Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Şahan Gökbakar: Oğlum beni ağlatıyor

        Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTÜRK MAGAZİN

        Şahan Gökbakar... Türkiye’nin gişe rekortmeni. Aynı zamanda Türk filmleri arasında Avrupa’da da rekortmen. 5 filmiyle Türkiye’de ve Avrupa’da yaklaşık 25 milyon kişiye ulaştı. Başından geçen talihsiz olay sonrasında ‘Recep İvedik 4’ten hakkına düşen 25 milyon TL’yi alamaması sonrasında moral bozukluğu ve giriştiği hukuk mücadelesi nedeniyle filmlerini ertelemek zorunda kaldı. Ve ‘Osman Pazarlama’ ile döndü. Kardeşi Togan Gökbakar ile birlikte izleyicinin karşına ‘Recep İvedik’ filmlerinin arasına başka bir hikâyeyle çıkma politikasının yeni ürünü Anadolu genci girişimci ‘Osman Şaşmaz’ın maceraları oldu.

        KOMEDYENLER HAKKINDA ÇARPICI AÇIKLAMALAR

        Togan Gökbakar’ın yönettiği ‘Osman Pazarlama’dan da konuştuk, 3 aylık oğlu Deniz Efe hakkında da. Elbette dünyadaki çatışma halinin kendisini nasıl etkilediği konusunda da. Şahan Gökbakar, komedyenlerin neden belli bir yaştan sonra komedi filmlerinde rol almayı bırakıp başka türlere yöneldiği konusununda da çarpıcı açıklamalarda bulundu.

        ■ Nedir ‘Osman Pazarlama’?

        Bizden beklenen enerjide, komiklikte ve kalitede bir film. Uzakdoğu’dan getirdiği çeşitli ürünleri pazarlamaya çalışan ve aynı zamanda kendine ait buluşları üretmek için yatırımcı arayan, bunların çok satacağını düşünen Anadolu genci diyebileceğimiz girişimci ‘Osman Şaşmaz’ın maceralarını hikâye ediniyor. Bir kızı seviyor ve onunla evlenmek hayalleri kuruyor. Ne var ki işi gücü yerinde olmadığı için sevdiği kızı ona vermiyorlar. Bu arada ona âşık başka bir kız var.

        ■ Böyle birini mi tanıyorsunuz yoksa yoksa hayal ürünü mü?

        Aslında hikâyenin oluşumunun temeli arkadaşlarla aramızda saçma sapan buluşlar üzerine beyin fırtınası oluşturmamıza dayanıyor. Öylesine geyik muhabbetleri yaparken zihni sinir türündeki buluşlarımızdan yola çıkarak bir hikâye yazdım. Aslında geyik muhabbeti değil de ‘brainstorming’ dersek daha bir havalı oluyor.

        ■ O saçma sapan buluşlar nelerdir?

        Yurtdışına gittiğimizde hepimizin başına gelen bir klozet olayır vardır ya. Portatif taharet klozetinden başlayıp güzel kokular yayan kartuşlu dona kadar geldik. Bir girimcinin bunları üretip sattığını hayal ederken ortaya bir hikâye çıktı. İlginç olan ‘Osman Şaşmaz’ın nasıl bir görünüme sahip olması gerektiği konusunda Togan ile aynı hayali kurmamız. Hal böyle olunca karakter kafamıza yattı ve filmini çektik.

        ■ 5 filminizi toplam 22 milyon kişi izlerken 191 milyon TL hasılat elde edildi. Bu rakamlar size ne ifade ediyor?

        Tabii ki çok mutluluk verici bir rakam. İzleyicilerimizin beğenisine, takdirine nail olmak bize daha iyisini yapmak için şevk veriyor. Her iyiden daha iyi olan bir iyi mutlaka vardır. İşte biz bu felsefeyle her yeni filmimizi bir öncekinden daha iyi yapma çabası göstererek izleyiciye daha fazla keyif vermenin peşinde koşuyoruz.

        Türkiye ve Avrupa’da gişe rekoruna sahip olmanız baskıya neden olmuyor mu? İzleyici bizden ne bekliyor?

        Eğlenmek, gülmek. Keyif almak istiyor. Bu beklenti elbette bir baskıya neden oluyor. Ne var ki bu baskı bizi panikletmediği gibi daha iyisini yapma sorumluluğu veriyor. İnşallah bu çıtayı daha da yukarılara taşıyacağız. Önümüzde ‘Recep İvedik 5’ var. Ağustos sonunda çekeceğiz. Onun ‘Recep İvedik 4’ün gişesini geçeceğini düşünüyoruz. Dediğim gibi, bizim felsefemiz ‘Her iyiden daha iyi olan bir iyi mutlaka vardır.’ Bu zamana kadar izleyicimizin beğenisi konusunda yanılmadım. Allah, bundan sonra da yanıltmasın. ‘Osman Pazarlama’nın da çok sevileceğini ve sinemamızda kendine özel bir yer bulacağını düşünüyorum.

        ‘Recep İvedik 5’in gişesi ‘Recep İvedik 4’ün gerisinde kalırsa bu sizin için başarısızlık mı olur?

        Hayır, olmaz. ‘Recep İvedik’ sürekli kendi rekorunu kırarak ilerledi. İnşallah yine öyle olur. İzleyici sayısı, salonlar artıyor. Sektör büyüyor. ‘Recep İvedik 5’in senaryosunda da iddialıyım. Bütün bunların sonucunda daha yüksek gişe elde edeceğimizi düşünüyorum.

        ‘AHMET İLE MURAT MAÇ FAZLASIYLA LİDER OLDU’

        Ahmet Kural ile Murat Cemcir size gelip “Bu rekor işi bir yük. Allah razı olsun, üzerimizden o yükü aldın” deyip bayağı geyik muhabbeti yapmışsınız. Size gelmeleriyle neler hissettiniz?

        Ahmet’i de Murat’ı da çok seviyorum. Çok candan arkadaşlar. Çok önemli bir başarı yakaladılar. İlk filmleri ‘Çalgı Çengi’yi 60 bin kişi, ikinci filmleri ‘Düğün Dernek’i 6 milyon 980 bin kişi izledi. İki film arasında inanılmaz bir başarı elde ettiler. ‘Çalgı Çengi’ de çok güzel filmdi. Ne yazık ki hak ettiği izleyici sayısına ulaşamadı ama meziyetlerini gözler önüne sererek ‘Düğün Dernek’ için iyi bir referans oldu. Onların böyle bir sevgiye, ilgiye nail olacakları belliydi. Onların şanssızlığı ‘Düğün Dernek’in hemen ardından ‘Recep İvedik 4’ün girmesi oldu. Bizim filmimiz gösterime bir yıl sonra girseydi liderlikleri daha uzun olacaktı. Maç fazlasıyla lider olmak gibi lider oldular. Latife ediyorum. Başarıları ortada, hepimizin alkışlaması gerek. Türk sineması için çok başarılı, özellikle Zeki Alasya - Metin Akpınar ikilisinden sonra çok tatlı bir ikili oluşturdular.

        Onlar sizin gişe rekorunuzu kırdılar. Birkaç ay sonra rekoru tekrar ele geçirdiniz. Rekoru tekrar ele geçirememe endişesi taşıdınız mı?

        Hayır, taşımadım. Çünkü onların gösterimi devam ederken biz gösterime zaten dimdik girdik. ‘Recep İvedik 4’ün yeni bir rekor daha kıracağı filme gösterilen ilgiden belliydi. Başarılarımızın rakiplerimizin başarılarıyla daha da anlamlı hale geldiğini düşünüyorum. Ahmet ile Murat doğal olarak rakiplerim ama benim sevdiğim ve inanılmaz başarılarını takdir ettiğim arkadaşlarım.

        'BEN 4 ÇOCUK İSTİYORUM, SELİN 3'

        Oğlunuz Deniz Efe’nin doğumundan sonra hayata, insanlara ve insanlığa bakışınız değişti mi?

        Çok temel, majör büyük değişimler oldu. Ben Deniz Efe’nin dünyaya gelmesinden önce de duygusal, vicdanlı biriydim. Bir şey görüp vicdanım sızlar ve duygulanırdım. Ne var ki oğlumu kucağıma aldığım zaman onunla göz teması kurup bana güldüğü an hissettiğim duyguyu daha önce hiç hissetmemiştim. Oğlumun ömrünü iyi geçirmesi için hissettiğim sorumluluk çok ağır bir duygu. ‘Ya bana bir şey olursa’ diye düşünmeye başladım. Geleceğini düşünüyorum, zaman zaman 30 yıl sonrasına gidip geliyorum. Allah, hepimizin evlatlarını kazadan, beladan, hastalıktan korusun.

        İlk gördüğünüzde ağladınız mı?

        Ağladım. Gözlerim doldu, sicim sicim yaşlar aktı. Bazen biberon veriyorum, ona bakarken gözlerim doluyor, ağlıyorum.

        Artık nelere kızmıyor, neleri önemsiyorsunuz?

        Kendimle ilgili hiçbir sorun hayatımın birincil sorunu değil. Onun için yaşamaya başladım. Bir an önce eve gidip öpüp koklamak istiyorum. Geri kalan şeyleri fazla önemsemiyorum. Sıkıntılarla karşılaştığım zaman ‘Amaaan boş ver. Benim oğlum var gider onu öperim, takılmam böyle şeylere’ demeye başladım. İnsanın çocuğunun olması çok güzel bir hismiş. ‘Bir an önce büyüse de filmlerimi izleyip benimle gurur duysa’ diyorum. Kendim için hiçbir şey istememeye başladım. Kendimle ilgili hiçbir planım kalmadı. Bütün planlarım ve hayallerimin merkezinde eşim Selin ve oğlum var. Allah isteyen herkesi evlat sahibi yapması, yaşadığım bu duyguları onların da yaşaması için dua ediyorum.

        Başka çocuk istiyor musunuz?

        Evet. Ailemizi genişletmek istiyoruz. Ben 4 istiyorum, Selin 3. Bakalım, inşallah Selin’i ikna edeceğim.

        'SOYADINA SELİN KARAR VERDİ'

        Selin Hanım’ın kızlık soyadını kullanmamasını siz mi istediniz?

        Hayır, evlenirken hanıma kızlık soyadını kullanıp kullanmayacağını sordular. O da kızlık soyadını kullanmamaya karar verdi. Ne yalan söyleyeyim ben de buna sevindim.

        'GÜLÜNMEK İÇİN İŞ YAPIYORUM'

        Komedyenler belli bir kariyerden ve yaştan sonra başka türe yöneliyorlar. Yaşlı komedyen güldüremez mi?

        Zaman geçtikçe, yaş aldıkça, kariyer yaptıkça maddi anlamda da güçlendikçe insana bir ağırlık, bir oturaklılık, bir ego ve bir saygınlık takıntısı geliyor. Belli bir süre sonra komedyenler “Bu yaştan sonra kendimi madara etmeyeyim” şeklinde bir psikolojiye giriyorlar. Benim komedyenlikle ilgili bir sıkıntım yok, “Kendime güldürmeyeyim, insanlar bana gülmesin” derdinde değilim. Gülsünler, ben gülünmek için bir iş yapıyorum. İnsanların belli bir yaştan sonra da bana gülmeye devam etmesi madara olduğum anlamını taşımayacak. Kariyerim boyunca insanların bana gülmesi için uğraştım. Dolayısıyla da bu şekilde devam edeceğim.

        Dramatik bir filmde rol alır mısınız?

        Kesinlikle oynarım ama bunu az önce sözünü ettiğim takıntılar çerçevesinde değil. Dramatik bir filmde yer almam keskin bir kariyer dönüşüne veya daha kara komedi yapma isteğine sahip olduğum anlamı taşımaz. Dramatik filmde rol almamın nedeni kesinlikle bir ağırlık, bir oturaklılık, bir ego ve bir saygınlık takıntısı olamaz. Sonuçta kendimi oyunculuğun başka alanlarında da var edebilirim.

        'OLAN MASUM İNSANLARA OLUYOR'

        Dünyadaki çatışma hali sizi nasıl etkiliyor?

        Komedyen olmam dünyadaki çatışmalardan rahatsız olmama, masum insanların öldürülmesine üzüntü duymama, kedere boğulmama mani değil. Zaman zaman gelecekle ilgili kaygılarım oluyor. Olan masumlara oluyor. Elimden geldiğince insanlara umut ve mutluluk aşılamaya, çevreme, ülkeme ve insanlığa yararlı biri olmaya çalışıyorum.

        'VİCDANLI VE DÜRÜST OL'

        “Hayatla ilgili edindiğim en önemli öğreti samimi, vicdanlı ve dürüst olmanın mutluluk ve yaşama sevinci verdiğidir. Kariyerimle ilgili edindiğim en önemli öğreti ise aklımdan geçenleri ve içime sinenleri yılmadan devam ettirmenin beni başarılı kıldığıdır.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ