Yarışmalardan güzel çıkmıyor!
HT MASA ekibi bu hafta; Miss Turkey Güzellik Yarışması'nı masaya yatırdı
HT MAGAZİN
HT MASA ekibi bu hafta Cem Yılmaz’ın Ali Baba ve 7 Cüceler filmini, Belçim Bilgin’in yıllar sonra dizi setlerine geri dönmesini, yaz dizilerinin tutup tutmayacağını, Miss Turkey güzellik yarışmasını, Ajda Pekkan’ın ve Mustafa Sandal’ın yeni single’ını ve şov dünyasında yaşanan evlilikleri masaya yatırdı.
Cem Yılmaz’ın çekimleri başlayan Ali Baba ve 7 Cüce filmi tutar mı? Ali Baba’nın Rus güzeli Irina ilgi çeker mi?
Esin Övet: Cem Yılmaz’ın son yaptığı filmden de anlaşılıyor ki, hep sanatsal ve kendi için filmler yapmaya çalışıyor. Oysaki, Cem Yılmaz için “Keşke daha komik, daha eğlenceli filmler yapsa” eleştirisi yapılır. Bu film de onlardan olacak gibi. Tabii Rus güzelden çok, filmin dikkat çekmesi daha önemli. Ben bu sefer umutluyum.
Bülent İpek: Sahnelerde yıllardır seyirciyi gülmekten öldüren Cem Yılmaz, sinemada biraz da ağlatmak istiyor. Sadri Alışık’ın yolundan yürüyor. Recep İvedik nedeniyle Şahan Gökbakar’ın sinema çevrelerinde ne kadar küçümsendiğini göz önüne alacak olursak Cem Yılmaz’ın sinema çabasına hak verebiliriz. Sinema dünyasına kabul edilmek ve saygı görmek istiyor. Bunu başardı da. Komedi filmlerini değerlendirmeyen sinema yazarları Cem Yılmaz’a toz kondurmuyor. Ama bence seyircisi de ondan sadece güleceği komedi filmleri beklemeye devam ediyor. ‘Ali Baba ve 7 Cüceler’in de komedi filmi beklentilerini bu kez fazlasıyla karşılayacağını tahmin ediyorum.
Reşat Balcıoğlu: Cem Yılmaz’ın sahnede yakaladığı başarılı performansı, sinema salonlarında yakaladığı pek söylenemez. Zaten şimdiye kadar çevirdiği birçok sinema filmi beklenenin altında gişe yaptı. Filmin kadrosu ve senaryo ne kadar iyi olursa olsun Cem Yılmaz’ın gişe başarısı pek memnun edici değil. ‘Hokkabaz’ ve ‘Yahşi Batı’ filmleri bunun iki örneği. ‘Ali Baba ve 7 Cüceler’ filmi tam olarak senaryosunu bilmiyoruz ama bana biraz çocuk filmi gibi geldi. Acaba diyorum “Cem Yılmaz bu kez çocukları sinema salonlarına çekip de gişe mi yapmak istiyor?” İnsan düşünmeden edemiyor.
Oben Budak: Cem Yılmaz’ın filmlerinin beklentisel olarak bir problemi var bence. Cem Yılmaz bizi her zaman en fazla güldüren adam olduğu için istiyoruz ki filmlerinde de kasıklarımızı tuta tuta gülelim. Ama o sahnede nasıl olsa bu işi gerektiği gibi yaptığı için bir de filmde komediye oynamıyor aslında. Yaptığı filmlerin sosu olarak komedi kullanılsa da amaç başka, anlatılan başka. Bu yüzden filmlerinde her zaman tartışma çıkıyor, hiç komik değildi deniyor. İyi de adamın güldürme gibi bir iddiası yok aslında. Türkiye’yi iyi okuduğundan yine bizi can evimizden yakalayacaktır eminim. Genelde iç burkan, göz yaşartan Türk filmleriyle hiçbir zaman yıldızım barışmadığı için, onun gülümseten filmlerinden hoşlanıyor, yeni filminin de gerekli ilgiyi göreceğini düşünüyorum.
Kadir Kaymakçı: Diğerleri ‘nicelikte’ Cem Yılmaz’ı geçebilirler ama ‘nitelikte’ Cem hep diğerlerinden birkaç adım önde bence... Yeni filmi için benim beklentim çok yüksek doğrusu. Teaser afişlerden, sosyal medyada paylaştığı fotoğraflara kadar yine orijinal bir iş yapmış gibi geliyor bana... Rus güzel işin tuzu biberi olur, filmin hikâyesi ve oyunculuklar ise lezzetli bir ana yemek...
Yaz dizileri artık kaliteli
Çok önemli oyuncuların yaz dizileri başlıyor. Yaz dizisi ne demek, bunlardan tutan olur mu?
E.Ö.: Özellikle reyting sisteminin çok kötü olduğu, artık insanların çok televizyon izlemediği bir dönemde yaz dizisi demek gelip geçici demek. O yüzden çok bütçeli diziler olmuyor yazın bildiğim kadarıyla. Eğer yazın çok tutarsa zaten sezona da devam ediyor. Örnekleri var. Reklamlarından anladığım kadarıyla Vildan Atasever’in dizisi dikkat çekici. Senaryo itibarıyla güzel geldi bana, vaktim olursa izlerim. Bu dizi tutup sezona devam edebilir.
R.B.: Yaz dizileri bana göre TV kanallarının genel müdürlerinin aralarının iyi olduğu yapımcılara kıyak yapma dönemi. Gel dostum iş veremediğin ikinci rollerdeki oyuncularını topla çek 8 bölüm, al paranı yazın, hem boş oturmamış olursun, hem de ben ekrana bir şey koymuş olurum. Zaten yazın reyting yok, ilan da az, kimse bir şey diyemez. Yaz dizileri angarya dizilerdir.
O.B.: Benim yaz dizisinden anladığım Yiğit Güralp’in yazdığı Kavak Yelleri. Güçlü hikâye ama yazlık bir ortamda, tatil aşkına rağmen takip ettiğim bir diziydi. Onun ardından yaz dizilerinde piyasa nedir hiçbir fikrim yok. Fakat birçok projenin yayına girmeye hazırlandığını biliyorum. Özellikle merak ettiğim de sadece genç yeteneklerden oluşan Mahsun Kırmızıgül’ün dizisi. Bence Mahsun’un dizisinin tutmama şansı yok, filmlerinin başarısı dizilere de yansıyor ister istemez.
B.İ.: Son reyting sisteminde, bütçesi ve kadrosu orta halli bir dizinin kaliteli olsa dahi eylüldeki büyük yarışta başlayıp, onlarca dizi arasından sıyrılarak seyircisini oluşturması artık çok zor, hatta imkânsız. 4-5 sene önce yazın ekran boş kalmasın diye yapılan iddiasız yaz dizilerinin yerini, artık yeni sezona hazırlık amacıyla erken yayınlanmaya başlayan iddialı ve kaliteli diziler aldı. Yaz dizisi olarak başlayıp iki sezon iyi reytigle yayınlanan diziler var. Bu yaz da iddialı işler var, aralarından en az beş altısı yeni sezona kalacak
EKRANIN GÜCÜNÜ ARKASINA ALMAK İSTEDİ
Belçim Bilgin uzun zaman sonra ‘Ya Her Şeyim Ya Hiçim’ adlı dizinin kadrosuna girerek dizilere geri dönme kararı aldı. Sizce neden döndü?
E.Ö.: Belçim Bilgin kesinlikle bir sinema oyuncusu. Dizi de olur mu olmaz mı tartışması tek Belçim’in üzerinden olmamalı. Çünkü dizi tamamen kadro ve senaryo işi. Nice ünlü, şöhretli, çok hayranı olan isimlerin dizileri tutmuyor. Yani bu dizi izlenmezse fatura Belçim’e kesilmemeli.
R.B.: Belçim Bilgin hem çok istikrarlı, hem de başarılı işlerle adından söz ettirmek isteyen biri. Eşi Yılmaz Erdoğan’ın gölgesinde kalmayı sevmeyen bir eş. Zaten oynadığı sinema filmlerindeki başarılı performansı ortada. Bence senaryo ve dizinin kadrosunu beğendiği için kafasına yatmıştır. Bakalım dizi sahnelerinde de başarılı bir performans sergileyecek mi?
O.B.: Belçim Bilgin oyuncu, bu işin nedeni olmaz bence. Sinema filmi sürekli insanın karşısına çıkmıyor, arada bu özlemini diziyle gidermek istemiş olabilir. İsminizi bir şekilde gündemde tutmak zorundasınız, film projesi olmadığı bir dönemi dizi ile geçirmek istemiş olabilir.
B.İ.: Dizilerin altın dönemini yaşadığı geçtiğimiz yıllarda birçok dizi projesini kabul etmemiş ve sinema filmlerine ağırlık vermişti. Şimdi birçok ünlü oyuncu dizi sürelerinin uzunluğundan yakınıp ara vereceğini söylerken Belçim Bilgin’in yeniden televizyonun bu yoğun çalışma temposuna girmesini anlayamadım. Belki de ekranın şöhreti canlı tutmadaki gücünü arkasına almak istedi. Bu anlaşılabilir. Çünkü diziler starların hayranlarını konsolide etmesi için çok önemli bir araç.
Miss Turkey kızları beğenilmedi
Miss Turkey yapıldı. Yıllardır bu yarışmaları izleyen insanlar olarak kızları nasıl buldunuz?
K.K.: “Nerede o eski güzeller” diye saçma bir nostalji yapacak halim yok! Her şey gibi ‘güzellik’ de değişiyor. Azra Akın bugün yarışsa dereceye bile giremezdi belki ama 10 yıl sonra bu kızlar için de aynı cümleyi kuracağız sanırım!
E.Ö.: Miss Turkey yarışmasından sonra Ayşe Hatun Önal ve Özge Ulusoy ile karşılaşıp özellikle onlarla bu konuyu konuştum. “Eskiden daha mı güzel kızlar vardı. Bu sene çok güzel değildi. Özellikle Ayşe sen sahneye çıktın şarkı söylemeye, kızlar senin yanında yavan kaldı. Ama zaten tüm sosyal medyada böyle yazıldı” dedim. Onlar da “O zaman biz de öyleydik aslında, zamanla insan kendine bakmayı öğreniyor” dedi. Evet olabilir ama ben kendi tecrübemden yola çıkarak söyleyecek olursam, eskiden daha dikkat çeken kızlar vardı. Şimdi yeni nesil çok güzel ama zamanla oturuyor güzellikleri. Eskiden öyle değildi.
O.B.: Yarışmayı izleyen herkes kızların başarısızlığından bahsediyor. Hatta sahneye çıkan Ayşe Hatun’un o geceki en güzel kadın olduğu konuşuldu. Yarışmalardan güzel ya da başarılı kadın çıkma durumu artık tarih oluyor sanırım. Uzun süredir yarışmalardan çıkan bir kadın yok.
B.İ.: Benim kişisel gözlemim şu. Bizim güzellik yarışmalarında yarışan kızlar, sonraki yıllarda güzelleşiyor. Bugün çok beğenilen tescilli güzellerin yarışma dönemindeki o mayolu fotoğraflarına bakın, çoğunu beğenmezsiniz. Bir bilene sormak lazım, belki Türklerin yüz hatları 20 yaşlarından sonra oturuyordur.
"BAZI KADINLAR EVLİLİĞİ SEVİYOR"
Ülkemizdeki ünlülerin yurtdışındaki ünlülere nazaran daha çok evlenip boşandığını görüyoruz.
E.Ö.: Ben bu kadınlara hayranım. Ölüyorum, bitiyorum. Ben ikinci evliliği yapmaya korkan bir kadın olarak, çok evlilik yapan her kadını cesaretlerinden dolayı tebrik ederim. Evlilik zahmetli, zor işler. Yani bir de 8 evlilik yapmış Gönül Yazar, Seda Sayan aklıma geldikçe inanın alkış tutuyorum. Zor gerçekten zor. Ama tabii bu kadar evlilik yapıp finalde yalnız olmak daha zor. Gönül Yazar mesela yalnız. Ve çok üzülüyorum. Bir keresinde benim bir programıma katılmış “Balkonumda manzaraya karşı tek başıma oturuyorum. Bir sürü erkek var benimle birlikte olmak isteyen ama korkuyorum” demişti. İşte bu kadar evlilik yapmış bir kadın sonunda korkuyor ama sonuç olarak yalnızlık da kötü bir şey. Yalnız kalmamak için bu kadar evlilik yapıyorlar ama final de yalnızlık olunca o da kötü.
R.B.: Sanat dünyasındaki evlilikler ne kadar medeniyse boşanmalar da medeni bir durum. Hiçbirimizin bir kimseyi boşandı veya evlendi diye eleştirme hakkı yok. Çoğu insan 20’li yaşlarda aynı yastığa baş koyup 40’lı yaşlarda ayrılabiliyorlar. Bence insanların anlaşamadıklarını görüp kısa sürede yollarını ayırmaları çok doğru.
O.B.: Bazı kadınlar evliliği seviyor, yapacak bir şey yok. Flört etme dönemini uzatıp o gelinliği giymeye bayılıyorlar. Bu bir seçimdir, genelleme yapılamaz. Sezen Aksu konserlerinde kendine 7 Kocalı Hürmüz göndermesi yapar, “4’te bitti sağolsun, şurada 7’ye ne kaldı be” diye dalga geçerdi ama ben ondan beklerken millet Sezen’i geçti. Daha çok sevsinler daha çok evlensinler bence mahzuru yok.
B.İ.: Bizim ünlüler gerçekten Avrupa ve Amerika’daki ünlülere göre daha çok evleniyorsa bunun nedeni kültürel farklılıktır. Toplumumuzda evlilik hâlâ önemli. Uzun yıllar birlikte yaşamak aile çevrelerinde hoş karşılanmıyor. Flört etmeden evlenen ünlüler bile var. Birbiriyle yaşayamayacaklarını anlayınca boşanıyorlar. Evliliği bir gün süren ünlü bile var bizde. Ayrıca bir kısmı da ‘Ben de evlendim’ demek için evleniyor.
AJDA PEKKAN HER DÖNEMİN STARI
yurtdışındaki ünlülere nazaran
daha çok evlenip boşandığını
görüyoruz.
E.Ö.: Ben bu kadınlara hayranım.
Ölüyorum, bitiyorum. Ben ikinci evliliği
yapmaya korkan bir kadın olarak,
çok evlilik yapan her kadını cesaretlerinden
dolayı tebrik ederim. Evlilik
zahmetli, zor işler. Yani bir de 8
evlilik yapmış Gönül Yazar, Seda
Sayan aklıma
geldikçe inanın
alkış tutuyorum.
Zor gerçekten
zor. Ama tabii
bu kadar evlilik
yapıp finalde yalnız
olmak daha
zor. Gönül Yazar
mesela yalnız. Ve
çok üzülüyorum.
Bir keresinde
benim bir programıma
katılmış
“Balkonumda
manzaraya karşı
tek başıma oturuyorum.
Bir
sürü erkek var
benimle birlikte olmak isteyen ama
korkuyorum” demişti. İşte bu kadar
evlilik yapmış bir kadın sonunda korkuyor
ama sonuç olarak yalnızlık da
kötü bir şey. Yalnız kalmamak için
bu kadar evlilik yapıyorlar ama final
de yalnızlık olunca o da kötü.
R.B.: Sanat dünyasındaki evlilikler
ne kadar medeniyse boşanmalar
da medeni bir durum. Hiçbirimizin
bir kimseyi boşandı veya evlendi
diye eleştirme hakkı yok. Çoğu
insan 20’li yaşlarda aynı yastığa baş
koyup 40’lı yaşlarda ayrılabiliyorlar.
Bence insanların anlaşamadıklarını
görüp kısa sürede yollarını ayırmaları
çok doğru.
O.B.: Bazı kadınlar evliliği seviyor,
yapacak bir şey yok. Flört etme
dönemini uzatıp o gelinliği
giymeye bayılıyorlar.
Bu bir seçimdir, genelleme
yapılamaz. Sezen Aksu
konserlerinde kendine 7
Kocalı Hürmüz göndermesi
yapar, “4’te bitti sağolsun,
şurada 7’ye ne kaldı be”
diye dalga geçerdi ama
ben ondan beklerken millet
Sezen’i geçti. Daha çok
sevsinler daha çok evlensinler
bence mahzuru yok.
B.İ.: Bizim ünlüler gerçekten
Avrupa ve Amerika’daki
ünlülere göre daha
çok evleniyorsa bunun
nedeni kültürel farklılıktır.
Toplumumuzda evlilik
hâlâ önemli. Uzun yıllar birlikte yaşamak
aile çevrelerinde hoş karşılanmıyor.
Flört etmeden evlenen ünlüler
bile var. Birbiriyle yaşayamayacaklarını
anlayınca boşanıyorlar. Evliliği
bir gün süren ünlü bile var bizde.
Ayrıca bir kısmı da ‘Ben de evlendim’
demek için evleniyo
Ajda Pekkan, yeni single’ı ‘Yakar Geçerim’ ile gerçekten yakıp geçecek mi?
E.Ö.: Bir daha Ajda Pekkan gelmez. Ajda Pekkan’ın kıyafetleri, duruşu itibarıyla özel bir kadın. Ama tabii böyle motosikletle falan pozları artık çok eskilerde kaldı. Yani Ajda Pekkan’ın daha başka şeyler yapması gerekiyor. Daha farklı fotoğraflar, daha farklı duruş. Hep aynı hep aynı. Şarkıya gelince ben sözleri sevdim ama hızlı versiyonda hiçbir şey anlaşılmıyor. Sarkıyı iş yapsın her yerde çalsınlar diye düşünmüşler ama biraz zorlanır.
R.B.: Ajda Pekkan ilerleyen yaşına rağmen hâlâ “Ben ayaktayım ve kendimi genç hissediyorum” diyor. Yaptığı müzik ve Türk popuna kazandırdığı eserleri için kendisine saygı duyuyorum. Single çıkarmış, tutar mı bilemem ama sanatın, müziğin yaşı yoktur, sanat ve müzik gibi değerler evrenseldir.
O.B.: Ajda Hanım bir Serdar Ortaç şarkısıyla açılışı yapacak diye bekliyorduk ki bu şarkı geldi. Ben önceki şarkılara göre hayli güçsüz buldum bu şarkıyı ve Ajda Pekkan’i tanıyorsam koca yazı bu şarkıya bağlayacağını hiç düşünmüyorum.
B.İ: Ajda Pekkan, tıpkı Süleyman Demirel’in Türk siyasetindeki etkisi gibi pop gündemimize 60’lı yıllardan beri hâlâ devam eden çok güçlü bir etkisi var. O, farklılığı ve devrimci kişiliğiyle bir dönemin değil her dönemin starı olmayı başardı. Her dönem yeniden doğmuş bir sanatçı. Ajda, şarkıları ve imajıyla Ece Seçkin, İrem Derici gibi genç starlarla müzik listelerinde başa baş kapışıyor. Ajda bu nedenle bence listeler üstü bir star.
MASA'NIN ÜSTÜNDEKİLER
Sağlık sorunları yaşayan 2 yaşındaki minik Şeyma’yı doktora götürüp, tüm tedavi masraflarını karşılayan manken Didem Soydan.
Bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında, köy çocuklarına kütüphane kurmak için Mersin’e giderek destek veren şarkıcı Hande Yener.
MASANIN ALTINDAKİLER
Geçtiğimiz günlerde detoks yaparken bayılan, şimdiyse bebek maması yiyerek 7 kilo verdiğini açıklayan şarkıcı Cenk Eren.
Yoğun trafikte avantaj sağlamak için, aracına polis sireni taktıran futbolcu Burak Yılmaz.