Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor Oben Budak: Burcu, Kerem'e kur yapıyor

        HT MASA ekibi bu hafta, Levent Kırca’nın vefatını, Burcu Esmersoy’un Kerem Bürsin’e hayranlığını dile getirmesini, Nefise Karatay-Yusuf Day çiftinin arasındaki buzların erimesini, Deniz Akkaya’nın eşcinsellik konusundaki çıkışını, Sinem Kobal’ın öpüşme sorunsalını, İsmail Hacıoğlu ile Vildan Atasever’in dövme restini masaya yatırdı.

        Levent Kırca da aramızdan ayrıldı ve herkes onun son mektubunu konuşuyor...

        ESİN ÖVET: Usta giderken “Daha iyi bir dünyada görüşmek üzere” demiş. İyi de usta, var mı öyle iyi bir dünya? Keşke olsa da hemen gitsek. Ustayı çok özleyeceğiz ki zaten yıllardır ekranlardan uzaktı ve çok özlüyorduk.

        TAYFUN TOPAL: Maalesef bize gülmeyi öğreten, zaman zaman da düşündüren ve yeri geldiğinde muhalif olan insanları bir bir kaybediyoruz. Artık kiminle güleceğiz diye düşünmeden edemiyorum. Levent Kırca olsun, Zeki Alasya olsun bu isimlerin yerini dolduracak kişi yok. Yaşarken kıymet bilinmiyor ne yazık ki... Şimdi sorarım, Levent Kırca hastalıkla boğuştuğu süre zarfında kaç kişi onu ziyaret etti? Çoğu insan ölmeden önce hastanede olduğunu bile bilmiyordu. Biz maalesef en büyük değeri ölüye veriyoruz. Devlet nişanının alınması da üzücü. Bıraktığı mektubun altına da imzamı atarım.

        OBEN BUDAK: Güzel dilekler bırakmış, güzel de uğurlanmıştır, eminim. ‘Olacak O Kadar’ hepimizin gönlünde güzel yerlere sahiptir sanırım. Cesur hicivlerine çocukken bayılırdım. Huzur içinde yatsın.

        BÜLENT İPEK: Magazin Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği Bodrum Türk Film Haftası’na gönderdiği mektupla veda etti. Ama bir hafta içinde aramızdan ayrılacağını hiç düşünmedim. O mizah dolu ve duygulu mektubu yazabilen birisi bu kadar çabuk nasıl öldü anlamadım. Ölümü gülerek karşılamış demek ki. Levent Kırca, bu ülkede zirveyi de gördü, dibi de gördü. Ancak, mizahından ödün vermedi. Ben 3-4 tiyatro salonu açıp kapatmasına şahit oldum. Moralini hiç bozmaz yeni projelere saldırırdı. Şimdinin Cem Yılmaz’ı gibi bir dönem Levent Kırca’nın şakaları ve lüks hayatı konuşuluyordu.

        KADİR KAYMAKÇI: 20 yıl önce üniversitedeyken onun yazı ekibine girebilmek için 3 ay kapısını aşındırmıştım. Ben ve benim gibi bir grup genç yazarla 4. Levent’teki stüdyosunda bütün yaz saatlerce toplantılar yapıp konular verip yazdığımız skeçlerdeki eksikleri anlatırdı. Sadece muhteşem bir sanatçı değil, iyi de bir hocaydı... Onun yıllarını verdiği işte ben üç ay kalabildim. Biraz gençlikten, biraz tez canlılıktan ekipten ayrıldım... Şimdi oturmuş, onun ardından haberler yapıp onu anlatmaya çalışıyorum. Ne diyeyim, güle güle Bestami, güle güle Küçük Hüsamettin, güle güle Hamid El Sabah, güle güle Kemancı İsmail Hakkı Bey... Daha iyi bir dünyada görüşene kadar güle güle Levent Kırca.

        "BURCU ESMERSOY ÇIKIŞLARIYLA ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR"

        Burcu Esmersoy, “Kerem’i Allah sahibine bağışlasın” deyince “Burcu, Kerem’e kur mu yapıyor?” yorumları yapıldı. Ne düşünüyorsunuz? Ve tabii şu an Serenay Sarıkaya ile birlikte olan Kerem’i överken Serenay’dan hiç bahsetmemesi tuhaf karşılandı.

        E.Ö.: Burcu son yaptığı çıkışlarla beni şaşırtmaya devam ediyor. Kendinden söz ettirmek isteyen biri için yerinde bir yanıt olmuş diyeceğim Burcu’yu tanımasam ama Burcu her zaman bu tarz şeylere açık açık yanıt verir. Daha önce Murat Boz hakkında da bu tarz bir açıklama yapmıştı.

        T.T.: Burcu bir televizyon yıldızı. Bu açıklamasını şov olarak niteleyebilirim. Zaman zaman böyle konuşmalar yapması yerini sağlamlaştırması için çok normal. Şu an Kerem de piyasada ilgi görüyor. Tipik bir magazin olayı.

        O.B.: Burcu bu konularda rahat. Kur yapıyor olabilir tabii ki, gayet normal. Eğer yürüyorsa da neden Serenay’dan bahsetsin. Ayrıca çiftlerin bir arada anılması gibi bir kanun yok. Serenay denince Kerem’in akla gelmesi ya da Kerem denince Serenay’ın akla gelmesi için henüz erken değil mi? İkisi de bireysel olarak anılmayı hak edecek kadar başarılı.

        B.İ.: Burcu’nun Kerem’e ‘yürüdüğü’ yollar Serenay Sarıkaya tarafından çoktan aşıldı. Burcu Esmersoy da bunu kabullenmiş ve artık olgun şakalara yapabilmekte.

        K.K.: Kerem Bürsin hakkında böyle bir açıklama yaparak biz gazetecilere nefis bir ‘magazin haberi’ yapma şansı verdiği için Allah, Burcu’dan razı olsun... Umarım diğer ‘ünlülerimiz’ de ‘fikirlerini’ Burcu kadar açık söyleyecek medeni cesarete ulaşırlar bir gün!

        "BEBEĞİ İÇİN EŞİNİ AFFETMİŞ OLABİLİR"

        Nefise Karatay çapkınlıkta yakalanan eşi Yusuf Day ile kahvaltıda görüntülendi ve “Ben kocama güveniyorum” diyerek barıştıklarının sinyalini verdi.

        E.Ö.: Etrafımda insanlar sürekli konuşuyor, soruyor, sorguluyor. Evet bu olay yıllar geçse de unutulmayacak. Ama dört duvar arasında ne olduğunu, iki kişinin ne konuştuğunu bilemeyiz. Evlilik kurumu üzerine konuşmak hatadır. Saygı duymak gerek. Eleştirmemek gerek. Nefise’yi anlamak gerek. Yeni doğum yapmış bir anne olarak özellikle.

        T.T.: Eşinin aklı başına gelmiş olsa gerek. Hem Nefise, kocasını kapı dışarı edemez. El kadar çocuğu babasız bırakmayacaktır.

        O.B.: Karı-koca arasındaki kararlar sadece onları ilgilendirir. Nefise konu hakkında cevabını vermiş. Ortada yeni doğmuş bir bebek var, bu hainliği sonra konuşarak halledebilirler bence. Yusuf Bey’in de yaptığını savunduğunu zannetmiyorum. Bu konu bir an önce kapansa keşke.

        B.İ.: Yusuf Day’ın o fotoğraflarının patladığı günlerde ayrılmayı düşünmeyen Nefise Karatay’dan daha sonra sert tepki beklemek saflık olurdu zaten. Yeni doğan bebeği için eşini affetmiş görünüyor Ama şimdilik, bence bir kadın bunu unutmaz ve acısını yavaş yavaş çıkarır.

        K.K.: Hani “Zaman her şeyin ilacıdır” diye bir klişe vardır ya, işte o buraya ‘cuk’ oturuyor... Nefise Karatay ve Yusuf Day zamanla her şeyi yeniden yoluna koyacaktır. Bize susmak düşer...

        "BU TARZ ÇIKIŞLAR DENİZ'E YAKIŞMIYOR"

        Deniz Akkaya, bir eşcinsel dergisine “Eşcinsel evlilik zorla yapılan evlilikten iyidir” diyerek yine enteresan bir çıkış yaptı...

        E.Ö.: Her zaman cesur Deniz. Kendisini bildim bileli lafını hiç esirgemez. İnandığı her şeyin peşinden gider, direkt söyler. Bunu da pat diye söylemiş işte. Helal. Eskiden daha çok konuşabiliyor, daha çok yazabiliyorduk oysa. Deniz Akkaya ile gay kulübünde röportaj yapmış ve resimlerini çekmiştim 90’larda. O zaman çalıştığım gazetenin birinci sayfasına kocaman girmişti. Deniz cesurdur. Kimileri saklanarak yapar ama o hiç saklanmaz.

        T.T.: Sert bir çıkış olmuş. Zorla bir evlilik kim kime yaptırıyor diye sorarlar. Görücü usulü evlilik zaten kalmadı gibi bir şey. Röportajı eşcinsel yaşam ve kültür dergisine verdiği için böyle laflar edip sempati kazanmaya çalışmış olabilir. Ama bu tarz çıkışlar ona yakışıyor.

        O.B.: Güzel bir yere dokunmuş Deniz. Eşcinselliğini örtbas etmek için ilk buldukları adayla çocuklarını evlendiren o kadar çok aile var ki. Bu yolla eşcinsel yönelimi olan çocukların kurtarılabileceğini düşünüyorlar ama mutsuz aileler yaratıyorlar sadece. Çevrede o kadar çok örneği var ki. Eşlerini de kendilerini de mutsuz ediyorlar bu şekilde. Deniz’e sonuna kadar katılıyorum bu yüzden.

        B.İ.: Deniz, radikal sayılabilecek bir çıkış yapmış. Eşcinsel evliliğe onay veren Avrupa ülkeleri var ama oralarda bile toplumsal tartışma devam ediyor. Tartışılmasında bir sakınca yok. Her konu tartışılmalı.

        K.K.: Birçok ülke eşcinsel evlilikleri yasallaştırırken Deniz Akkaya çıkıp cesurca bu konudaki fikrini söylemiş. Bence bu konuda karnından konuşanlar utansın!..

        "ROL GEREĞİ ÖPÜŞMEK BU KADAR ABARTILMAMALI"

        ‘Yaktın Beni’ vizyona girdi ve hemen Sinem Kobal’ın öpüşme kuralı bozulmadı diye konuşulmaya başladı. Sinem bundan sonra öpüşmeyecek mi?

        E.Ö.: Sanırım bir tek bizim memleketimizde bu kadar büyütülüyor. Gerçekten ilkokul çocukları gibi nedir bu mevzuyu konuşup duruyoruz, hiç anlamıyorum.

        T.T.: Bu tarz durumlara kimi yüzeysel, kimi duygusal yaklaşıyor. Bazıları evlendikten sonra geride bunları görmek istemiyor, bazıları da rahatsızlık duymuyor. Belki Kenan kural koymuştur, belki de Sinem ‘aile kızı’ imajını bozmak istemiyordur. Yadırgamamak lazım.

        O.B.: Sinem öpüşse ne olur, öpüşmese ne olur. Filme her giden yetersizliğinden bahsediyor, kötü oyunculuklardan bahsediyor. Asıl konu bunlar olmalı bence. Filmlerde öpüşemem kuralı saygı duyulacak bir şey değil. Rol gereği öpüşmenin bu kadar abartılmasını manasız buluyorum.

        B.İ.: Her durumda ‘Oyuncu her rolü oynar, hayatta öpüşmek varsa oyuncu da öpüşmelidir’ diye oyuncuları biçip doğramaya gerek yok. Oyuncu da insandır. İnsan utanabilir ve herkesin göreceği yerde rol de olsa öpüşmeyebilir.

        "İSMAİL, VİLDAN'IN İZLERİNİ SİLMİŞ"

        İsmail Hacıoğlu, eski eşi Vildan Atasever’in isminin yazılı olduğu dövmeyi sildirip yerine Arapça elif ve vav harflerini dövdürmüş.

        E.Ö.: Ah bu dövme olayları. Düşünmeden yaptırılır, sonra üzerine hemen kapatmalar gerçekleşir. Maalesef bunu herkes yaşıyor. Çok normal.

        T.T.: Kendi hayatlarına bakacaklar tabii, silmeleri normal. Birbirlerine verdikleri eşyaları atmak, sosyal medyadan birbirlerini takip etmeyi bırakmak ve yolda birbirlerine selam vermemeleri ne kadar doğalsa bu da doğal.

        O.B.: En büyük gençlik hatası, sevgilinin adını dövme olarak vücuduna yazdırmak! Yani bir gün geliyor evde ondan hatıra kalan vazoya bile tahammül edemiyorken, teninde onun adını taşımanın çıldırtıcı bir etkisi olabilir. Bu yüzden dövmeleri değiştirmeleri çok doğal. Bir sürü dövmem var ve hiçbiri sevgililerimle alakalı değil. Aşksa konu annemin baş harfi kolumda, bu yeterli bence.

        MASA'NIN ALTINDAKİLER

        Boşanma davası sürecinde çocukları Eymen için buluşan ve mekân çıkışı sokak ortasında birbirine giren Serkan Uçar-Ecer Erken çifti.

        Siyasi gündemle ilgili sosyal medyada yaptığı yorumla büyük tepki çeken Tuğba Ekinci.

        MASA'NIN ÜSTÜNDEKİLER

        Kanserle boğuşan hayat arkadaşı Memduh Ün’ün daha kaliteli bir yaşam sürmesi amacıyla 2011 yılında İstanbul’dan kopup Bodrum Torba’ya yerleşen ve son nefesini verene kadar usta yönetmenin yanından ayrılmayan Fatma Girik.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ