Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘İnanılmaz derecede domates, kabak, patates çöpe gidiyor’

        Olcay Silahlı (30), Kuleli Askeri Lisesi mezunu. Kara Harp Okulu’ndan ayrılıp İTÜ İşletme Mühendisliği bölümüne giriyor ve mezuniyetinin akabinde önce danışmanlık sektöründe daha sonra pazarlama departmanında iş hayatını sürdürüyor. 6 yıllık iş tecrübesinden sonra Aralık 2016’da, ortağı Bilgisayar Bilimleri mezunu Arda Eren’le Fazla Gıda’yı kuruyor. Söyleşi boyunca göreceksiniz ki Fazla Gıda, çok önemli bir meseleyi kalbinden yakalamış bir girişim. Türkiye’de henüz tüketilebilir durumdayken çöpe giden gıdanın maliyeti yıllık 30 milyar TL. Yani her yıl ülkece, GSMH’nin yaklaşık yüzde 1’ini çöpe atıyoruz. Geçen yıl Birleşmiş Milletler’in dünyada bu alanda desteklemeye değer bulduğu 9 kuruluştan biri olan Fazla Gıda Türkiye’nin gıda atığı sorununu kaynağında engellemeyi hedefliyor. Olcay Silahlı, “Fazla Gıda”yı anlatıyor... HT Pazar'dan Alihan Mestci'nin haberi...

        REKLAM

        Fazla gıda nedir?

        İnsan tüketimiyle sonuçlanmayan her tür gıda, atık oluyor. Bozuk değil, fazla gıda bu...

        Türkiye’de ne kadar “fazla gıda” var?

        Gerçekten çok. Fazla gıdanın yüzde 70’i yenebilir; hijyen, besin kalitesi, son kullanma tarihi anlamında tüketilebilir. Bunları çöpe atıyoruz maalesef. Türkiye’deki toplam gıda atığı maliyeti 214 milyar TL. Bunun yarısı ev içinde, diğer yarısı endüstride. Bitmiş, hazır mamul anlamında 50 milyar TL’lik gıda artığı var. Bunun 30 milyar TL’si bağışlanabilir. 1 Şubat’tan beri 250 tondan fazla gıda kurtardık. 2018 hedefimiz minimum 3 bin 500 ton... 7 yılda 3 milyar TL’lik ürünü dolaşıma sokmayı hedefliyoruz.

        Sadece büyük şehirlerde misiniz şu anda?

        9 şehirdeyiz. Hazirana kadar Türkiye’nin her yerinde olacağız. Gıda atığı haritasını çıkarıyoruz.

        REKLAM

        Bu şehirlerden toplanan verilerden ne sonuçlar çıkıyor?

        En çok domates atığı yapıyoruz. İnanılmaz derecede... Yazın kabak atığı çok. Toplu satış noktalarında en çok patates çöp oluyor, tonlarca yığılıyor. Veri analizi yapmaya devam ediyoruz. Bugün aynı firmanın farklı mağazalarındaki atık davranışlarının farklı olduğunu görüyoruz. Muhitlere göre sosyolojik yapı, ürün katalogları değişiyor. Ataşehir’de ananas atığı görülürken Büyükçekmece’de patates atığı çıkıyor. Et de çok artıyor. Sosis, sucuk, salam, somon fileto, bağışa gidiyor. İşlenmiş, paketli, vakumlu, son kullanma tarihi (SKT) üzerinde, 2-3 günü kalan ürünler...

        ‘MARKETLERE ODAKLANDIK’

        Fikir nasıl çıktı?

        Hem finansman hem de teknolojik altyapı anlamında sürdürülebilir bir iş olsun istedim. Ortağım Arda’ya gittim. Uzun araş- tırmalar neticesinde şunu gördük: Gıda atığını önlemek için başlanacak yer marketler. Hem yüksek miktarda hem iyi kalitede ürünler her coğrafyada çıkıyor, dolayısıyla zincir marketlere odaklandık. Bir yandan da bir dernek kurduk. Kenya’da etkilendiğim bir model bu. Fazla Gıda, bir anonim şirket. Buradan elde edilen kâr, kurduğumuz derneğe yönlendiriliyor. Gıda Kurtarma Derneği, ülkedeki gıda bankacılığı altyapısının gelişimi için know-how sağlıyor.

        REKLAM

        Şirketin kuruluşundan bu yana neler yaptınız?

        Hızlı büyüdük; 9 kişi olduk. Şubatta Migros’un bir mağazasıyla pilot uygulamaya başladık. Martta Carrefour’la anlaştık, haziranda Metro’yla... 66 mağazadayız.

        Marketler niye bu yöntemi tercih ediyor?

        Sıcak bakmamaları için hiçbir sebep yok. Bu, atık yönetimidir. Önce “ürünü insana bağışlayabilir miyim” diye düşünmeleri gerekiyor. Yasal olarak böyle bir zorunluluk yok; olmasın da... Kendilerinin yapması daha doğru...

        Öte yandan bu bir sosyal sorumluluk projesi...

        Sosyal sorumluluk projesi dediğiniz şey, bir yerde başlayıp bitiyor. Biz bunu bir atık yönetim şekli olarak değiştirmeye odaklanıyoruz. Temizlik, verimlilik ve zaman kazancı sağlıyoruz. Ayrıca gıda bağışı yapıldığı zaman, firmalar bunu yüzde 100 kanunen kabul edilebilir gider olarak yazıp vergi muafiyeti kazanıyor. Üst sınır yok. Şirket zarar etse de bir sonraki seneye devredilebilir.

        REKLAM

        ‘ALTYAPI AÇIĞI BÜYÜK’

        Meclis’e de gittiniz...

        Gıda Bankacılığı Geliştirme Alt Komisyonu’nda bu konuyu iki rapor halinde sunduk. Vergi teşvikini artırmaya çalışıyoruz.

        Sizce doğru reçete nedir?

        Gıda bankaları fazla gıdanın toplanıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığı yerler. Almanya’da 911 gıda bankasının 2 bin aracı, her gün gıda bağışı topluyor. Türkiye’de gıda banka sayısı 50’yi, araç sayısı 10’u geçmez. Çok büyük açık var. Bunun kapanması lazım önce.

        Devlet ne yapabilir?

        En büyük sıkıntı araç... Devlet için çok büyük para değil; Türkiye çapında 200 tane araç alımı yapsa, gıda bankalarının bütün operasyonu değişir. Parası olmadığı için araç alamayan çok dernek var. Geçen oldu; 3.4 ton soğan var elimizde... Fileli, müthiş durumda, sadece fazla alınmış. İki gün uğraştık, ancak araç bulduk. Ya da bir TIR dolduracak üzüm var; araç yok! Yönetilemiyor; “Müdüre sorayım” derken akşam oluyor.

        REKLAM

        ‘NAKDİ YARDIMA ALIŞIĞIZ

        Türkiye gıda bankacılığını nasıl uyguluyor?

        Ayni yardım yapmaktan ziyade, nakdi yardıma alışığız. Bu, gıda bankacılığı faaliyetlerine de sirayet etmiş. Meclis’te de bunu anlattık. Devletin, kaymakamlıkların yüksek sosyal yardım bütçeleri var. 2 ay SKT’li tonla ürün çöpe giderken, aynı ürünün 1 yıl SKT’lisini satın alıyorlar. Bu bütçeyle 100 gıda bankası açılır. Ülkede ihtiyaç sahiplerine yardım yapabilecek kadar gıda var. Biz gıdayı verelim, devlet altyapıyı geliştirsin... ABD’de, Almanya’da ben hiç görmedim gıda satın alındığını.

        Büyük verimsizlik...

        Herhangi bir belediyenin bir aşevine yılda 4 milyon TL gibi bir para harcadığını biliyoruz. Bu verimsizliği engelleyebiliriz. Örneğin bizim platformumuzdan bir aşevi, satın almayı durdurdu, tamamen bizden gelen meyvesebzeyle çalışıyor artık ve 3 katına çıkardı yardım ettiği aile sayısını. Bunun zorluğu da şu tabii: Mevcut durumda personel parayla satın alıyor, ayağına geliyor, pişiriyor. Biz diyoruz ki “Satın alma, ayağına gelmesin, sen git araçla topla gel, ayıkla...” “Kim uğraşacak bununla” denebilir. Ama uğraştığında ülke ekonomisinde inanılmaz bir verimlilik sağlıyor.

        REKLAM

        Bir de “son kullanma tarihi” meselesi var...

        Son kullanma tarihi veya tavsiye edilen tüketim tarihi, ürünün en iyi kokusunu, en iyi lezzetini, en iyi kıvamını kaybettiği dönem demektir. SKT’ye geldiğinde besin değerini bile kaybetmez. Aslında “en iyi lezzet aldığınız dönem” manasına gelen bir ibare konulmalı...

        Siz SKT’yi geçen ürün bağışlamıyorsunuz...

        Bağışlamıyoruz. Ayrıca gıda bankası, bağışlanan ürünleri kontrol etmek ve durumunu incelemekle sorumlu. Bunun takibini de yapıyoruz. Hızlı bir şekilde dağıtıp tükettirmek lazım. Bu arada ülkede - İstanbul’da oturunca çok görülmüyor belki ama - inanılmaz ihtiyaç var. “SKT’si 2 gün kaldı diye şikâyet almıyor musunuz” diye soruyorlar; diyorum ki “İnsanlar aç, sen ‘şikayet aldın mı’ diye soruyorsun”... Türkiye’de her 7 kişiden biri açlık sınırının altında yaşıyor. Bağışlanabileceklerin hepsini versek aç kalmaz.

        REKLAM

        ‘Atmayın, konserveleyin’

        Size sade vatandaş da üye olabilir mi?

        Almanya, İngiltere gibi altyapımız olsa olabilirdi. Diyelim ki evde 5 kilo soğanım var, vermek istiyorum ama 5 kilo soğan için oraya gelecek araç yok. Daha kötüsü, 200 kilo tertemiz sebze varken araç gelmiyor. Göz göre göre çöpe gidiyor. Herkes bunu konuşursa farkındalık artar. Bunu yapabilecek olup yapmayan bir sürü belediye var.

        Evde ne yapılabilir?

        İhtiyacından fazlasını almamak çok önemli... İkincisi, o günün yemek planlamasını buzdolabında çürümeye yakın gıdaları değerlendirerek yapın. Ayrıca evde kurutma, konserve yapılabilir. Domates atığı inanılmaz seviyede; atmayın salça yapın, konserveleyin.

        Fazla Gıda nasıl işliyor?

        “Her mağazanın bir hesabı ve ürün kataloğu var. Personele eğitim veriyoruz; ‘Bu patlıcan bağışlanabilir, bu patlıcan bağışlanamaz’ diyoruz. Personel, bağışlanabilir ürünleri topluyor; Fazla Gıda platformunda işaretliyor, miktarını giriyor, bir ilan oluşturup ‘Yarın şu saatte ürünleri al’ diyor. İlandaki ürünleri toplayabilecek, gıda bankacılığı yapmaya kanunen uygun kurumlar başvuruyor, bir onay kodu alıyor, ürünleri topluyor, kalite kontrolünü yapıyor, sisteme giriyor. Bu ürünler, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak şartıyla toplanıyor... Bunu da takip ediyoruz...”

        REKLAM

        BM destekli 9 girişimden biri

        BM 2015’te 17 küresel hedef belirledi. Fazla Gıda, “iklim eylemi”, “açlığa son”, “sorumlu üretim-tüketim” ve “sürdürülebilir şehirler-toplumlar” hedeflerini benimsedi. 2017’de BM, dünyada bu alanda destekleyeceği 9 girişimden biri olarak Fazla Gıda’yı seçti. 2017 Cenevre Sosyal Fayda Zirvesi’nde de Türkiye’yi temsil eden tek Türk girişimiydi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ