İki kültür bir adada St. Martin!

KUMSAL BEYAZ, DENİZ TURKUVAZ

Levent Özçelik, St. Martin'i kaleme aldı. St. Martin’in en büyük özelliği, 37 muhteşem plajının olması. İncecik beyaz kumu, adayı çevreleyen bütün plajlarda görebilirsiniz. Deniz beyazdan maviye, turkuvazdan koyu maviye bir renk cümbüşüne bürünüyor. Ardınızda palmiyeler, üzerine serildiğiniz incecik beyaz kumlar ve önünüzde alabildiğine deniz; işte Karayipler’i anlatacak en doğru sözcükler...

Marigot dışında, Fransa bölümünün havaalanının bulunduğu Grand Case yerel mimarisi renkli bir yer. İyi restoranlara ve dalışa meraklı olanlar için güzel bir koy. St. Martin’de kaldığımız ikinci otel, Ance Marcel’de harika bir koyda bulunan Meridien’di. Türkiye’deki tatil köylerine benzeyen bir hava hâkimdi burada. Tabii biz otelde vakit geçirmek yerine müthiş plajların tadını çıkardık. Bir katamaranla başka adalara yelken açtık. Canımızın istediği yerde demir atıp kendimizi sulara bıraktık. Bu gezi sırasında gördüğümüz bir adadan bahsetmeden olmaz: Okyanusun ortasında futbol sahasından daha küçük bir ada. Bir ucunda yıllar önce fırtınada karaya oturmuş bir tekne ve önünde kumların üzerinde çardaklı küçük bir lokanta... Otantik yapısı kadar yemekleri de ilginç.

Karayipler’de gulet, yelkenli, katamaran gibi çeşitli teknelerle gezebilirsiniz. Adalar arasında40-50 kişilik küçük uçaklarla seyahat de ilginç.

GECELER EĞLENCELİ

Phillipsburg, Hollanda bölümünün başkenti olduğundan, bölgenin merkezi. Tüm casino’lar da Hollanda bölümünde zaten. Burada gece hayatı Fransa bölümüne kıyasla çok hareketli.

Tabii Hollanda bölümü de güzelim plajlardan nasibini almış. Maho Bay’de diğer plajlardan daha fazla vakit geçirdik. Bazı günler olağanüstü güzel dalgaların kıyıları dövdüğü anlarda orada olmak bizi çok eğlendirdi. Bu arada, Hollanda bölümüyle Fransa kısmı arasında sınır falan yok, dilediğiniz gibi gezebiliyorsunuz. St. Martin’e gelen herkes otomobil ya da 4X4 kiralıyor, fiyatlar çok makul.

KRİSTOF KOLOMB KEŞFETTİ

St. Martin, Karayipler... Adı bile kulağa sıcak geliyor değil mi? Bu adaları büyük kaşif Kristof Kolomb vakti zamanında, kesin bir tarih vermek gerekirse 1492 yılında birer birer “keşfetmiş”. Adalara ilk ayak bastığında Arhawak yerlileriyle karşılaşmış. Kolomb, her keşfettiği adaya Hıristiyan takvimindeki tarihlere göre kutsal günlerin adlarını vermiş. Yani St. (Aziz) ön takısı buradan geliyor; St. Martin, St. Barthelemy gibi.

Sonraki yıllarda adalar ya Amerika ile Hollanda, İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletleri arasında paylaşılmış. St. Martin, 1648’de bir anlaşmayla iki ülke arasında paylaşılan, güneyi Hollanda, kuzeyi Fransa’da kalan minik bir ada olarak tanımlanabilir. Bugün yaklaşık 80 ayrı milletten insanın bir arada yaşaması nedeniyle “arkadaş adası” olarak tanımlanıyor. Hollanda bölümünde İngilizce, Fransa bölümünde ise Fransızca konuşuluyor.

St. Martin deyince akla hemen kumarhaneler gelebilir. Ancak, “içinde kumarhanelerin de bulunduğu küçük bir cennet” tanımı çok daha yerinde olacaktır. Fransa bölümünün başşehri Marigot, Hollanda’nınki ise Phillipsburg.

Marigot’ta büyük bir marina ile etrafında gece-gündüz keyifli vakit geçirilebilecek kafe ve barlar var. Merkezdeki mağazaların dışında, sahilde bulunan ve yöresel kıyafet, eşya, takı satılan rengârenk pazaryeri ilgi çekici. St. Martin, alışveriş için ideal, çünkü vergi ödemiyorsunuz. Pazaryerinden görünen tepede, 16. Louis döneminden kalma Saint Louis Kalesi var. Arhawak’ların İzinde Müzesi ise Marigot’un çıkışında.

ST. KİTTS MAYMUNLARI

Hollanda bölümünde bir botanik bahçesi ve hayvanat bahçesi var. Çeşitli ağaçlar, bitkiler, St. Kitts maymunları, papağanlar, timsahlar ilginizi çekiyorsa birkaç saatinizi onlara ayırmalısınız.