Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Afrika'daki insani kriz aylar öncesinden "geliyorum" dedi

        Uluslararası kuruluşlar ve uzmanlar, Somali ve Afrika Boynuzu'ndaki diğer ülkelerde milyonlarca kişinin hayatını tehdit eden açlığın, aylar önce "geliyorum" dediğini, ancak uluslararası toplumun önlem almakta geciktiğini belirtiyor.

        Kalkınma, çevre, insan hakları ve sivil toplum konusunda önemli haber ajanslarından "Inter Press Service"de (IPS) yer alan analizler, bağışçı ülkelerin, 8 ay önce uyarılara başlayan "erken ikaz sistemine" kulak vermesi durumunda binlerce kişinin hayatının kurtarılabileceğini ortaya koyuyor.

        İngiliz yardım kuruluşu Oxfam sözcüsü Anna Ridout, Somali'deki çatışmalara rağmen, "eğer önlem çağrılarına yeterli yanıt verilmiş olsaydı, bölgede durumun bu kadar kötü olmayacağını" vurguladı.

        Birleşmiş Milletler, Somali'de iki yıl süren kuraklığın sonunda, 20 Temmuz'da kıtlık ilan etti ve bölgede gıda yetersizliği nedeniyle çocuk ölümlerinin hızla arttığını duyurdu.

        Oxfam'a göre, BM'nin bu yüzyılda bölge için yaptığı ilk kıtlık ilanının, "dünyanın kalanı için bir uyandırma alarmı" olması gerekiyordu. Örgüt, dünyanın krize müdahale etme konusundaki ortak sorumluluğunun "felç olduğu" bu dönemde, her gün binlerce kişinin Somali'den, son 50 yılın en kurak yıllarından birini yaşayan Etiyopya ve Kenya'ya sığındığını, gıda, su ve yardım malzemesine büyük bir ihtiyaç olduğunu kaydetti.

        Sözcü Ridout, konuyla ilgili şunları söyledi:

        "Böyle bir felaketin işaretleri görülmeye başlandığında, oturup acil çağrı yapılmasını bekleyemeyiz. Sulama sistemleri kurmak için uygun fonlar yaratabiliriz; insanları, özellikle çocukları muhtemel hastalıklara karşı aşılayabiliriz ve acil gıda yardımı için kullanılacak altyapıyı hazırlayabiliriz."

        İNSANIN "BESLENME" HAKKI

        IPS'de Gustavo Capdevila imzasıyla yayımlanan başka bir analizde de uzmanların, Birleşmiş Milletler'i, açlık ve kıtlık nedeniyle ortaya çıkan insani krizin sorumluları arasında gördüğü belirtiliyor.

        Uzmanlara göre, BM İnsan Hakları Konseyi bu konudaki sorumluluğunu üstlenmeli ve üye ülkelere bu umutsuz gıda krizini aşmak için işbirliği çağrısı yapmalı.

        Konsey'in 18 bağımsız uzmandan oluşan danışma komitesinin üyelerinden Şilili Akademisyen Jose Antonio Bengoa, Afrika Boynuzu'nda derinleşen krize dikkati çekmek için Konsey'in "acil bir toplantı" yapması önerisinde bulundu.

        Komisyon 8 Ağustos'ta başlayan son toplantısında, İnsan Hakları Konseyi'ne, konuyla ilgili özel bir oturum yapılması önerisini içeren bir mektup gönderme kararı aldı. Bengoa, "Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya ve Somali"de kıtlık olduğunu vurgulayarak, BM'nin insan hakları konusundaki en üst organının harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.

        Dünya Gıda Programı'nın (WFP) "şu anda tamamen iflas ettiğini" vurgulayan Bengoa, taahhütlerini yerine getirmeyen bağışçı ülkeler nedeniyle Program'ın "skandal bir durumda" olduğuna ve gelecek birkaç gün için bile yeterli gıda takviyesinde bulunamayacağına dikkat çekiyor.

        Danışma Komitesi'nin başka bir üyesi Jean Ziegler de geçen iki yılda, Dünya Gıda Programı'nın bütçesinin yarıya indiğini, 2008'de 6 milyar dolar olan gelirin bu yıl sadece 2,8 milyar dolarda kaldığını vurguluyor.

        Ziegler, büyük bağışçı ülkelerin, "bankaları için milyarlarca dolar ayırdığını" belirterek, buna karşın kalkınma yardımlarının ve özellikle acil yardım fonlarının sert bir şekilde kesildiğini ifade ediyor. Sonuç olarak Ziegler, Dünya Gıda Programı'nın yardıma muhtaç insanlara ulaşacak parası olmadığını ortaya koyuyor.

        BM İnsan Hakları Konseyi'nin yayımlayacağı bir deklarasyonun insanları harekete geçirebileceğini anlatan Ziegler, bunun en azından, temel insan hakları arasında yer alan "insanın beslenme hakkını" koruma yükümlülüğünde olan ülkeleri mali taahhütlerini yerine getirmeye zorlayacağını umuyor.

        "İNSANİ KRİZ"E KARŞI "EKONOMİK KRİZ"

        Danışma Komitesi üyesi Bengoa, şu anda durumun daha da zor olduğunu, çünkü dünyanın kalanının "ABD ya da diğer kuzey ülkelerindeki ekonomik krizle ilgili endişeleri bulunduğunu" hatırlatıyor.

        "Keselerin ağızlarının sıkıca bağlandığını ve yakın zamanda da açılmayacağını" belirten Bengoa, "Afrika'daki kamplarda açlıktan ölen çocukları beslemenin (elbette) ekonomik krize çare olmayacağını" söylüyor.

        Buna rağmen, İnsan Hakları Konseyi'nin BM sorumluluğunda bulunan kamplardaki durumun gerçekte ne olduğunu görmesi gerektiğini vurgulayan Bengoa, kamplara sığınan insanların ancak ölmeyecek kadar beslenebildiklerini dile getiriyor.

        Jose Antonio Bengoa şöyle konuşuyor: "Özetle söylemek gerekirse, bu durum Birleşmiş Milletler'in sorumluluğunda ve BM, tüm üye ülkelerine acil bir çağrı yapmalı."

        "TEMEL GIDA MADDELERİ ÜZERİNDE SPEKÜLASYON YASAKLANMALI"

        Afrika'daki krizi hazırlayan önemli koşullardan birinin de Doğu Afrika'da, kalkınma programları, uluslararası yardım ve işbirliğinin yetersiz olması olarak görülüyor.

        Bengoa, bütün bu konuların "uluslararası forumlarda heyecanla tartışıldığını, ancak eyleme geçilmediğini" belirtiyor. Bu bağlamda en gerçekçi planın, İnsan Hakları Konseyi'nin acil olarak toplanması ve zengin ülkelerin işbirliği taahhüdünde bulunması olduğunu kaydeden Bengoa, "taahhütlerin yerine getirilmemesi" durumunda en azından bu vaatlerin resmileşmiş olacağını ifade ediyor. Ziegler de 12 milyon insanın beslenme hakkından mahrum kaldığını vurgulayarak, Konsey'in ülkeleri harekete geçirebileceğini söylüyor.

        Uzmanlar, açlık krizinin yaşandığı 5 ülkenin de gıda stoklarının olmadığını, kuraklığın son beş yıldır sürdüğünü hatırlatarak, "mevcut durumun kesinlikle öngörülebilir" olduğunun altını çiziyorlar.

        BM İnsan Hakları Konseyi danışma komitesi üyesi Ziegler, şunları ifade ediyor:

        "Gıda rezervleri yok, çünkü gıda fiyatları spekülasyonlar nedeniyle tırmandı, çünkü hedge fon sermayesi büyük kayıplar verdikleri finansal piyasalardan ayrılarak tarımsal emtia piyasasına girdi."

        Ülkelerin, yüksek fiyatlar nedeniyle acil gıda rezervleri oluşturamadıklarını belirten Jean Ziegler, "normal tüketimin yüzde 75'ini oluşturan pirinç, mısır ve un gibi temel gıda maddeleri üzerinde spekülasyon yapılmasının yasaklanması gerektiğini" vurguluyor.

        Uzmanlar, "beslenme hakkının korunabilmesi" için temel gıdalar üzerinde spekülasyonun yasaklanmasının yanında, ülkelerin Dünya Gıda Programı kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve krizden etkilenen ülkelerin borçlarının etkili bir şekilde azaltılması gerektiğinin altını çiziyor.

        Yunanistan'a yakın zamanda kriz nedeniyle 157 milyar dolar yardım yapıldığını hatırlatan Ziegler, Nairobi'de düzenlenen bir konferansta ise Dünya Gıda Programı'nın 15 Temmuz-15 Ağustos dönemi için 4,2 milyar dolar talep ettiğini, ancak bu miktarın sadece üçte birinin toplanabildiğini kaydediyor.

        Ziegler, bankalarına milyarlarca avro aktaran Almanya, İtalya, İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Dünya Gıda Programı'na katkılarında, 2008 yılından beri kesinti yaptıklarına dikkati çekiyor.

        Somali'deki kuraklık ve kıtlığın, bölgedeki diğer ülkeler üzerinde de yıkıcı bir etkisi olacağı belirtiliyor. Yaklaşık 4 milyonu Somali'de olmak üzere Afrika Boynuzu ülkelerinde 12 milyona yakın insan açlık çekiyor.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ