Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 28 şubat, 28 şubat süreci, 28 şubat darbesi, 28 şubat tutuklamaları, 28 şubat mağdurları, yakup köse

        ÖZEL HABER - Hilal ÖZTÜRK / HT GAZETE

        KAMUOYU, Yakup Köse'yi 28 Şubat döneminde tanıdı. Daha 14 yaşında, imam hatip lisesinde ortaokul öğrencisiyken, 1996'da katıldığı bir eylemden sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. İBDA-C üyesi olduğu iddiasıyla 18 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yaklaşık 10 yıl hapis cezası yattıktan tahliye oldu. Ancak cezaevindeyken, yapılan "Noel Baba" operasyonu sırasında, görevlilere direndiği iddiasıyla yeniden yargılandı. Aldığı 7 yıl hapis cezası geçtiğimiz yıl aralık ayında Yargıtay tarafından onandı. Yargıtay'ın onama kararından sonra Köse hattında yakalama kararı çıkarıldı.

        HABERTÜRK, şu anda firari olan Yakup Köse'ye ulaştı. İnternet üzerinden sorularımıza yanıt veren Köse (31), şunları söyledi.

        Yakup Köse kimdir?

        Erzincan'dan doğup Antalya'da büyümeye çalışırken kendini 14 yaşında "gerçek hayatta", yani hapishanade bulan bir Anadolu evladı.

        14 yaşında neden hapse girdiniz?

        28 Şubat darbesi olduğunda Antalya İmam Hatip Lisesi'nin ortaokul kısmında talebeydim. O dönemde Çeçenistan'daki Rus katliamını protesto etmek için Avrasya feribotu kaçırılmıştı. Feribotu kaçırılanlara destek mahiyetinde ülke çapında yürüyüşler yapılıyordu. Ben de Antalya'daki yürüyüşe katılmış ve yürüyüş sırasında bazı kişilerin yaptığı el işaretini yapmıştım.

        Bir el işareti yüzünden mi hapse girdiniz?

        Hâdiseye sadece bir el işareti diye bakarsak inanılmazı zor gelebilir. O zamanlar ben de yaptığım bir el işaretinden dolayı niye hapse girdiğimi düşünüyordum. Sonradan öğrendim ki, yaptığım el işareti 28 Şubat cuntasının öncelikli hedeflerinden İBDA hareketinin remzi olan işaretmiş. Bu sebepten İBDA işareti yapan herkes hedef tahtasındaydı.

        Gözaltında neler yaşadınız?

        Avukatla ifadem alınması gerekirken ve en mühimi çocuk şubesinde sorgulanmam gerekirken Terörle Mücadele Şubesi'nde işkence altında sorgulandım.

        İşkence mi yaptılar?

        Bildiğiniz veya duyduğunuz işkence türleriyle 14 yaşında tanıştım. Zaten bir çocuk olarak 15 gün boyunca hücrede gözlerim bağlı bir şekilde tutulmam başlı başına bir işkenceydi. Kaba dayaktan tutun da çırılçıplak soyulup tazyikli su altında tutulmaya kadar polisimizin alâkasına mazhar oldum!

        Neyle suçlanıyordunuz?

        İBDA-C örgüt üyeliğiyle. O dönemde Antalya'da düzenlenen bazı illegal eylemlerin sorumluluğunu da benim üzerime yıktılar.

        Yargılama sırasında neler yaşadınız?

        Çocuk olmama rağmen beni DGM'de yargıladılar. Askerî hâkimlerin de olduğu mahkemede çocuk olduğum göz önünde tutulmadan idam cezası verdiler. Haklarını yemeyelim, idam cezasını verdikten sonra çocuk olduğumu hatırlayıp cezamı idamdan hapse çevirdiler.

        Kaç yıl hapis cezası aldınız?

        18 yıl 8 ay. 2004'te yapılan yasal düzenlemeyle, 10 yıl hapis yattıktan sonra tahliye oldum.

        Bu kadar şeyi yaşarken sesinizi hiç duyan olmadı mı?

        28 Şubat darbesinin estirdiği sert rüzgâr sebebiyle İslâmî kesim sinmişti. Aynı dönemde "Manisalı Çocuklar" diye bilinen kişiler medyada yer bulurken bizler görülmüyorduk, görmek istemiyorlardı. İşin ilginci, "Manisalı Çocuklar"la aynı mahkemede yargılandık ve onlara beraat veren hakim aynı gün benim kalemimi kırdı.

        Şu anki hukuki durumunuz nedir?

        Kamuoyunda "Hayata Dönüş" operasyonu olarak bilinen operasyon İslâmcı mahkûmlara "Noel Baba" adıyla düzenlendi. 2000 yılının başında tutuklu bulunduğum Bandırma Cezaevi'ne düzenlenen operasyonda ben ve 8 arkadaşım yaralandı. Hasan Meriç isimli arkadaşım da, tahliyesine 3 ay kala hayatını kaybetti. Cezaevine operasyon düzenleyen, yakan, yaralayan ve öldüren asker olmasına rağmen sanki her şeyi biz yapmışız gibi hakkımızda dava açıldı. 32 kişi hakkında toplam 236 yıl hapis cezası verildi. 13 yıl süren mahkeme süreci, 25 Aralık günü Yargıtay tarafından onanarak bitti. Şu an kanun 'kaçağıyım.'

        Başbakan sizi ve Mirzabeyoğlu'nun yaşadığı hukuksuzluğu bir kaç kez dile getirdi. Sizin için sanat ve sivil toplum örgütleri kampanya başlattı.

        Başbakan'ın gerek ben gerekse Salih Mirzabeyoğlu mevzuunda samimi olduğuna ve neticeye yönelik hamleler yaptığına inanıyorum. Lâkin bazı bürokratların Başbakan kadar konuya hassas baktıklarını düşünmüyorum. Dediğiniz gibi, birçok kesim Salih Mirzabeyoğlu'nun özgür bırakılmasında hemfikir. Toplumsal mutabakatın bu denli kuvvetli olduğu ender mevzulardan biridir Salih Mirzabeyoğlu özgürlüğü. Namaz kılıcak bile yerin olmadığı hücrede 15 senedir tutulmasının vebalini hiçbir kimse kaldıramaz.

        Anayasa Mahkemesi'ne başvurdunuz mu? Sonuç alabildiniz mi?

        Başvurduk ama henüz bir cevap alamadık. Yargı benim lehime çok yavaş ama aleyhime çok hızlı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ