Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kar tanesi jenerasyonu

        Bu kış sokaklar beyaza bürünmeye başladığında “Yollar kapanacak”, “Hayat duracak” gibi endişelere kapılmadan, her bir kar taneciğine ayrı bir gözle, özenle bakın. Zira siz de gökten süzülerek düşüşünü izlemeye doyamadığınız o kar taneciklerinden biri olabilirsiniz, değilseniz de etrafınızda onlarcası var.

        Buluttaki su buharının soğuk havayla beraber çok ince buz parçalarına dönüşmesiyle oluşan, her bir kristali birbirinden farklı bu eşsiz güzellikler artık bir jenerasyonun ismi. Geçen yıla damgasını vuran sözcükler arasında olan ‘kar tanesi jenerasyonu’, aslında güçlükler karşısında eriyen bir jenerasyonu anlatıyor. Geçen yıl Financial Times ve dünyaca ünlü prestije sahip Collins Sözlüğü tarafından yılın sözcükleri arasında gösterilince yaygınlaşan tanımın daha öncesi de var. Beyazperdeye de uyarlanan, 1999’da Chuck Palahniuk tarafından yayımlanan “Dövüş Kulübü” kitabındaki “Özel değilsiniz, hiçbiriniz kar tanesi kadar güzel ve eşsiz değilsiniz” sözleriyle ‘kar tanesi’ bildiğimizin çok ötesinde bir anlam kazandı ve bir jenerasyonla anılmaya başlandı.

        REKLAM

        AĞACA TIRMANMAKTAN BİLE ÇEKİNEN NESİL

        Gelin dünyada bir akım haline gelen kar tanesi jenerasyonunu daha yakından tanıyalım. Çok steril, güvenli ortamlarda üzerlerine titreyerek büyütülmüş, nazlı, kendilerini eşsiz sanan ‘kar tanesi jenerasyonu’ devamlı bir ruhsal çöküntü içindedir. Teknolojinin sosyal ilişkilerini harap etmesinden dolayı asosyal ve depresif olmalarının yanında sanki dünyadaki tüm felaketler onları bulacak gibi pimpiriklidirler, risk almaya ödleri kopar, sadece güvenli limanlarda kalmak isterler. Konuşmacı, yazar ve aynı zamanda avukat olan Dr. Shola Mos-Shogbamimu, dünyada şans bir türlü onlara gülmemiş, dünyanın en tehlikeli yerinde yaşadıklarını zanneden bu jenerasyonun haberlerde duyduklarına bile gerektiğinden fazla reaksiyon verdiğine, en ufak olumsuzluktan fazla etkilendiğine dikkat çekiyor. Bu arada diğer jenerasyonlara göre kar taneleri duygularını daha açık şekilde gösteriyor, devamlı duygusal gelgitler yaşıyor, ağlıyor, bağırıyor, çevrelerine yerli yersiz güceniyorlar. Kendileriyle uyuşmayanlara karşı savunmasız hisseden kar taneleri, kendi gibi olmayanı dışlıyor, istekleri her şey emirlerine amade olduğundan zamanla doyumsuz hale geliyor.

        REKLAM

        Öte yandan araştırmalar kar tanelerinin sadece duygusal değil, fiziksel olarak da zayıf oldukları konusunda hemfikir. Hemen yorulan, biraz yoğun çalışsa günlerce kendine gelemeyen kar tanecikleri, pes etmeye dünden razı. Dolayısıyla pamuklara sarılıp sarmalanan bu jenerasyon, devamlı iş değişikliği yapmasıyla da eleştiriliyor. O isimlerden biri de King’s College London’dan Prof. Baroness Wolf... Wolf, neden tatmin olacaklarını bilmediği bu neslin memnuniyetsizliğinden mustarip akademisyenler arasında. Bu arada kar tanesi jenerasyonu, fizyolojik olarak da daha güçsüz. ABD’nin Kuzey Carolina bölgesinde geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre bu neslin özellikle erkeklerinin elleri ve kolları da babaları kadar güçlü değil. Ağaca tırmanmaktan bile korkan jenerasyonu daha sert eleştirenler de var. ABD’li yazar Bret EastonEllis “Küçük kar taneleri” diye hitap ettiği jenerasyonu zayıflık ve narsistlikle suçluyor. İngiliz yazar Simon Sinek de “Narsist ve tembel” olarak nitelediği kar tanelerinin tek bir şeye odaklanamadığını, her istediklerini yapabileceklerini sandıklarını, ben merkezci olduklarını söylüyor. Uzmanlaragöre kendilerine toz kondurmayan bu jenerasyonun, selfie merakı da kendilerini etrafa mutlu gösterme çabasından kaynaklanıyor.

        ‘FRANKENSTEIN’IN CANAVARI YAPAN BİZİZ’

        Kar tanesi jenerasyonu üzerine geniş çaplı araştırmalar yapan, yazdığı kitapta da konuyu değerlendiren uzman Claire Fox meseleyle ilgili aileleri suçluyor. Fox’a göre ebeveynler çocuklarının üzerlerine titriyor, sınırsız olanaklara boğuyor, zorluklarla mücadele etmesine, burnununsürtmesine fırsat bırakmıyor. Fox “Aslında onları bu hale getiren biziz. Kırılgan yapan, anksiyetelerini bile olağanüstü seviyelere çıkaran, her birini ‘ince derili’ Frankenstein’ın canavarı yapan biziz”diyor ve ekliyor: “Bu jenerasyon, hoşnutsuz olduğu durumlara karşı etrafındakilerin kendilerine kol kanat germesinin doğal hakları olduğunu sanıyor...”

        Diğer yandan sebebin kaynağı, ekonomik belirsizliğe ve dünyadaki çatışmalara da bağlanıyor. Umudu yok denecek kadar az olan bu jenerasyon, her şeyi bırakıp gitmeye meyilli. Haliyle ne ev alacak gücü ne de iş dünyasında rekabet edecek takatleri var. Bu nedenle ailelerine gitgide daha da bağlanıyorlar ve kendiayakları üzerinde durmak konusunda büyük korkuları var. İstatistiklere göre dünyada 1940’lardan beri hiç görülmediği kadar çok kişi ailesiyle yaşıyor, daha geç evleniyor. Ebeveynlerinin yine de daima meşgul olduklarından kendileriyle yeterince ilgilenmediklerinden yakınıyor, endişeli ve üzgün hallerinin kendilerini bu duruma getirdiğine inanıyorlar. Üstelik artan rekabet ortamında çekici görünme, sevilme, başarılı olma, iş bulma baskısı omuzlarındaki yükü daha da artırıyor.

        REKLAM

        OXFORD’LU VE CAMBRIDGE’Lİ KAR TANELERİ

        Bu arada “2010’lu yılların genç yetişkinleri” denilse de ‘kar tanesi jenerasyonu’nun kesin bir yaş aralığı yok. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması olan Brexit meselesinde ve Hillary Clinton’ın Donald Trump karşısında seçimikaybetmesinde ağlama krizlerine giren o gençlerin her biri birer kar taneciğiydi. Toronto Üniversitesi’nden Profesör Mark Kingwell, Trump’ın ABD Başkanlığı koltuğuna oturmasını protesto etmek için meydanlarda boy gösterenleri “Kar tanesi jenerasyonu”olarak tanımlamıştı. Dünyanın en iyi üniversitelerinden Oxford ve Cambridge’de de kar tanesi rüzgârları estiği söyleniyor. Üniversitelerde karşıt görüşlülere karşı koruma talep edenler mi dersiniz, kendilerini üzecek içeriklere karşı önceden uyarılmak istenenler mi? Kar taneleri üzerine araştırma yapan yazarlardan Tom Bennett, “Bu nesil dünyanın gerçeklerine karşı gerektiğinden fazla korunaklı olduğundan tüm sorunlarla mücadele edemiyor. Üniversitede karşıt görüşlü öğrencilerden bile korkuyor ve kendini çaresiz hissediyorlar. Siz onların karşıt görüşe karşı dehşete kapılmamaları gerektiğini kabullenmelerini sağlayın” diyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinde bile gidişat ciddi olunca işverenler de telaşlanmaya başladı. Mesela ABD’de Kyle Reyes adındaki CEO “Kar Tanesi Testi” geliştirdi. Mülakatlarda işverenler “En son ne zaman ve ne için ağladınız?” gibi sorularla işe aldıkları kişinin bir kar taneciği olup olmadığını anlamaya çalışıyor...

        REKLAM

        KAR TANECİKLİĞİNİN SONU İYİ DE OLABİLİR...

        Acaba çok mu gömdük bu gençleri? Tamam, buraya kadar kar tanelerini topa tutmuş olabiliriz ancak kuşaklar arası trendleri mercek altına alan Amerikalı ekonomist, yazar, nüfus bilimleri uzmanı Neil Howe, tüm risk faktörleri önlerinden kaldırılan, kendi gölgelerinden bile korkarak yetiştirilen jenerasyona ılımlı yaklaşan nadir isimlerden biri olarak dikkat çekiyor. Howe, “Bu nesil, şiddetin, suç oranlarının azalması bakımından uzun dönemde olumlu sonuçlar doğurabilir. Zira bisiklete kaskını takmadan, arabaya emniyet kemerini bağlamadan binmeyen, daha az seks yapan, sigara ve alkolden uzak duran bir jenerasyondan söz ediyoruz” diyor. Fena mı yani! Sonuçta güvenli bölge bağımlısı bu jenerasyonun zararı başkalarına değil ki, kendilerine...

        Kar tanelerine nasıl yaKlaşmalı?

        1. Onlara kendilerini konforlu hissedecekleri alanlar bırakın.

        REKLAM

        2. Nasıl hissetmeleri gerektiğini söylemeye çalışmayın. Sürekli öğüt vermeyin.

        3. İyi bir dinleyici olun.

        4. Değişmeye ikna olmaları için sebep bulun.

        5. Onları başkalarıyla ve kendinizle kıyaslamayın.

        6. Hızlı dönüşüm beklemeyin.

        7. Esneklik tanıyın.

        8. Üzülmelerine, yere düşmelerine, büyümelerine izin verin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ