Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Cevdet Sunay halkla asker arasında süzgeç görevini üstlendi,türkiye'nin cumhurbaşkanları, mustafa kemal atatürk, ismet inönü, celal bayar, cemal gürsel, cevdet sunay, cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye'nin Cumhurbaşkanları Muhsin Kızılkaya'nın yazı dizis

        Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in hastalığı ilerlemiş, sol yanına felç inmişti. Çankaya’nın yeni sahibi kim olacaktı? CHP, TİP ve medyanın yanı sıra iktidardaki Adalet Partisi, Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay’ı istiyordu. Fakat Sunay, İnönü’nün adamı diye biliniyordu. Yine de AP Lideri Demirel, 27 Mayıs’ın açtığı yaranın halen kapanmadığını düşünüyor, askerin olumlu bakacağı bir isim istiyordu. Demirel, kendi Başbakanlık’ına karşı sesini yükseltmeyen Sunay’a adeta halk ile asker arasında süzgeç görevi biçmişti...

        1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ortamından beslenen işçi örgütleri de ortaya çıktı. 1967 yılında DİSK kuruldu ve hızlı bir sendikalaşma hareketi baş gösterdi. İşçilerin yanında gençlik örgütleri ortaya çıktı. Aslında bugün bakıldığında, günümüzde bile siyaset sahnesinde bir şekilde varlığını sürdüren bütün sağ, sol, Kürt, İslamcı, Kemalist, milliyetçi parti, örgüt ve ideolojilerin kökleri bu seçimlerden sonra ortaya çıkan siyasi ortama kadar uzanır.

        O yüzden 1965 seçimleri her açıdan bir dönemin kapanmasına, yepyeni bir dönemin başlamasına vesile olmuş seçimlerdir. Seçimin galibi Adalet Partisi oldu ve Süleyman Demirel, fötr şapkasıyla Başbakanlık koltuğuna gelip oturdu. Genç Başbakan, hem Türkiye’nin dünya düzeninde değişen yeriyle hem de başını deneyimli siyasetçi İnönü’nün çektiği güçlü bir muhalefetle baş ediyordu. Üstelik bir yandan da Adalet Partisi’nden hiç hoşlanmayan orduyu da sürekli kollamak durumundaydı. Bu sırada ilk kriz Şubat 1966’da Çankaya’da patladı.

        GÜRSEL FELÇ OLDU

        Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in hastalığı ilerledi, sol yanına felç indi, artık yürümekte bile zorlanıyordu. Kendisini muayene eden doktorlar, Gürsel’in yurtdışında tedavi görmesi gerektiğini söyledi. Başbakan Demirel, bu kararı Gürsel’e bildirdi; 27 Mayıs’ın kudretli komutanı çocuk gibi ağlamaya başladı. ABD Başkanı Johnson’un gönderdiği özel uçakla ABD’ye yollandı. Türkiye’den ayrıldığında bilinci yerindeydi, ancak ABD’ye gittikten 2 gün sonra komaya girdi. Cemal Aga kendi topraklarında hayata veda etsin diye yine özel uçakla Türkiye’ye getirildi. Gürsel’i Cumhurbaşkanı yapan 38 MBK üyesinin yerini bu kez 38 doktor aldı, yazdıkları raporla artık Cumhurbaşkanlığı görevini yerine getiremeyeceği kesinleşti. Sağlık kurulunun bu raporuyla Gürsel’in artık bitkisel hayatta olduğu resmiyet kazandı. Cumhurbaşkanlığı görevini zaten bir süredir AP’li Senato Başkanı İbrahim Şevki Atasagun yürütüyordu. Fakat Gürsel için kaçınılmaz son yaklaşmaktayken, akıllarda yeni bir soru belirmişti: Çankaya’ya kim çıkacaktı? Cumhurbaşkanlığı makamı boş kalamazdı, yeni bir isim bulunmalıydı. Üzerinde uzlaşılacak isim kolay bulundu: Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay.

        'ŞEREF SAYARIM’

        CHP, TİP ve medyanın yanı sıra iktidardaki Adalet Partisi de Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanı olmasını istiyordu. Fakat Sunay, öteden beri İnönü’nün adamı olarak biliniyordu. Adalet Partisi Lideri Demirel ise 27 Mayıs’ın açtığı yaranın halen kapanmadığını düşünüyordu. Bu sebeple askerin de olumlu bakacağı bir isim üzerinde uzlaşmayı doğru buldu. Kendi Başbakanlık’ına karşı sesini yükseltmeyen Sunay’a adeta halk ile asker arasında süzgeç görevi biçmişti. Artık iş, Sunay’ı ikna etmekteydi. Demirel bir gün, korumalarını yanına almadan, nereye gittiğini kimseye haber vermeden Sunay’ın evine gitti. “Türkiye’nin demokratik istikrar içinde yol almasına destek vermesi” şartıyla onu Çankaya’ya çıkarmak istediğini söyledi. Sunay, “Şeref sayarım” dedi.

        KARŞISINA TÜRKEŞ ÇIKTI

        Sunay’ın hâlâ ordunun başında olması bu işe engeldi. 1961 Anayasası’na göre de parlamento dışından bir kişi Köşk’e aday olamıyordu. Çözüm çabuk üretildi. Senatör Ragıp Üner istifa etti. Cumhurbaşkanlığı’nı vekâleten yürüten Atasagun, yetkisini kullanarak Sunay’ı kontenjan senatörü atadı. Sunay, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra vefalı davranarak Üner’i kontenjandan tekrar senatör yaptı. Sunay’ın boşalttığı Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna ise ordunun en sert komutanlarından Cemal Tural geçti. Sunay’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasına Osman Bölükbaşı ile Alparslan Türkeş tepki gösterdi. İkisi de “Böyle devam ederse Cumhurbaşkanlığı’nın yolunun Genelkurmay Başkanlığı’ndan geçeceğine dair bir gelenek oluşur” kaygısını taşıyordu. Sonrasında bu duruma tepki olarak Alparslan Türkeş, Sunay’ın karşısına tek rakip olarak çıktı. Seçim günü gelip çattı.

        461 OYLA 5. CUMHURBAŞKANI

        TBMM 5. Reisicumhur’unu seçmek üzere 28 Mart 1966 günü toplandı. Her önemli toplantıda Meclis’in locasında yerini alan askeri erkân, bu kez de eksiksiz oradaydı. Adalet Partisi, CHP, TİP, kontenjan senatörleri, ‘tabii senatör’ler ile bazı bağımsız adaylar, Sunay’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Sunay beklendiği gibi 461 oyla 5. cumhurbaşkanı seçildi. Türkeş’e 11 oy çıkmıştı. 47 boş oy atılırken, çeşitli kişilere 13 oy verilmişti. Sunay, frakını giymiş evinde sonucu beklerken, Meclis Başkanı Ferruh Bozbeyli kapısını çaldı ve kendisini Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak Meclis’e davet etti. Çankaya yokuşuna yine bir asker tırmanmıştı.

        1965 SEÇİMLERİ SİYASETE YENİ AKTÖRLER KAZANDIRDI

        1965 seçimleri, Türkiye siyasal hayatında, etkileri günümüze kadar süren birçok siyasi aktörün, birçok siyasi partinin, bir o kadar siyasi fikir ve akımın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadı. Adalet Partisi’nin başına, o tarihten itibaren 40 yaşında Başbakanlık’a gelen, 4 yıl sonra askerler tarafından Başbakanlık’tan indirilen, 4 yıl sonra tekrar Başbakanlık’a gelen, ardından tekrar indirilen, daha sonra hayat boyu siyasetten yasaklanan, yasak kalktıktan sonra tekrar Başbakan olan, bununla yetinmeyip Cumhurbaşkanlığı’na kadar çıkan Süleyman Demirel geldi.

        SİYASETİN YENİ RENGİ: DEMİREL

        Demirel, siyasete büyük bir renk getirdi. Isparta’nın İslamköy’ünden çıkmış, okuyup mühendis olmuş, uzun yıllar Su İşleri Genel Müdürlüğü yapmış, köylü şivesinden vazgeçmemiş, vecizeleriyle ünlü, her sözüne bir nükte karıştırma becerisine sahip, o zamana kadar örneğine pek rastlanmayan bir siyasi şahsiyetti. Demirel Türk sağının liderliğini bu tarihten itibaren ele geçirmekle kalmadı, solculara karşı olan kalıcı “nefretini” hiç elinden bırakmadı.

        ECEVİT, İNÖNÜ’YE BAYRAK AÇTI

        Bu seçimler Bülent Ecevit denilen genç bir politikacıyı da siyaset meydanında daha görünür kıldı. “Ortanın solu” fikri ona aitti. Fikri ortaya atar atmaz, o tarihten itibaren Demirel’in öncülüğünü yaptığı “Komünistler Moskova’ya” sloganının yerleşmesine sebep oldu. Fikir hemen parti içinde benimsendi ve Ecevit CHP’nin genel sekreterliğine yükseldi. Açılan bu yoldan yürüyen Ecevit, çok değil birkaç yıl sonra İnönü gibi bir kurt politikacıya karşı bayrak açıp CHP’nin başına geçecek, Başbakanlık yapacak, siyasi yasaklı olacak, yasaklardan sonra da bir iki dönem daha Başbakanlık yapıp Hakk’ın rahmetine kavuşacaktır. Gazeteci olarak girdiği politikada, şairliği de hiç elden bırakmadı, arkasından bir yığın özgün sosyal demokrat fikir yanında çok güzel dizeler de bıraktı.

        SÜRGÜNDEN PARLAMENTOYA

        Bu seçimlerden sonra siyaset sahnesine Alparslan Türkeş de çıktı. 27 Mayıs darbesini yapan albaylar cuntasının içinde yer alan, hatta ihtilal bildirisini radyoda okuyan Türkeş daha sonra arkadaşlarıyla fikir ayrılığına düştü, sürgüne gönderildi. Sürgün dönüşünde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi içinde yer aldı ve parlamentoya 11 arkadaşıyla geldi, daha sonra da o partiyi günümüzün MHP’sine çevirdi.

        SOSYALİSTLERİN ZAFERİ

        Aynı seçimde Mehmet Ali Bayar’ın başkanlığında Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliyle parlamentoya girdi. Bu da Türkiye tarihinde sosyalistlerin bir zaferiydi. İlk defa Meclis’e bu kadar güçlü bir şekilde gelip etkili bir muhalefet yapma imkânına kavuştular. Aynı zamanda o tarihlerde Meclis’e giren TİP, günümüzde bile varlıklarını sürdüren birçok sol siyasal fraksiyon, parti ve görüşün çıkış kaynağı oldu.

        ERBAKAN DA SAHNEYE ÇIKTI

        Milli Selamet Partisi’ne, oradan Refah Partisi’ne, oradan da günümüzün AK Partisi’nin doğumuna kaynaklık yapan Milli Nizam Partisi ve lideri Necmettin Erbakan da bu dönemden sonra sahneye çıktı.

        YARIN: FAHRİ KORUTÜRK - SİLAHLI BASKIYA RAĞMEN SEÇİLDİ

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ