Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Müzik SIRMA: İki farklı dünyaya yakın olmak güzel

        Berklee College of Music’te eğitim almak için Amerika’ya taşındı, 4 yıl önce de Contemporary Writing & Production bölümünden mezun oldu. Ve şimdi de New York’ta müzik üretmeye ve farklı tarzları keşfetmeye çalışıyor. Sırma Munyar’dan, sahne adıyla SIRMA’dan söz ediyorum. To Love isimli EP’sinden sonra Illenium ile Drop Our Hearts teklisini çıkardı. Şimdi de yoğun bir şekilde yeni projeleri üzerinde çalışıyor. ABD’de sıklıkla sahneye çıkan SIRMA’yı dediğine göre, seneye daha sık Türkiye’deki sahnelerde göreceğiz. Detayları kendisinden dinleyin... HT Cumartesi'nden Ece Ulusum haberi...

        Parçalarınız kişisel hikâyelerinizden esinlenerek mi ortaya çıkıyor?

        Evet... Ama ben kendimi tematik bir yazar olarak görüyorum. Hikâyelerin kendisinden çok, o bana hissettirdiklerini işliyorum genelde.

        REKLAM

        Başka neler sizde şarkı yazma ya da şarkı söyleme hissi uyandırır?

        Nostaljiyi ve gözlem yapmayı severim. Genelde bazı duyguları, fikirleri içimde biriktirip beklemediğim anlarda patlama noktasına geliyorum ve o patlamalar beni söz yazmaya itiyor. Ama müzik yapmak ve şarkı söylemek, bunlar hep günlük hayatımın bir parçası.

        Berklee College of Music’teki ortamdan biraz söz eder misiniz?

        Bu okul size nasıl bir çevre kazandırmış oldu? Ortamı son derece sıcak, ilham verici ve zihin açıcı... Eğitiminden çok orada edinilen çevre eşi bulunmaz bir tecrübe. Orada edindiğim arkadaşlarımla çalışıyorum hâlâ. Hep birlikte mezun olup New York’a yerleştik. Herkes birbirinin çalışmalarını dinleyerek ve birbirini destekleyerek besleniyor burada. Herkesin kendine özgü bir yeteneği var ve hepsi müzisyen olarak bireyselliğin çok farkında.

        ‘İSTANBUL’DA MÜZİK DÜNYASI DAHA KÜÇÜK’

        Bir sanatçı olarak New York ile İstanbul’un müzik dünyasına etkileri, ilham verdiği noktaları neler sizce?

        New York’taki müzik dünyasıyla İstanbul’daki müzik dünyası arasında dağlar kadar fark var desem yeridir. New York’ta o kadar fazla inanılmaz yetenekli müzisyen var ki... Benim için New York’un en çekici tarafı burada beraber müzik yapma şansı yakaladığım insanlar. Bütün müzisyenler birbirinin konserine gidiyor, birbirinin müziğini destekliyor. Müzisyen çok, ama dinleyicisi az olan İstanbul’dan daha farklı... İstanbul’da müzik dünyası daha küçük ve her ne kadar çok sayıda dinleyici olmasa da özellikle de alternatif tarzlarda müzik yapan müzisyenler için, dinlemeyi seçen dinleyici son derece sadık... Bu iki farklı dünyaya yakın olmak güzel.

        REKLAM

        Müzik uğruna hayallerinin peşinden atılmaya karar verdiğiniz ilk zamanları düşündüğünüzde nasıl hissediyorsunuz?

        Daha naiftim o zamanlar. “Müzik olsun da ne olursa olsun” gibi bir düşünce vardı... Ama şimdi müzik endüstrisi içerisinde yaptığım işlerde, yer aldığım projelerde daha seçici olmaya başladım. Ama o heyecan hâlâ var. Müzisyen olmadığım bir dünyayı hayal bile edemiyorum.

        Gelecek planlarınız neler?

        ‘To Love (Live)’ yayınlanacak ekimde. Şu an yeni 3 parçalık bir EP üzerinde çalışıyorum, 2018’in ilk yarısında çıkacak. 2018 bahar ve yaz ayları için konser hayallerim var, hem burada hem de Türkiye’de. Vaktimin çoğu New York’ta geçiyor, yılda 2 ya da en fazla 3 kez Türkiye’ye gelebiliyorum. Ama hedefim ilerde daha da mobil olabilmek... Türkiye’de konser programları açısından seneye biraz daha aktif olmak istiyorum.

        ‘Yaylı tamburu synth’imsi bir havaya büründürdüm’

        Müziğinizin altyapılarda özellikle ne tarz sound ve detaylar kullanmayı seviyorsunuz?

        Vokal aranjmanları benim için kilit nokta. Bir projeyi kendi adımın altında çıkarıyorsam eğer bilin ki her detayı elimden geçmiştir. Kayıtlarımı evde kurduğum küçük stüdyomda yapıyorum. Şu anda üzerinde çalıştığım EP’de daha fazla vokal bazlı bir altyapı oluşturacağım. Sound olarak ‘To Love’ EP’sinde biraz Avrupai electronica, alternatif pop esinlenmeleri vardı. Farklı bir sürü vintage synth’lerle çalıştım. Şimdi biraz daha az ve öz, sound design’ın daha ön planda olduğu bir proje üzerinde çalışıyorum. Bir yaylı tambur kaydı almıştım onu türlü dijital efektlerden geçirerek synth’imsi bir havaya büründürdüm bir şarkı için geçenlerde mesela... Bakalım neler olacak projenin sonunda!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ