Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Devlet Bahçeli: Erdoğan'ın adaylığı henüz kesin değil

        MHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen MHP Genel BaşkanıBahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yapılan anketlerle milletin iradesinin çarpıtılmak istendiğini savunarak, "10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanı seçimine çok az bir süre kala Başbakanı şişirmeye, öne çıkarmaya, şimdiden kazandığını ilan etmeye görevli kukla anketçiler, süreci manipüle etmek için her tezviratı tedahüle sokmuşlar. Gelecekleri ve varlıklarını Başbakan Erdoğan'dan gören yerli ve yabancı asalakların cumhurbaşkanlığı seçimini sabote etmek ve algıları saptırmak için çok çirkin şekilde kurgulanan kara propagandaya bel bağladıkları anlaşılmaktadır" diye konuştu.

        "BAŞBAKAN ADAYLIĞI KESİNLEŞİR KESİNLEŞMEZ ÜZERİNDE TAŞIDIĞI ZIRHI ÇIKARMALI"

        Başbakan Erdoğan'ın 1 Temmuz'da cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığını hatırlatanBahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Erdoğan adaylık beyanında bulunduğuna göre daha fazla haksız rekabete neden olmadan, devletin imkânlarını çarçur etmeden Başbakanlık görevinden ayrılacak erdemi göstermelidir. Bu demokrasiye saygının ve riayetin gereğidir. Sanal açılış ve törenlerle cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını yürüten Başbakan, adaylığı kesinleşir kesinleşmez üzerinde taşıdığı zırhı çıkarmalı, mertçe, yüreklice, adilce diğer adaylarla aynı şartta meydanlarda olmalıdır. Bir yanda Başbakanlık görevinde kalıp, diğer yanda cumhurbaşkanı adayı olmak yürütmeyi tek elde toplayarak kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmanın yani demokrasi dışı bir sistemin ön hazırlığıdır. Başbakan otoriter dürtüler tarafından ele geçirilmiş, tek adamlığa heves etmiştir. Sicilinde beyaz nokta bulunmayan, iktidarında Türkiye'yi yalanlarla, aldatmalarla, ayıplı senaryolarla içten içe yaralayan bir şahsın Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek mevkisine çıkma emeli taşıması Türk milleti adına talihsizliktir. Başbakanın 1 Temmuz'da Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi'nde yaptığı konuşması her yönüyle bulanık ve tutarsızlıklarla doludur."

        "YSK BUGÜNDEN İTİBAREN TARİH VE MİLLET HUZURUNDA HAYATİ BİR SINAV VERECEKTİR"

        Başbakan'ın adaylığının meşruiyet ve ahlakiliği üzerinde durmak istediğini belirtenBahçeli, "Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak başvuruların süresi 3 Temmuz 2014 günü saat 17'de dolmuştur. Şuan itibariyle cumhurbaşkanı adayı olarak üç ismin ön plana çıktığı anlaşılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na yapılan cumhurbaşkanı adaylığı başvurularına ait bilgi ve belgelerin Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı'na gönderilmesinin son günü ise 4 Temmuz'dur. Bu süre dün itibariyle tamamlanmıştır. 8 Temmuz Salı günü ise, cumhurbaşkanı geçici aday listesi Resmî Gazete'de yayımlanacak, aynı zamanda buna karşı yapılacak itirazlar da başlayacaktır. 11 Temmuz Cuma günü de cumhurbaşkanı seçimine katılacak adayların kesin listesi Resmî Gazete'de duyurulacak ve böylelikle süreç tam olarak işlemeye başlayacaktır. Buradan anlaşılacağı üzere Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı diğer adaylar gibi henüz kesinleşmiş değildir. Artık bundan sonra tüm sorumluluk, tüm yetki Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. YSK bugünden itibaren tarih ve millet huzurunda hayati bir sınav verecektir. Biz başından beri, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olamayacağına vurgu yaptık, bunu delilleriyle ortaya koyduk. Cumhurbaşkanlığının Cumhuriyetin temel değerleri ile çatışan, milletin birlik ve beraberliğiyle çarpışan, devletin temel kurumları ile cebelleşen bir şahsın sığınağı olmayacağını söyledik. Devletimizin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Atatürk'ün Çankaya'sına kendilerini layık görenlerin bu gerçekleri dikkate almak zorunda olduğunu hatırlattık. Ayrıca başörtüsü konusunu bir istismar aracı olarak siyaset borsasına taşıyanlardan ve cumhurbaşkanı seçimi sürecinin malzemesi olarak kullanmaya çalışanlardan cumhurbaşkanı olmaz dedik. Türkiye'yi kutuplaştırandan, milleti 36 etnik parçaya ayırandan cumhurbaşkanı olmaz dedik. Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan bebek katiliyle müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan cumhurbaşkanı olmaz dedik. Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden cumhurbaşkanı olmaz dedik" ifadelerini kullandı.

        Yüksek Seçim Kurulu'nun tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunun altını çizenBahçeli, "Nasıl ki milletvekilliği genel seçimine katılacak adaylar ince elenip sık dokunuyorsa aynısı cumhurbaşkanı adayı olan kişi ya da kişiler için de gerçekleştirilmelidir. Adı her türlü yasa dışı iş ve ilişkilere karışmış, yolsuzluklarla anılmış, terörle arasına çizgi çekememiş birisinin taşıdığı veya talip olduğu görevi ve arkasındaki desteği ne olursa olsun meşruiyet ve inandırıcılığı sorgulanacaktır. Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığına adaylık vizesi alamayacak kadar şaibeli ve şüphelidir. Şayet Türkiye bir hukuk devletiyse, şayet Türkiye'de adalet henüz ruhunu teslim etmemişse Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığının mutlaka ama mutlaka YSK tarafından reddedilmesi lazımdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Başbakan'ın adaylığına itiraz etmekte, aklanmadan, hakkındaki iddialardan dolayı yargı huzuruna çıkmadan cumhurbaşkanı adayı olamayacağını düşünmektedir" şeklinde konuştu.

        "YSK EŞBAŞKAN HAKKINDA DETAYLI VE AYRINTILI İNCELEMEYİ YAPACAKTIR"

        Adaylığı sorunlu olanın sadece Başbakan olmadığını ifade edenBahçeli, "HDP Eşbaşkanı olan zatın bölücü terör örgütü PKK'yla bağ ve bağlantısı gün gibi meydandadır. Türkiye'ye düşmanlık besleyen, Cumhuriyet'e diş bileyen, milletin varlığına ve birliğine saldıran bu PKK'lının cumhurbaşkanı adaylığı yasalara aykırı olmakla kalmayıp, milli ruha hakarettir. Ümit ederim ki, YSK bunu da değerlendirmeye alacak, terörün kuyruğu olmuş, bölücülüğün dümeninden tutmuş bu Eşbaşkan hakkında detaylı ve ayrıntılı incelemeyi yapacaktır" dedi.

        "TÜRK MİLLETİ 10 AĞUSTOS'TA MUZ CUMHURİYETİNE BAŞ SEÇMEYECEKTİR"

        Türkiye Cumhuriyeti'nin zirve makamına aday olacak her şahsın asgari müştereklerde buluşması ve vasıflarının yanında temiz ve düzgün bir kafa yapısına da sahip olması gerektiğini vurgulayanBahçeli, şunları kaydetti:

        "Buna örnek isteniyorsa büyük bir uzlaşmayla cumhurbaşkanı adayı olarak sivrilen Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na bakılması yeterlidir. Buradan Sayın İhsanoğlu'na açık destek veren, vermeyi düşünen siyasi partilerimize ve tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Milli mücadelenin ürünü, şehidin şühedanın göz nuru, zaferlerin meyvesi Çankaya'ya ancak hak eden, ancak layık olan çıkabilecektir. Yaşanmış Türk asırları, bin yıldır fedakârlıkla suladığımız, emek emek büyüttüğümüz, gözümüzden bile sakındığımız kardeşlik çınarı hepimize tarihi bir sorumluluk, tarihi bir görev yüklemektedir. Biliyor ve üzerinde ittifak ediyoruz ki, milletin adına tahammül edemeyen, birliğini ve dirliğini çekemeyen, 29 Ekim 1923'ün anti tezi olmakla mimlenmiş hasis ve hasarlı zihniyetlerin Cumhurbaşkanı adaylığı büsbütün tutarsızlık ve çelişkidir. Türk milleti 10 Ağustos'ta muz cumhuriyetine baş seçmeyecektir. Türk milleti 10 Ağustos'ta kabile devletine şef atamayacak, monark tayin etmeyecek, diktatör belirlemeyecek; emir, şah, kral görevlendirmeyecektir. Dahası, Türk milleti 10 Ağustos'ta AK Parti, PKK, Peşmerge, İsrail, İmralı canisi, IŞİD, El Kaide, BOP koalisyonuna Çankaya'yı teslim etmeyecektir. Allah korusun, Başbakan Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa Müslüman katilleri mevzi kazanacak, vaat edilmiş toprakların hayaliyle rüyalarını süsleyen küresel komplonun eli güçlenecek, Sevr yanaşmaları 94 yıl sonra kılıcını kuşanacaktır. Yani karşımızdaki manzara ya zillet ya izzet; ya millet ya da rezalettir. Bu iki tercihten birisini aziz milletimiz seçecek, geleceğini riskli veya güvenli hale bizzat kendi iradesiyle sokacaktır."

        "SAYIN GÜL'Ü HALKTAN KOPANLARDAN HARİÇ TUTMUŞTUR"

        Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın adaylığını ilan ettiği konuşmasına ilişkin, "Başbakan Erdoğan'ın adaylığını ilan ettiği konuşması aslında kaçışın, sözde davasını satışın, milletten aldığı vekâlete sırt dönüşün en açık vesikasıdır. Başbakan 10 Ağustos'ta sadece 12. Cumhurbaşkanının seçilmeyeceğini, kara bir dönemin, vesayetler döneminin de kapanmış olacağını ileri sürmektedir. Burada kafamızı kurcalayan, içimizi kemiren, aklımızın almadığı izah ve açıklamaya muhtaç bir konu vardır. Öncelikle belirtmeliyim ki, Başbakan Erdoğan'ın kardeşim dediği 11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün adını konuşması sırasında hiç anmaması, hiç ağzına almaması bizim tuhafımıza gitmiştir. Garipsediğimiz bir başka konu ise şu olmuştur, Sayın Gül seçilirken demokrasiden, milli iradeden, vesayetin sonlanmasından, statükonun kaybetmesinden bahseden Başbakan; anlaşılan yeni bir vesayet sayfası açmış ve en yakın arkadaşını oraya koymuştur. İki gün sonra kendisine sitem, eleştiri veya uyarı gelmiş olacaktır ki, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği tarafından düzenlenen iftar programında yapmış olduğu konuşmada Sayın Gül'ü halktan kopanlardan hariç tutmuştur. Başbakan, Cumhurbaşkanı olduğu takdirde devlet ile milleti kucaklaştıran, milletin çıkarlarını gözeten ve demokrasinin tarafını tutan birisi olacağını iddia etmektedir. Sana sesleniyorum Sayın Başbakan; sen kim kucaklaşmak kim; sen kim milletin çıkarını gözetmek ve kollamak kim; sen kim milletin ve demokrasinin tarafını tutmak kim? Bu zihniyete göre bu zamana kadar görev yapmış 11 Cumhurbaşkanı da millete tepeden bakmış, yetkilerini millet için değil millete karşı kullanmış, herkesin değil belirli bir zümrenin menfaatini gütmüştür" diye konuştu.

        "TÜRKİYE HASIMLARIYLA SONU FELAKETLE BİTECEK BİR YOLCULUĞA ÇIKMAKTADIR"

        Başbakan Erdoğan'ın erkenden havaya girdiğini belirtenBahçeli, "Kırmızı, beyaz ve koyu mavi renklerin kullanıldığı kuvvetle muhtemel aşırma bir logoyla ve milletin adamı söylemiyle Çankaya yoluna koyulmuştur. ABD Başkanı Obama'nın 2008 seçim kampanyasında kullandığı logoyla çok benzerlikler taşıyan Başbakan'ın logosunda yeni Türkiye'nin doğuşu güneşin doğuşuyla, Erdoğan'ın hayatı yol ve yolculukla simgelenmiştir. Bilindiği üzere Başbakan telif ve patent hakkı gözetmeden proje, plan ve eser aşırmada marka bir isim olarak ün yapmıştır. Başbakan Türk milletinin güneşini perdelerken, kendisine yol açmakta, Türkiye hasımlarıyla sonu felaketle bitecek bir yolculuğa çıkmaktadır. Bizim açımızdan, bir siyasetçinin milletin adamı olması için önce adam olması, adamlığı öğrenmesi gerekmektedir" dedi.

        "AKLIMIZA TAKILAN BİR BAŞKA KONU İSE BAŞBAKAN'IN HİÇ Mİ EVİ OLMADIĞIDIR?"

        Başbakan'ın YSK'ya verdiği mal bayanıyla ilgili MHP LideriBahçeli, "En son olarak Başbakan'ın YSK'ya verdiği mal beyanı her şeyi ayan beyan ortaya çıkarmıştır. Buna göre serveti üç yıl içinde 1 milyon lira, eski parayla 1 trilyon lira artış göstermiştir. Başbakan üç yıl içinde hangi yatırımı yapmış, hangi karlı işe girmiştir de serveti 1 trilyon lira artış göstermiştir? Aklımıza takılan bir başka konu ise Başbakan'ın hiç mi evi olmadığıdır? Manşetleri süsleyen saray gibi villalar kimin üzerinedir, araziler, arsalar kimlerin geçici tapusunda gizlenmektedir?" ifadelerini kullandı.

        "TÜRK MİLLETİ ARTIK DEVREYE GİRMELİ, BU KÖTÜ GİDİŞE İLK OLARAK 10 AĞUSTOS'TA DUR DEMELİDİR"

        IŞİD'in üç hafta önce zorla kaçırdığı ve tutsak aldığı 32 TIR şoförünü bırakmasını değerlendirenBahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Bu sevindirici bir gelişmedir. Buradan hepsine ve ailelerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ancak 49 vatandaşımız hala IŞİD teröristlerinin elindedir. Şu anda AK Parti, IŞİD'le pazarlık yapmakta, yeni bir kahramanlık destanı için teröristlerle kuytu köşelerde tezgah çevirmektedir. Başbakan'ın; Musul Başkonsolosluğumuz'dan kaçırılan kardeşlerimizin nerede tutulduğunu, Dicle'nin kenarındaki hangi otelde barındıklarını bilmemesi mümkün değildir. Hükümet IŞİD'in insafa gelmesi için ezik, pasif ve silik bir şekilde gelişmeleri seyretmekte, cumhurbaşkanı seçimi için propaganda malzemesi elde etmenin arayışındadır. Bu itibarla emanetin ve egemenliğin sahibi büyük Türk milleti artık devreye girmeli, bu kötü gidişe ilk olarak 10 Ağustos'ta dur demelidir. Ülkemizi bu noktaya, Başbakan Erdoğan'ın ve hükümetinin gelişmeler karşısında sergilediği acz, teslimiyet ve gaflet getirmiştir. Kimler ve hangi mihraklar, hangi oyunları tertip ederlerse etsinler, hangi ihanetlerin içine girerlerse girsinler, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in bir mensubu olarak buradan bir kez daha ilan ediyorum ki Türkiye sahipsiz değildir. Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi, milleti ve egemenlik unsurları ile tektir; ebedi vatanında milli varlığını ve birliğini korumaya muktedirdir. Türk milleti, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri, göstereceği yüksek fedakârlık, kararlılık, milli şuur ve millet sevgisi ile korumaya son derece azimlidir."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ