Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Küratör Károly Aliotti ‘Kapı Çalana Açılır’ sergisini anlattı

        Açıldığı günden buyana ziyaretçilerdenbüyük ilgi gören“Kapı Çalana Açılır”sergisinin ziyaret günleriartırıldı. Melih Fereli ve KárolyAliotti’nin küratörlüğünü yaptığısergi, 12 Kasım’a kadar sürecek.Ziyaretçiler, pazartesi dışında hergün sergiyi ücretsiz gezebilir.

        HT Cumartesi'den Eda Eriş'in haberine göre, sergiiçindeki temayı, hipergerçeklikve zıtlıklık kavramlarını sergininküratörlerinden Ömer M. KoçKoleksiyonu Yöneticisi KárolyAliotti anlattı.

        Sergi mekânı AbdülmecidEfendi Köşkü, bu sergiyle ilk kezgenel ziyarete açılıyor. Bu mekânıseçme süreciniz nasıl gelişti?

        Koç Topluluğu’nun temelhedefleri arasında kültürel mirasıyaşatmak ve sanata olan ilgiyive merakı canlandırmak var.Koç Holding’in 2007-2026 yıllarıarasında sponsorluğunu üstlendiğiİstanbul Bienali’nin şehre getirdiğidinamizm vesilesiyle bir sergiyapma fikrimiz oluştuğunda,akla ilk gelen mekân, kuşkusuzson dönem Osmanlı mimarisiningünümüze kalmış ihtişamlı birörneği Abdülmecid Efendi Köşküoldu. İzleyicileri böyle tarihibir mekânda çoğunluğu çağdaşeserlerden oluşan bir sergiylebuluşturmak, kültürel mirasımızıhatırlamak ve yaşatmak için güzelbir egzersiz.

        Kapı Çalana Açılır seçkisininana teması nedir?

        Zaman kavramının merkezdeolduğu bir birliktelikte, sergidekiyapıtlar insan ve hayvan, canlı veölü, canavar ve melek, hareket vedurağanlık arasındaki ilişkilereodaklanıyor. Bu zıtlıkların, birdenge hali içinde buluşmalarınınmümkün olup olmadığını soruyor.

        REKLAM

        Sanatçı ve eser seçimiyaparken neyi takip etmeyeçalıştınız?

        Bildiğiniz üzere bu köşk,kendisi de yetkin bir ressam olanson Osmanlı halifesi AbdülmecidEfendi tarafından yazlık konutolarak kullanılmış; dönemin sanatçı ve yazarlarının buluşmayeri haline gelmiş. Bu sergiyidüşünmeye başlarken mekâna ilkadım attığımızda, sanki içerideyüz yıldır devam edem bir yaşamvarmış ve biz de ona tanıklıkediyormuşuz hissine kapıldık.Sergiyi kurgularken de bu hissitakip etmeye gayret ettik.

        İzleyiciye nasıl bir yolculukvaat ediyorsunuz?

        Sergi, bu tarihi köşkeadımını atan ziyaretçiye zamaniçinde bir yolculuk sunuyor.Abdülmecid Efendi Köşkü’nünkapısını çalan biri, bu ziyaretinbir geç Osmanlı yapısınınihtişamı içinde kurgulanmışbaştan aşağıya şaşırtıcı birdünyaya doğru yolculuğunbaşlangıcı olabileceğini tahminetmeyebilir. Geçmişin izlerinitaşıyan yapıda bir araya gelenresimden fotoğrafa, heykeldenyerleştirmeye birçok farklıteknik ve malzemeyle üretilmişyapıtlar, bir yandan zamandadonmuş bir mekâna girildiğihissini uyandırırken diğer yandanuzun yıllardır kullanılmayan buyapıyı yeniden yaşayan bir yere

        dönüştürüyorlar. Kaskatı kesiliptaşlaşanlardan mutasyon yoluylahayatta kalmaya çalışanlarakadar sergideki tüm yapıtlardabelli belirsiz bir huzursuzlukteması hâkim; yapaylıkla doğallıkarasındaki uçurumun ve olasımelezliklerin sınırında gezinen birhuzursuzluk. Sergideki yapıtlar,içinde sunuldukları mekânla biraraya geldiklerinde mutasyonundoğanın döngüsünde kaçınılmazbir yeri olduğuna dair bir izlenimoluşturabilirler.

        REKLAM

        Sergide yer alan eserlerdehiperrealist eserler bulunuyor.Hiperrealizm kavramı bu sergidenasıl karşımıza çıkıyor?

        Örneğin Patricia Piccinini,Ron Mueck ve Carsten Höller,hipergerçekçi yapıtları aracılığıylaköşkte zamanın akmaya devamettiği hissini verirken; DaphneWright, Yaşam Şaşmazerve Franz Xaver Seegen gibisanatçıların işleri donmuş zamanayenik düşmüş gibi görünüyor.Leyla Gediz, Anıl Saldıran veSemiha Berksoy’un yapıtlarıise bu iki durum arasında birköprü kuruyor. Ekin Saçlıoğlu,Alejandro Metallo Gibert ve TanerCeylan’ın sergideki yapıtları ifşave gizlenme, kimlik kurgusununbulanık sınırları ve dönüşümünkaçınılmazlığı gibi temalaragöndermeleriçeriyor. Sergide 15. İstanbulBienali’ninküratörlüğünüüstlenen Elmgreenve Dragset sanatçıikilisinin de ikiyapıtı yer alıyor.

        Seyircizamana nasıltanıklık edecek?

        Ziyaretçiköşkten içeriadımını ataratmaz, bir neviparalel evrenle karşılaşıyor:Zamanda donmuş ama bunarağmen adeta devinim halinde birevren bu. İzleyicinin ilk gördüğüyapıt, az önce oraya düşmüş gibi,yerde uzanan, mermer tozundanyapılmış bir kuğu. Yaşanmışlıklaterk edilmişlik arasındaki gerilimiyansıtan bu kuğu, kıpırtısız birhayaleti veya geçmiş hayatlarınhikâyelerinden geri dönenruhları andırıyor. Sergiyi ziyaretederken, zaman sanki insanlardanhayvanlara ve olağandışı varlıklarakadar herkes ve her şey içindurur. Bu, bizi gördüklerimizdenbir mânâ çıkarmaya davet eden,aynı zamanda görmediklerimizüzerinden sezgilerimize hitapeden bir tanıklık. Yapıtlardan yolaçıkarak kurulabilecek bağlantılararacılığıyla izleyicileri değişmekteolan zaman izleğini takip etmeyeçağıran sergi Ahmet HamdiTanpınar’ı şu sözlerini hatırlatıyor:Dün bugündür aslında değişen tekşey zamandır.

        30 ESER

        “Türkiye’den ve dünyadan24 sanatçının 1700’lerdengünümüze geniş birdöneme yayılan ve birkısmı Türkiye’de ilk kezsergilenen 30 yapıtını birarada görmek mümkün.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ