, bu tavsiyelerin hükümetler tarafından uygulananacağını veya reddedileceğini söyledi.

        Görevi süresince dört başbakanla çalıştığını anlatan Kılıç, bütün olayların hükümet programına göre yapıldığını, hükümet programında olmayan hiç bir şeyin gerçekleşemeyeceğini ifade etti.

        "Cebindeki 10 lirayı kaybeden 28 Şubattan bildi, öyle olmadı" diyen Kılıç, 28 Şubat'taki MGK kararlarıyla sadece tavsiyede bulunulduğunu yineledi.

        Kılıç, MGK'da o yılın Şubat ayı hariç tüm toplantılarda öncelikli konunun terör olduğunu, yalnızca o yıl Şubat ayında dini konuların öne çıktığını anlattı.

        Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın, karargahta kötü muameleye uğradığı yönünde bazı gazetelerde haberlerin yer aldığını söyleyen Kılıç, iddiaları yalandı. Kılıç, "Başbakan geldiğinde merasimle karşılanırdı. Namaz kılmak isterse arabasında seccadesi vardı, yer gösterilir kılardı" dedi.

        "KARDEŞ KARDEŞE GERÇEKTEN ÇALIŞTIK"

        Mart ayında MGK'da 28 Şubat'ı hiç tartışmadıklarını, MGK gündeminin ancak 1 ay sürdüğünü söyleyen Kılıç, şöyle devam etti:

        "Hükümeti çalışamaz duruma getirmekle suçlanıyoruz. Hükümet mesela bütçe çıkarmazsa çalışmaz. Hükümeti kim çalıştırmadı ben onu anlamıyorum. Mesela PKK'nın Karadeniz'e açılımını o hükümet önlemiştir. Cari açık, ekonomik verilere bakalım, TSK'nın personel, silah durumuna bakalım. Çalıştırmadık da bu iyilikleri kim yaptı? Sayın Erbakan'ın çok güzel lafları var mesela. Atılı suçu asla kabul etmiyorum. Hükümeti çalıştırmamak da nedir, ne çalıştırmaması, kardeş kardeşe gerçekten çalıştık."

        Emekli Orgeneral Kılıç, hakkındaki iddiaları reddederek, beraatına karar verilmesini istedi.

        İLHAN KILIÇ'IN SORGUSU

        Savunmasını tamamlayan Kılıç, çapraz sorgusunda, "Batı Harekat Konsepti" adlı belgeyi görmediğini söyledi.

        28 Şubat kararlarının önceden hazırlanmadığını, yalnızca genel konuları içeren 24 maddelik taslak metnin bulunduğunu belirten Kılıç, "24 maddelik böyle bir şey olduğunu biliyorum. Hükümetten bir şahıs verdi diyemem. Askeri cenahtan. Metnin hepsi takır takır hazır değildi. Bu konuya da değinelim, şu konuya da değinelim gibi mesela, Atatürk'e karşı yapılanlara değinelim gibi" dedi.

        "Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanlığı İrticai Faaliyetler başlıklı bir metinde adınız var ve metin (Sayın konutanım)" diye başlıyor. Sunumu siz mi yaptınız?" sorusuna Kılıç, "MGK ön toplantısı yapılır Genelkurmayda, ben ancak o toplantıya girebiliyorum. Yoksa MGK toplantısında sunum yapamam" diye konuştu.

        "İMZA KONUSUNDA BASKI OLDU MU?"

        "28 Şubat kararlarıyla ilgili (imza krizi oldu, Başbakan imzalamadı) denildi. Bundan sonra neler oldu? Ne yaptınız? İmza konusunda baskı oldu mu?" sorusuna karşılık, İlhan Kılıç, şunları söyledi:

        "28 Şubat gecesi toplantı yarıma kadar sürdü. Kurşun kalemle hazırlıyorsunuz, bunları daktilo edecek adam var. Çok geç oldu, Cumhurbaşkanı ne kadar süreceğini sordu. Tüm cümleler hazırdı, temize geçilecekti, 'sen bunları toparla yarın imzalat' dedi. Ertesi gün öğlene kadar metni bitirdik. Bakanlara ve komutanlara imzalattık. Başbakan yoktu, Meclis'e gitmişti. Cumhurbaşkanına gittim, 'Başbakana imzalattıktan sonra mı geleyim' dedim. İmza attı. Başbakan, 'ertesi gün saat 14.00'te gelsin' dedi. Gittim, Tansu hanım Meclis'te olduğunu söyledi. Ama resmi elbiseliydim. Resmi elbiseliyken girmem çünkü. 'Ver sen bana' dedi. Dosyayı bıraktım, ertesi gün telefon etti, 'Gel Başbakan imzaladı' dedi."

        Duruşma, verilen öğle arasının ardından devam edecek.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ