Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi babylon kapandı mı, babylon kapanıyor, heja bozyel, asmalımescit babylon, asmalımescit

        Heja BOZYEL / HT Cumartesi

        heja.bozyel@gmail.com

        Sloganı “It all starts here” yani “Her şey burada başlar” olan Babylon, İstanbul gece hayatının en önemli mekânlarından biri. Asmalımescit’i hareketlendiren, müzik piyasasına yön veren bu mekân, Asmalımescit’e veda ederken müdavimlerine sorduk: “Babylon sizin için ne ifade ediyor?”

        1999’da Ahmet Uluğ, kardeşi, rahmetli Mehmet Uluğ ve Cem Yegül tarafından açılan Babylon, geçen hafta Asmalımescit’teki kapılarını son kez açtı. Önümüzdeki sonbahardan itibaren “Babylon” tabelasını şehrin başka bir yerinde, Bomonti’de göreceğiz. Asmalımescit’teki Babylon ve Babylon Lounge ise 2 yıllık bir tadilata girecek. 2 senenin sonunda içi tamamen değişmiş olarak yeniden hayata dönecek ama artık sadece bir konser salonu olmayacak.

        BABYLON’UN SOKAĞINDA BÜYÜDÜK

        Marianne Faithfull bile izledik Babylon’da yahu! Fatih Akın ile dans ettik. Sarhoş olan arkadaşlarımız mekânın tam ortasına işemek isteyince durdurduk, şarkılar duygusallaşınca ağlayan arkadaşlarımıza omuz olduk ya da onlar bize omuz oldu. Bazen sırf “Kapının önünde tanıdık var mı” görmek için “Babylon’un sokağına” girdik. Defalarca merdivenlerden yuvarlandığımı (Ama sonra güldüğümü), tuvalet sırasında “Neden burada daha çok tuvalet yok” diye bağırdığımı hatırlıyorum. “Babylon’a geliyorsa iyidir” diyerek hiç bilmediğimiz gruplarla tanıştık. Üstelik o zamanlar iTunes ya da Soundcloud da yoktu ha! Hem ben de o sıralar gazeteci değil stajyer avukattım. Yıl 2001, bir savcı “Beybilon diye bir yer varmış, seni oraya götüreyim” demişti de Babylon kıyılarına koşarak varmak, hukuksuzluktan kurtulmak istemiştim. Hangi sene bilmiyorum, bir yılbaşı gecesini Babylon’un minicik kulisinde geçirmiş, bir daha uzun süre Babylon’a gelmemeye karar vermiştim. Sonraki hafta bir arkadaşımla yine gittiğimizde arkadaşım “Çok kalabalık” olduğu için konserde bayılmıştı. “Biraz pahalı”ydı o senelere göre Babylon. Bütçeyi ona göre ayarlar, konserleri ona göre seçerdik. Bir dönem fazla popüler olmuş, gelenlerin siması değişmişti. Ben de gitmez olmuştum. Sonra neyse ki su tekrar yolunu buldu. Ortaklığı değişti, üzüldük ama gördük ki müzikleri, ortamı, felsefesi değişmedi, rahatladık. Ha, bu arada bunca senedir hâlâ daha çıkış kapısını açmakta zorlandığımı ve bazı geceler oraya gelip içeri hiç girmeden yani hiç müzik dinlemeden saatler geçirdiğimi de itiraf ediyorum. Sene 2014. Ben artık çocuk değilim. Hiçbirimiz değiliz. Birbirimizi hiç tanımasak bile aynı şarkıları dinleyerek birlikte büyüdük burada. Hepimiz en az 1 kez Babylon’un kapısındaki aynı kibar ama sert bodyguard tarafından geri çevrildik. (Kapıdaki hep sol köşede duran esmer bodyguard, ilk açıldığı günden beri orada, evet.)

        Müziğin aşk olduğunu, barış olduğunu, dostluk olduğunu, evrensel olduğunu sadece müzikseverlere değil buraya yolu düşen herkese gösterdiğiniz için teşekkür ederiz Babylon ekibi. Vestiyerinden gişesine, bodyguard’lardan temizlik görevlisine, barmenden ışıkçıya kadar herkese, aramızda ya da bilmediğimiz daha güzel bir yerlerde olan tüm Babylon çalışanlarına teşekkürler.

        Güntaç Özdemir (Müzisyen)

        Babylon’un kapanmasına inanmak güç. Sahnesine ilk çıktığımda hissettiklerimi mi, muhteşem ekibini mi, hayranı olduğumuz sanatçıları ayağımıza kadar getirmesini mi, en son İbrahim Maalouf konserinde gözlerimi kapatıp kendimden nasıl geçtiğimi mi anlatayım bilemiyorum. O kırmızı kapı Şehbender Sokak’ın kalbiydi, kalpsiz kalacak demek ki.

        Sine Büyüka (Spiker, müziyen, söz yazarı)

        Bir gün geriye dönüp gençliğimin en güzel günlerini hatırladığımda Babylon’u göreceğim hep fonda. O kadar çok yaşanmışlık var ki o sihirli duvarlar arasında... Hayatımızı değiştiren konserler, ömür boyu sürecek dostluklar, set başında ilk denemelerim, en önemli röportajlarım... The National izledik biz orada! Babylon Asmalımescit olmadan, o ekip olmadan İstanbul böyle anlamlı olmazdı bir çoğumuz için. Bu bir son değil, tekrar bir parçası olmaya can attığım yeni bir hikâye...

        Hazal Yılmaz (Blogger, yazar)

        Yıl 2005. Aydın (Dorsay), Mariko (Uçar) ve ben... Üç kafadarlar modeli, Babylon’da rehberlik yapıyoruz. Haftanın 7 günü. Pazarları kapalıysa 6 günü oradayım. Öyle ki evimden çok dükkânı, odamdan fazla kulisi görmüşüm... Dünyanın her yerinden gelen müzisyenlerle orada tanışmışım. Yıllarca âşık kalacağım adamı, Erik Truffaz konserinde tanımışım. Amon Tobin’i sahnede, baslarını vücudumda hissetmişim. Müziğin neden özgürlük olduğunu Babylon’da öğrenmişim. “Şimdi dükkânı kapıyoruz” diyorlar. Doğduğum evi satmışlar gibi.

        Nihan Bora (Gazeteci)

        Yaz mevsimini beklediğimiz yıllardı, ki şehre festival gelsin de iyi isimleri dinleyelim. Sonra şehre Babylon geldi, yazı beklemeye pek gerek kalmadı. Babylon’da hep iyi müzik dinledim, hep iyi hissettim, duygulandım ve mutlu oldum. Hafızamda dev bir müzik kutusu varsa Babylon sayesinde. Sevgilimle hiç ayrılmayacağımızı sandığım şarkıları da dinledim orada, ayrıldıktan sonra kendime getiren şarkıları da. Sadece iyi müzik değildi Babylon’daki, iyi ve neşeli bir gerçeklikti.

        Asena Bulduk (Yapımcı)

        11 Nisan 2006 günü henüz 17 yaşındayken Larry Garner & Band konserine gitmiştim. Lise arkadaşlarımla bir heyecanla Babylon programına bakıp arkadaş doğum gününü bahane ederek Asmalımescit’in yolunu tuttuk. Babylon’a adımımızı attığımız andan itibaren müthiş hissediyorduk. Şahane bir gecenin ardından, bir de üstüne Larry Garner’a biletlerimizi imzalattık. O geceden beri sayısız konser izledim, müzisyen tanıdım. Ama ilkler unutulmaz, bu yüzden Babylon’un logosunu hiç çekinmeden kalbime koyarım.

        Gülşah Güray (Radyo Eksen)

        Hayranı olduğunuz isimleri bir adım önümüzde izlettiren (Patti Smith, Marianne Faithfull, Manu Chao...) uzak mesafeleri yakın kılan, hiç olmayacak adresleri bulduran, kapısındaki görevliden barında çalışan personeline kadar tüm samimiyetiyle bizi evimizde hissettiren, konserleri izlemesi kadar çalması da zevkli olan mekânımız, Babylon; hayatımıza kattığın güzellikler için teşekkür ederiz... Günfer Günaydın Babylon denince... Kapıdaki bodyguard ve zor listesi, barmenlerin muhteşem kokteylleri... Favori yerler üst kat köşe, sahne önü. Stylist Elif Erdost ve tabii ki çok sevgili nur içinde yatsın Mehmet Uluğ... DJ Mark Farina ve Johnny Rock’ın çaldığı gece unutulmazdı. Eminim o gecede olan herkes ne demek istedigimi anlar! İstanbul’un eğlenmesini en iyi bilenleri gerçekten oradaydı ve hiç durmadan dans ettik. Bir de Moloko solisti Roisin Murphy ile dans etmemi asla unutamam.

        Şafak Ongan (Dream Yayın Yönetmeni)

        Babylon; İstanbul müziğini dünyaya açan, dünya müziğini ayağımıza getiren, hayatının ekseninde müzik olanların kendini mutlu hissettiği, İstanbul’un sanat değerlerinden biri... Yeni yerinde de yine rahat nefes alacağımız, müzikseverlerin biz bize rahat nefes alacağı bir mekân olacağını umuyorum.

        Erdem Yener (Oyuncu, müzisyen)

        İlk albümümün ilk konseriydi. 20 gün öncesinde topuğuyla birlikte kalbi de kırılmış, içi buruk bir halde “Koltuk değnekleri şık olmaz” diye elimde bastonla sahneye çıkmayı beklediğim anı hatırlyorum. Babylon bir efsaneydi ve ben de artık parçası olmuştum. Tüm ruh orda kalacak, bir başka yerde yeniden toplaşana kadar.

        Beril Kayar (Model)

        15 yaşımda ilk kez tek başıma konsere gittiğim, sayısını bilemediğim sanatçıyı keşfetmeme aracı olan (ki en mühim hediyedidir keşif) memlekette bir kadın olarak tek başıma eğlenirken “sıkıntı” çekmediğim belki de tek mekân. Bulunduğu sokak hâlâ “Babylon’un sokağı”dır nezdimde. Her hâlükârda evinden kopmasına içerliyorum. Sayfaları aşabilecek çok değerli ve eğlenceli anılarım var Babylon’la ilgili...

        Hakan Tamar (DJ, Radyocu)

        Sanırım hepimiz vaha denen harikalıkların kıymetinin farkındayızdır. Söz konusu olan, müzik ve Babylon... Hayatımda belki de bir daha yolumun kesişmeyeceği pek çok müzisyen ve grubu orda izleme fırsatı buldum. Bu vesileyle Babylon’u yaratan, yaşatan ve yaşattıran herkese teşekkürü borç bilirim.

        Sarp Dakni (DJ, müzik yazarı)

        İlk kez Fun-Da-Mental konseri için kapısından içeri girdiğim, seneler sonra kendimi “Becerebilecek miyim” paniği eşliğinde Princess Superstar’ın kulisinde röportaj koordinasyonu yaparken bulduğum tapınak. Müdavimi olmanın ötesinde ekibin bir parçası olmaktan her zaman gurur duyacağım mucizevi okul. Tedbil-i mekân’da ferahlık var derler. Öyle hissediyorum ki hepimizin bir parçası Şehbender Sokak’taki bu eski taş binada kalacak.

        Oğuz Hakan Odabaşı (DJ-Club Bangkok, Play Tuşu yazarı)

        Sanki kendi odamdaymışçasına müzik dinlediğim, yüzlerce kişinin yer aldığı konserlerden öte her defasında kişiye özel anılar yaratan, huyu suyu ve kimyasıyla İstanbul’un başına gelebilecek en güzel şeylerden biriydi Babylon. Kapanması duyu organlarımdan birinin işlevini yitirmesine eşdeğer benim için. Neyse ki hasret çok uzun sürmeyecek.

        Çağan Okuyan (Fotoğrafçı)

        İçeri her girişimde aynı şeyleri düşünüyorum. Güzel müzik başlamadan zil çalmadan önce; “İyi ki varlar bu güzel insanlar”. Sahne arkasındaki taş duvar, Pozitif’te çalışan güzel kızlar, tuvaletlerin duvarlarındaki afişler, sokakta içilen biralar, bir de duvardaki logosu...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ