Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin ‘Hababam Sınıfı’nın ‘Hayta İsmail’i Ahmet Arıman ve ‘Bacaksız’ı Tuncay Akça HT Magazin'e konuştu

        MEHMET ÇALIŞKAN/HT MAGAZİN

        Ahmet Arıman... ‘Hababam Sınıfı’nın panik atak ‘Hayta İsmail’i. 60 yaşında. Geçimini sağlayabilmek için düğünlerde klavye çalıp şarkı söylüyor. Tuncay Akça... ‘Kel Mahmut’tan tek ayak üstünde durma cezası alan ‘Hababam Sınıfı’nın karşısına geçip ‘Abi, siz neden her sabah tek ayak üstünde duruyorsunuz?’ diyerek meşhur kahkahasını atan ‘Bacaksız’. 52 yaşında. Geçimini sağlayabilmek için 1600 TL maaş aldığı belediyede çalışıyor.

        BU KEZ ÖĞRETMEN OLDULAR

        Ahmet Arıman ile Tuncay Akça, Talip Karamahmutoğlu’nun yönettiği, bir grup dershane öğrencisinin macerasını hikâye edinen ‘Öğrenci İşleri’nde konuk oyuncu olarak iki öğretmeni canlandırdı. CVK Park Bosphorus Otel’de buluştuğumuz Ahmet Arıman ve Tuncay Akça ile yaptığımız sohbette 4 kuşaktır ilgiyle izlenen ‘Hababam Sınıfı’nın iki kahramanının bu yaşlarında geçim sıkıntısı yaşadığını öğrenmek oldukça üzücü oldu.

        Hangi özelliklerinden dolayı ‘Öğrenci İşleri’nde ‘Varım’ dediniz?

        Ahmet Arıman: Öğrenciliğim sınıf filmlerinde geçti. ‘Öğrenci İşleri’, bir öğrenci filmi. Bana yatkın bir iş. Bir de sevgili dostum Tuncay’ın da kadroda olduğunu öğrenince senaryoyu bile okumadan ‘Ben varım’ dedim. Filmde Tuncay ile ben misafir oyuncuyduk. Ben olsam bizi filmde biraz daha fazla kullanırdım, daha etkin olabilirdik.

        Tuncay Akça: Senaryoda ‘Hababam Sınıfı’ serisinden espriler ve eski Türk filmlerine saygı duruşunda bulunulan sahneler vardı. Hem senaryonun güzel olması hem kadronun hoş olması beni filme çekti. Filmi izlerken nostaljik günlere gittik.

        Ahmet Bey, Arzu Film’den sonra ne oldu da uzun zaman oyunculuk yapmadınız?

        A.A.: Benim bir işim de müzisyenlik. Askerden döndükten sonra babalar oğullarına bir iş kurardı ya. Babam da bana ‘Al oğlum bu inşaatı bitir’ dedi. Ben de böylelikle müteahhitliğe de başladım. Babam ‘O kadar büyük işlerin arasında filmlerle neden uğraşıyorsun?’ deyince oyunculuktan uzaklaştım. 7-8 yıl müteahhitlik yaptım. Sonra babam vefat edince hayat şartları beni farklı yönlere doğru itti. Evlendim, baba oldum. Sonra bir gün Yavuz Turgul beni aratıp ‘İkinci Bahar’a davet etti. Yavuz Abi’nin teklifi karşısında oyunculuğa tekrar başladım.

        Müzisyenliğe devam ediyor musunuz?

        A.A.: Evet, ediyor. Ben piyasa müzisyeniyim. Org çalıp şarkı söylüyorum. Bir gün otelde program yapıyorum başka gün bir düğünde ve bir barda. Yerine göre. Nerede iş varsa oraya giderim. Evimi geçindiriyorum. Aslında emekli oldum ama bu saatten sonra köşemize çekilip evde çiçek sulayacak halim yok.

        ‘ECEVİT BENİ SİYASETÇİ YAPTI'

        Tuncay Bey siz oyunculuğa devam ettiniz...

        T.A.: Evet, ben devam ettim. Arzu Film’in filmlerinden sonra ‘Bebek’te başrol oynadım. Sonra da ‘Yol’da rol aldım. ‘Bizimkiler’, ‘Yazlıkçılar’ ve Oğlum Adam Olacak’ adlı dizilerde uzun süreli yer aldım. Oyunculukta 40 yılımı devirdim.

        Milletvekilliği ve belediye başkanlığı adaylığınız olmuştu. Siyasete ilginizin nedeni nedir?

        T.A.: 2002’de milletvekili adayıydım. Daha sonra belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği adaylıklarım oldu. Benim siyasete olan ilgim rahmetli Bülent Ecevit’e duyduğum sempatiden kaynaklanıyor. Ecevit vefat edince siyasetle ilgilenmeyi bırakıp uyuşturucu kullanımıyla mücadele uğraşına girdim. Çocukları uyuşturucudan uzak tutmak amacıyla eski adı Ümraniye Doğuş Spor Kulübü yeni adı Ataşehir Doğuş Spor Kulübü’nü kurdum. Hâlâ da başkanlığını yapıyorum. Bütün bunlarla uğraşırken evliliği ıskaladım. Geç evlenip geç baba oldum. Şimdi 7 yaşında bir kızım, 4 yaşında bir oğlum var.

        Günümüz Türk sinemasını nasıl değerlendirirsiniz?

        A.A.: Elbette eskiden duygular işe daha çok katılırdı. Şimdi de her işte büyük emek var. Şimdiki oyuncuların da hakkını yememek gerek. Oyunculuğun eğitimini alıp hakkını veriyorlar. Oyunculuğun ilmini okuyup gelen çocuğum yaşında birinin elini hiç gocunmadan öperim. Bizim en büyük şansımız Ertem Eğilmez ve Münir Özkul gibi 100 yılda bir gelecek sanatçılarla çalışmak olmuştur.

        T.A.: Ben Ahmet Abi’den biraz daha değişik düşünüyorum. Eskiyi daha çok arıyorum. O zamanlar belki şimdiki gibi sesli çekim yoktu, dublaj yapılıyordu ama iyi oyunculuk vardı. Ne oyuncu koçu vardı ne başka bir şey.

        Günümüzde yeterince değerlendirilebiliyor musunuz?

        A.A.: Olduğu kadar oluyor. Bizi daha çok kullanmaları gerekir.

        T.A.: Şimdi reyting endişesi nedeniyle sanatsal işler yapıldığını zannetmiyorum. Son dönemde birkaç sanatsal iş oldu ama istisnalar kaideyi bozmuyor. Ahmet Abi’nin de dediği gibi bizim gibi oyuncuların günümüzde daha çok değerlendirilmesi gerekir. Kimse de mahcup olmaz.

        ‘YANLIŞ ÜLKEDE SİNEMA YAPTIK’

        Müzisyenlik olmasaydı belediyede çalışmasaydınız oyunculukla geçinebilir miydiniz?

        A.A.: Sektör şimdi üst düzeyde. Başroldekiler çok para kazanıyor. Ne var ki daha alt kadroda yer alanlar çok para kazanıyor mu? Hayır. Bir de bizim dönemi düşünün. Ek iş yapmasaydık nasıl geçinebilirdik?

        T.A.: Belediyede 1600 TL maaş alıyorum. Şükürler olsun kira derdim yok. Bu maaşım gırtlağımıza, doğal gaza, elektriğe, suya ve çocukların okul masraflarına gidiyor. Ya bu iş de olmasaydı, ne yapardım? Zamanında sigortamız da yapılmadığı için ancak 7 ay sonra emekli olabileceğim.

        A.A.: Ülkemizle, büyüklerimizle gurur duyuyoruz ama belki de yanlış ülkede sinema yaptık. Benim o kadar yok belki ama Tuncay’ın 100’den fazla filmde rol almışlığı var. Döneminde bir yıl boyunca gösterimde kalmış, hâlå büyük ilgi gören ‘Hababam Sınıfı’nda rol almışız. Fakat bu mudur? Neden telif hakkımız yok. Hâlâ dizilerde baştan ‘Hiçbir hakkımız yoktur’ diye kağıt imzalatıyorlar. İmzalamazsak ne olur? Ertesi gün yerimize başkası gelip oynar. Devletin buna bir çare bulması lazım. Biz dilenci değiliz. Hakkımızı istiyoruz.

        "YARIN NE OLACAĞIMIZ BELLİ DEĞİL"

        Geçim derdiniz var mı?

        T.A.: Mutlaka geçim derdim var. 43 yaşında evleniyorsam 1600 TLpara alıyorsam çocuğum ilkokul 2’de okuyor, ufak çocuğun daha fazla masrafı var. İki ay çalışmazsam aç kalırız. Emekli olsam devletin bana verdiği 1000-1100 TL ile iki çocuğumu nasıl okutacağım? Emekli olacağım ama yine çalışacağım. Musalla taşında olduğumda ‘Ya çok iyi insandı, vah vah yazık oldu. Çok değerli bir insandı’ denmesinden ne olur? Haydi kendimden vazgeçtim. O güzel sözler benim çocuklarımın okumasını sağlayacak mı? Telif haklarımız olsaydı çocuklarımın nasıl okuyacaklarını, hayata nasıl atılacaklarını hiç dert etmezdim. Şimdi belli bir yaştayız. Yarın ne olacağımız belli değil. Telif haklarım yok diye, evlenmekte geç kaldım diye baba olma hakkım yok muydu? Bu mudur? Çocukken ‘Hababam Sınıfı’nın güzel kahkaha atan ‘Bacaksız’ı olmam, sonra 100’den fazla film rol almış olmamın çocuklarıma ne faydası olacak ki?

        Bu kadar film ve yüzlerce bölüm dizi oyunculuğu. Neden birikim yapamadınız?

        T.A.: Para kazandık da âlemlere mi aktık? Kazandığımız para ancak hayatımızı devam ettirecek kadardı. İlle de başrol oyuncusu mu olmak gerekir? İkinci, hatta üçüncü rollerde yer almamız geleceğe endişe içinde bakmamızı mı gerektirir? Ahmet Abi’nin de dediği gibi biz dilenci değiliz. Hakkımız olmayanı da istemiyoruz.

        ‘40 YILDA 1254 GÜN SİGORTAM VAR’

        Oyunculuktan mı emekli olacaksınız belediyeden mi?

        T.A.: Belediyeden emekli olacağım. 1975’te sinemaya girdim ama sadece 1254 günlük sigortam var. Yasa çıkarıldı ama ne yazık ki bir ayağı topal.

        A.A.: Ben de dışarıdan ödeyerek emekli oldum. Oyunculuktan değil. Uzun süre ara verdiğim için ‘Neden oyunculuktan emekli olamıyorum?’ diye dert yanmaya, sızlanmaya hakkım yok ama Tuncay gibi bunca yıl aralıksız oyunculuk yapan arkadaşlarım da emekli olamıyor. Ben de ara vermemiş olsaydım emekli olamayacaktım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ