Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İdlib harekatının detayları

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İdlib harekatına ilişkin açıklamasının ardından gözler sınıra çevrildi. Habertürk TV muhabiri Mahmut Gürer'in aktardığı bilgilere göre bu sabah saat 06.00'dan itibaren Cilvegözü'nün kuzeyinde yer alan bölgedeki duvarların kaldırılmaya başlandı. Bölgede ciddi bir hareketlilik olduğu bildiriliyor.

        İdlib'e 15 gruptan toplam 800 Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubunun girdiği belirtiliyor. İdlib harekatının ilk etapta ÖSO tarafından başlatılacağı ifade edilirken TSK da destek verecek.

        Astana sürecinde 500 gözlemci askerin bölgeye girmesi konusunda uzlaşıya varılmıştı.

        Bu arada, Reyhanlı-İdlib arasındaki Cilvegözü Sınır Kapısı'ndaki hoparlörlerden de İstiklal Marşı'nın yanı sıra Çanakkale türküleri ve çeşitli kahramanlık şiirleri seslendirildi.

        Harekata ilişkin Habertürk TV'ye değerlendirmelerde bulunan emekli büyükelçi Uluç Özülker, şunları söyledi:

        REKLAM

        Neden böyle bir operasyona ihtiyaç vardır, onu bir tespit etmek lazım. Biliyorsunuz, Halep'ten kaçanlar diğer tarafta Rusya ile işbirliği içinde Astana'da alınmış karardan sonra boşaltma harekatına geçtiğimiz zaman, bütün bu insanların hepsi gelip İdlib'de toplandılar. Burada aşırı nüfus yoğunluğu oluştu. Bunların büyük bir kısmı da bizim desteklediğimiz kişiler. Şimdi burayı bir güvence altına almak lazım. Fakat bu güvence altına alabilmenin en büyük sıkıntısı, esas itibarıyla eski El Nusra, şimdi Tahrir el-Şam.

        Durum böyle olunca, oradaki yoğun yerleşimin bir şekilde güvencesinin artırılabilmesi hem de El Nusra'nın Türkiye'ye doğru giderek yavaş yavaş genişlemesinin de önünün kesilebilmesi için mutlaka burada bir operasyona ihtiyaç vardı.

        Dolayısıyla bu operasyon er ya da geç, şu veya bu şekilde yapılacaktı. Buradaki esas amacımız üç noktada toplanabiliyor. Birincisi bu bölgede sınırlarımızı korumak için El Nusra'nın olabildiğince geriletilmesi ve Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkarılması.

        İkincisi PKK,YPG ve PYD güçlerinin bu gölgelere yayılmacı operasyonlarının önüne geçmek. Sınırlarımızdan uzaklaştırmakla kalmayacağız PYD ve YPG'nin burada bir güç odağı olmasının da önüne geçeceğiz.

        Üçüncüsü, Biz Afrin ile ilgili adımlarımızı attığımız andan itibaren Rusya'da kendi silahlı kuvvetlerini buraya sokmak suretiyle önümüzü kesmişlerdi. Putin'in en son ziyareti sırasında bu konular da ele alınmış olmalı.

        Orada alınmış ortak mutabakatla ortak bir operasyona yeşil ışıl yakılmış. Türk ordusu aslında burada fiilen, işin içinde mutlaka yer alacaktır. ÖSO'yu siz kullanabilirsiniz ama onlar tek başına başarı elde edemiyorlar. Bizim komandolarımız kritik yerlerde müdahale ederek başarı getirecektir.

        "FIRAT KALKANI'NA BENZEMEZ"

        Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar da Habertürk TV'ye yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:

        Fırat Kalkanı'ndaki operasyonlar daha farklı türlü icra edilmişti. 'Harekat nasıl olacak?' sorusuna operasyona katılacak birliklerin öngörüleri şekil verecek. Bizim yorum yapmamız çok doğru olmaz.

        Burada önemli olan şu, Heyet Tahrir Şam nasıl davranacak? Üç seçenek var. Birisi mücadele etmesi. İkincisi beklemesi. Üçüncüsü ise geri çekilmesi.

        İdlib içindeki diğer gruplar ne yapacak? Bu da çok önemli. Diğeri de coğrafyada yaşayan sivil toplumun harekata tepkisi nasıl olacak? Çeşitli öngürüler yapmak mümkün ama Heyet Tahrir Şam gerçeği var.

        Heyet Tahrir Şam'ın Rusların ifadesiyle liderinin yakın zamanda yapılan bir operasyonda yaralandığı ifade ediliyor. Ruslar, Heyet Tahrir Şam liderinin korumalarının da etkisiz hale getirildiğini söyledi.

        Şimdi bu ortamda harekatın başlamış olması, eğer bölgedeki ÖSO unsurları bir şekilde etkisini ortaya koyabilirse çok olumlu sonuçlar ortaya çıkabileceğini öngörmemiz mümkün. Ama iş uzarsa manipülatif bir süreç olacağı kesin.

        Açıkçası 'Fırat Kalkanı Harekatı'yla kesinlikle kimyasının benzemeyeceğini ifade etmek istiyorum. 'Fırat Kalkanı' doğrusal bir harekattı. Ve büyük çoğunluğu transfer olan IŞID'cilere karşı yapılmıştı. Buradaki toplamsal taban direkt Suriye orijinli yani Suriye'nin kendi halkı.

        Biz 'Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin civarında kuvvetle karşı karşıya kaldık. Burada 20 ile 30 bin arasında bir rakam telaffuz ediliyor. En önemlisi sivil halk. Oradaki Suriyelilerin artık gidebileceği bir yer kalmadı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ