Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Fiskos gupse özayın hayali yönetmen olmak

        YALAN Dünya’daki oyunculuğunun yanı sıra Beyaz Show için “Oldu Teşekkürler” başlıklı skeçler yazan Gupse Özay, kendisini vicdanlı, hırslı, pozitif ve çok iyi bir insan olarak tanımlıyor. “Kimsenin enerjisini düşürmem. Mutsuz bile olsam hep pozitif olmaya çabalarım. Hiç mutsuz olduğumu hatırlamıyorum” diyen Özay, canı sıkkın olduğunda ise eve kapandığını açıklıyor.

        Nurhayat’ı tanıyoruz, Gupse Özay’ı sizden dinleyebilir miyiz?

        İnsanın kendisini anlatması garip oluyor. Çok iyi bir insanımdır. (Gülüyor) Vicdanlı, hırslı ve pozitif... Herkes mutlu olsun isterim, empatim çok yüksektir. Çalışkan ve sorumluluk sahibiyim. Anne ve babama, ayrıca İzmir’e çok düşkünüm. Üretmekten çok keyif alıyorum, senaryo yazmak, resim, şiir ve devamlı bir şeyler karalamak hoşuma gidiyor. Beni bıraksanız sırf bu sorunun cevabını bir saat anlatırım (gülüyor).

        Hep böyle pozitif misinizdir?

        Kimsenin enerjisini düşürmem. Mutsuz bile olsam hep pozitif olmaya çabalarım. Hiç mutsuz olduğumu hatırlamıyorum, canım sıkkın olursa eve kapanırım.

        ‘GÜLSE BİRSEL’LE ÇALIŞMAK HAYALİMDİ’

        Hayallerinizde ekran önünde olmak var mıydı?

        Kamera önünde olmayı hiç düşünmüyordum dersem yalan olur. Ama asıl hayalim yönetmen olmaktı. Bir yandan da kendi yazdığım ve yönettiğim bir işte kendime de bir jest yapıp rol yazarım diye düşünüyordum.

        Gülse Birsel misali...

        Aynen öyle. İlk olarak yazarlık başladı, arkasından oyunculuk geldi. Şimdi de yönetmenlik noktasında bir hedef koydum önüme.

        Yalan Dünya ile buluşmanız nasıl oldu?

        Arkadaşlarımla “Bakarsın bizi de biri keşfeder ve ünlü oluruz” düşüncesiyle, insanların bizi beğenmelerini hedefleyerek videolar çekiyorduk. Yalan Dünya ekibi de Nurhayat karakteri için oyuncu arayışındaymış, internette videomu görmüşler. Gülse Birsel ile tanışmak ve çalışmak hep hayalimdi zaten, onun isminin geçtiği bir telefon gelince uçarak gittim, hatırlamıyorum bile... İlk bölümlerde yanımdan Olgun Şimşek, Hasibe Eren, Füsun Demirel geçerken kafayı yiyordum, kalp krizi geçirecektim neredeyse. O yüzden hep belgesel gibi tüm oyuncuları gözlemliyordum. İşte ezberini nasıl, kaç dakikada yaptı, nasıl oynadı, elini kolunu nereye koydu gibi izledim. Muhteşem bir şanstı benim için. İyi yere kapak attım.

        Nurhayat tiplemesinden sonra çevrenizden enteresan tepkiler aldığınız oldu mu?

        Çocukluğumdan beri tüm aileyi toplayıp taklitler yaptığım için oyunculuk çevremdekiler için sürpriz olmadı. İnsanlar “Sonunda oyuncu oldu” şeklinde dönüşler yaptı. Nurhayat tiplemesine herkes çok güldü, özellikle annem “Çocuğum ben bile ne dediğini anlamıyorum, biraz yavaş konuş.” dedi (gülüyor). Rolü oynarken o kadar heyecanlıydım ki, ben bile bazen ne dediğimi anlamıyordum. Yeni bölümlerde biraz daha yavaş konuşuyorum, çünkü insanlar ne dediğimi anlayana kadar sahne kaçıyor.

        Karakter normalde bu kadar hızlı konuşan bir tipleme miydi, yoksa sizi görünce mi bu özellik role eklendi?

        Karakter normalde çok konuşan, dırdırcı bir ev kızıydı ama bu kadar hızlı konuşmuyordu. Bu biraz da Gülse’nin beni tanıdıktan sonra role eklediği bir özellikti. Herkes ilk başlarda benim hızlı konuşmaya çalıştığımı sanıyordu.

        YAZIN FİLM ÇEKECEK

        Çok hızlı konuşmanızdan dolayı meslektaşlarınızdan ne tür eleştiriler aldınız?

        “Anlaşılmıyor, sen kimsin ki oyuncu oldun, seni oyuncu yapana yazıklar olsun” gibi yorumlar aldım. Haklılar da tabii, ama şöyle de bir şey var, insanlar diksiyonu düzgün oyunculara o kadar çok doymuşlar ki bu tipleme ilginç geldi izleyiciye. Elimde değil, çok hızlı konuşuyorum (gülüyor). Hele havamdaysam hiç susturamazsınız.

        Üniversiteye başladığınızdaki hayallerinizle şu ankiler örtüşüyor mu?

        u an hayalini kurduğum birçok şeyi yapıyorum. Yönetmenlik her zaman en büyük hedefim oldu. Şu an en büyük heyecanım yazın çekeceğimiz sinema filmi.

        Gülse Birsel ile çalışmak nasıl?

        Rol model olarak hep Gülse Birsel’i örnek alırdım. Haberlerini, posterlerini duvarıma astığım birinin yanında çalışınca ilk başlarda sesim içime kaçıyordu. O kadar heyecanlanıyordum ki, gerçek olamaz diyordum. Çok resmi olacağız sanırken, Gülse zamanla dostum, destekçim, arkadaşım oldu.

        Ailenize düşkünsünüz, kaç kardeşsiniz?

        2 haftada bir anne ve babamla görüşürüm, olmazsa olmazımdır. Bir abim var, her şeyimi onunla paylaşıyorum. Benim için hem baba, hem kardeş hem de dost... İzmir’e de çok düşkünüm, eninde sonunda İzmir’e döneceğim.

        ‘İSTANBUL’DAKİLERİN İÇİ GEÇMİŞ’

        İzmir’den İstanbul’a geldiğinizde nasıl bir dünyayla karşılaştınız? Zor oldu mu İstanbul’a alışmak?

        İstanbul’a ilk geldiğimde 6 ay ağladım. Yalnızdım, “Neden geldim İstanbul’a” şarkısını söylüyordum sürekli (gülüyor). Karşılaştığım insanlara “Günaydın” diyordum, “Manyak mı bu” der gibi sert sert bakıyorlardı. İnsanların içleri geçmiş, herkes mutsuz. İlk zamanlar paranoyak oldum, yürürken hep arkama bakıyordum, o dönem kötüydü açıkçası. Sonra kendim gibi insanları bulunca alıştım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ