Esin Övet: Kaan ve Kıvılcım artık rahatlamış

HT MASA

HT MASA ekibi bu hafta, Deniz Seki’nin yazdığı ‘Deniz’in Dibi’ adlı kitabın yankılarını, Kıvılcım Ural ile Kaan Tangöze’nin yeniden birlikte görüntülenmesini, 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle birbirlerine en çok yakışan çiftleri masaya yatırdı.

‘Deniz Seki’nin pişmanlığı başkalarına yol gösterebilir’

Deniz Seki, ‘Deniz’in Dibi’ adlı kitabında yaşadığı sıkıntıların sebebini ‘yanlış aşk veya yanlış adam’a bağladı. Bu sözlere ilişkin HT MAGAZİN’e konuşan Şenlendirici “Artık yeter, ben de bıktım. Onun için üzgünüm ama yapacak bir şey yok. Yine de Deniz’in canı sağ olsun...” diyerek sitemde bulundu. Düşünceleriniz nedir?

ESİN ÖVET: Daha önce de yazdım. Keşke sadece “Canı sağ olsun” deseydi. Şu an olduğu konum itibarıyla daha hassas bir kadını neden bu kadar yaraladı ki? Ben cidden çok üzüldüm. Bir kadına yapılan bu hoyratlığa çok sinir oluyorum. Çok üzülüyorum. Kadınlara lütfen biraz daha özen ve saygı.

OBEN BUDAK: Hüsnü’nün konudan bıkması gayet doğal, konu direkt onu ilgilendiriyor, Deniz’in her şeyi bu kadar açık ifade etmesinin sinir bozması gayet doğal. Hüsnü kendini günah keçisi olarak hissetmesin, daha duyarlı davranması gerekiyordu, şimdi ne yapsa nafile.

TAYFUN TOPAL: Her şeyden önce Deniz Seki şu memlekette hapis yatmayı kesinlikle hak etmiyor. Deniz burada bir günah keçisi konumunda. Deniz’in kitabında yazdıklarının, duygularının arkasındayım, onu destekliyorum

REŞAT BALCIOĞLU: Son pişmanlık fayda etmez. Hiç kimsenin suçsuz yere hapse girmesini istemeyiz. Ancak burada durum farklı. Deniz Seki evli ve çocuklu bir adamla yasak aşk yaşadı. O günlerde Hüsnü Şenlendirici’nin eşi Nazire Hanım çok zorluklar yaşadı. Peki o zamanlar Deniz Hanım hiç bunları düşündü mü? Bu soru kendisine sorulduğunda gülümseyip geçti. Kaldı ki son olayda uyuşturucu gibi bir konu yüzünden hüküm giydi Deniz Seki. Son pişmanlık fayda etmez derler, zamanı geri alamayız ancak duygularımızı asla kaybetmeyiz. Deniz Hanım’a geçmiş olsun demekten başka söz bulamıyorum. Ah alan ah çeker.

KADİR KAYMAKÇI: Başımıza gelen kötü şeyler için başkalarını suçlamak bir çözüm değil de kaçış gibi geliyor bana. Kitabı okumadım, eminim Deniz Seki, bütün yaşadıklarıyla ilgili kendi iç muhasebesini de yapıyordur. Ama sonuç sadece ‘yanlış aşk ve yanlış adam’a çıktıysa o muhasebede bir eksiklik vardır diye düşünüyorum. Hüsnü Şenlendirici’ye de klarnetiyle mutluluklar diliyorum!

BÜLENT İPEK: Pişmanlık ifadeleri şöyle faydalıdır: Başkalarına yol gösterebilir. Deniz o sözleri hapishane arkadaşı kadınlarda tespit ettiği ‘yanlış erkek seçimi’ konusuyla ilgili, söylemiş. İşin içine kendi ‘yanlış’ seçimini de katarak. O sözlerde bir pişmanlık ve özeleştiri var. Samimiyetine inanıyorum. Hüsnü Şenlendirici ise bir süre daha bu tür konuların muhatabı olacaktır. En azından Deniz Seki hapisten çıkıp yeni düzeniyle adından söz ettirinceye kadar.

‘Kaan ve Kıvılcım artık rahatlamış’

Kaan Tangöze ve Kıvılcım Ural geçtiğimiz günlerde yeniden birlikte görüntülendi. Bu ilişki nereye kadar sürecek sizce?

E.Ö.: Artık bu konu hakkında ne denir ki! Acayip şeyler söyledik, yazdık. Demek ki bu durumdan herkes memnun. Bir kadın çocuklarının babasının yaptığı bunca şeyin ardından “Evine dönecek” diye bir yorum yapıyorsa gerçekten bize laf düşmez. Ama olan Seçkin’e oluyor. Bir kadın bu tarz şeylere göz yumar ve affederse yeniden olacağını bilmeli.

O.B.: Basılma olayına biz çok tepki gösterdik ama görüyoruz ki çiftimizi fena halde rahatlatmış. Başımıza daha ne gelebilir ki diye düşünüp takılıyorlar gönüllerince.

T.T.: Boşanmaya karar verdikleri biliniyor. Allah mutlu mesut etsin.

R.B.: İki kişi birbirini belli ki seviyor. Hayatın tadını çıkarıyorlar.

K.K.: Kaan Tangöze ile Kıvılcım Ural’ın durumu artık ‘kaçamak’ kelimesinin ötesine geçmiş. O artık aşktır... ‘Happy St. Valantine Day’ diliyorum kendilerine.

B.İ.: Deniz Seki-Hüsnü Şenlendirici konusunun ardından Kaan-Kıvılcım aşkını konuşmamız da manidar oldu. Ama hiçbir ilişki birbirine benzemez. Yaşadıkları ilişki, verecekleri kararlar, ileride olabilecek pişmanlıklar artık onları ilgilendirir.

‘EN GÜZEL çift Halit ile BERGÜZAR’

KENAN Doğulu- Beren Saat, Halit Ergenç-Bergüzar Korel, Tarkan-Pınar Dilek, Gupse Özay-Barış Arduç, Kıvılcım Ural-Kaan Tangöze, Kenan İmirzalıoğlu-Sinem Kobal, Kıvanç Tatlıtuğ- Başak Dizer, Oktay Kaynarca-Deniz Çakır vs... Sizce en yakışan çift hangisi. Hangisinin ilişkisi sağlam ilerliyor sizce?

E.Ö.: Bu çiftlerden en beğendiğim Halit Ergenç ve Bergüzar Korel. Evlilik genellikle şöhrete zarar verir ama bu ikilinin şöhretine hiçbir zarar vermediği gibi daha da artırdı. O yüzden bu ikilinin samimi, doğal, içten tavırlarına bayılıyorum. Cihangir’de çok karşılaşıyorum. El ele o kadar tatlılar ki. Onları her gördüğümde yüzümde bir tebessüm oluşuyor.

O.B.: Kıvanç ve Başak çifti favorim. Aynı kafadalar, uyumları sonsuz gibi geliyor. Bir de Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’in diledikleri gibi yaşama özgürlüklerine bayılıyorum.

T.T.: Oben gibi ben de Kıvanç Tatlıtuğ-Başak Dizer çiftini inanılmaz yakıştırıyorum. İkisi de kendi dalında başarılı, sokakta yürürken yıldız gibiler adeta.

R.B.: Kaan Tangöze ile Kıvılcım Ural aşkını devrimci bir ilişki olarak tanımlıyorum. Tüm eleştiri ve itirazlara rağmen aşklarını cesurca yaşadıkları için.

K.K.: Hepsi birbirine yakışıyor. Gençler birbirini sevmiş ne diyelim yani...

B.İ.: Her ne kadar Bergüzar Korel 14 Şubat karşıtı olsa da Halit Ergenç ile ikisini kendi adıma bu yılın Sevgililer Günü çifti olarak ilan edebilirim. Kenan-Sinem, Kıvanç-Başak çiftleri de öyle bir aşk yaşıyor gördüğüm kadarıyla. Tarkan ile ilgili hiç fikrim yok. Tarkan’ın gergin mektubunun dışında aşkının boyutuyla ilgili bilgimiz yok.

‘Sevgililer Günü’nü küçümsemenin ÂLEMİ YOK’

Bergüzar Korel, Sevgililer Günü için “Bana sormayın, dünyanın en saçma günü. Tüketim günü olduğu için sevmiyorum” dedi. Sizce Sevgililer Günü para tuzağı mı?

E.Ö.: Aynen öyle. Sevgililer Günü’nü sevmeyen tek kadın ben miyim diye söylenirken benim gibi kadınların olduğunu öğrenmek çok sevindirici. Çok gereksiz ve saçma geliyor.

O.B.: Bütün dünya böyle aslında, tüketim dünyasının pompaladığı bir illüzyon diyoruz ama sevenlerin birbirini düşünmesi için bir bahane daha. İlle abartılı hediyeler alınıp tatile gitmek gerekmiyor. Tamamen kendi seçiminiz bu. Biri vardır, aşırı âşıksınızdır, onun için organizasyon yapmak, hediyeler bakmak ruhunuza iyi geliyordur. Başka biri de sadece sözcüklerini kullanarak bu günü kutlayabilir. Sevenler için bir fırsat daha işte. İsteyen istediği gibi kutlasın.

T.T.: Sevgililer Günü, Anneler Günü gibi günlere hiç inanmıyorum. Ticari amaçlarla ortaya çıkarılmış günler. İnsanlar resmen sömürülüyor. Geçmiş yıllara göre ilginin azaldığını düşünüyorum. Bize uygun bir konsept değil.

R.B.: Sevgililer Günü, Anneler Günü vs... Bu tip etkinliklerin vahşi kapitalizmin bir oyunu olduğunu düşünüyorum. Sevginin, hoşgörünün, saygının günü olmaz. İstediğin zaman istediğin kişiye istediği gün sevgini gösterebilir, hediye alabilirsin.

K.K.: Günlerimiz acı dolu mevzularla geçeceğine böyle aşkla, sevgiyle dolu geçsin; fena mı yani?

B.İ.: İçten biçimde Sevgililer Günü’nü kutlayan âşığa niye karşı duralım ki? “Hop birader, dur kapitalizme alet olma” mı diyelim? Sevgililer Günü’ne karşı değilim. İsteyen kutlamaz ama kutlayanlarla alay etmenin ve küçümsemenin âlemi yok.

MASA'NIN ALTINDAKİLER

Karaköy’de bir doğum günü partisinde, gazetecilerin kapıda beklediğini duyunca çılgına dönüp, mekân sahipleriyle tartışan, sonrasında VIP minibüsüyle uzaklaşan Wesley Sneijder.

MASA'NIN ÜSTÜNDEKİLER

HT MAGAZİN’e verdiği röportajda dünyanın aydınlanma dönemine girmesi gerektiğini belirtip “Türkiye’ye bir şey olmaz” diyen Nilüfer.

Pankreas ve akciğer kanseriyle mücadele ederken, yeni bir albüm hazırlayan Naşide Göktürk.