Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Hollanda'da Wilders'in desteğini çekmesiyle başlayan siyasi kriz erken seçimi getirdi

        Hollanda'da bir buçuk yıl önce iktidara geçen Liberal Parti'yle (VVD) Hristiyan Demokratlar Birliği'nden (CDA) oluşan sağ azınlık hükümetinin ömrü kısa sürdü. Aşırı sağcı Geert Wilders'ın azınlık koalisyonuna dışarıdan verdiği desteği aniden çekmesi, 558 günlük hükümetin sonunu getirdi.

        9 Haziran 2010'daki genel seçimlerde tarihinin en yüksek oyunu alarak birinci çıkan Liberal Parti'nin kurduğu sağ azınlık koalisyonu, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Hollanda'da işbaşına geçen en kısa süreli hükümetlerden biri oldu. 90 yıldır ilk kez başbakan çıkarma başarısı gösteren liberallerin sevinçlerinin bu denli kısa sürmesinin en büyük nedeni ise kuşkusuz dışarıdan destek aldıkları Wilders oldu.

        Wilders ile hükümeti oluşturan partiler arasındaki anlaşmazlık görünürde ekonomik tasarruf tedbirleri noktasında baş gösterse de aslında bunun temellerinin daha derin olduğu bir gerçek.

        Hükümeti oluşturan üç parti liderinin yaklaşık 7 haftadır kapalı kapılar ardında sürdürdükleri tasarruf tedbirlerine ilişkin görüşmelerin Cumartesi günü anlaşmazlıkla sonuçlanması, hükümetin sonunu getirdi. Başbakan'ın, Pazartesi günü olağanüstü topladığı Bakanlar Kurulu'nda aldığı istifa kararını Kraliçeye sunmasından sonra hükümet resmen düştü ve ülke erken seçim sürecine girdi.

        WILDERS: İKTİDARIN YUMUŞAK KARNI

        Aslında koalisyondaki sorunlar yeni değil. 2010 genel seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo ülkeye istikrardan ziyade istikrarsızlık getirmişti. Özellikle aşırı sağcı Wilders'ın partisinin ülkenin en büyük 3. siyasi oluşumu konumuna yükselmesi koalisyon formüllerini zora soktu.

        2010 seçimlerinden sonra koalisyon arayışlarına giren VVD lideri Mark Rutte, kendilerinden bir sandalye az milletvekili çıkaran İşçi Partisi'nden (PvdA) olumlu sinyal alamayınca bir anlamda mecburen azınlık hükümeti formülüne sarıldı.

        Arayışlar, Liberallerin Hristiyan Demokratlarla birlikte kuracağı azınlık hükümetine Wilders'ın partisinin dışarıdan destek vermesiyle son buldu ve hükümet kuruldu.

        Ancak hükümetteki çift başlılık daha ilk günden kendini göstermeye başladı. Çünkü ortada iki tane koalisyon protokolü vardı. Biri hükümeti oluşturan VVD ile CDA arasında, diğeri ise onlara dışarıdan destek veren Wilders'ın partisiyleydi.

        WILDERS'İN DEDİĞİ OLDU

        Wilders, hükümete doğrudan ortak olmamasına karşın yabancılar, Müslümanlar ve AB ile ilgili pek çok konuda görüşünü hayata geçirme başarısı gösterdi.

        Ülkeye gelen yabancıların sayısının azaltılması, yüzü tamamen örten giysilerin yasaklanması, Türkiye kökenli göçmenlerin uyum kurslarına katılma zorunluluğuna yönelik maddelerin hükümet protokolüne Wilders'ın isteği doğrultusunda konulduğu ileri sürüldü.

        Bir anlamda Wilders'ın desteğine muhtaç olan hükümet üyeleri, bir buçuk yıllık iktidarları döneminde, aşırı sağcı politikacının ülkeyi geren söz ve davranışlarını sineye çekmek zorunda kaldı.

        Buna en iyi örnek Orta ve Doğu Avrupalı göçmenlere yönelik Wilders'ın açtığı ayrımcı internet sitesi oldu. AB'nin ısrarlı girişimlerine rağmen hükümet bu girişimi kınamaktan kaçındı. Sebep Wilders'ı incitmemekti.

        Nihayetinde hükümetle arasındaki anlaşmayı bozan taraf da Wilders oldu.

        EKONOMİ ALARM VERİYOR

        Uluslararası finans krizinin etkilediği ülkeler arasında yer alan Hollanda'da ekonominin her geçen gün daha da geriye gittiği bir gerçek.

        Merkezi Planlama Bürosu (CPB) verilerine göre, resesyona giren ülke ekonomisinin düzlüğe çıkması ve bütçe açığının AB normlarında tutulabilmesi için yaklaşık 16 milyar avroluk tasarrufa ihtiyaç var. Hükümetin düşmesini takiben artan faizler ve bozulan ekonomik dengeden sonra bu rakamın daha da yukarıları çıkması bekleniyor.

        Hükümet her halükarda 30 Nisan'a kadar Brüksel'e bütçe açığının AB'nin öngördüğü normlarda tutulmasına dönük planı sunmak zorunda.

        Tarihin garip cilvesine bakın ki AB üyelerinin bütçe açıklarının yüzde 3 sınırını aşmaması teklifini veren ülkelerden biri de Hollanda. Hollandalı siyasetçiler şimdi daha önce ısrarla savundukları bu teklifi görmezden gelme eğiliminde. Bu grubun en önde geleni de Wilders. Wilders, bir adım ileri giderek avrodan çıkılmasını da savunuyor. Aşırı sağcı politikacıya göre, erken genel seçimler bir anlamda avro bölgesinden çıkış için referandum niteliğinde olacak.

        Muhtemelen Eylül ayında yapılacak erken genel seçime kadar ülkeyi iktidardaki geçici azınlık hükümeti idare edecek.

        Muhalefet partilerinin de desteğiyle 2013 bütçesine son şeklini vermeye çalışacak iktidarın hazırlayacağı acı reçetenin en çok orta ve alt gelir gruplarını etkilemesi bekleniyor. Alım gücü iyice gerileyen orta ve alt sınıfın durumunun yürürlüğe sokulacak tedbirlerden sonra daha da kötüleşmesi tahmin ediliyor. "Yunanistan'a mı dönüyoruz" ifadeleri ülkede kısık sesle de olsa dolaşmıyor değil.

        Artan fakirliğin en iyi göstergelerinden biri, muhtaçlara yardım amaçlı kurulan Gıda Bankaları önünde uzayan kuyruklar.

        Hollanda Gıda Bankaları verilerine göre, bu yılın ilk üç ayında yardım almak için başvuranların sayısı 2011 yılı genelinde müracaat edenlere eşit durumda. Bu denli yüksek taleple ilk kez karşılaştıklarını belirten Gıda Bankaları Vakfı kurucusu Clara Sies Frank, bunun en önemli sebebinin bozulan ekonomi olduğu görüşünde.

        2002 yılında kurulan ve ülke genelinde şu anda sayıları 137'ye ulaşan gıda bankalarından yardım alan göçmen kökenlilerin oranının ise yüzde 25 dolayında olduğu belirtiliyor.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ