Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Bülent Arınç'tan 1 Mayıs açıklaması, Bülent Arınç Bakanlar Kurulu, 1 Mayıs Taksim, YSK'nın Yalova kararı

        Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtlarken bazı sendikaların 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak istemelerine ilişkin"Taksim'de günboyu sürecek bir eyleme kesinlikle izin verilmeyecektir ve yasa dışı bir eylem olduğu için bunu yapanlar hakkında işlem yapılacaktır" dedi. DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Remzi Çalışkan, hükümetin 1 Mayıs Komitesi'nin Taksim Meydanı'nda kutlama kararlılığını ve direncini kıramayacağını söyledi.

        Arınç,AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hakkında gündeme getirdiği iddialarla ilgili olarak ise "Maalesef bir milletvekili arkadaşımız yıllar öncesine dayanan yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Elinde bazı deliller varsa niçin bugünü beklemiştir açıklamalıdır. "Yolsuzluk iddialarından kurtulmak için başını örttü" demekçirkin bir yakıştırma olur" diye konuştu.

        İşte Arınç'ın konuşmasından önemli satır başları;

        DAR BÖLGE TARTIŞMASI

        Bakanlar Kurulu gündeminde yoktu. Daraltılmış bölge mi, dar bölge mi olmalı konusunda çalışmalar yapılıyor.

        Bildiğiniz gibi Demokratikleşme Paketi’ni açıklarken Sayın Başbakan muhalefetle birlikte bir öneri getirmişti. AİHM de yüzde 10’luk baraj bütün siyasi partiler için olduğundan hak ihlali olmadığını söylemişti. Üç seçeneğin olduğunu söylemişti sayın Başbakan. Bunlardan biri şu anki sistem. Diğeri daraltılmış sistem. Bir de bazı ülkelerde dar bölge sistemi vardır. Yani milletvekili sayısı kadar seçim bölgesi. Ne gariptir ki baraj üzerinde konuşanlar bu sistemler üzerinde hiç söz etmediler. Şu anda teşkilatımızda bu sistemlerden ikisi, daraltılmış bölge ve dar bölge, üzerinde çalışma yapılıyor. Bu çalışma bittiğinde karar verilecektir. Bugünkü seçim sistemi değişecekse bunun mutlaka haziran ayına kadar kanunlaşması gerekir. Çünkü Anayasa değişikliğin yapılacak seçimden bir yıl önce kanunlaşması gerektiğini belirtiyor. Önümüzde düzenlemenin yapılması için bir aylık süre var.

        1 MAYIS TARTIŞMASI

        Sendikalar 1 Mayıs’ta Taksim’de gösteri yapmak istiyor sözü yanlış. Türk-İş Kadıköy’ü kabul etti. Bu konuda kanunlar geçerlidir. Taksim’in mitingler ve gösteriler için ayrılan bir alan olmadığı çok açıktır. DİSK’e başvuruları da olmadığı halde bu konuda bilgi verilmiştir. Ama onlar tartışmayı şiddetlendirmek gibi bir ısrarın içindeler. Taksim’de yayalaştırma projesi devam etmektedir. Hükümetimiz yıllar sonra 1 Mayıs’ı bayram olarak kabul eden ilk hükümettir. Sendikaları temsilen küçük bir grubun basın açıklamasına sanıyorum valilik izin verecektir. Günboyu sürecek bir eyleme kesinlikle izin verilmeyecektir ve yasa dışı bir eylem olduğu için bunu yapanlar hakkında işlem yapılacaktır.

        YSK'NIN YALOVA KARARI

        Yüksek Seçim Kurulunun Yalova'daki seçimi iptal etmesi kararıyla ilgili değerlendirmesi sorulması üzerine Arınç, daha önce de Ağrı'da ve şimdi de Yalova'da, ayrıca bazı ilçelerde seçimlerin yenilenmesine karar verildiğini hatırlattı. Arınç, "Bu normal bir prosedürdür. Şüphesiz bu seçimlere AK Parti çok güçlü bir şekilde hazırlık yapacak, katılacak ve iptal edilen bu seçimlerde belediye başkanlıklarını kazanabilmek için bütün gücüyle gayret edecektir" diye konuştu. Bülent Arınç, seçim sistemlerinde dar veya daraltılmış bölge uygulamasının yasayla yapılacağını bunun Anayasa konusu olmadığını kaydetti. Seçimlerin temel hükümleriyle ilgili bir kanun yapılacağını ve bunun için kriterler getirileceğini belirten Arınç, YSK'nın zaten yazılı hukuktaki unsurlara dikkati ederek kendi kararlarını açıklayacağını söyledi. Geçmiş seçimlerdeki baraj uygulamalarını hatırlatan Arınç, "Çok şükür bunlar terk edildi. Artık hangi seçim bölgesi olursa olsun bir siyasi parti yüzde 10'luk genel barajı aştığı zaman oralardaki aldığı oyla milletvekili çıkarması mümkün oluyor.

        DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. JALE SARAÇ TARTIŞMASI

        Dicle Üniversitesi Rektörü Saraç ile ilgili konu şüphesiz Bakanlar Kurulu gündemimizde değil. Ama özel olarak görüşlerimi ifade etmek isterim. Ben birkaç defa bu üniversitedeki etkinliklere katıldım.Kendisi iyi bir bilim kadınıdır, yüksek oylarla da rektörlüğe seçildi.Diyarbakır’ın evladı. Bildiğimiz kadarıyla çok mazbut, çok dindar ve çevresinde sevilen bir insan.

        "BÖYLE BİR SUÇLAMADA BULUNMAK ÇOK YANLIŞ OLDU"

        Kamuda başörtüsü serbest bırakıldıktan sonra bir rektörün de bu şekilde görevine devam etmesi beni çok sevindirdi. Bu bence takdir edilecek bir davranış. Bu hanımefendi bizim bildiğimiz ve herkesin de tasdik ettiği gibi dindar bir hanımefendi ve görevlerini de başarıyla yerine getiriyor. Bu hanımefendi için böyle bir suçlamada bulunmak çok yanlış oldu.

        "ÇİRKİN BİR YAKIŞTIRMA OLUR"

        Maalesef bir milletvekili arkadaşımız yıllar öncesine dayanan yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Elinde bazı deliller varsa niçin bugünü beklemiştir açıklamalıdır. "Yolsuzluk iddialarından kurtulmak için başını örttü" demekçirkin bir yakıştırma olur. Ben hanımefendinin böyle bir şey düşündüğünü zannetmiyorum.

        "İDDİALAR GERÇEKSE NEDEN BU ZAMANA KADAR İLGİLİ MAKAMLARA VERİLMEDİ?"

        Yolsuzluk iddiaları varsa bu gerçekse neden bu zamana kadar ilgili makamlara verilmedi?Onun zamanlamasını rektör hanımın başını örtmesine paralel götürmenin şık olmadığı kanaatindeyim. Yine bu milletvekili arkadaşımız rektör hanımı paralelci olmakla suçluyor. Üniversitelerimizde geçmişte bu grupla faaliyette bulunmuş, onların düşüncelerini paylaşmış insanlar olabilir. Ama ne yapmışlardır? Suça karıştığına dair elinizde belge bilgi var mı?

        Bir değdi değmedi diye sağa sola selam veren herkesi suçlayacak değiliz. Adaletli olmak zorundayız. Önemli olan birine sempati duymak değil görevini kötüye kullanıp kullanmamasıdır. Ama o tutmadı bir de böyle deneyelim şeklindeki ithamları benim vicdanım kabul etmez. Ben sayın rektörün bu suçlamalar karşısındaki vakur duruşuna katılıyorum ve bu iddiaların süratle yargı tarafından incelenmesini istiyorum.

        Bir gazetecinin, "Burdur Valiliği'nin bir spor salonunda yapılan Kutlu Doğum etkinliğinden kısa bir süre önce engellemeye çalıştığı, daha sonra da organizasyonu yapan kişilerle ilgili soruşturma başlattığı açıklamaları basına yansıdı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna karşılık Arınç, gazetelerde yer alan haber üzerine söz konusu Burdur Valisi ile görüştüğünü ve olayın gerçekte nasıl olduğunu sorduğunu söyledi. Arınç, şöyle konuştu:

        "Burdur'da mevcut kapalı spor salonu yıkılmış, deprem güçlendirmesi adıyla. Orada tek salon olarak bir okulun ya da spor salonu ya da konferans salonu kalmış. Bu salonu da İl Spor Müdürlüğü ile Milli Eğitim ortaklaşa kullanıyorlarmış. Böyle bir müracaat yapılmış, bir kutlama için ve daha sonra da bir ihbarla bu salonun hiçbir onay olmadan yasal hiçbir müracaat sahibi olmadan spontane kendiliğinden tertiplendiği iddiası gelmiş. şifahi midir, yazılı mıdır, orasını doğrusu sormadım. Bunun üzerine de Sayın Vali görevlileri göndermiş. Ellerinde salonun tahsisine dair bir bilgi var mı, bir onay var mı, bir kabul ya da olur var mı diye. Ancak onun da olmadığı görülmüş. Orada, hatta insanlar hemen hemen birkaç saat kala toplanmışlar ve sadece bir zabıt tutmak suretiyle yani 'bu konuda bir müracaat yoktur, müracaata da bir olur verilmemiştir' diye durumu tespit etmişler. Toplantı da yapılmış bildiğim kadarıyla. Daha sonra da Sayın Vali, 'niçin böyle bir olur yokken ya da yasal müracaat yapılmamışken bu salon bu dernek ya da vakfa tahsis edilmiştir' diye bir küçük soruşturma başlatmıştır. Durum, bundan ibaret."

        Kutlu Doğum Haftası'nın geçen hafta başladığını anımsatan Arınç, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere Türkiye'de pek çok kurum, dernek ve vakfın, hatta BDP'nin Güneydoğu Anadolu'da bazı illerde parti olarak da etkinlikler yaptığının gündeme geldiğini söyledi. Arınç, "Herkesin peygamber sevgisiyle ve aşkıyla bu Kutlu Doğum Haftasına katıldığını ve bu gecelere gittiğini biliyoruz. Bundan dolayı, kimseyi suçlayamayız. Ama yasal gereklere riayet edilmeden bir salon tahsisi olmuşsa, Vali gelen ihbar üzerine belki bunu araştırmak ihtiyacı duymuştur. Çok büyütülecek bir olay olduğunu zannetmiyorum" ifadesini kullandı.

        "O İDDİALAR TAHAMMÜL EDİLEMEZ"

        Başta Malatya olmak üzere don felaketinden etkilenen çiftçilerin zararlarının karşılanması noktasında hükümetin ne adım atacağına ilişkin bir soruya ise Arınç, "Atacak. Konuyla ilgili Sayın Babacan ve Mehdi Eker ile görüşebilirsiniz, size bir açıklama yapacaktır. Bu konuda bir Bakanlar Kurulu kararının çıkacağını zannediyorum" yanıtını verdi.

        Arınç, "Bugün bazı gazetelerde yer aldı. 1 Mayıs ile ilgili bazı polislerin emirlere, müdahale kararına uymayacağı yönünde. Böyle bir durum söz konusu mu, varsa nasıl bir tedbir alınıyor?" sorusu üzerine de şunları söyledi:

        "Arkadaşlar, o kadar çirkin ve tehlikeli bir şey ... Şüphesiz onlar yazdığı için siz söylüyorsunuz ama bir hukuk devletinde ve hükümetimizin Türkiye'yi yönettiği bir zamanda, siz o gazetenin şöyle yazdığını soruyorsunuz bana. '1 Mayıs gösterileri sırasında bir kısım polisler, görevlerini ihmal edecekler veya görevlerini düşünmeyecekler. Hükümeti zor durumda bırakmak amacıyla bu göstericilere yardımcı olacaklar' Bunu duymak bile tüylerimizi diken diken ediyor. O gazete hangi gazetedir, ne amaçla bunu yazmıştır, bunu bilmiyorum. Ama sizler gazeteci arkadaşlarımızsınız. Bu konuda ciddi bir duyum varsa ve kimlerse, biliniyorsa, lütfen bize bunları bildirin. Biz, gereğini yaparız ama ben hukuka, kanunlara riayeti kendisine namus bilen Türkiye'nin polisine güvenirim. Onların, büyük bir fedakarlık içinde, görev bilinci içinde amirlerinin emirlerine riayet ettiklerini düşünürüm. Siz, öyle bir şey söylüyorsunuz ki bize 1980 öncesi Türkiye'yi hatırlatıyor. Böyle bir şeye kesinlikle izin vermeyiz. Polislerimiz arasında veya kolluk kuvvetlerimiz arasında hükümetin emirlerini, amirlerinin emirlerini uygulamayacak bir kişinin varlığına bile tahammül edemeyiz. Bunları bulursak, bunları bilirsek, şüphesiz en kısa zamanda meslekte ilişkilerini keseriz ve onları bir kenara koyarız. Ama bu iddiayı ortaya atanlar, kafaları karıştırmak, binlerce emniyet mensubunu töhmet altında bırakmak istiyorlarsa, namuslu insanların yapacağı bir şey var. 'İşte, bunu şunlar yapacaktır' diye göstersin ya da bu konuda bur duyumu varsa bize onu ortaya koyabilsin ki biz bunun gereğini süratle yerine getirelim. Kesinlikle, böyle bir şey yok ve buna müsaade etmeyiz."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ