Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Seda Diker: ‘Aşkın yerini takılmak aldı’

        RÖPORTAJ / Ece SARUHAN

        İlişki koçu ve yazar Seda Diker’in yeni kitabı ‘Şeytan Tüyü Var Sende’ kısa sürede en çok satanlar listesine girmeyi başardı. Diker, kitapta flört sürecinin anatomisini farklı açılardan ele alıyor ve okurlarına ilişkilerin kaderini yeniden yazabilmenin şifrelerini sunuyor. Flörtün 3 seviyesi olduğunu belirten Diker, “Günümüzde ilişkilerin yüzde 80’i dış görünüşün ve maddiyatın baz alındığı birinci seviyede yaşanıyor. Kitapta bir çiftin birlikte büyüme şansına sahip olduğu üçüncü seviyeye ulaşmanın yollarını anlatıyorum” diyor. Hayatla flört etmenin önemine de değinen Diker, “Bunu başaran insanda şeytan tüyü vardır, herkesi bir mıknatıs gibi hayatına çeker” diyor...

        ‘KALBİMİZİ AÇMAKTAN KORKUYORUZ’

        Bu altıncı kitabın. Kadın-erkek okurlarından gelen geri dönüşlerden ve danışanlarının dertlerinden hareketle aşk konusunda temel şikâyetimiz ne?

        Âşık olamadıklarından dert yanıyorlar.

        Acaba âşık olamıyor muyuz yoksa gerçek aşkla karşılaştığımızda kaçıyor muyuz?

        İkincisi. “Ya acı çekersem”, “Ya istediğim gibi olmazsa”, “Ya kaybedersem”, “Ya kontrol elimden kaçarsa” gibi korkulara kapılıyoruz. Teslim olmuyoruz, en büyük problem bu. Bu yüzden çok yüksek bir duygu yakaladığımızda “Ben bir düşüneyim” diyoruz. Erkek kadını bekletiyor, kadın erkeğe yalanlar söylüyor. Kalbimizi açmıyoruz. Oysa açmamız gerekiyor. Güçsüz görünmemek adına içindeki kırılgan çocuğu ortaya çıkarmaktan korkuyorsan hayatına istediğin gibi birini çekemezsin. Birine kızıp “Artık sevmeyeceğim” dediğin anda kalbini kapatır ve hayatına bir daha hiçbir zaman aşkı çekemezsin.

        Çoğunluk kaçak güreşirken olan aşka oldu. Günümüzde öyle ilişkiler yaşanıyor ki aşkın içi ancak bu kadar boşaltılabilirdi...

        Maalesef. Takılmak diye bir kavram gelişti ve aşkın yerini takılmak aldı. Bana gelen pek çok insan takılmayı ilişki zannediyor. Bu yanılgı insanın hayat enerjisini emer, insanı hasta eder. 15 günde bir görüştüğün, arada yazıştığın biriyle yaşadığın şey ilişki midir? Ortada varlık yok. Ya takılmaya bu kadar takılmayıp beklentini sınırlı tutacaksın ya da karşı tarafa dürüst bir şekilde beklentini söyleyeceksin. Bir insan hayatımızda söyledikleriyle değil davranışlarıyla var olmalı.

        ‘FLÖRT HAYAT ENERJİSİ GEÇİRMEKTİR’

        Benim için aşk oyun arkadaşlığı demek. İçimizdeki çocuğu gizleyerek, çeşitli korkularla kalbimizi kapayarak nasıl oyun arkadaşı olabiliriz ki birbirimize?

        O kadar güzel bir yerden girdin ki... Bir çocuk düşünelim. Top oynamak için dışarıya çıkarken apartmandaki tüm zilleri çalıyor ama kimse gelmiyor. Eğer o çocuk bahçede kendi kendine top oynamanın tadını çıkarırsa kendiliğinden bir manyetik çekim alanı yaratır. Ne kadar eğlendiğini gören tüm çocuklar onunla birlikte oynayabilmek için dışarıya çıkar. Ama mız mız, hayat enerjisi düşük bir çocuksa kimse onunla oynamak istemez. Kitapta da bundan bahsediyorum; “Flört birbirine hayat enerjisi geçirmektir” diyorum. Kadın yaşama sevincine teslim olacak ve karşısındaki erkeği heyecan, mutluluk, merak, tutku, güven, endişe gibi duygudan duyguya sokacak. Adam “Oh be burada yaşam var” diyecek. Duygusuz erkek yoktur, duyguyu çıkaramayan kadın vardır.

        Ya erkek duygusunu çıkarmamak için direniyorsa?

        Sana hazır değildir, üstü çizilmeli. Sağlıklı bir ilişki için erkek kadının duygusuna cevap vermeli. Kimse kimse için 1 aydan fazla uğraşmamalı.

        Kimlerde şeytan tüyü var?

        CEM YILMAZ: Belki kaşı gözü kalemle çizlimiş gibi değil ama özünü bedenlemiş bir adam. Dünyanın en zor ve güzel işini yapıyor; insanları güldürüyor ve bunu öyle şahane yapıyor ki esprileri taklit bile edilemiyor. Şeytan tüyü olan ünlülere verilebilecek başlıca örnek. Zaten bu yüzden etrafında sürekli bir sürü kadın var. Bir keresinde kendisiyle aynı uçakta seyahat ettim. Bütün kadınlar onunla selfie çektirmek için yarıştaydı. O kaçsa da kadınlar kovalar.

        HALİT ERGENÇ: Sadece varoluşuyla “Ben erkeğim, ben buradayım, benim yanımda güvendesin” diyen bir adam. Saçtığı güven duygusu mıknatıs etkisi yaratıyor. Bergüzar Korel’le evliliği ünlüler dünyasının enerjisi en güzel ilişkilerinden biri. Birbirlerine çok güzel kenetleniyorlar.

        MERT FIRAT: Gülümsemesi ışıldıyor. Çok doğal ve naif. Kocaman bir kalbi var, yüreği yüzüne yansıyanlardan. Empati yeteneği yüksek. Baktığı anda karşısındakinin içini delebilecek bakışlara sahip.

        MERYEM UZERLİ: Kalbi açık, dişiliğini kız kardeşlik ruhuna zarar vermeden öyle güzel ortaya koyuyor ki ona bakarken hemcinslerinin bile içi açılıyor. Çok yumuşak, çok yüksek, insanın içini ısıtan ve herkesi mıknatıs gibi kendine çeken bir yaşam enerjisi var. Çok ışıklı, ondan hayat enerjisi fışkırıyor.

        EZGİ MOLA: Kendini gerçekleştiren bir kadın. Olduğu gibi, gerçek... Kalbi açık ve kendiyle barışık. Kıpır kıpır kişiliğiyle çevresine hayat enerjisi saçıyor.

        ŞEBNEM BOZOKLU: Bir kadının makyaj yapmadan da dişi görünebileceğinin kanıtı. Çok doğal, kıpır kıpır, hayat dolu. Komik olması da cabası.

        ‘Nilgün Belgün hayatla çok güzel flört ediyor’

        Sanat dünyasına baktığında ünlüler arasında “Flört sanatını çözmüş” diyebileceğin kim var?

        Dişi bulduğum ve ilişki zekâsına güvendiğim isimler arasında başı Nilgün Belgün çekiyor. Kendisiyle barışık bir kadın. Enerjisiyle “Ben gerçek bir dişiyim. Bir erkeğin beni eğlendirmesine ihtiyacım yok. Kendi başıma mutluyum. Beni ben olduğum için beğenen ve hayatımda kalacak olan adam gelsin” enerjisi yayıyor. Hayat enerjisini çok doğru kullanabilen bir kadın. Kendisi hayatla çok güzel flört ediyor.

        ‘Şiddeti meşrulaştıran ünlüler var’

        Şiddet gördüğünü kamuoyuna açıklayan sonra da şiddeti uygulayan kişiyle beraber olmayı sürdüren ünlüler var. Bu, şiddeti meşrulaştırmak olmuyor mu? Evet, maalesef şiddeti meşrulaştıran ünlüler var. Ben, Birleşmiş Milletler (BM) Empower Women’ın Türkiye elçisiyim. BM’de herkesin ortak konusu kadına yönelik şiddet ve taciz. Nasıl ki ben çıkıp da “Erkeğimden şiddet gördüm ama onunla kalıyorum” diyemezsem ünlüler de dememeli. Şiddet gördüğünü kamuoyuna açıkladıysan o ilişkiyi sürdürmemelisin çünkü kötü örnek oluyorsun. Ünlülerin özel hayatlarını okuyoruz, izliyoruz, hakkında yorum yapıyoruz ama lütfen örnek almayalım. Şiddet gösteren erkek sonradan affedilmek için kadına kendini prenses gibi hissettiriyor, sürekli alttan alıyor. Kadın da değişti sanıp buna kanıyor. Oysa bir kere şiddet uygulayan her zaman uygular. Kanmamalıyız!

        ‘Dış görünüşün etkisi en fazla 10 gün sürer’

        Şeytan tüyü denen şeyi görsel özelliklerle özdeşleştirenler var. Öyle mi?

        Kesinlikle değil! Artık dış görünüşün etkisinin en fazla 10 gün süreceğini anlayalım. Önemli olan fark yaratmak. Farkı da kalbi açık, kendiyle barışık, hayatla flört eden, tek başınayken de mutlu olan, yaşam amacını bulup onun ışığını yayan insanlar yaratır. Onlarda şeytan tüyü vardır ve mıknatıs gibi herkesi kendilerine çekerler. Günümüzde kadınlarda botoks, erkeklerde kas takıntısı var. Pürüzsüz cilt dişilik, kas ise erkeklik göstergesi sanılıyor ama öyle değil! Önemli olan insanın ruhundan saçılan enerjidir. Bunlara takılıp kalmak yerine özümüzü bedenlemeliyiz.

        ‘Kız kardeşlik ruhu kayboldu’

        Aldatma da çift taraflı olarak çok yaygın günümüzde ve erkekler arasında da “Biz tek eşli olamayız” inancı giderek yaygınlaşıyor.

        Bu konuda kadınlar açısından bir şey söylemek istiyorum. Biz kız kardeşlik ruhunu kaybettik. Birbirimize destek olmak yerine birbirimizle rekabet ediyoruz. Bunun sonucunda da erkekler bize istedikleri gibi davranabiliyorlar. Bir kadından istediklerini alamadıklarında diğerine gidiyorlar. Kadınlar da buna kabul veriyor. Tüm kadınlar aynı anda yanlış davranan, kaçak oynayan, daldan dala konan erkeklere “Hayır” desek bu şekilde davranamazlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ