Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Selahattin Demirtaş Teke Tek Özel'de, Selahattin Demirtaş'tan önemli açıklamalar, BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş Teke Tek

        BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Teke Tek Özel'de Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Çözüm sürecinde gelinen son durumu anlatan Demirtaş, "Herkes elini taşın altına koymalı" dedi. Tüm bileşenlerin sürece dahil olması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, "CHP süreci eleştiriyor, bir siyasi heyet oluşturup İmralı'ya gitsin" şeklinde konuştu. Demirtaş, "'Çatışma riski sıfırdır' diyemiyorum. Hala soruna çözüm bulunmuş değil" ifadelerini kullandı.

        Demokratik özerklik ile ilgili de konuşan Demirtaş, "Hükümet Türkiye'nin her yeri ile ilgili aşırı yetkiye sahip. Bu kadar büyük coğrafya ve nüfusa sahip Türkiye'de neden Başbakan tek yetkili olsun ki?" şekilinde konuştu. Demirtaş, Türkçenin bütün ülkenin ortak resmi dili olduğunu belirterek "Herkes her yerde Türkçe öğrenecek" dedi.

        Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları:

        ŞIRNAK'TAN GELEN ŞEHİT HABERİ

        Bugün uzun bir zamandan sonra bir şehit haberi geldi. Herkesi tedirgin etti. Askeri kaynaklardan edindiğimiz bilgi mayının yeni döşendiğine dair. Bir provakasyon mu var, neler oluyor?

        Detaylarını bilmiyorum. Tabiki acı bir olay. Yaşamını yitiren asker Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Bir yılı aşkın süredir kimse yaşamını yitirmiyordu. Bu da halkta güçlü bir atmosfer yaratmıştı. Türkiye seçim atmosferini yaşarken gelen ölüm haberi herkesi üzdü. Umut ederimki bu tür acı olaylar yaşanmaz. Olayın detaylarını bilmiyorum. Bir saldırı mıdır, başka bir şey midir?

        Abdullah Öcalan'ın bu konudaki en azından 30 Mart'a kadar bu süreçle ilgili herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için tavrı ortadayken bir derin PKK başka bir unsur, ne olabilir diye herkes merak ediyor.

        Derin PKK ya da kontrol edilemeyen güçler olsaydı ,süreç bugüne kadar bu şekilde gelmezdi. Görünen o ki taraflar güçlerini kontrol edebildiler. Karşılıklı ateşkes bugüne kadar sürdü. Bundan sonra ateşkes bozulmadan bu tür şeylerin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Süreç kalıcı adımlarla ilerler.

        BARIŞ SÜRECİNDE SON DURUM

        Bu süreç başladığında İmralı'da Abdullah Öcalan'ın çağrısı oldu. Diyarbakır'da okundu. Hükümet de bu sürece sahip çıktı. Oradaki bildirinin içeriğine itiraz etmedi. Karşılık konuyu müzakere ederek çözüm iradesi çıktı. Halkın neredeyse yüzde 90'ı süreci sahiplendi. Buradan beklenti neydi? Kürt sorunu olarak ana başlıkta tariflediğimiz ve Türkiye'de yaşayan Kürt halkının temel kimliksel hakkı, eğitim hakkı, kültür hakkı, Anayasa ve yasalarda kendi geleceğinin, kimliğinin güvenlik altına alınması. Bununla birlikte tüm Türkiye'yi ilgilendiren demokratikleşme.

        "TÜRKİYE'Yİ İLGİLENDİREN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ADIMLAR ATILMALI"

        Bütün bu meselelerde elbette ki genişleme olmalı. Türkiye'nin genel demokratikleşmesiyle ilgili köklü adımlar ifade ediliyorsa bu ve benzeri başlıklarda adımlar atılması lazım. Türkiye'yi ilgilendiren insan haklı ifade özgürlüğü için adımlar atılmalı. Sorunun taraflarıyla karşılıklı müzakere edilmesi lazım. Türkiye'de demokratikleşme sorununun tarafları da vardır; muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, çevre hareketleri, alevi örgütleri var. Kendi inancından, kimliğinden, yaşam tarzından dolayı baskı gören, ötekileştirilen kim varsa Türkiye'de herkesin bu yönde sorunları var. Bu konularda hükümet ciddi bir adım atmadı.

        "İNSANLAR KONUŞMALARINDAN DOLAYI HALA YARGILANIYORLAR"

        Türkiye'nin genel siyasi süreci değerlendirildiğinde ileriye doğru küçük adımlar olarak değirlendirilebilir. Ölçüyü evrensel insan hakları olarak belirlediğimizde bu adımların hiçbir kıymeti yok. Pratikte de yansımalarını görüyoruz. İnsanlar hala ifadelerinden dolayı, konuşmalarından dolayı yargılanıyorlar, baskı altında kalıyorlar. Gazeteciler, siyasetçiler hala içeride tutuklu. Gezi olaylarında insanların yaşam biçimlerine nasıl müdahale edildiği, hükümetin Türkiye'yi nasıl gerdiği ortaya çıktı.

        "ANAYASA DEĞİŞMEDEN HİÇ KİMSE..."

        Darbe Anayasası'nın değiştirmek konusunda bile diğer 3 parti uzlaşamadılar. Anayasa değişmeden hiç kimse sorunum çözüldü diyemeyecek. Anayasa Komisyonu'nda bir buçuk yıl boyunca boşa kürek çekildi. BDP olarak farklı önerilerde bulundu. AK Parti başta olmak üzere diğer 3 partinin yeni anayasa gibi bir derdinin olmadığı görüldü Türkiye yeni Anayasa'ya kavuşamadı. Bu şekilde paket yapsanız ne olur yapmasanız ne olur.

        BDP'NİN GEZİ OLAYLAR TAVRI

        Hiçbir zaman Gezi direnişinin dışında kalmadık. Gezi olaylarının ilk günlerini hatırlatmaya davet ediyorum. Sırrı Süreyya Önder, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, bunlar bizim İstanbul milletvekillerimiz. Kitlemiz de oradaydı. Biz hiçbir zaman Gezi direnişinin dışında olmadık. Araştırmalara göre Türkiye'de yalnız Bayburt'ta Gezi direnişine destek gösterileri yapılmadı. Daha 2 ay önce Yüksekova'da benzer şekilde gösteriler vardı. Gezi ruhunun ve isyanın ne anlatmak istediğini en iyi anlayan partiyiz.

        "BÖYLE BİR SİSTEMDE VE REJİMDE İKTİDAR OLMAK İSTEMEYİZ"

        1990'lı yıllarda çok ağır bir şekilde, bu topraklarda zulüm yaşandı; Türkiye'nin batısında görülmedi. İnsanlar devletin bildiğimiz devlet olmadığını anladı. Devlet aldığı vergiyi zulüm olarak vatandaşına veriyor. İnsanlar devletin korkulacak bir şey olmadığını gördü. Böyle bir sistemde ve rejimde iktidar olmak istemeyiz; önce rejimi demokratikleştirmek isteriz.

        "TOPLUMA YAPILAN HER TÜRLÜ HAKSIZLIK ÖFKEYE DÖNÜŞÜYOR"

        Herkesin geçmişe bakması lazım. Geçmişi dizayn edeceksek geçmişteki hataları görüp düzeltmemiz gerekiyor. 1990'larla kıyaslandığında öldürülen insan sayısı daha az belki ama baskı bitmedi. Çok daha seyreltilmiş, hadife bir elle başımıza vuruluyor.Toplumda kalıcı acılar yaratıyor. Toplum refleksiz hale getirildi. Topluma yapılan her türlü haksızlık öfkeye dönüşüyor ama halk nasıl dışarı vuracaklarını bilemiyor. Ne sandıkta ne yargıda ne de sokakta vurulamıyor.

        "DEMOKRATİK BİR SEÇİM SÜRECİ YAŞAMIYORUZ"

        İktidarın gidişi umut vermiyor. Toplum bu gidişatı kabul etmez. Bir yerden değil bir çok yerden patlak verir.

        İktidarın bunlardan ders çıkarması gerekiyor. Demokratik bir seçim ortamı yaşamıyoruz.

        YEREL SEÇİMLER

        AK Parti'nin imkanları ile BDP, HDP ve Meclis dışındaki partilerin imkanlarında bir eşitlik yok. Hiçbir parti maddi destek almasın, her parti kendi tabanının gücüyle seçimlerde yarışsın.

        Biri devletin verdiği kredi kartıyla çikolata aldı diye istifa etti. Avrupa geleneği bu...

        Toplum bir günde demokrasiyi kültür haline getirmiyor. Biz de siyaset yapma biçimi çok çirkin, çok belden aşağı ve çok seviyesiz. Bu seviyesizlik toplum tarafından benimsenmiş durumda. Siyasette seviye yarışı aranmıyor. Sporda da böyle. Siyaset ve spor sektörlere dönüşmüş durumda. Kalite çok düşüyor.

        "TELEVİZYON İZLEMEKTEN UTANIYORUM"

        Şu siyasi ortamda toplum için ne yapıyoruz diye baktığımda şahsen televizyon izlemekten utanıyorum. Biz bu anlayışı kırmaya çalışıyoruz. Siyaset topluma, halka rağmen yapılacak bir mevzu değil. Türkiye'de toplumu aşağılayan, oy verenleri küçümseyen bir siyaset yapma biçimi söz konusu. Muhalefet kendini sorgulamalı; sadece iktidarları suçlayarak bir yere varılamaz.

        "SEÇMENLER OY VERDİĞİ PARTİYİ SORGULAMALI"

        Çok politik bir seçmen kitlemiz var; bu da bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Politikacı bir seçmen kitlesi içerisinde politika yapıyoruz. Seçmenler oy verdikleri kişiyi ve partiyi sorgulamalı.

        "ANAMUHALEFET PARTİSİ GÖREVİNİ BİZ ÜSTLENDİK"

        Biz süreç başladığından bu yana eli kolu bağlı olmadık. Bu süre zarfında siyasi alanını en çok genişleten parti biz olduk. Son 1,5 yıldır yani süreç başladığından bu yana Türkiye'de anamuhalefet partisi görevini neredeyse biz üstlendik. Hem parlamentoda hem parlamento dışında Türkiye'nin sorunlarına en gerçekçi projelerini biz sunduk.

        Yapmamız gereken büyük hamleleri yapamadıysak, bu kendi iç yetmezliklerimizden kaynaklanıyor. İnsanların özgürlük sorunları çözülsün, partimiz büyümeyebilir, dert olacak bir durum değil. İnsanlar için, oy vermese bile, oy vermek için gerekçe aradığı bir partiyiz.

        SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN İSTANBUL ADAYLIĞI

        İstanbul'da adaylığı ilk netleşen kişi, Sırrı Süreyya Önder'dir. HDP ile CHP 'kamuoyunda açık seçim ortaklaşması yapılabilir mi?' görüşmesi yaptı, sonuç çıkmadı.

        CHP ile görüşebilir, tartışabilirdik; sırf AK Parti karşıtlığı üzerinden ittifak yapmazdık. 'AK Parti gitsin de, yerine ne gelirse gelsin' fikri ilkesizlik; bu bize uygun bir yaklaşım değil.

        "PARALAR ÇALINMAYAINCA DA HALKA HİZMET İÇİN DEĞİL; SİLAH İÇİN, GAZ BOMBASI İÇİN KULLANILIYOR"

        Sayın Sakık'ın Meclis'te yaptığı konuşma üzerine tartışma başladı. Sakık'ın "yolsuzluklardan rahatsız değiliz" ifadesi de olmadı. Şunu anlatmaya çalıştı; silah alınıyor, buna karşı çıkmıyorsunuz sadece yolsuzluğa karşı çıkıyorsunuz. Paraları çalmasalar, paraları götürüp tanka, topa, tüfeğe yatıracaklar. Sosyal yardım mı yapıyorlar, eğitime mi harcıyorlar. Bu çelişkiyi vurgulamak istedi. Yolsuzluklar desteklediğimiz bir anlayışımız yok. Parayı çalmakta suç ve ahlaksızlıktır ama toplumun bu kadar sorunu varken paraları topa tüfeğe yatırmakta bir eleştiri nedenidir.

        ÇÖZÜM SÜRECİNDE SON DURUM

        'Silahla değil siyasetle çözelim' dediğiniz kişinin koşulları düzeltilmeden konuşmaya devam ediliyor. Hatip Dicle'nin neden cezaevindee olduğınu, suçunu bilen yok. Dokunulmazlığımız olduğu için bizi içeri atamadılar.

        Bugüne kadar silahı siyaset aracı olarak kullanan örgütün elinde başka siyaset araçları verilmeli. Bu insanlar kaç yıl dağda bekleyecekler? Adımlar atılacaktı, dağdaki insanlar inmeye başlayacaktı, yasalar yapılacaktı. Sadece Kürtler üzerine düşeni yaptı; Hükümet demokrasi konusunda bir yıl öncekinden kötü durumda.

        Burada suç kimin? Birileri diyor ki "bu süreç adım adım ülkeyi bölünmeye götürüyor. Bizim hangi talebimiz ülkeyi bölmeye yöneliktir. Ülkeler bölünüyorsa baskıdan dolayı.

        Müzakere koşulları çok önemli. Kürt sorununu konuşuyoruz siz bunu konuşurken müzakere yönetiminden kaçınıyorsunuz.

        MİT, Öcalan'la bunları konuşmuyor mu?

        Bu bir diyalogtur, müzakere değildir. Müzakerede taraflar bir masaya oturur, talepler konur bir yol haritası üzerinde uzlaşmaya çalışılır, kamuoyu bilgisi dahilinde yürür. Parlamentodan destek istenir. Muhalefet ve halkın istediği istenir. Halk ve parlamento uygun görüyorsa bu yol haritası adım adım hayata geçirilir.

        İnsanlar silaha sevdalı değil, silah bırakmak en kolayı, insanların koşulları düzeltilmeli.

        İMRALI'YA ZİYARETLER

        Siyasi iradesi olan heyetlerin gitmesi lazım. Kamuoyunun ürkmemesi lazım. Gayrimeşru bir iş yaomıyoruz. Korkacak saklayacak neyimiz var. Orada ne konuşuluyor herkes bilsin. Basın mensupları İmralı Adası'na gitsin, röportajlar yapsın. Akil insanlar gitsin, karşılık bu süreci tartışsınlar. Bir heyette kendileri göndersin. Tüm bileşenler sürece dahil olsun. CHP süreci eleştiriyor, bir siyasi heyet oluşturup İmralı'ya gitsin.

        "HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI"

        Barışı AK Parti'e rehin vermiş değiliz; "AK Parti dışında kimse ile barışı konuşamayız" demiyoruz. Görüntü itibariyle AK Parti'nin söylemi sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir partiden daha üstte.

        Barışın muhatabı iktidar olan AK Parti; ama tek muhatap o değil, herkes elini taşın altına koymalı.

        "ÇATIŞMA RİSKİ SIFIRDIR DİYEMİYORUM"

        PKK savaşı büyütmek için değil; sorun çözülsün barış sağlansın diye geri çekildi. PKK, insan öldürmeye hevesli insanlar değil; devletin zulmünden dağa çıkmış insanlar. 'Çatışma riski sıfırdır' diyemiyorum. Hala soruna çözüm bulunmuş değil.

        "DEMOKRATİK ÖZERKLİK" KONUSU

        "Özerlik ilan edeceğiz" haberini geçen ajans aynı gün düzeltti. "İnşa" kelimesi ile "ilan" kelimesi arasında fark var. Yerel yönetimş, yani yerinden yönetimi inşa edeceğiz iddiasındayız.

        Hükümet Türkiye'nin her yeri ile ilgili aşırı yetkiye sahip. Bu kadar büyük coğrafya ve nüfusa sahip Türkiye'de neden Başbakan tek yetkili olsun ki?

        Bu tehlike olarak görülmüyor. Belediyelere yetki verelim. Orada yaşayan insanların dili, kültürü ve inancına uygun hizmet yapsınlar. Anadilde eğitim mi yapmak istiyor, bu belediyenin yetkisinde olsun. 5 sınıf mı 3 okul mu açacak talebe göre kendi bileceği iş. Bütçeyi ver ona kitap bassın.

        "TÜRKÇE, ÜLKENİN ORTAK RESMİ DİLİDİR, HERKES TÜRKÇE ÖĞRENCEK"

        Türkçe bütün ülkenin ortak resmi dilidir. Herkes her yerde Türkçe öğrenecek. Ortak anlaşma dilimizi kaybetmeyeceğiz.

        Yeriden yönetimin, yönetimde söz sahibi olmanın tadını halka tattırmak istiyoruz. İnsanlar kimlik problemini çözmedikçe başka mesele ile ilgilenemiyorlar.

        BDP'NİN SİYASET ANLAYIŞI

        HDP, BDP dışında doğup büyüyen; BDP'nin de içinden bir parça kattığı bir parti. Öcalan, demokratik siyaset alanı ile ilgili hiçbir zaman karar vermedi, yanlızca öneriler yaptı.

        PARALEL YAPI TARTIŞMASI

        AK Parti iktidara gelince cemaat devletteki kadrolaşmasını daha hızlı ve açık yapabildi. Ergenekon ve benzeri davalarda yasa çiğneniyordu ama Başbakan bu süreçleri destekledi.

        Yıllarca davul AK Parti'nin boynunda, tokmak Cemaat'in elinde idi. Başbakan, Cemaat'in yaptıkları konusunda suçludur; bu konuda henüz öz eleştiri vermiş değil.

        Cemaat suçludur. Yıllarca yolsuzlukları görmedi; işine gelmediğinde şantaj malzemesi yaptı. Yolsuzluk ve rüşvet neredeyse meşrulaştı; bunu cemaat yaptı. AK Parti ve cemaat 11 yıldır suçu işlerken de, şimdi bunları ortaya dökerken de yanlış yaptı.

        Yaşananlar, Türkiye'deki İslami hareketlere, samimi müslümanlara haksızlıktır. AK Parti'nin ılımlı İslam politikası denedi ama yüzüne gözüne bulaştırdı.

        BDP-MUHAFAZAKARLAR İLİŞKİSİ

        Partimizin rotası herhangi bir mezheo ya da inançtan yana kırılmış değil.

        "ÖNDER İSTANBUL'DA YÜZDE 10'U GEÇEBİLİR"

        Yasa değişikliği sebebiyle yönetimde olduğumuz bazı beldeler kapandı, il ve ilçeleri kaybetmiyoruz. Muş, Kars, Urfa'yı ilk defa kazanıyoruz; Bitlis'i ikinci defa kazanıyoruz. İstanbul'da Sırrı Süreyya Önder, yüzde 10'u geçebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ