Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İZMİR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye - ABD ilişkilerine yönelik, "Her şeye rağmen Münbiç işi olumlu bir adımdır. ABD ile işleri görüşerek, konuşarak çözmekten yanayız. İlişkilerimizi bozmaktan yana değiliz." dedi.

        Başbakan Yıldırım, CNN Türk'te yayınlanan "Seçime Doğru Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

        Yıldırım, ABD'nin terör örgütünü ciddi anlamda silahlandırdığı hatırlatılarak, "ABD'ye güvenilip güvenilmediğinin" sorulmasını üzerine, güven meselesinin ayrı bir şey olduğunu, ülkeler arasındaki ilişkilerde güvenden ziyade karşılıklı önceliklerin, çıkarların bulunduğunu ifade etti.

        Münbiç'te terör örgütlerinin varlığının Türkiye'nin çıkarına olmadığını, Türkiye'ye bir tehdit özelliği taşıdığına dikkati çeken Yıldırım, ABD'nin Türkiye'nin köklü, çok boyutlu, NATO ortaklığından tutun savunma sanayinde yıllardır iş birliği yaptığı bir ülke olduğunu bildirdi.

        Yıldırım, "Hal böyleyken ABD kalkıyor can düşmanımız terör örgütleriyle iş tutuyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bunu bize bizzat dedikleri şey şu; bu bir tercih değil, bu bir mecburiyet. Bize göre mecburiyet değil. Biz nasıl Afrin bölgesinde, Fırat Kalkanı bölgesinde bu temizliği yaptıysak orada da yapabilirdik. Ama bunu tercih etmediler, onları tercih ettiler. Artık DEAŞ kaldı mı piyasada. Bitti. O halde neyi bekliyorlar? Dolayısıyla bizim beklentimiz NATO'daki müttefikimiz ABD'nin bir an önce bu çapulcuların elinden silahları alması ve bize yönelik tehditlerin ortadan kalkması." dedi.

        - Brunson meselesi

        Başbakan Yıldırım, "ABD Türkiye'nin önüne S-400 ve rahip Brunson'u koymasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, ABD ile FETÖ darbesiyle beraber ilişkilerin gerildiğini anımsatarak, Türk kamuoyunun darbe girişimini yapan FETÖ'nün ısrarla verilmemesini hayra yormadığını belirtti.

        Vatandaşın "ABD niye vermiyor, acaba arkasında bir iş mi var?" sorusunu sorduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

        "Yoksa bu adama niye sahip çıkıyor. 251 şehidimiz, 2194 gazimiz var, memleket uçurumun eşiğinden döndü. Bu alçak örgüt Türkiye'de bu faaliyetleri yapıyor. Her şey ayan beyan belliyken hiç vurdum duymaz bir şekilde bir işlem de yapılmıyor, iade de yapılmıyor. Buradan ikili ülke arasında bir gerginlik olduğu artık bir sır değil. Bunun üzerine tuttular Zarrap davası, Hakan Atilla davası gelince ilişkiler biraz daha gerildi. Onların da burada rahip Brunson'u var, konsoloslukta çalışanlar var. Şimdi diyorlar ki, 'Bizim orada tutuklu vatandaşlarımız suçlu değil, onları bırakın.' Ne demek bu kardeşim? Biz 'Orada darbeyi yapan adamı verin' diyoruz, ses yok. Hakan Atilla'nın bu işlerle hiç alakası yok, mahkeme ettiniz, hapse çarptırdınız. Böyle çifte standart olur mu? Siz de hukuk devletiyseniz Türkiye de hukuk devleti. Mahkemeler bakıyor, hakkında ciddi iddialar var, iddialar sabit değilse zaten sonunda serbest kalır, sabitse şeriatın kestiği parmak acımaz. Bu kadar basit. Ben isterim, benim hukukum üstündür. Bana göre hareket edin, sizinkileri boş verin. Böyle bir mantık olmaz. Devletler arasında güce göre hukuk taksimatı olmaz. Ya hukuk devletisiniz ya değilsiniz. Hakan Atilla, Zarrap davası tam bir komediydi. Hepimiz izledik, nerede hukuk. FETÖ'cülerin Türkiye'den illegal yollardan temin ettiği evraklarla, bilmem nelerle dosya hazırlayıp yargılama yapıyorsunuz."

        - "Münbiç işi olumlu bir adımdır"

        Yıldırım, her şeye rağmen Münbiç konusunun olumlu bir adım olduğuna değinerek, "Biz ABD ile işleri görüşerek konuşarak çözmekten yanayız. İlişkilerimiz bozmaktan yana değiliz. Ama 'Ne pahasına olursa olsun', bunu bizden beklerlerse bu yanlış olur. Türkiye alternatifsiz değil. Türkiye onların, gönülleri geldiği, canları istediği zaman savunma sistemi verecekleri, istemediklerinde 'bir dakika' diyecekleri bir ülke değildir. Onun için biz milli, yerli sanayimizi geliştiriyoruz." ifadesini kullandı.

        Başbakan Yıldırım, F-35'in ABD'nin tek başına bir projesi olmadığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "F-35'te biz de varız. Proje ortağıyız. Bizim savunma sanayi firmalarımız buraya iş yapıyor, ciddi anlamda parça yapıyorlar, gönderiyorlar. Kaldı ki orada da açıkladılar, F-35'lerin iki tanesin teslimi yapılıyor. Tören yapılacak. Ondan sonra uzun bir süre, iki yıl boyunca bizim pilotlarımız orada eğitim görecek. Devamı da gelecek. 2023'e kadar yüze yakın uçaktan bahsediyoruz. Ümit ederiz ilişkiler daha fazla gerilmez. Çünkü Türkiye, NATO’nun köklü bir ülkesi, ABD’den sonra en güçlü ülkesi. NATO içinde böyle bir çelişki, çatışma ortamı NATO’nun bölgedeki etkinliğini, gücünü de önemli ölçüde olumsuz etkiler. Bunu da dikkate almak lazım."

        "ABD'nin tavrını hasmane olarak nitelemek mümkün mü?" sorusuna Yıldırım, şu yanıtı verdi:

        "Hasmane olarak düşünmüyorum. ABD değişik. ABD içinde 8 tane ABD var. Değişik menfaatlerin peşinde olan, değişik lobilerin hedeflerini, amaçlarını gözeten yapılar var. Bu yapıların işte Türkiye'nin İsrail politikasını hoşuna gitmeyenler, Türkiye'nin Ortadoğu politikasını beğenmeyenler, Türkiye'nin AB ilişkilerini veya Rusya ile ilişki geliştirmesinden hoşlanmayanlar birtakım faaliyetlere girişiyorlar. Ben olayı topyekun ABD'nin bize karşı bir tavrı olarak düşünmüyorum."

        - "Kötü komşu kiracıyı ev sahibi yaparmış"

        Yıldırım, F-35 sürecinin daha hemen bitmeyeceğini belirterek, Temsilciler Meclisinden, Senatodan geçtiğini, sonra ayrı ayrı kabul edildiğini, bunların sonra birleştirileceğini, tekrar oylanacağını bildirdi.

        Yıldırım, "Sonra da başkanın önüne gelecek. Başkan kabul ettikten sonra anlam ifade edecek. Bu süreçler devam ediyor. Onun için buna çok takılmamıza ihtiyaç yok. Yani 74 Harekatı’nda da (Kıbrıs Barış Harekatı) ABD bize ağır bir ambargo uyguladı. Ne oldu? Kendi gemimizi, helikopterimizi yapar hale geldik. Akıllı mühimmatımızı, İHA'larımızı, SİHA'larımızı yapar hale geldik. Kötü komşu kiracıyı ev sahibi yaparmış derler, o da bu misal yani. En fazla bu olur." dedi.

        - "S-400 bir mecburiyettir"

        ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeu'nun kongrede yaptığı konuşmada, "Amacımız Türkiye'nin NATO içinde gerçekleştirmek istediğimiz hedeflere uyacak şekilde NATO'ya yeniden katılımını ve NATO'nun çabalarını zayıflatacak adımlardan kaçınmasını sağlamak" dediği hatırlatılarak, "Türkiye - Rusya ilişkisi yüzünde mi NATO'dan uzaklaştı?" şeklinde soruya karşılık Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

        "Biz mi sebep oluyoruz ona. Rusya asırlardan beri komşumuz, ABD komşumuz değil. Komşumuzla biz gayet tabi iyi geçineceğiz. Bunu getirip NATO ile ilişkilendirmeyi çok anlamlı bulmuyorum. NATO ayrı Rusya ayrı. Rusya ile ticaret, turizmimiz var. Suriye'de çözüm için iş birliği yapıyoruz. Enerji iş birliğimiz hat safhada. Onlar 'Rusya ile ilişkileri azaltın' deme hakkına sahip değil ki böyle bir şeyi nasıl bizden beklerler. Biz NATO sistemi içinde savunma ihtiyaçlarımızı görmeyi çok arzu ederdik. Hani nasıl onlar 'PYD, YPG bir tercih değil, mecburiyet' diyorlar ya bizim de S-400 bir mecburiyettir. Biz hem ABD'den hem Avrupa'dan, NATO ülkelerinden bu sistemleri istedik. Suriye'den ha babam roketler, füzeler geliyor, istedik vermediler. Vermeyince ne yapacağız? Oturup bekleyecek halimiz yok, tedbirimizi alacağız. Yaptığımız bunda ibaret. S-400'ler NATO savunma sistemine aykırılık teşkil etmiyor. Yunanistan'da var, ona niye laf etmiyorlar? Yunanistan NATO ülkesi değil mi? Tamamen çifte standart. Şimdi Kıbrıs Rum Kesimi almaya çalışıyor. Oralarda görmezden gelip Türkiye olunca farları dikmek artık bu çifte standart olduğu aşikar."

        - "Hiçbir yerden uzaklaşmıyoruz"

        Yıldırım "Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor mu, AB'den uzaklaşıyor mu?" sorusuna da "Biz hiçbir yerden uzaklaşmıyoruz." yanıtını verdi.

        Türkiye'nin coğrafyasının Avrupa olduğunu aktaran Yıldırım, Türkiye'nin Asya ile Avrupa'nın ortasında iki medeniyeti birleştiren, Doğu ile Batı arasındaki çatışmaları ortadan kaldıran bir stratejik bölgede bulunduğuna işaret etti.

        Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin AB hedefinde herhangi bir sapma olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

        "Ama bu tek taraflı bir iş değil. AB'nin özellikle İngiltere'nin çıkışından sonra kafası karıştı, kimyası bozuldu. Birliğin vizyonu yok. Gelecek vizyonunu AB belirlemesi lazım. Nereye gidecek. Cami kapatmakla, ırkçı söylemleri artırmakla, İslam düşmanlığına göz yummakla Avrupa geleceğini bulamaz, inşa edemez.

        Eşit şartlarda oturup tam üyeliği konuşacağız. Biz buradayız. Beklemişiz yarım asır, önemli değil. AB'nin ne zaman aklı başına gelirse, Türkiye'yi birliğe davet ederse biz hazırız. Bugüne kadar biz üzerimize düşen bütün vecibeleri yerine getirdik. En son 18 Mart 2016 anlaşması vardı. Göçmen değişimine karşılık vize kolaylığı, vizelerin kaldırılması. Bütün bunların Türkiye tarafı üzerine düşeni yaptı, şimdi bizim beklediğimiz artık vizesiz giriş çıkışların başlaması. Hedefimiz budur. Bunları AB ile görüşmeyi arzu ediyoruz. "

        Yıldırım yeni dönemde vize konusunun, Gümrük Birliğinin yenilenmesinin öncelikli konulardan, yarım kalan fasılların tamamlanmasının önemli konulardan olacağını kaydetti.

        (Sürecek)

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler