Esin Övet: Metin Hara susmalı, konuştukça batıyor

Türkiye, yılın magazin bombasını, Metin Hara-Adriana Lima aşkını konuşuyor! Kısaca soralım, sizce bu ilişki kurgu mu gerçek mi?

OBEN BUDAK: İnanmamamız için her şey deneniyor gibi. “Paulo Coelho olacağım” diyor, “Dünyaya seminerler vereceğim” diyor, bütün bunlar durup dururken olmayacak tabii ki tanınmaya ihtiyacı var. Adriana Lima’nın da dünyadaki popülerliği bitmek üzere, zaten o yüzden ülkemize bu kadar gidip geliyor. Basında yer alacak “Türk sevgili” haberleri onun da işine yarayacaktır. İki taraf da bir şeyleri parlatıyor, fena mı?

İPEK DURKAL: Ben gerçekten birlikte olduklarını düşünenlerdenim. Ve bunu da özellikle göstere göstere yaşamayı seçtiklerine inanıyorum. Reklam kısmına gelince, Metin Hara dünyada tanınmayı çok istiyor ve bu da isminin duyulması açısından büyük bir fırsat. Pek tabii o da bu fırsatı kaçırmıyor. Kendisi de söyledi zaten, “Ben dünyanın Paulo Coelho’su olacağım” diye.

KADİR KAYMAKÇI: Bir arkadaşım “Adrina Lima, Metin Hara’yla Bodrum’a gitmiş” dediğinde “Adriana Bodrum’a haraya gitmiş” anladım! “At seviyordur” dedim. Benim cahilliğim. Adam büyük bir ‘yazarmış’! Dün konuyla ilgili açıklamalarını okudum. “Yola düşen bir ruh” olarak ‘eşcinsel’ olmadığını belirtip ‘ispat’ için de eski sevgililerinin adını sıralamış art arda. ‘Zavallılık’ nedir, ne değildir konusunda referans kaynağı olabilecek bu açıklamasından dolayı kendisini tebrik ediyorum... “Röportaj vermiyorum, PR yapmıyorum, ürün satmıyorum” deyip ertesi gün elinde tuzlukla her önüne gelene konuşmuş...

ESİN ÖVET: Metin Hara bir sussun, iyice batıyor. Kendisine eskiden de inanmadım, şimdi asla inanmıyorum. Bence kendisinin yaşam koçuna ihtiyacı var. Bu arada gözümüzde büyüttüğümüz Adriana Lima da bir şey değilmiş. Bu olay bana şunu gösterdi ki kimseyi gözümüzde büyütmeyelim arkadaşlar. Güzel kadınlar akıllı olacak diye bir şey yok.

REŞAT BALCIOĞLU: Reklam meklam adam sonuçta koluna Adriana Lima’yı taktı. Benim anlamadığım Adriana Lima neden böyle bir işe giriyor? Paraya mı ihtiyacı var, yoksa popülaritesini bizim Metin Hara ile mi artıracak? Adriana’nın Türk aşkı sonunda birinin başına talih kuşunu kondurdu.

BÜLENT İPEK: En başında aklıma gelse de kurgu diyenlerden olmadım. Demek istemedim. Elimizde ilişkileriyle alalakalı henüz buna dair bir şey yoktu. Adriana’yı 30 liralık müzik kutusu ve şiirle tavlamış. Ne güzel. Hara, Hürriyet’teki röportajında “Bu kez purolu, yatlı fabrikatörler kazanmadı” diyerek gençlerin kahramanı olmaya oynadığını düşündürüyor. “Çekemeyenler soda içsin, daha büyük şeyler de olacak” diyerek ‘yeni bir kurgunun peşinde mi’ sorusunu akıllara getiriyor. ‘Yenge’ diyerek kendi kendini milli damat pozisyonuna sokması, bir kısmı evlenmiş eski ünlü sevgililerini bir çırpıda sayıvermesi kontrollü bir kurguyu çok rahat planlayıp hayata geçirebileceği izlenimini veriyor.

‘Kate Moss’un göbeği kadınları rahatlattı’

Tatil için Bodrum’u tercih eden Kate Moss’un havuz başı pozları çok tartışıldı. Moda dünyasının efsanelerinden biri olan Moss’un emeklilik yaşı gelmiş mi sizce?

O.B.: Biliyorsunuz Amerikalı oyuncular bir film için 48 kilo alıyor ama bir sezon sonra bakıyorsun taş gibi, bikinilerle ortada dolanıyorlar. Kate Moss film için değil belki ama depresyon sebeplerinden kilo almış olabilir. Emekli olması beni yıkar, çılgın babaanne dönemlerini bekliyorum.

İ.D.: Kadınların en savunmasız anlarında çekilen fotoğraflarına ve yapılan acımasız yorumlara gıcık oluyorum. Göbeğini bu detoks kampında bırakırsa kadın bence hâlâ taş.

K.K.: Kate Moss’un havuz başı pozlarında bir falso görmedim ben. Maalesef dünyanın her yerinde ‘ünlüler’in bu tür fotoğrafları haber oluyor. Keşke olmasa! Kate Moss bir ‘ikon’ ve ‘ikon’lar emekli olmaz... Havuz başında ‘göbekli’ bir fotoğraf unutulur Kate Moss hep Kate Moss olarak hatırlanır...

E.Ö.: İşte aynı Adriana Lima olayında olduğu gibi, arkadaşlar kimseyi gözümüzde büyütmeyelim lütfen. Kimse kusursuz değil. Bakınız idol ve ikon Kate Moss’un haline. Özellikle memleketteki erkekler baksın, görsün. Demek güzellikle bitmiyor olay. Zekâ işi. Güzellere biraz beyin de gerek.

R.B.: Sonuçta detoks kampına gelmiş bir de kamp bittikten sonraki halini görmek lazım!

B.İ.: Bir dönem zayıflığıyla konuşulan Kate Moss gibi efsane bir süpermodelin göbeğini eritme çabası için her yaz Bodrum’da detoksa girmesi bizim Türk kızlarının göbeklerine su serpti. Masum bir göbek çıkıntısının bu kadar da mesele edilecek bir şey olmadığını görsünler. Bakın Kate Moss’ta bile var.

‘Rafet’in başarısız aşk hayatının son yansımaları’

Rafet El Roman, oğlu Edvan’ın annesi Yeşim Eryıldırım’la yeniden bir araya geldi. Geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda cinsel hayatının ne kadar renkli olduğunu anlatan Rafet El Roman’ın bu hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

O.B.: Bu konuda hiçbir fikrim yok ama ne sebep için bir araya gelirlerse gelsinler, aile bireylerinin görüşmesi pozitif bir şey. Genelde bu buluşmalarda nafaka artırımı konu olur ama buradaki meseleyi bilmiyorum tabii.

İ.D.: Ayarsız... Ünlüsün tamam ama biz senin yatakta ne kadar fantezi dolu bir dünyan oluğunu bilmek zorunda mıyız? Bazı erkeklerin yaşlanınca diline vuruyor ya, işte o çok fena oluyor!

K.K.: Kusura bakmayın da Rafet El Roman’ın cinsel hayatının renkliliğini de değerlendirmeyeyim yahu! Rafet Bey’in 90’larda başlayan ‘roman’ının ilk birkaç sayfasını ben de destekledim ama iyice ucuz romana döndü artık...

E.Ö.: Doğru söyleyeni sevmez bizim ülkemiz. Helal olsun Rafet El Roman’a. Çok doğru konuşmuş. Seks kötüyse bir ilişki yürür mü? Bizim insanlarımız gizlendikleri ve kendilerini bastırdıkları için mutsuzlar maalesef. İnsanların gözü sürekli dışarda o yüzden.

R.B.: Rafet Bey daha önce de defalarca iki kızının annesi Tuğba Altıntop’la bir araya geldi. Bu yaz da oğlunun annesiyle barışmıştr. Kadınlar da her seferinde barıştı- ğına göre gerçekten renkli bir cinsel hayatı olsa gerek.

B.İ.: Bu bence bir hamle değil. O kadar başarılı aşk şarkıları yazabilen Rafet El Roman’ın başarısız aşk hayatından son yansımalar. Rafet iyi bir sevgili olmasa da iyi bir baba bence. Ne yaşarsa yaşasın çocuklarının mutluluğunu ihmal etmiyor. Oğlunun mutluluğu için oğlunun annesiyle çıktığı tatilde gelen barışma ne kadar sürer bimiyorum artık.

‘Hadise yan işlere değil kariyerine odaklanmalı’

Hadise’nin ablası Hülya Açıkgöz, sahibi olduğu Bodrum’daki La Plaj’daki ortaklığını bitirdi. Başta Hadise olmak üzere, Gülşen ve Demet Akalın’ın da sık sık sahne aldığı mekân bunca tanıtım desteğine rağmen neden başarılı olamadı?

O.B.: Hadise’nin öyle bir gücü yoktu bence. Sürekli plaj dolduracak bir kitlesi de yok sonuçta. Sahne alan isimlerin beş-altı şarkı söyleyip sahneden indiğine dair söylentiler de seyirciyi uzak tutmuş olabilir.

İ.D.: Her şey tanıtım değil ki... İşletmeyi bilmek önemli olan. İnsanlar mekânlara bir kere meraktan gider, sonra memnun kalırsa devam eder.

K.K.: Mekânların bir ruhu olmalı... O ruh yoksa değil Gülşen’i Demet Akalın’ı, Rihanna’yı Beyonce’yi çıkarsanız nafile...

E.Ö.: Yanlış strateji uyguladılar ilk günden bu yana. Bazen bir şey çok bahsedildiği, çok reklamı yapıldığı zaman da kötüye gider. İlla iyi olacak diye bir şey yok. Reklamın kötüsü olur. Hadise son yıllarda zaten yanlış stratejiler izliyor. Bence acilen kendini toparlaması şart.

R.B.: Demek ki her şey reklam değilmiş. Hadise ve şürekâsının tüm desteğine rağmen bu mekân bir türlü istenen seviyeye ulaşamadı. Ünlüler farklı sektörlere girmeden önce ince eleyip sık dokumalı.

B.İ.: Hadise ayarındaki popüler bir sanatçının neden bu tür girişimlerle vakit ve imaj kaybettiğini gerçekten anlamıyorum. Kolay görünen ama en zor işlerden biri mekân işletmeciliği. Evet ablası ve kardeşleri için bir işkolu yaratmak istedi ancak bu tür haberlerle yıpranmasına değer miydi? Plajlara değil iyi şarkı ve kliplere odaklansın. Şarkıları bütün plajlarda sürekli çalınır o zaman.

‘Tarkan rekabette açık ara önde’

Yazlık albümler ve şarkılar arasında kıyasıya bir rekabet söz konusu. Sizce bu yazın en popüler şarkısı hangisi?

O.B.: Popüler deyince Tarkan’ı es geçmek olmuyor tabii ki. Yaz hitlerinin ası ‘Yolla’ onda. Hande Yener’in albümündeki ‘Vay’ da sevdiklerim arasında.

İ.D.: Tabii ki Tarkan. Albümdeki hemen her şarkı popüler oldu. Yanımdan otomobiller geçiyor, içinde bangır bangır Tarkan çalıyor. 90’larda da böyleydi, şahane bir nostalji oldu bana.

K.K.: Bir tek Tarkan’ın ‘Yolla’sını biliyorum... O da sosyal medyada eğlenceli ‘caps’lere konu olunca merak edip dinlemiş- tim. Albümler ve şarkılar arasında olsa olsa ‘hangimiz daha az vasatız’ rekabeti olabilir...

E.Ö.: Tarkan açık ara önde. Kim ne derse desin. Ama bu yaz popüler şarkı yok.

R.B.: Tarkan’dan beklediğimiz bu muydu? Hayır ama yazın en iyisi ‘Yolla’ oldu. Hem eğlenceli hem de sözleri dile dolanıyor. Eski Tarkan şarkılarının tadını vermese de bu kadar kötü şarkı içinde parlıyor.

B.İ.: Sezen Aksu’nun Manifesto’su ile Tarkan’ın ‘Yolla’sı bu yazın şarkıları oldu. Zaten kaç yazdır ertelenen albümlerle tatsız geçen pop dünyası, aynı anda çıkan iki albümle hareketlendi. Dikkatler yeniden pop müzikteki üretimlere yöneldi. Eski tabirle Unkapanı’na bereket getirdiler. Bengü’nün ‘Kuzu’su, Hadise’nin ‘Şampiyon’u ve Hande Yener’in ‘Sana Bişey Olmaz’ı da hit adayları.