Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor "Işıl Hanım Mars'ta mı yaşıyor? "

        HT Masa ekibi bu hafta Taksim'de bir restaurantta buluşup Gülben Ergen’in Mersin’deki anaokulu açılışında bayılmasını, Ozan Güven’in “Herkesin elini tutarım” açıklamasını, Işıl Reçber’in “Semt pazarına hiç gitmedim” sözlerini, İstanbul’un yeni gözdesi Soho House üzerinden diğer mekânların durumunu masaya yatırdı.

        "BİRBİRLERİNİN KAFASINA BARDAK ATAN GÖRDÜK"

        12 yıl önce yaşanan Sibel Can, Sertab Erener olayı var biliyorsunuz. Sertab Erener, aynı programa katıldığı Sibel Can’ın adını duyduğunda menajerini kovmuştu. Bu konu gündeme gelince Sibel Can üzerinde durmadığını söyledi.

        R.B.: Ticaret öyle bir şey ki gün geliyor insanın her şeyi yapmasına neden olabiliyor. Bugün şartları bu, bunu yapıyorlar. Yarın şartlar değişir başka bir şey olur. Burada Sibel Can’ın programının devam etmesi için elinden geleni yapıyorlar. Program başladığından beri istenilen seviyede değil. Yıllar önce olmuşu unutmak lazım. Üç sene daha birlikte gitseler milyon dolar kazanacaklar, gitmeseler irtibarları sarsılacak.

        K.K.: Bundan 10-12 yıl önce Sertab öyle düşünmüş olabilir. Sertab’ın da bugün yıllar öncesinden başka bir yerde olması normal. Zaten kendisi kesinlikle böyle bir şey olmadığını söylüyormuş. Geçenlerde okudum 70’ler ve 80’lerde çok ünlü olan Status Quo diye bir grup vardı. Onları solisti ve gitaristi yıllardır hiç konuşmuyorlarmış. Ama adamlar şu anda birlikte turnedeler. Sahnede birlikte çalıp binlerce insanı eğlendiriyorlar. Kuliste tek kelime konuşmuyorlar. Röportajı bile ayrı ayrı vermişler.

        ‘KÜÇÜMSEYEN BİR HALDE’

        E.Ö.: Yıllardır bu sektörde kuliste birbirinin suratına bakmayıp ekranlarda gülücük dağıtan insanlara çok şahit olduk. Birbirlerinin kafasına bardak atanları, kulis kapısını yumruklayanları gördük. Sibel Can da magazin dünyasını Hülya Avşar gibi çok iyi kullanır. Onun hiç magazincilerle kavga ettiğini gördünüz mü? Yok. Bunu da öyle kapattı. Bu saate kadar kimseyle kavga etmeyen Sibel Can bundan sonra da etmez. Sertab da kuliste yanına gidip “Tamam böyle bir şey yaşanmış olabilir ama buna takılmayacaksın” demiştir. Menajerler konuşur. Sertab’ın yanında çalışan ne menajeri ne bir insan güzel bir cümle kurmadı. O da bunun farkında. Eurovision’da birinci olduktan sonra bir dokunulmazlık yarattı kendisine. Hiçbir şeyden hoşlanmayan, herkesi küçümseyen bir halde.

        O.B.: Bu olayın gerçekleştiği tarihte Sertab Erener imkânsızı başarıp Eurovision birincimiz olmuştu. Ego patlaması yaşayıp bir programa herhangi biri ile çıkmak istememesi bence çok normal, Sibel Can’ı hedefleyen bir olay olduğunu zannetmiyorum. Kaldı ki branşları da çok ayrı iki star oldukları için Sertab, Sibel Can için ne alaka demiş olabilir. Hâlâ durum ne alaka konumundan çıkamadı benim için. TV şovlarındaki uyumları ortada. Tek fark, o zaman işin ucunda para yoktu, şimdi para mevzubahis. Para için bir araya gelmelerini anlayabilirim ama diğer türlü bir buluşma o dönem için gereksizmiş.

        Bülent İpek:Eskiden arabeskçilerle insanlar yan yana gelmezdi. Şimdi projelerde rock’çılar da, popçular da, entelektüeller de bir arada oluyor.

        "IŞIL REÇBER'İ TEBRİK EDİYORUM"

        Işıl Reçber, hayatında hiç pazara gitmediğini söyledi.

        Reşat Balcıoğlu: Metropole yerleşmiş, kariyer yapmış olabiliriz. Bu sebepten gitmeyip, siparişlerimizi eve getirtebiliriz ama böyle bir demeç vermek bana hiç inandırıcı gelmiyor. 10-15 yaşlarında hiç mi oturduğu mahallede pazara gitmemiş? Kendisi ‘Mars’ta mı yaşıyor?’ diye düşünmeden edemiyorum.

        Kadir Kaymakçı: Işıl Reçber’i tebrik ediyorum. Büyük bir iş başarmış. Bu ülkede yaşayıp da hiçbir semt pazarına gitmemek az buz iş değil. Işıl Hanım gibi 3-5 kişi daha çıksa Ay’da koloni kurarız. Işıl Hanım’ın milletçe alkışlanması gerek.

        Oben Budak: Işıl Reçber’in pazara gitmesini gerektirecek bir durum yok ki ortada. Sırf Işıl değil sosyetik olarak anılan hiçbir kadının pazara gittiğini sanmıyorum. Yeterli parası varken, oradaki malların çok daha kalitelisini alabiliyorken pazardan alışveriş etse bence daha tuhaf olurdu. Pazara gitmedi diye eviyle çok alakasız olduğu da zannedilmesin, ne tatlı bir anne olduğunu yakinen biliyorum.

        Bülent İpek: Gerçekten çocukluğunda bir şekilde annesiyle filan gitmediyse görmemiş olabilir. Bugün hangi ünlü pazara gidiyor? Eskiden Ulus’taki sosyete pazarı olsa giderlerdi. Artık o da yok, Salı pazarı da yer değiştirdi. Bu kadar alım gücü ve AVM varken pazara niye gitsin.

        Esin Övet: Bir insanın Türkiye’de yaşayıp da pazara gitmemesinin imkânsız olduğunu düşünüyorum.

        Tayfun Topal: Kendisi acaba kraliyet ailesinden mi gelmiş? Çok şaşırtıcı.

        "TÜRKİYE'DE KURAL KOYMAYACAKSIN"

        Üyelik sistemiyle girilebilen ve içeriden sosyal medyada bir şey paylaşmanın yasak olduğu dünyaca ünlü Soho House İstanbul’da açıldı. Şu anki popülerliği sürer mi?

        E.Ö.: Memlekete gümbür gümbür bir şekilde Soho House geldi. Pek çok ünlü isim buraya geliyor, partilere katılıyorlar. Burada fotoğraf çekilmesi yasak olmasına rağmen insanlar ben buradaydım demek için tuhaf tuhaf yollara başvuruyorlar. Soho House sayfa yapraklarında yerini alacak mı, almayacak mı sizce?

        T.T.: Yabancı markaların, Türkiye’de işletme açmaları beni sevindiriyor. Umarım geldikleri gibi gitmezler diyorum. Genelde hep bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Bu sefer inşallah olmaz. Buraya gelen markalar içerisinde bir tek Zuma dayandı. O da nasıl dayandı? Lokasyonundan ötürü. Soho’da her şey yasak olmasına rağmen insanlar kıyasıya bir yarış içerisine girmiş durumda. Türkiye’de kural koymayacaksın. Koyduğunuz zaman insanlarda bir çiğneme arzusu oluşuyor.

        K.K.: Her şeyi yaptığımız gibi bunu da çok abarttık. Özel girilebiliyormuş, yasaklar varmış falan. Daha dün Hugh Jackman’la Russell Crowe’un New York Soho House’ta çektikleri selfie yabancı gazetelerdeydi. Russell Crowe üzerinde eşofmanı, bisikletiyle gelmişler. Ben de Tayfun gibi bir müddet sonra bu mekânın ateşinin söneceğini düşünüyorum. Biz biraz maymun iştahlı olduğumuzdan böyle ‘yeniliklere’ ilk başta saldırıyoruz, sonra bıkıyoruz.

        B.İ.: Bu mekâna insanların ilgisi var kabul ama bu ilgi oraya girebilene kadar sürecek. Girdikten sonra insanlar bu sefer de buranın sıradan bir yer olduğunu söyleyip, yerin dibine geçirmeye başlayacak. İşletmeciler bu ülkenin işletme mantığına uymazlarsa yaşayamazlar.

        "GÜLBEN'DE İMAJ SORUNU VAR"

        Gülben Ergen geçtiğimiz günlerde katıldığı anaokulu açılışında bayıldı. Ancak magazin dünyasında bunun şov olduğu düşünüldü.

        T.T.: Piyasada Gülben Ergen’in yapmacık olduğu konuşulur. Ancak ben vahşice katledilen Özgecan Aslan gibi hassas bir konuda bayılma numarasını yapacağını hiç düşünmüyorum. Ergen, ilk zamanlarında yerini konumlandırmak için bu tarz ses getirecek davranışlar yapmış olabilir ama gelinen noktada toplum tarafından kabul görmüş bir isim.

        K.K.: Sanat hayatının ilk yıllarında kurgu hareketler, polemikler yapmış olabilir ama Özgecan için hangimiz üzülmedi ki? Ancak gelin görün ki ülke olarak her olayın arkasında bir şey arıyoruz. Bizi bu hale getirenler utansın.

        E.Ö.: Sosyal medyada “Gülben yine reklamını yaptı” şeklinde cümleler sarf edildiğini gördüm. Bu çok üzücü. Gülben Ergen’in tansiyonu düşmüş olabilir belki hamile de olabilir! Önyargılarımızı bir kenara bırakmamız gerekiyor.

        R.B.: Gülben Ergen’de bir imaj ve inandırıcılık sorunu var. Bu sanatçı hep balon manşetlerle gündemde olduğu için bu bayılma gerçek bile olsa “Acaba?” diye düşündürüyor. Demet Akalın’ın bile olduğu Özgecan eylemlerinde Gülben Ergen yoktu.

        O.B.: Gülben Ergen bu ara çok sessiz, üretim yok, program yok, yeni evliliği, mutlu yuvası konuşulmuyor. Bu yüzden aradan sıyrılmak, kendini göstermek istemiş olabilir. Bu şekilde konuşunca fesatlık yapıyormuş gibi durabilir ama konu Gülben Ergen olunca bunları düşünmek normal. Eğer cidden bayıldıysa kendisinden özür dilerim fikirlerim için ama böyle düşünmemizin sorumlusu ben değilim vallahi.

        "MERYEM BİR ARAYIŞ İÇİNDE"

        Ozan Güven “Meryem Uzerli’nin değil herkesin elini tutarım” dedi.

        K.K.: Aralarında bir elektriklenme olmuş olabilir. Ozan ile Meryem arasındaki ilişkinin arkadaşlığa evrildiğine inanıyorum. Ozan Güven bu piyasadaki en düzgün adamlardan biri. Her elini tuttuğu kadınla sevgili olmadığını anlatmaya çalışıyor.

        T.T.: Ben Ozan’ın Meryem ile halen birlikte olabileceğini düşünüyorum. Ozan sempatik görünmeye çalışıyor. Cem Yılmaz’ın yaptığı esprileri yapmaya çalışıyor. Geri dönüşü alamayınca da eziliyor.

        B.İ.: Bence Meryem ile Ozan hiçbir zaman ilişki yaşamadı. Muhteşem Yüzyıl’da oynadıkları dönemde Meryem’in çevresinde çok az insan vardı. Bunlardan biri de Ozan’dı. Belki o dönem bir yakınlaşma oldu.

        R.B.: Üstüne basa basa Meryem Uzerli’nin bir arayış içerisinde olduğunu söylüyorum. Ozan Güven ile sadece dost olduklarını düşünüyorum. Meryem kısa bir sürede hem sevgilisinden ayrıldı, hem çocuk doğurdu, hem de kariyerinde çalkantılar yaşadı.

        E.Ö.: Burada sanki magazincilere de laf sokuyor. Ünlülerin en büyük rahatsızlığı kendilerinin sürekli birileriyle aşk yaşadığının söylenmesi. ‘Her elimi tuttuğumla beni yazıp çiziyorsunuz’ denmesi.

        O.B.: Bazı adamlar vardır, bir gece bile beraber olsa kadınına çok iyi davranır, onu büyüler, davranışlarıyla aklını çeler. Ozan da belki bu tip erkeklerden, birinin elini tutması duygusunun boyutunu belli etmiyor, onun için sıradan bir özellik.

        MASA'NIN ÜSTÜNDEKİLER

        ‘Kadına şiddete hayır’ kampanyası için İtalyan gazeteci Serena Dandini’nin, ‘Ölümcül Yaralı’ projesinde kadın hikâyeleri okuyan Türkan Şoray, Serra Yılmaz, Şevval Sam, Hazal Kaya gibi ünlü isimler.

        25 yıldır kadın dayanışmasının sembolü olan Mor Çatı’ya destek çıkan Beren Saat, Ezgi Mola ve Şebnem Ferah.

        İşitme engellilere şarkılarını ulaştırmak için işaret dilini öğrenen ve bu anlamda Barış Manço’dan sonra ikinci isim olacağını açıklayan Ajda Pekkan.

        MASA'NIN ALTINDAKİLER

        Gazetecileri görünce erkek arkadaşını bırakıp, apartman boşluğuna saklanıp, sonrasında taksiyle tek başına oradan uzaklaşan Sanem Çelik.

        Sevgilisiyle görüntülenince gazetecilere hakaret eden Okan Bayülgen.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ