Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Şebnem Bozoklu karikatür sayfasından çıkmış görüntüsü, Adana şivesiyle konuşması ve doğal oyunculuğuyla ‘Canım Ailem’ dizisinde herkesi kendisine
hayran bırakıyor. İlk dizisinde Uğur Yücel’le karşılıklı oynaması meslektaşları tarafından kıskanılıyor, ama o bunları hiç ciddiye almıyor. Gerçek aşkın varlığına inanan Bozoklu, 6 aydır birlikte olduğu iç mimar sevgilisi Emre İzer’e
o kadar âşık ki, konuşurken adeta gözlerinin içi gülüyor, her söze kahkahayla cevap veriyor...

GAZETE HABERTÜRK-HT MAGAZİN-OYA DOĞAN


- Bir dizide oynadınız ve tabiri caizse bir gecede şöhret oldunuz. Peki siz nasıl bir çocuktunuz?

Beş yaşıma kadar kahramanlarım, kırmızı giydikleri ve suyla oynadıkları için itfaiyecilerdi. Ben de itfaiyeci olmak istiyordum. Sonra annem beni ‘Alaaddin’in Sihirli Lambası’ isimli tiyatro oyununa götürdü. Sahnede oyunculardan biri lambayı gösterip “Aranızda bunun ne olduğunu bilen varsa sahneye gelsin” dedi. Büyük bir özgüvenle sahneye çıktım. “Lamba” dediğimde salonda alkış koptu. O günden sonra “Ne olmak istiyorsun?” sorusuna sadece “Oyuncu” diye cevap verdim.

‘ETRAFIMIZ KÖTÜ İNSANLARLA DOLDU’


- Oyunculuk bölümünden mezun oldunuz. Yıllar önce okulu bitirmenize rağmen bugüne kadar nerelerdeydiniz?

Okul bittiğinde oyunculuğun eşittiri diziler değildi. Zaten oyunculukla ilgili sorunlarım üniversitede başladı. Okullarda bize öğretilen metotların bende işlemediğini fark ettimve içe döndüm. Okul bitince de bir sosyal sorumluluk projesiyle Türkiye’yi gezdim. Bunların sonucunda oyunculuk damarımın hayat olduğunu ve oradan beslendiğimi anladım. Oyunculukta gözlemin değil hissetmenin önemli bir şey olduğunu düşünüyorum.

- Ekranlar güzellerin hakimiyetindeyken rüküş Meliha’yı neden sevdik?

Son 50 yılda etrafımız kötü insanlarla doldu. Canım Ailem’le birlikte iyi niyetli, birbirini kırmaktan imtina eden insanları izlemeye başladık. Meliha, Samim’in evinde bir sorun varsa uykusu kaçan bir kadın. AyrıcaMeliha’nın saçı, ruju, elbisesi, ayakkabısı başka. Kadının kendisi komik; bize benzemiyor.

- Uğur Yücel’in setinde olmak korkutucumu?

Delimisin? Onun olduğu yerde bir şeyler kendiliğinden iyi gidiyor. Size hiçmüdahale etmiyor. Sadece yardımisterseniz fikrini söylüyor. Ama varlığıyla her şeyi değiştiriyor. İlk dizimde Uğur Yücel’le oynadığımiçin bazı meslektaşlarımın beni kıskandığı iddia ediliyor. Beni kıskanan meslektaşlarıma acıyorum.

- İzleyici Samim ve Meliha’nın evlenmesini istiyor...

Ben de çok istiyorum. Daha doğrusu Meliha’nın düğün anını oynamayı çok isterim.

- Meliha evlenecekken Şehnaz diye bir kadın ortaya çıkarak Samim’den çocuğu olduğunu söyledi. Meliha da tek hayali olan evlilikten vazgeçti. Siz böyle bir fedakârlık yaparmıydınız?

Meliha, dünyası kardeşlerinden ibaret olan bir kadın. Benim evleneceğim kişinin önceki ilişkisinden çocuğu varsa bu durum onunla evlenmemi engellemez. Şehnaz da karşısındaki kişinin yumuşak karnını anlayan, kafası hinliğe çalışan bir kadın. O tip bir kadınla karşılaşma şansımda çok az diye düşünüyorum.

- Siz aşka körü körüne inananlardan mısınız?

Hayatta hiçbir şeye inanmadığım kadar gerçek aşkın varlığına inanıyorum. Bence herkes inanmalı. İnsanlar aşka inançlarını masallar yüzünden kaybettiler. Masallarda ilk görüşte birbirlerine âşık olup evleniyorlar. Hayatlarının sonuna kadar damutlu oluyorlar. Hayat böyle bir şey değil ki...

- Aşk sizce nasıl bir şey?

“Herkes, ilk görüşte âşık olduğu kişiyle ayrılınca aşka inancını kaybediyor. Ama bu bir eski zaman masalı. İnsan bir kere âşık olmaz. Defalarca olabilir. Bugün etraf birincil görevi koca bulup evlenmek olan insanlarla dolu. Bu ne kadar acı bir durum. Hayatımın hiçbir döneminde “Koca bulup evlensem” demedim. Evlenmek harika bir şey. Kesinlikle bir aile de kuracağım. Ama evlilik hayatımın birincil amacı değil. Ben mutluluğun peşinden koşuyorum.

- Peki, mutlu musunuz?

Emre İzer’le beraberim. Ona âşığım ve çoook mutluyum. Ben âşık olduğumda
yükseliyorum. Hissettiğim her şeyi çarpı beş kuvvetinde yaşıyorum.

'Kocaman gözlüklü, içe kapanık bir çocuktum'

“Bir yaşımdan itibaren sabah 6’da servise bindirilip okula gönderildim. Babam ilkokul birinci sınıflara ders verdiği için evde fişler asılıydı. 3.5 yaşımda
okuma-yazma öğrendim. 4.5 yaşımda da ilkokula başladım. Ben küçük yaşlarımdan itibaren sokağa çıkıp oynayan, evin içinde çok dağıtıcı bir çocuk
değildim. İçine kapanıktım. Çok kitap okurdum. Sosyalleşme sorunları yaşadım. Çünkü kocaman gözlüklerim vardı. Diğer çocuklar için öteki oldum.”

BAKMADAN GEÇME