Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Başbuğ: TSK başka ordulara benzemez

        Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, mesajlarını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başka ülkelerin ordularıyla olan farklarına vurgu yaparak sürdürdü. Başbuğ, TSK’ya başka ülkelerin ordularıyla karşılaştırarak sonuç üretmeye çalışan çevrelerin yanılgı içinde olduklarını belirterek, “TSK, ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuştur ve olmaya devam edecektir” vurgusunda bulundu.

        Başbuğ, güvenlik güçlerinin operasyonlarının terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar süreceğini işaret ederek, ateşkes tartışmalarını da yanıtladı.

        Orgeneral Başbuğ, Konya’da aylık olarak yayınlanan Barem Dergisi’nin yeni çıkacak Ekim sayısında yeni mesajlar içeren bir yazı kaleme aldı.

        Yazısında tehdit değerlendirmeleri ve buna karşı mücadele yöntemi konusundaki görüşlerini dile getiren Başbuğ, bölücü terör/ayrılıkçı hareket, irticai faaliyetler ve uluslararası terörizmin Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu başlıca asimetrik risk ve tehditleri oluşturduğunu vurguladı.

        BAŞBUĞ'UN MESAJLARI

        Başbuğ’un yazısında öne çıkan mesajları şöyle:

        “- Yaşadığımız zor coğrafya, mevcut ve olabilecek asimetrik ve simetrik tehdit ve riskler, Türkiye'nin caydırıcı özelliklere sahip güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Barışın korunması için caydırıcı güç hayatidir.

        - Üniter devlet, eşitlik ilkesinin korunmasının, bölgecilik, ırkçılık yapılmamasının ve azınlık yaratılmamasının garantisidir.

        - Cumhuriyetin temel niteliklerinin ve anayasal düzenimizin temelini laiklik ilkesi oluşturmaktadır. Laiklik en geniş anlamıyla aklın ve bilimin egemenliğinin kabul edilmesidir. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin temel taşıdır.

        - Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusu ve ülkesi ile bütünlüğünden, laik ve çağdaş bir ülke olmasından rahatsız olanların ulus devlet yapısına, cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine karşı çıkmaları doğaldır.

        - Bizler, bizden önceki nesillerin bizlere emanet ettiği cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine duyarlı olmalı, sahip çıkmalıyız.

        Her zaman olduğu gibi, Türkiye üzerinde iç ve dış kaynaklı radikal değişim projelerinin bulunduğunu da görmekteyiz. Bu kesimler projelerinin önündeki en önemli engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görüyorlar.

        Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasete müdahale ettiğini ifade ederek, Silahlı Kuvvetlerin özellikle milli güvenlik açısından, anayasal düzenin üç temel niteliği olan ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yapılan saldırılara kayıtsız kalmasını istiyorlar.

        TSK KONUSUNDA YANILIYORLAR

        Bu kesimler büyük bir yanılgı içindedirler. Türk Silahlı Kuvvetlerini, başka ülkelerin ordularıyla karşılaştırarak farklı sonuçlar üretmeye çalışan bu kesimler, Türk toplumunun tarihini de gerçeklerini de bilmeyenler ya da kendilerine yabancılaşmış olanlardır. O ülkelerin bir kısmı topraklarında düşman çizmesi görmemiştir. Bir kısmının jeopolitik konumu dikkate alınacak sınırlar içermez, bir kısmı kendisini koruyacak duruma bile düşmemiştir. O ülkelerin bir kısmında askerler vatanı korumak zorunda kalmamıştır. O ülkelerin bir kısmında vatanın sınırları, halkın ve askerin kanıyla çizilmemiştir.

        Türk Silahlı Kuvvetleri ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu konulara ilişkin görüş ve önerilerin anayasa ve kanunlar çerçevesinde, uygun ortamlarda ilgili makam ve kuruluşlara iletilmesi, gerekli hallerde de kamuoyuyla paylaşılması bir görev olarak değerlendirmelidir.

        BÖLÜCÜ ÖRGÜT ÜNİTER DEVLET YAPISINI HEDEF ALIYOR

        Bölücü terör örgütü zora, şiddete ve teröre başvurarak, ayrılıkçı hareket hukuk devletinin ve demokrasinin sağladığı özgürlükleri kullanarak amaçlarına ulaşmak istemektedir.

        Bölücü terör ve ayrılıkçı hareketin temelinde etnik milliyetçilik bulunmaktadır. Hedefleri ise ulus devlet ve üniter devlet yapısının ortadan kaldırılmasıdır. Daha sonraki hedeflerinin de, ülkenin bölünmesine yönelik olacağı unutulmamalıdır. Bugün için öncelikli hedefleri ulus devlettir. Etnik kimliklerinin tanınması ve anayasal güvenceye alınması, etnik kimliklerini öne sürerek ayrı bir ulus olduklarını iddia etmeleri, ulusal kültürü zayıflatmaya yönelik çabaları, ulus devlete zarar vermeye yöneliktir. Daha sonraki hedeflerinin ise üniter devlet yapısının olacağı aşikârdır.

        TERÖRLE MÜCADELEDE İZLENECEK YÖNTEMLER

        Bölücü terör hareketine ve ayrılıkçı hareketlere karşı yürütülecek mücadelenin bazı önemli noktalarına değinmek istiyorum:

        -Her şeyden önce, bir ülkenin güvenliği o ülkenin kendi sorumluluğudur. Ancak, terör örgütü ve terörizmle mücadele için uluslararası ve bölgesel işbirliği ve destek hayatidir. Aksi takdirde mücadele, beklenenden daha uzun sürer daha fazla can ve mal kaybına neden olur.

        -Mücadele görev ve sorumluluğu bulunan devletin ve toplumun bütün kurum ve kuruluşları terör örgütü ve ayrılıkçı hareketlerin hedefleri üzerinde ortak anlayışa sahip olmalıdır.

        -Terörle mücadelede bölge halkının desteğinin kazanılması başarının ön koşuludur. Bunun için, terörist ile bölge halkının ayırt edilmesi ve mücadelenin hukuk düzeni içerisinde yürütülmesi zorunludur. Terörle mücadelede alınacak hukuki düzenlemeler de hayatidir.

        -Terör örgütü ve ayrılıkçı hareketlerin amaçladıkları hedefe ulaşma şanslarının bulunmadığı gösterilerek, başarı umutlarının yok edilmesi, yürütülen mücadelenin ana hedefi olmalıdır. Başarı umutlarını kaybeden terör örgütlerinin ve ayrılıkçı hareketlerin uzun süre ayakta kalması mümkün değildir.

        SİYASAL TALEPLER KABUL EDİLEMEZ

        Orgeneral İlker Başbuğ şöyle ekledi:

        Her ülkede etnik farklılıklar olabilir ancak etnik farklılıklara milliyetçi yaklaşım hâkim olursa, etnik milliyetçilik ortaya çıkar ki, etnik milliyetçiliğin terör örgütü, legal kuruluşlar ya da sivil toplum örgütleri tarafından kullanılması asla kabul edilemez.

        Türkiye Cumhuriyeti kültürel farklılıklara saygılıdır. Türkiye Cumhuriyeti kültürel alanda / bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek şartıyla kültürel zenginliklerin yaşaması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir, uygulamalar devam etmektedir. Bunun ötesinde, kimse Türkiye'den belirli bir etnik gruba kültürel alanın dışında ulus devlet ve üniter devlet yapısını tehlikeye sokacak, siyasal alanda / grupsal düzenlemeler yapmasını bekleyemez. Bu şekildeki kararlı tutum ve davranışlar, terör örgütünün, ayrılıkçı hareketlerin başarı umutlarını söndürür. Kararsızlıklar, belirsizlikler ise bölücü terör örgütünün ve ayrılıkçı hareketlerin umutlarının yaşamasına neden olur.

        1984 yılından bugüne kadar yaşanan terör olayları ve ayrılıkçı hareketler, Türk Türkiye'nin toplumunda herhangi bir kutuplaşma ve ayrışmaya neden olmamıştır. Ancak kültürel alandaki düzenlemeler daha fazla demokrasi başlığı altında, siyasal alana doğru götürülmeye çalışılırsa ve bu konular gündemine sokulursa, ülke kutuplaşmaya ve ayrılaşmaya sürüklenebilir. Bu durum ise ülke güvenliğiyle yakından ilgilidir.

        ATEŞKESE YANIT

        Terör örgütüyle mücadelede esas, terör eylemlerini asgari seviyeye indirerek, terör örgütünü etkisiz hale getirmektir. Bu nedenle güvenlik güçleri, terör örgütünün bulunduğu bütün bölgelerde terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar operasyonlara devam edecektir. Bunun dışında öne sürülebilecek ve düşünülebileceklerin anlamı teröre taviz vermektir.

        TERÖR ÖRGÜTÜNE KATILIM ENGELLENECEK

        Terörizmle mücadelede devlete düşen temel görevlerden birisi de, terör örgütüne katılımı engellemektir. Bu nedenle, devletin terör örgütüne katılımın profilini çıkartması ve terör örgütüne katılımların nedenlerinin ortaya çıkartılarak, bu nedenleri ortadan kaldıracak önlemleri içeren bir planı uygulamasının önemli olduğu düşünülmektedir.

        Bu konuda yapılan bazı çalışmalar, yapıldıkları dönemde, örgüte katılımda en önemli etkenin örgüt tarafından yürütülen propaganda olduğunu göstermektedir. Örgüte katılımda terör örgütünün yaptığı propagandanın önemli rol oynayışı, devletin yürüttüğü psikolojik harekâtın yetersizliğini göstermektedir. Terörle mücadele eden ülkelerde bu konu önceliklidir, hayatidir.

        IRAK’TAKİ DURUMUN TERÖRE ETKİSİ

        Irak'ta yaşananlar ve Irak'ın geleceğinin ve özellikle Irak'ın kuzeyindeki gelişmelerin, Türkiye'nin bölücü terör örgütü ve ayrılıkçı harekete karşı yürüttüğü mücadele üzerinde önemli etkileri vardır.

        Bazı ülkelerin ve grupların, Kerkük sorununa bir çözüm bulunmasından önce, 2007 yılı sonuna kadar, PKK terör örgütüne karşı etkin tedbirler almayacakları düşünülerek, onları etkin tedbirler almaya zorlayıcı hareket tarzları geliştirilmelidir.

        ANKA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ