O kas Türkiye

HT MAGAZİN / ESİN ÖVET

Ağustos 2012’de Bodrum’da göbeği ve sarkık memeleriyle görüntülenen Murat Boz azmetti 10 ayda vücudunu baştan ayağa kas yaptı! Özel hoca eşliğinde spor yapan, yağı, tuzu kesen, karbonhidratı yüzde 70 azaltan Boz, et, balık ve yağsız pirinç lapasıyla beslendiğini söyledi.

MURAT BOZ, KENDİNİ BAŞTAN YARATTI

İŞTE karşınızda azmin zaferi! O Ses Türkiye yarışmasıyla gönüllerde taht kuran ve bugünlerde yeni albümü Vazgeçmem’le adından söz ettiren Murat Boz, kelimenin tam anlamıyla kendini baştan yarattı. Geçen yıl ağustos ayında Bodrum’da teknede yağlı göbeği ve sarkık memeleriyle görüntülenen yakışıklı şarkıcı, Men’s Health Dergisi’nin mayıs sayısı için adaleli vücuduyla objektif karşısına geçip kaslarını gözler önüne serdi.

ANTRENMAN YETMEZ!

SPOR hocası Ziya Yazıcı’yla çalışan Murat Boz, böyle bir vücuda sahip olmak için sadece antrenman yapmanın yeterli olmadığını söyledi. Bu kasların püf noktasının beslenme olduğunu belirten Boz, şunları söyledi: “Genel olarak protein ağırlıklı beslendim. Son aylarda et ve balık en çok tükettiğim gıdalar oldu. Yağdan, tuzdan tamamen uzak durdum. Karbonhidratı yüzde 70 azalttım. Bir de yağsız ve tuzsuz pirinç lapası yedim!”

YAZA HAZIRIM POZU

Buyurun işte bir insan istesin yeter. Murat Boz geçen yaz yakalandığı pozları unutturmak için harekete geçip kendini revize etti. Sımsıkı vücudu ile poz vermiş. Bu ne demek, “Ben hazırım hadi gelin şimdi görün beni” diyor anlayacağınız. Murat’ın bu hırsı biraz da hanımlara geçer inşallah. Mesela uzun süredir ortalarda görünmeyen Deniz Seki inşallah Murat gibi sürpriz yapar. Ardından yeni şarkıları patlatır. Umarım kendini eve kapatıp yiyeceklere boğmuyordur. Ne diyelim helal olsun Murat.

O zaman Emirgan parkına gideceksiniz

ÇARŞAMBA günü HT Magazin’in manşetinde Beşiktaş’ın İskoç kalecisi Allan McGregor’un, Bebek Parkı’nda 2 yaşındaki kızı Noelle ile oynarken kameraları fark edince “Benim kızımı çekemezsiniz” diye tepki gösterdiğinin haberi vardı.

Bazıları “O zaman oraya gitmeyecek başka parklara gidecek” dediğimde “Ama bilmiyor ki oranın popüler bir yer olduğunu” diye tepki verdi. Bebek yolundan geçip de bilmemek diye bir şey söz konusu olamaz. Çünkü Bebek Parkı’nda gazetecilerin konuşlandığını herkes bilir. Gazeteci arkadaşlarım Lucca’nın karşısı Happily Ever After’in köşesinde olurlar genelde. Ve oradan gelen geçen herkes de onları rahatlıkla görüyor. Yani hiçbir şekilde saklanmıyorlar. O yüzden oraya gidiyorsanız çekilmeyi de göze alacaksınız. Şimdi havalar ısındı daha çok görecekler gazetecileri orada.

“Çekmeyin” diye bağıracaklarına Bebek Parkı’na gitmeyecekler. Mesela biliyor musunuz Emirgân Parkı’na gazetecilerin girmesi yasak. Yasak derken tabii ki girebilirler ama öyle kameralarla çekim yapmaya değil. Gezmeye, eğlenmeye, piknik yapmaya girebilirler. İstiyorlarsa çaktırmadan da çekebilirler ama Bebek Parkı’nda olduğu gibi serbest değil. Bu arada eğer popüler bir kulübe, parka, bahçeye, restorana gidiyorsanız çekilmek için gidiyorsunuzdur. Artık bunu bilmeyen yok. Çekilmek istemeyen öyle yerlere gidiyor ki, uçan kuşun haberi bile olmuyor.

Müze gibi restoran

Geçen akşam Mimolett’te Murat Bozok‘un muhteşem yemeklerini yedik. Uzun süredir gitmiyordum bu güzel mekâna. Ne zaman da gitsem konumu ve muhteşem manzarası karşısında şaşırırım. Ve tabii mekânın dekorasyonu ve duvarlarındaki tablolar karşısında da büyülenmemek mümkün değil. Murat da tabaklarını bu hassasiyette hazırlıyor. Yani hepsi tablo gibi. Ama son yıllarda bu güzel mekânın ve lezzetlerin keyfini tamamen turistler çıkarıyormuş. Müşterilerin çoğunluğu yabancılardan oluşuyormuş. İlginçtir ki, son zamanlarda bunu ben de çok fazla hissediyorum. Nereye gitsem inanılmaz turist görüyorum. Bu çok güzel bir şey. Çünkü nerede gezmeleri gerektiğini, ne yemeleri gerektiğini çok iyi biliyorlar ve ülkemizde de en güzel noktalara ulaşabiliyorlar. Bu arada mayıs sonunda Murat Bozok, Mimolett lezzetlerini bir kitapta topluyor. Hatta öyle ki, tuzdan tutun, çikolataya kadar güzel hikâyeler okuyacakmışız. Merakla bekliyorum. O lezzetleri umarım denediğimde ben de yakalayabilirim.

Kitap demişken

Moda yazarımız Esra Çoruh bana ne zaman bir şey tavsiye etse altından hep güzel bir şey çıkıyor. Geçen gün arabada yol alırken torpido gözünden bir şey almam gerekti ve bir anda “Kovadaki Okyanus” kitabı çıktı karşıma. Esra, “O kitabı çantana at ve mutlaka oku” dedi. Eve gittiğimde saatler çok geç olmasına rağmen kitabı okumaya başladım ve bir saat içinde bitirdim. Yaşadığım karmaşa ve son dengesizlikleri de göz önünde bulundurursak herkese ve hepinize bu kitabı tavsiye ediyorum. Hatta öyle ki, alın ve en sevdiğiniz hatta tanımadığınız insanlara da hediye edin. Ne kadar çok kişi okur ve bir şeyler alırsa bu kitaptan kârdır. Ahmet Durul‘un yazdığı kitap gerçekten unutulan bazı değerleri hatırlatıyor. Hem de çok zeki bir dille. Yazarın da dediği gibi “Okuması bir iki saat, yaşanması bir ömür sürebilecek bir yolculuğa çıkıyorsunuz” bu kitapla. Bu yüzden de şiddetle tavsiye ediyorum.

Siz uyurken

-TOMTOM SOKAK 02.00 sokak o kadar kalabalık ki, gelen geçen bitmiyor. İki erkek, üç kızdan oluşan bir grup bağıra çağıra yürüyor. Kızın birisi “Sinirlendirdi bastım tekmeyi” diye bir laf etti. Çocuk da “Oha kızım biraz kadın gibi ol. Erkek Fatma” diye bağırıyordu.

-ASMALIMESCİT 04.00 bir grup genç kendi aralarında tartışıyor. Konu malum, sen ona baktın, ben buna baktım. O sana baktı, bu bana baktı. Ama öyle saçma bir konu tartışıyorlar ki, ben anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü bol küfürlü bir tartışma.

-CORRIDOR 00.30 kız tuvalette telefonla konuşurken “Tamam ben şimdi gidip aynen onu aldattığını anlatıyorum. Artık daha fazla saklayamayacağım” diyerek çıkıp gitti. Kızı sonra gördüm durumlar iyice karışmış. Hatta konuştuğu kızla kavga ediyordu.