Kadir Kaymakçı: İnsanlık hali, ağır eleştiriler saçma

"AKALIN'IN EKONOMİK KRİZ YAŞAMASI İMKANSIZ"

Demet Akalın’ın satın aldıktan sonra “Herkes gibi kredi çektik. Karı-koca çalışıp ödeyeceğiz” dediği Beykoz’daki villasına, eşi Okan Kurt’un yaklaşık 60 milyon TL borcu nedeniyle haciz geldi. Kurt’un avukatı, usulsüz tebligatla icra takibi başlatıldığını ve duruma itiraz edeceklerini açıkladı. Son dönemde DJ’liğe merak saran Kurt, ekonomik olarak zor bir dönem geçiriyor olabilir mi?

REŞAT BALCIOĞLU: Borcu olmayan ya da kredi çekmeyen işadamı var mıdır? Bence yoktur. Okan Kurt bir işadamı, bildiğim kadarıyla lojistik işi yapıyor. Geçen yıl 100 TIR almıştı, bu da bayağı borçlanma demektir. Ayrıca ülke olarak zaman zaman ekonomik sıkıntılar yaşıyoruz. Benim asıl merak ettiğim Okan Bey’in hangi ara çalıştığı. Sürekli magazin basınının gündeminde, sürekli magazincilerle içli dışlı. Bu da iş hayatını olumsuz etkiler diye düşünüyorum. Demet Akalın’ın eşi olmak galiba iş hayatına yaramadı. Baksanıza tutturmuş ‘DJ olacağım’ diyor. Okan Bey TIR’lar elden gidiyor!

İPEK DURKAL: Olabilir tabii ki. Sırf Okan Kurt mu, kiminle konuşsam kan ağlıyor çünkü piyasada para dönmüyor. Bahsedilen rakamlar öyle DJ’likle filan ödenecek rakamlar değil. Okan Kurt belli ki bu stresli dönemde hobi edinip sıkıntısını dağıtıyor.

OBEN BUDAK: Haksız yere açılan bir dava sonucuymuş, Demet açıklama yaptı. Okan Kurt’un işi hakkında bir fikrim yok ama bu kadar fazla iş yapan Demet Akalın’ın ekonomik krize girmesi mümkün değil gibi.

KADİR KAYMAKÇI: 100 TIR satın alan bir işadamının 60 milyon lira borcu olması anlaşılabilir. Tuhaf olan 100 TIR’ı olan bir DJ’in 60 milyon lira borç yapabilmesi! Her DJ’liğe merak saran DJ olabilir mi? Her Spotify’da ‘liste’ yapan otomatikman DJ olur mu? Bu işin bir eğitime, müzik bilgisine falan ihtiyacı yok mu? “Bu adam ünlü, teybe kaset koyup çalabiliyor, o zaman bizim mekânda DJ’lik yaparsın” diye talepte bulunan işletme sahiplerini ‘sol anahtarıyla’ dövmek lazım ama burası Türkiye, ne olduğun değil kendini ne olarak ‘sattığın’ önemli! Korkarım bir süre sonra bu ‘ünlümsü’ler “Bende de beyin var” deyip beyin ameliyatına girerler ve eminim insanlar da kendilerini bunlara ameliyat ettirir. Ne de olsa beyin bedava!

ESİN ÖVET: Haczin ne demek olduğunu çok iyi bilen biri olarak duyar duymaz çok üzülüyorum. İçimden bir şey kopuyor sanki. Kim olursa olsun kötü bir durum. Zaten duyar duymaz ‘İnşallah Hira görmemiştir’ dedim. Gerçekten o an yaşanan acı ve duygu korkunç. Kimin başına geliyorsa Allah yardımcısı olsun. Ben olaya başka bakıyorum bu konuda.

BÜLENT İPEK: İki tarafın da iddialarını ve savunmalarını inceledim. Okan Kurt’la eskiye dayalı karşılıklı alacak verecek davaları olan bir aile. Kim haklı, kim haksız beni ilgilendirmiyor. Ancak haciz meselesini Demet Akalın’ın şöhreti üzerinden Kurt Ailesi’ni rencide etme girişimi olarak kullanıyorlar. Üstelik çilingirle girmek için usulsüz tebligat yapıldığı iddiası var. Yoksa evdeki üç beş eşyayla iddia ettikleri alacağın yüzde birini tahsil edemezler.

"İNSANLIK HALİ, AĞIR ELEŞTİRİLER SAÇMA"

İlhan Şeşen, Bodrum’da para çektiği ATM’nin hemen yanında hacetini giderirken görüntülendi. Çevredeki vatandaşlar Şeşen’e tepki gösterirken, olay sosyal medyada da uzun süre gündemde kaldı. Karizmasını fena çizdiren usta müzisyenin bu davranışına ne demeli?

R.B.: İnsanlık hali olur böyle şeyler. Yaşlılık hali, tutamamıştır.

İ.D.: Sokağa tuvaletini yapmak hayvana ait bir davranış, insana değil ki... Hiç oldu mu şimdi...

O.B.: Ben bir süredir sık sık Prag’a gidiyorum ve orada sokağa tükürmek ve işemek normal. Gayet insani bir sorun olduğu için sokakta çözülmesinde bir sakınca görmüyorlar. Keza Londra, Berlin sokaklarında da görebileceğiniz görüntüler bunlar. Evet, İlhan Bey sokağın ortasına işemektense bir çalılık bulsaydı en azından ama sanki birinin evini yakmış gibi yüksek tonlardan eleştirilmesi de saçma.

K.K.: İnsandır işer! İlhan Bey sıkışmış, olabilir normal... Bu haber olur mu? Evet, olur... İnsanlar bu gibi bir durumda ‘işerken yakalanan ünlüyle’ ilgili espriler yapar mı? Evet, yapar! Hayatın içinde olabilecek bir durum... Ofsayt yok, oyuna devam...

E.Ö.: Artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Bir hareketinizle ülke sizi konuşabiliyor. Sokağa işeyenler hakkında daha önce çok yazı yazdım. İlhan Şeşen normal olsa üstüne konuşulacak çok şey var ancak hastaymış. Yakınları bu konuda bir şeyler anlattılar. O yüzden insan üzülüyor fakat sinirlenmiyor da değil.

B.İ.: Bir hastalığı olduğu, bu nedenle tutamadığı söyleniyor. Yarın iyi bir şarkı yapar böylelikle unutturur skandalı.

"SÜPERSTAR'DAN KİRALIK EVE 25 BİN DOLAR VEREN ÇIKAR"

Ajda Pekkan üç yıl önce satın alıp bizzat dekore ettirdiği süper lüks villasını eşyalarıyla birlikte 25 bin dolara kiraya verecek. Sizce Süperstar’ın evinde yaşamak için bu fahiş fiyat normal mi?

R.B.: Süperstar da evde mi olacak, anlamadım.

İ.D.: Ajda Pekkan az bile istemiş. Ajda Pekkan’ın yakın arkadaşı Ayşe Ersayın o evde vefat etti. O sebepten bu evi satmak istiyordu ancak talep ettiği rakamı verecek müşteri çıkmadı.

O.B.: İnsanlar 35’inci kattaki küçücük dairelerine 5 bin-6 bin TL kira öderken bahçe içinde, Ajda Pekkan’ın anıları olan bir eve 25 bin ödemişler çok mu? Beach’lerde 240 TL’ye hamburger yiyen özentiler o evde oturmanın bir yolunu bulur.

K.K.: Herhalde kiracı 25 bin doları “Kimler geldi, kimler geçti bu evden” diye vermiyordur! Yani umarım böyle aptalca bir şey değildir! Değildir değil mi? Gerçi olabilir de. ‘Bayan doktordan’ diye pert arabaya on binler sayan varsa Süperstar’dan eve 25 bin veren de bulunur...

E.Ö.: Süperstar evi diye değil de o evin değeri belki öyledir. Çünkü maşallah Türkiye’de emlak fiyatlarını duyunca ağzım açık kalıyor, kapatamıyorum.

B.İ.: İlk anda çok uçuk bir rakam gibi algılanıyor. Evin satış fiyatı 8.5 milyon dolar. Kira-ev fiyatı kıyaslaması yapıldığında bu kirayla evin satış fiyatı 30 yılda ancak karşılanır. Bu açıdan değerlendirildiğinde satın almaktansa kiralamak daha mantıklı.

"SOSYAL MEDYA İNSANIMIZI FENA ŞAŞIRTTI"

Hülya Avşar ve Ebru Şallı’nın sosyal medyada paylaştığı fotoğrafların photoshop tartışmalarıyla gündeme gelmesi üzerine Hande Yener isyan etti. HT Magazin’e konuşan ünlü şarkıcının “Sıradan insanlar bu uygulamaları kullanırken ünlü isimlerin efekt kullanması çok normal değil mi? Herkes bizi mumya sanıyor, değişik bir beyin yapısı” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

R.B.: Bence eleştiri işini biraz abartıyoruz. Yapanlar ünlü olunca eleştiriler çok ağır oluyor. Ya bırakın bunları, insanlar eğleniyor, o fotoğrafları illa beğenin diye koymuyorlar ki. Farklı bir şey yapıyorlar. Hande Yener çok haklı, onlar da Mars’tan gelmediler. Biraz eğlenmek onların da hakkı.

İ.D.: Altına imzamı atıyorum!

O.B.: Hande doğru söylemiş, sosyal medya ve kolay ulaşılırlık sayesinde neredeyse herkes kendini uzman sanıyor. Hem de sadece bir konunun uzmanı değil, her şeyin uzmanı! İnsanların birini eleştirmeden önce kendisine bakması lazım deniyor ama bunu uygulayan yok.

K.K.: Sosyal medyada isteyen istediği filtreyi kullanır! İster photoshop’ta göğüslerini büyütür, ister gıdısını yok ettirir! Yıl 2017, geçelim bunları. Millet sarışın, mavi gözlü bebek siparişi veriyor; biz hâlâ ‘bebeksi filtre’ tartışıyoruz...

E.Ö.: Ne yalan söyleyeyim Hande Yener uzun süreden sonra çok mantıklı, çok doğru bir açıklama yapmış. İnsanımızı sosyal medya şaşırttı. Maalesef sosyal medyayla birlikte insanlar hayran olduğu, ulaşamadığı sanatçıya öyle bir ulaşmaya başladı ki şöhretler cazibesini yitirdi. En ufacık şeyde saldırıya geçiyorlar. Saygısızca, çirkin ve fütursuzca.

B.İ.: Makyajını yapmadan ve filtre kullanmadan Instagram’a fotoğraf koymayan bazı vatandaşlar söz konusu ünlüler olunca bayılıyorlar yorumlarıyla onları doğramaya. Bu durum ünlülerle fanlarının arasındaki ilişkinin samimiyetsizliğini ortaya çıkardı aslında. Birçok ünlü artık paylaşımlarını yorumlara kapatmayı planlıyor. Gazetecileri devreden çıkarıp hayranlarıyla direkt sosyal medyadan iletişim kurarak mutlu mesut yaşayacaklarını sanıyorlardı. Olmadı, olamaz zaten. Kendi kendinin magazincisi olmaya soyunan ünlüler boyunun ölçüsünü aldı ve evlerine geri dönüyorlar.

"GÜLŞEN'İN CESARETİ TAKDİRİ HAK EDİYOR"

Kaldığı oteldeki karşı odasında bir adamın eşini dövdüğünü fark eden Gülşen, polis çağırarak hemcinsini kurtardı. Gülşen olayı “Bir adamın karısını dövdüğüne şahit oldum. Ailenin bebeği de vardı ve ağlıyordu o sırada. Çok moralim bozuldu. Beni zor tuttular, gidip kapıya dayanacaktım” sözleriyle anlattı. Gülşen’in bu davranışı ve son dönemde iyice yükselen erkek şiddeti hakkında neler söylersiniz?

R.B.: Bravo Gülşen’e! Anne olmak insanı böyle duyarlı yapar. Perdesini kapatıp ‘Bana ne canım’ da diyebilirdi. Bebeği olan bir kadının kocası tarafından dövüldüğünü görünce dayanamamış polise haber vermiş ve duyarlılığını göstermiş. Ülkemizde kadın cinayetleri ve kadına şiddet had safhada. Kim olursa olsun sesimizi çıkarırsak, dayanışma içerisinde olursak yeneriz bu barbarları.

İ.D.: Yıllardır kurtulamadık şu erkek şiddetinden! Gülşen sorumluluk sahibi her vatandaşın yapması gerekeni yapmış.

O.B.: Bence buradaki önemli detay şiddetin sadece küçük yerlere özgü bir davranış şekli olmadığı. Gülşen sonuçta lüks bir otelin kral dairesinde kalıyordur ve büyük olasılıkla karşı dairesinde kalanlar da zengin ve eğitimli. Şiddetin her türlüsünde büyük bir artış var, nasıl baş edilecek bilmiyorum ve korkuyorum açıkçası.

K.K.: Helal olsun Gülşen’e! Birçoğumuzun ‘Karı-koca arasına girilmez’ saçmalığıyla başımızı çevirip gittiğimiz durumda yapılması gerekeni yapmış! Erkek şiddeti hep vardı, yeni yükselen bir durum değil! Çok şükür artık farkındalık arttı, kadınlar artık bu gibi durumlarda Gülşen gibi seslerini yükseltiyorlar...

E.Ö.: Helal olsun. Ben de olsam aynısını yapardım. Erkek elini havaya bile kaldırsa kadın anında uzaklaşmalı. Bu korkunç bir şey.

B.İ.: Takdir edilesi bir hareket. Zaten manşetten verdik Gülşen’in duyarlılığını. Çünkü ‘Karı koca arasına girilmez’ anlayışı hâlâ hakim ve bu yüzden kadın cinayetlerinin çoğu insanların gözleri önünde işleniyor. Cesaretinden ötürü Gülşen’i alkışlıyorum.