Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İsminizi seviyor musunuz?

        İsmimden şikâyet ettiğimi söyleyemem. Ancak çoğu kez adım kayıtlara geçecekse ve bunu sözlü olarak beyan ediyorsam, Aker’i, Akel anlamaları kaçınılmaz oluyor. Ben de üstüne basa basa soyadımın son harfini anlatmak için “Rize” diyorum. Yine de şanslıyım; açıkçası ismimden memnunum. Bir de isminden memnun olmayanlar var. Evet azınlıktalar, ama varlar. Online anket yapmayı sağlayan Tellwut isimli sitede 2013’te yapılan, 1844 katılımcılı “İsminizi seviyor musunuz?” anketine yüzde 79 “Evet” yanıtını vermiş. Bu anketi küçük bir deneyle pekiştirdim. Geçen hafta pazartesi, gazetemizin haber toplantısı sırasında herkesin isminden memnun olup olmadığını sordum. Soruya ilgi beklediğimden fazlaydı. Sonuçlara göre anket haklı çıkıyordu. Üşenmedim, 100 kişiye de sordum, 83’ü adını sevdiğini, 17’si ise sevmediğini söyledi. HT Pazar'dan Mete Aker'in haberi...

        Çoğu zaman yaş almış kişiler dahi isminin onları yaşlı gösterdiğinden şikâyet ederken, bir de aile büyüğünün isminin, bebeğe verilme geleneği var. Bu sadece Türkiye’yle de sınırlı değil. Mesela biriyle tanışıyorsunuz ve ismi Halime. Pek 30’lu yaşlar gibi duyulmuyor. Ama aslında insanlar isimleri gibi görünmeye yatkınlar.

        Geçen yıl ABD’de yayımlanan Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’nde yer alan bir araştırmada, (Journal of Personality and Social Psychology) araştırmacılar insanların fotoğraflarını deneklerin önüne koydular ve 4 kişilik olası isim listesinden, adını tahmin etmelerini istediler. Denekler tahminlerinde yüzde 38 oranında başarıya ulaştı. Oysa matematiksel olarak yüzde 25 tutturma şansları vardı. Araştırmacılar buna benzer 8 çalışmada benzer sonuçlar buldu. Bu aslında “onomastik” ismi verilen, dilbiliminin özel isimleri inceleyen bir dalıyla ilgili bir konu. Mesela, ekonomist David Figlio 2005’te yaptığı araştırmasında, kadın ismine sahip erkek çocukların daha geleneksel erkek ismine sahip erkek çocuklarla karşılaştırıldığında ortaokuldaki davranışlarında daha orantısız davranma eğiliminde olduğunu söylüyor.

        Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’nde State University of New York akademisyenleri tarafından 2002’de yayınlanan bir başka araştırma ise insanların kendi isimlerine benzeyen yerlerde oturduklarını ve benzer isimli meslekleri olduğunu iddia ediyor. Mesela Louis isimli kişilerin St. Louis’de herhangi birinden daha çok oturduklarını söylüyorlar. Buna birkaç örnek de bizde var. Oyuncu Akasya Asıltürkmen, Pera adını verdiğini kızı doğduğunda Pera’da oturuyordu. Okan Bayülgen ise kızının adını İstanbul koymuştu. Aynı araştırmada Dennis ve Denise’lerin daha çok dişçi (dentist) olduğu savunuluyor. Öyleyse sanırım İstanbul Gümüşsuyu, Mete Caddesi’nde oturma ihtimalimi düşünmeliyim. Yoksa bir Hun İmparatoru edasıyla Çin’e mi gideceğim?

        YA İSMİNİZ SİZİ DELİRTİYORSA...

        Neyse, meslek demişken 1948’de Harvard Üniversitesi’nde iki profesör, son zamanlarda mezun olmuş kişilerin isimlerinin akademik performansları üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığına bakarak 3 bin 320 erkekle ilgili bir çalışma yayınladı. Sıra dışı isimleri olan erkeklerin, daha yaygın isimlere sahip olanlardan daha fazla sigara içtikleri veya psikolojik nevroz belirtilerinin ortaya çıkma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldular. Mike’lar gayet iyiydi, ama Berrien’lar sorun yaşıyordu. Nadir isimlerin, taşıyıcılarında olumsuz bir psikolojik etkiye sahip olduğuna inandılar. Oysa kimi ailelerde yeni doğan bebeklerine farklı bir isim bulabilmek mesai isteyen bir süreç bile oluyor. Yıllar ilerledi, aksi görüşler de ortaya çıktı. 1984’te, psikolog Debra Crisp ve meslektaşları, daha yaygın isimlerin daha çok beğenilmesine rağmen bir kişinin eğitim başarısı üzerinde hiçbir etkisi olmadığını söyledi. Eğitim başarısı bir yana, 2004’te ekonomi uzmanları Marianne Bertrand ve Sendhil Mullainathan’ın American Economic Review’de yayınlanan araştırmaları çarpıcı sonuçlar veriyor. Chicago ve Boston gazetelerinde yer alan ilanlara 5 bin başvuru yapan araştırmacılar, daha çok beyazlarla özdeşleşen isimlerin siyahlara oranla yüzde 50 fazla geri dönüş aldığını buldular. Aslında bu durum ABD ile sınırlı da değil. Mesela, 2006’da Stockholm Üniversitesi’nden Mahmood Arai ve Peter Thoursie’nin yaptığı araştırmada, Slav, Asyalı ya da Afrikalı isimleri İsveççe isimlerle karşılaştırdı. Yani Kovacevic ve Muhammed’i Lindberg ve Johnson ile... Araştırmaya göre, yeni isimler alan göçmenler, diğerlerinden ortalama yüzde 26 daha fazla kazanç elde ettiler. İsimler tüm dünyada olduğu gibi İsveç’te de yoruma açıktı. Bakın Friedrich Nietzsche ne diyor: Doğrular ve yanlışlar yoktur, sadece yorumlar vardır.

        Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2017’de Türkiye’de doğanbebeklere konulan isimlerlerde kızlarda Zeynep, erkeklerde ise Yusuf ilk sırada tercihedildi. Kızlarda en popüler isimler sırasıyla: Elif, Defne, Hiranur ve Ebrar, erkeklerde iseYusuf’tan sonra Eymen, Ömer, Emir ve Miraç... 2001-2010 yılları arasında doğanlaraen çok verilen 5 kadın ve erkek adı: Zeynep, Elif, İrem, Merve, Fatma. Yusuf, Mehmet,Mustafa, Ahmet, Furkan. Nüfus kütüklerine kayıtlı, en çok kullanılan soyadlarda ilk5’te ise Yılmaz, Kaya, Demir, Çelik, Şahin bulunuyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ