Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
         Muhsin Kızılkaya
        Muhsin Kızılkaya
        • Cemaziyelevvelini bilmek! Ucundan kıyısından ben de yetiştim ama daha çok okuduklarımdan biliyorum; eskiden gazete köşeleri, şimdi olduğu gibi bu kadar çok siyasi yazılarla dolup taşmıyordu. Siyaset yazarlığını işin erbabı yapar, geride kalan yazarların önemli bir kısmı da gündelik hayat, edebiyat, şiir, yemek, seyahat,...
          9 ay önce
          DEVAMI
        • Nuri Sesigüzel'in türkü söylediği yıllardı! Şair Murathan Mungan'dan desturla, "eskiden, çok eskiden"; "Hani erken inerdi karanlık Hani yağmur yağardı inceden Hani okuldan, işten dönerken Işıklar yanardı evlerde" İşte o günlerde Nuri Sesigüzel türküler söylerdi her yerde. * Hani çok erken kalkmıştı Nazlı. Terzi kocasına kahvaltı...
          9 ay önce
          DEVAMI
        • Çehov ile Yakup Kadri ne yapmak istedi? Dünya edebiyatında hikaye deyince akla gelen ilk isim olan Anton Çehov'un "Köylüler"hikayesi 1897 yılında yayınlandı ve büyük bir fırtına kopardı Rusya'da. Bu fırtına bir süre sonra adeta bir entelektüel sarsıntıya dönüştü; Rus entelijansiyası birbirine girdi. Çehov, küçük bir hikayeyle "Rus...
          9 ay önce
          DEVAMI
        • Yaşadığım yere bahar yeni geldi! Aniden geldi. Yaprağın ucundan düşen bir çiğ tanesi gibi… Pıt diye düştü ağaçtan. Sessizce… Başka yerde patlar bahar, burada sızar. Başka yerde kahkahayla gelir, burada ufak bir tebessümle. Çayırdan önce, insanın içinde çiçek açar. Düşündüm de neye bezer bu his? Şiirden başka bir şey aklıma...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • "Akıl Defteri"ne düşen hatıralar Okuyup yazan herkesin böyle bir defteri muhakkak vardır. Bazen cepte taşınır, bazen çantada… Çoğu zaman da çalışma masasında, dağınık kitaplar arasında durur, yanında bir kalem... Ben gittiğim her yere götürüyorum defterimi mesela. Yaş aldıkça hafızanın diskinde yer azalıyor. "Saklama alanınız...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Marifetli bir avam! Bir yazarın ölümünün üzerinden 70 sene geçince, eserleri üzerindeki telif hakkı da kalkar; 70 seneden sonra o yazarın kitapları artık "amme malı" haline gelir. 2022'de; birkaç roman da yazdığı halde daha çok hikayeci olarak bilinen Memduh Şevket Esendal'ın da kitapları üzerindeki telif hakkı...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Nazım ile Hikmet veya Alim ile Şair! Ahmet Tezcan'ın 2013'te çıkan "Kâfirûn" romanını o günlerde okumuş, bir kenara koymuştum. Ama romanın ikinci bölümünde anlattığı "İki Hikmet"in hikayesi o gün bugün hiç çıkmadı aklımdan. Anlattığı İki Hikmet'ten ilki, babası Kırşehirli kamyon şoförü Çerkes Hikmet'ti; onun da hikayesi Tolstoy'un...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Zeki Demirkubuz'u dinlerken… Bundan otuz, otuz beş sene önce gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda, şansıma hayranı olduğum bir yığın yazarla çalıştığım gazetede karşılaştım. Mesela, Çetin Altan'ı ilk defa Güneş Gazetesi'nde gördüğümde muhayyilemde nasıl bir dev tasarladıysam artık, "bu adam bu kadar ufak tefek miydi?" dedim...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Tolstoy ile Çehov… Ölüm ile hayat! Çehov dindar değildi, hatta Tolstoy'a göre "Tanrıtanımaz"dı. Tolstoy ise dindardı; onun dindarlığı ise ölüm korkusundan geliyordu. Ölüm korkusu Tolstoy'da bir saplantıydı, bu korku hem sanatına hem de özel hayatına çokça sirayet etmişti. Daha sabiyken annesini babasını kaybetmişti. Bir süre sonra...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • "Harp ve Sulh"… Olay Türkiye'de geçiyor! Bazı kitaplar vardır, isimlerini herkes bilir, yazarını herkes tanır, konusunu iki üç cümleyle bile olsa birçok kişi özetleyebilir, birçok kişi o kitaplarla ilgili bir araba dolusu laf edebilir ama o kitapları, onlar hakkında car car konuşanlar da dahil olmak üzere çok az kişi baştan sona...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • İki derviş… Neyzen ile Akif! 1880'li yılların başı, Bodrum'da mehtaplı bir gece, yedi yaşında bir çocuk, Tepecik Kahvesinde tahta iskemlede, babasının yanında, babası birileriyle muhabbette, çocuğun gözleri suyun üzerinde oyun oynayan ışıkta. Ay bakır bir tepsi gibi gökte, gümüş ışıkları yağmur gibi dökülüyor denize. Deniz...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Tehlikeli gürültü! Büyük Rus besteci Dmitri Şostakoviç'a göre, "Sanat, zamanın gürültüsü üzerinde duyulan Tarih'in fısıltısıdır". Bu tanımdan yola çıkarak günümüzün yaşayan en büyük romancılarından birisi olan İngiliz yazarı Julian Barnes "Zamanın Gürültüsü" adında bir roman yazmış ve şu soruyu sormuştu: "Öyle...
          10 ay önce
          DEVAMI
        • Cahit ile Ziya… iki beden, tek yürek! Hakiki dostluk; senin parmağın kesildiğinde onunkinin kanamasıysa eğer, çok nadir rastlanan bir şey olsa gerek. Ömrünün sonuna doğru üç dört dostun varsa eğer, ölürken gözün arkada kalmaz, çünkü tabutuna mutlaka onlardan bir ikisi omuz verecek. Sen dostundan önce öldüysen eğer, kurtulmuşsun, çünkü...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • İsminden nefret eden adam! İsmiyle müsemma insanlar vardır; isimleriyle benlikleri, dış görünüşüyle adları örtüşür, isimlerinin bütün hususiyetlerini üzerinde taşırlar. Bazıları da tam tersi, isimleriyle benlikleri tezat teşkil eder. Babası ona "Nurullah" adını verirken, zihnine üşüşen imajların baskısına mı boyun eğdi,...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • O günlerde Atatürk ölmeseydi! Her devrin kendine özgü dertleri vardır. Mesela bu devrin en büyük derdi iktidar kavgasıdır; gerçi bu dert ezeli bir derttir ama hiçbir zaman bu kadar kızışmamıştı sanırım. İktidarın padişaha babadan kalma bir miras olmadığı, artık sıradan vatandaşların da iktidar yolunda çaba gösterebileceği,...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • Genelev yolunda şairler korosu! Orhan Veli'nin "Oktay'a Mektuplar" şiiri üç kıtadır, her kıta kısa bir mektuptur, ayrı ayrı günlerde yazılmış. Üç mektup da Ankara mahreçlidir. İlkinde 8 Aralık 1937 tarihi var, vakit gecenin saat 9'udur, şöyle: "Kış, kıyamet Macar Lokantası'nda yazıyorum İlk mektubumu. Oktay'cığım Bu gece sana...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • Köylülük bize ne yaptı, biz köylülere ne yapalım? Doğduğum, çocukluğumun geçtiği, anı adına ne varsa onları ilk biriktirdiğim yere, geriye dönüp asıl cennetim orasıymış dediğim köyüme yıllar sonra saçı başı ağarmış, neredeyse ihtiyar bir herif olarak gittiğimde beni en çok şaşırtan şey, her şeyin küçülüp avuç içi kadar kalmış, en uzak gelen...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • Sanatçı, politika ve sahtekarlık! Dünyada olsun bizde olsun edebiyatçılar, sanatçılar oldum olası siyaseti en az sanatları kadar önemserler. Hatta içlerinden bazı büyük sanatçılar, sanatlarını siyasete feda edecek kadar önemser onu. Misal çaldıkları piyanoysa eğer ve piyano slogan atabilirse eğer sabahtan akşama kadar...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • Zamanın denizinde iki ses! Daha önce kitaplarımı okumuş, yazdıklarıma aşina biriyle karşılaşmıştım yıllar önce; oturmuş sohbet etmiştik, edebiyattan, kitaplardan, yazarlardan bahsederken Mehmed Uzun'un da bütün romanlarını okuduğunu söyledi ve "Onun dili ne kadar benziyor sizin dilinize," dedi biraz da bana iltifat yapmak...
          11 ay önce
          DEVAMI
        • Sürgün, varoluş! Her sürgün "tarihin dışına" atılmış bir insandır. Kendini ve mekanı yeniden var etmek, tekrar "tarihin içine sokmak", onun bir parçası haline getirmek ancak edebiyat yoluyla mümkündür. "Tarihin dışında" kalmış o mekanları, oralara sürgün edilen büyük yaratıcılar yeniden var eder; sanatsal...
          11 ay önce
          DEVAMI