Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Devlet Bahçeli'den Başbakan Erdoğan'a sert sözler

        MHP LideriBahçeli, Manavgat ilçesindeki bir otelde partisince düzenlenen 2. Akademisyenler Kurultayı'na katıldı. Kurultayın açılışında konuşan,Bahçeli, Türkiye'nin "kendine özgü bir Ortaçağ" yaşadığını savundu. Türk devlet felsefesinin tüm ilke ve esaslarının çiğnendiğini öne sürenBahçeli, bu nedenle yeni bir soluk ve başlangıca ihtiyaç olduğunu söyledi.

        Türk-İslam medeniyetinin, buluşların, muhteşem eserlerin, kul hakkı gözeten ve adalete önem veren yöneticilerin sayesinde insanlığın itibar ve görkem koltuğundan uzunca süre inmediğini anlatanBahçeli, Muhammed İbn Musa el Harezmi, İbnü'ş Şatir, Ali Kuşçu, Piri Reis, Ahmet İbn Macid, Farabi, El Razi, El Kindi gibi isimleri örnek gösterdi.

        Türk milletinin "bilim ve bilgi otağının taşıyıcısı" olduğunu söyleyenBahçeli, şöyle konuştu:

        "Üzülerek söylemeliyim ki Türk-İslam kültürü gelişme rotasını koruyamamıştır. Bilim ve teknikte gerçekleştiremediğimiz sıçrama, şimdilerde sosyal, siyasal ve ekonomik maliyetlerin daha da kabarmasına sebebiyet vermiştir. İstikrarlı olmayan, sosyal barışı sağlayamayan, huzuru bulamayan, denge ve düzeni yakalayamayan bir ülkenin kalkınması ve medeniyet pistinden kalkışa geçmesi elbette mümkün değildir. Barış ve kardeşlik korunmadan, toplumsal düzen ve ahenk temin edilmeden, 'Ben' yerine 'biz'i, bencillik yerine yardımlaşmayı, aç gözlülük yerine paylaşmayı, acımasız rekabet yerine dayanışmayı ikame etmeden herhangi bir yere varmamız düşünülemeyecektir."

        "Mahvoluşa bodoslama gidiş"

        Bahçeli, küreselleşmenin alt etnik kimlikleri ortaya çıkarma yönünün kışkırtıcı bir rol oynadığına dikkati çekti. Bu ortamın Türk milli kimliği ve devletin aleyhine işlediğini vurgulayanBahçeli, hükümet formüllerinin de Türk milletinin çözülmesini hızlandırdığını savundu.

        "İktidara hakim olanlar, milli perspektife sahip olmadığından bölücü talepleri sırası geldiğinde karşılayacak adımlar atarak mahvoluşa doğru bodoslama gitmektedir" diyenBahçeli, gelinen sürecin yalnızca Türk olmayanların kimlik kazanımlarına değil, asırlar içinde kazanılmış Türklük kavramının da zayıflamasına neden olduğunu iddia etti.

        Milletin kafasının karışık olduğunu savunanBahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Siyaset cümbüş yerine dönmüş, ekseni kaymış ve krize girmiştir. Çok aktörlü yürütülen bölücülük operasyonuyla Türklük bir alt kimlik olarak sunulmaya çalışılmakta, büyük ve asli unsur Türkler kendi devletlerinde göçmen, sığıntı, misafir ve etnik kalıntı muamelesine maruz kalmaktadır. Türklerden, sözüm ona ayrışmama adına kimliklerinden ve değerlerinden taviz üstüne taviz vermeleri istenmektedir. Bu tavizin son sınırı belirlenmeli ve durulacak yer somut olarak tespit edilmelidir. Aksi halde yüz yıl sonra ortada Türkten eser kalmayacaktır. Bu gidişle 'Ben kimim?' sorusunun cevabı 'Türküm' olamayacaktır. 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünün oradan buradan silinmesini bugün dert etmemiz bir yana, yarınlarda Türk olmanın yasaklanacağı ve suçlanacağı karanlık dönemlere de şahitlik edilmesi, ihanetin bu dozda gitmesi halinde sürpriz olmayacaktır. Devir kötünündür. Korkarım ki artan siyasi Kürtçülüğe ve bölücülüğe karşılık Türkçülüğün söndürülmesine devam edilmesi halinde yarın ihtiyaç olduğunda vatanı savunacak Türk aransa da bulunamayacaktır."

        "Süreç tazyik ve tertiplerle dolu"

        Bahçeli, Türklerin milli kimlik ve kültürlerini muhafazasının ancak Türk milliyetçilerinin müdahalesi ve uyarısı ile olabileceğini söyledi. Tersi durumda, Türk milletinin milli reflekslerinin törpüleneceğini belirtenBahçeli, İstiklal Savaşı'nın da bir avuç vatansever haricinde bu milli refleksin bitme noktasına geldiği bir ortamda yapıldığını hatırlattı.

        Toplumun her kesiminin "kaçınılmaz sonu giderek hissettiğini" savunanBahçeli, "Süreç öyle tazyik ve tertiplerle doludur ki Türkiye içinde ve Türk milletinden yeni bir millet kıra döke, bağıra çağıra doğmaktadır" dedi.

        An adilini kullanan ve bunu her geçen gün genişleten etnik yapıların yalnızca kültürel temsili yeterli bulmayacaklarını kaydedenBahçeli, dil ile başlayan gelişmelerin, özerk yönetim, federasyon ve konfederasyon doğru ilerleyeceğini iddia etti. 1980'li yıllardan itibaren bu gelişmenin iktidarlarca görülmediğini, tedbir adı altında "lokal, tesir düzeyi kısıtlı" önlemler alındığını ifade edenBahçeli, şöyle konuştu:

        "Nasıl ki 30 sene önce, bugün karşımıza fiilen ve alenen çıkan sorunlar küçümsenmiş veya ötelenmişse bugün de 10, 20 sene sonra karşımıza çıkması güçlü olan olaylar hasıraltı edilmekte, gizlenmekte ya da geçiştirilmektedir. Öncelikle iç ve dış bölünme lobilerinin bize dayattığı iki milletli bir devlet modelidir ve bu etap etap gerçekleşmektedir. Anlaşılan, tereddüt, üniter devletin yapısına uyum konusunda veya devleti dönüştürme kapsamında çıkacak sorunların nasıl göğüsleneceği hususunda düğümlenmektedir. Yeni Türkiye şablonunun dayanağı olarak ilk Meclisin gösterilmesi, bu arayışın sonuçlarından yalnızca birisidir. Geçmişe vizyonsuzlukları ile katkı yapan önemli ve kritik devlet kurumları, şimdi bütün enerjilerini iktidarın güdümüyle Türk milletini ve devlet organlarını bu yeni oluşuma manipüle etmek için harcamaktadır. Bazı kesimler ki aralarında önemli devlet müesseseleri de vardır, bunlar Avrupa Birliği sürecinin ve hükümetin çarpık, asılsız, uyumsuz, hayalci politikalarının getireceği sözde refahın ayrılmayı durduracağı düşüncesindedir. Şu ufuksuzluğa dikkat ediniz ki bu fikrin sahipleri parayı üst kimlik, refahı ortak payda, yolu, köprüyü, havaalanını, metroyu, hastaneyi ve diğer tüm sosyal ve ekonomik yatırımları birlikte yaşamanın şemsiyesi olarak görmektedir. Milli kültürün kapsayıcı özellik ve mesajları bu çevreleri artık tatmin etmemektedir. Bu anlayışa sahip oldukça da paniklemiş zihniyetlerin teröristlerle müzakerelere umut bağlaması, anayasal suç olan fiillerin tarafı ve azmettiricisi olmaları başka türlü izah edilemeyecektir."

        "Bölünme ihalesinin gereği yapılıyor"

        Bahçeli, yerli ve yabancı odakların Türk milletini birbirine düşürmek, Türk-Kürt kamplaşmasını derinleştirmek, etnik kargaşayı tetiklemek, ayrılıkçı beklentileri uyandırmak amacıyla yoğun gayret içinde olduklarını belirterek, "Başbakan Erdoğan ve hükümeti, aldıkları bölünme ihalesinin gereğini, bilinci felce uğramış bir şekilde yapmaktadır. 'Analar ağlamasın' diye gösterilen sabır ve metanet, sınır ötesi bir hal alarak uyanan siyasi bölücülüğü bırakınız sakinleştirmeyi, daha da yüreklendirmekte ve teşvik etmektedir" dedi.

        Yoksulluğun da Türk milletinin milli tepkilerini zayıflatan önemli bir faktör olduğuna değinenBahçeli, Başbakan Erdoğan'ın "Türkiyelilik" ifadesinin ise "gelecekte sorun olarak ülkenin karşısına çıkacağını" savundu.

        Bahçeli, şunları söyledi:

        "Dikkatle üzerinde durulması gereken nokta, milli kimliği üzerinde oynama, tahribat, tartışma ve hatta yargılama yapılan Türk milletinin buna karşı göstereceği direncin derecesi ve bunun da zamanlamasıdır. Aziz millet varlığının yanlışa katlanması abesle iştigal olduğu kadar, daha fazla sineye çekmesi de tarihi gerçekleri inkar anlamına gelecektir. Allah korusun ama etnik kimliklerin bağımsızlıklarını, değilse bile özerkliklerini kazanacakları bir ortamda, kim olduğunu anlatamayan, hatırlamayan, bilmeyen kalabalıktan ve yığından başka geriye bir şey kalmayacaktır. Türk milletinin dokusunda ve yüzyıllar içinde oluşmuş bünyesinde yapılacak her operasyon, her etnik cerrahi müdahale, sonuçları önceden tam manasıyla kestirilemeyecek felaketlere davetiye çıkaracaktır. Bin yıllık kaynaşmanın son bulması hiç kimseye bir şey kazandırmayacak, bilakis millet varlığında anlam bulan herkese çok ağır fatura yükleyecektir. Etnik uyanışın, etnik canlanmanın millet yapısına rakip çıkması kısa soluklu ve saman alevi gibi yanıp sönen günü birlik bölücü heyecanlara neden olsa da sular durulduktan sonra çok acı sonuçlarını da gösterecektir."

        Barzani'nin Diyarbakır ziyareti

        Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin "Kürdistan" olarak ilan edilmesinin, Barzani'nin Diyarbakır'da alkışlarla takdim edilmesinin, tahminlerin ötesinde olumsuz etkileri olacağını savunanBahçeli, "Başbakan Erdoğan düşüncesiz, milli gerçeklerden uzak, sığ ve son derece sakıncalı tavrıyla Peşmergeyi vatanımızın bir bölümünde siyasi figür olarak ön plana çıkarmıştır" dedi.

        Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Geçtiğimiz Nevruz'da İmralı canisinin mesajını Diyarbakır'da okutan ve sözde liderliğini meydanlarda onaylatan bu zihniyet, şimdi de Türkmen katillerini Diyarbakır'da yere göğe sığdıramamıştır. Diyarbakır'da gülenler, barış mesajları verenler, kardeş ve dost diyerek taltif edilenler Kerkük'ü, Tuzhurmatu'yu, Telafer'i her gün kana bulayanlardır. Başbakan'ın, elbisesinden konfetileri temizlediği kişi, Türkmenleri etnik temizliğe tabi tutmaktadır. Hiç şüphesiz bu marazi hal, Türk devlet geleneğini hiçe saymaktır. Türk milletinin bekasını yok hükmünde görmektir. Barzani'nin Diyarbakır'da bulunuşu yalnızca bir açılış törenine veya toplu nikah merasimine icabet değildir. Başbakan bu Peşmergeyi Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi noktasına çıkarmış ve kurgulanan psikolojik harekatla bunun çatısını örmüştür. Öyle ki Kürt kökenli kardeşlerimize, 'başka birlikte yaşama seçenekleri' zımnen sunulmuş, Başbakan siyasi kaygılarla enerji havzasından istifade etme adına ve küresel emrivakilerle resmen ihanete çanak tutmuştur. Her şey ayan beyan ortadadır ki Barzani'ye hem sınır kapısında hem de Diyarbakır'da en üst düzey protokol uygulanmıştır.

        Peşmerge başının vatan topraklarında izlediği güzergah Hakkari ile aşiretinin etki alanının en güçlü olduğu bölgedir. Bu bölgede Barzani sivriltilmiş, parlatılmış ve öne çıkarılarak moral verilmiştir. Başbakan Erdoğan vatan ve millet üzerinde hesap yapanlara hayallerinde bile göremeyecekleri fırsat ve imkanları tanımıştır. Sözde Kürdistan bayrakları altında gerçekleşen buluşmalardan doğal olarak Peşmerge ziyadesiyle memnun kalmış ve rüyasının gerçeğe döndüğüne sevinerek şahit olmuştur. Şu kepazeliğe bakınız ki bu ziyaret, fiziki ortam yanında psikolojik ortamın da etkisiyle 'Irak Kürdistan'ı liderinin Türkiye Kürdistanı'nı ziyareti' şekline dönüşmüş, yandaş medyanın etkisiyle buna bir de tarihi önem atfedilmiştir. Kongo'da pigme bulmakla ABD'de Kızılderililere su götürmekle övünen Başbakan, Türk vatanını Peşmergeye adeta ikram etmiş, siyasi ve etnik temelli iddialarına kucak açmıştır. Bilinmelidir ki bu pervasızlığın, bu şuursuzluğun kuvvetlenmesi ve sürmesi halinde bölünme kaçınılmazdır. Çünkü Başbakan, vatanımızın bir bölümüyle ilgili hedefleri olan ve PKK'yı destekleyip kışkırtan bir kabile reisine arayıp da bulamadığı ortamlar sunmuştur."

        MHP LideriBahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Sanayi Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada da "fahiş hatalar yaptığını" savundu.

        Erdoğan'ın buradaki açıklamalarında, Türklerin tarihte 16 devlet kurmuş olmakla zaman zaman övündüğünü ancak başka bir açıdan bakıldığında bu ifadenin 15 devletin de yıkılması anlamı taşıdığını iddia ettiğini belirtenBahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Bu çerçevede Başbakan, örtülemez, geçiştirilemez ve kapatılamaz cehaletinin bir kez daha kurbanı olmuştur. Kendisine hatırlatırım ki Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız tarihteki 16 büyük Türk devletini simgelemektedir ve bunlar arasında şu an sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti yoktur. Biz millet olarak gerçekte 17 devlet kurup, 16 devletin yıkılmasını yaşadık. Başbakan Erdoğan geçmişte kurulan bu 16 devletin içinde Türkiye Cumhuriyeti'ni de koyarak çok ciddi bir yanlışa imza atmıştır. Başbakan Erdoğan'ın kılavuzlarını gözden geçirmesi kendi yararına olacak ve böylelikle mahcubiyetten de kurtulacaktır. Hal böyle olunca, tarihi çarpıtmaktan, istismar etmekten ve karalamaktan özel bir haz duyan Başbakan ve zihniyeti, dünü iyi anlayamadığından bugünü ve yarını görememektedir. Türk milletinin en büyük talihsizliği de tarihe kör ve şaşı bakan bir iktidar tarafından yönetiliyor olmasıdır."

        Başbakan Erdoğan'ın, "ecdadın, mevcutla yetinmesi, reformlardan kaçınması, durumu idare etmesi nedeniyle yenildiğini söylediğini" belirtenBahçeli, şöyle konuştu:

        "Başbakan Erdoğan PKK ile pazarlık masalarında akıl ve mantığını da bırakmış, Barzani'nin etkisinde kalarak uyuşmuş ve cahilliğini yeniden gün yüzüne çıkarmıştır. İnsanlığa umut olan, mazlumlarda heyecan uyandıran, adaleti rehber edinen, çağların kilidini açan Türk-İslam kudretinin, kıtalara hükümdar olan, dünyaya yön veren muzaffer nesillerin böylesi iftiralara maruz kalması kabul edilemezdir. Başbakan Erdoğan tarihten bölücülük için gerekçe ararken, ecdadımızın ruhunu incitmiş, muhteşem başarılarını gölgelemeye kalkışmıştır. Her şey bir yana, aziz atalarımız olmasaydı, bizlere bağımsız yaşama hazinesini bırakmasaydı Recep Tayyip Erdoğan tıpkı hizmetinde bulundukları gibi ya David ya John ya da Hans olmaktan ve anılmaktan kurtulamazdı. Bu nedenle geçmişimize, daha da mühimi ecdadımıza şükran duymak hepimizin borcu ve en önemli ödevidir. Bugünden düne bakarak ahkam kesmek, ipe sapa gelmez yorumlarda bulunmak Başbakanın yanlışlarını gizleyemeyecektir."

        Türkiye genelinden 800 akademisyenin katıldığı ve yarın sona erecek kurultayda, "Ekonomi, bilim ve eğitim", "Hukuk ve insan hakları", "Kadın, siyaset ve demokrasi" gibi konularda sunumlar yapılacak.

        MHP Genel BaşkanıBahçeli, daha sonra Antalya'nın Kumluca ilçesine hareket etti.Bahçeli'nin konvoyunda bulunan iki basın aracı, maddi hasarlı trafik kazası yaptı.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ