Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin ‘Bizde herkes unvanını kendisi seçiyor’

        Emel Sayın’ın Bostancı konserindeki “Sahte diva mı var?” sözleri Bülent Ersoy’u kızdırdı: “Bir insanın konuşacak bir şeyi yoksa birilerinin sırtına basar ve konuşur.” Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı ise, “Bu iki okuyucunun divalıkla alakası yok. Türk müziğine Safiye Ayla’dan başka diva gelmedi” diyerek tartışmayı alevlendirdi. Türkiye’de gerçek diva var mı, varsa kim?

        İPEK DURKAL: Diva, sinema, tiyatro, müzik, dans, bale gibi bir sanat dalına yıllarını vermiş, alanında çok usta ve tanınmış kadın sanatçı anlamına geliyor. Ama divalık sıfatını kim kime nasıl veriyor, o bilinmiyor. Bu tartışmaları gereksiz buluyorum çünkü insanın sanat anlamında kafasını açan değil, tamamen magazinel bir konu... Bardakçı, yıllar önce de Bülent Ersoy’un diva olmadığını yazmıştı. Ne değişti?

        ESİN ÖVET: Öyle kelimelere takılmışız ki bir adım ilerleyemiyoruz. Yok diva, yok süperstar, yok megastar... Bakıyorum da bu tabirler ünlü isimlere verilmiş ama onlar da bu tabirlere sırtlarını yaslamışlar. Ego tavan... Hiçbir şeyi beğenmiyorlar, kendilerini Kaf dağının tepesine oturtuyorlar. Bunu genel için söylüyorum, sadece bazı ünlü isimler için değil.

        OBEN BUDAK: Bülent Ersoy’un yeteneği ortada... Ona “Diva değilsin” demek, akıllı işi gelmiyor bana. Ama ülkedeki tek divanın Bülent Ersoy olduğunu söylemek de aynı derecede saçma. Sezen Aksu’ya ya da Sertab Erener’e diva demezseniz ayıp olur. Divalık mertebesi için illa çok yaşlı olunması da gerekmez. Mariah Carey, ABD için divadır mesela.

        KADİR KAYMAKÇI: Murat Bardakçı noktayı koydu, “Tek diva Safiye Ayla” dedi. Bence konu kapanmıştır. İki hanımefendiye ‘Ultrastar’, ‘Uberstar’ gibi unvanlar verebiliriz, tabii isterlerse...

        REŞAT BALCIOĞLU: Murat Bardakçı çok haklı... Tarihimizi iyi biliyor, iyi analiz ediyor ve yıllardır sanat müziğini çok yakından takip ediyor. Emel Sayın’ın açıklamaları direkt Bülent Ersoy’u mu kastediyor bilemedim ama görünen o ki Bülent Hanım kendisini diva ilan etmiş ve hemen cevap vermiş. Bu işin sonu gelmez. Murat Bardakçı üstadımızın söylediği gibi ikisinin de divalıkla alakası yok.

        BÜLENT İPEK: Bizde herkes kendi unvanını kendisi seçiyor. Menajerler, sözlükten sanatçısına unvan buluyor. İmparator, kraliçe, diva, star, süperstar... Kraliçe adında albüm çıkarıp kraliçe tacıyla sokakta gezen popçular var. İmparator adıyla gazete çıkaran İbo vardı. Ajda Pekkan, ‘Diva’ adlı albüm yaptı. Sübliminal bile değil, direkt mesaj...

        ‘Yönetmene haber vermeden müzik değiştirmek nezaketsizlik’

        Cuma günü gösterime giren ‘Sen Benim Her Şeyimsin’ filminin galasının ardından düzenlenen partide yönetmen ve yapımcılar arasında kavga çıktı. Yönetmen Tolga Örnek’in, yapımcı Kemal Kaplanoğlu ve uygulayıcı yapımcı Muhteşem Tözüm’e filmin müziklerini kendisinden izinsiz değiştirdikleri gerekçesiyle tepki gösterdiği ve olayın yumruklaşmaya kadar gittiği iddia edildi. Yönetmen Örnek, tepkisinde haklı mı sizce?

        İ.D.: Tepkisinde çok haklı ama tavır yanlış... Galayı terk edebilir, sonra da bir basın açıklaması yapabilirdi.

        E.Ö.: Biri yapımcı biri yönetmen... Son halini görüp, onaylayıp öyle sunmamışlar mı? Anlamadım. Çok manasız... Yani bunu filmdeki bir figüran söylese anlayacağım ama bu kişilerin hepsi filmde yetkisi olan kişiler değil mi?

        O.B.: Filmin açılışından finaldeki künyeye kadar bir sorumluluk varsa o da yönetmenindir. Filmin müziklerini de duyguya göre yerleştirmek yine onun görevidir. Yönetmenden izinsiz müzikleri değiştirmek fabrikatör kafası yapımcının işi gibi geldi bana. İşe saygısı olan bir yapımcının böyle bir hareket yapması beklenemez.

        K.K.: Eğer gerçekten haber vermeden değiştirdilerse yönetmene ayıp etmişler! Ama böyle şeyler olabiliyor. Hollywood’da da yapımcılar, film bittiğinde beğenmedikleri şeyleri değiştirebiliyor. İşte bu hafta vizyona girecek olan ‘Star Wars-Rogue One’ filminin yüzde 40’ını, yapımcının başka bir yönetmene yeniden çektirdiği söyleniyor. Yapımcının elbette film üzerinde söz hakkı var ama filmin altında da yönetmenin imzası bulunuyor. Müziği haber vermeden değiştirmek nezaketsizlik!

        R.B.: Bu onların içişleri... Bilemeyiz ki kim haklı kim haksız ama ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ derler. Belli ki var bir şeyler...

        B.İ.: Filmi galada izledikten sonra yaptığım ilk yorum, müzik kullanımının başarısız ve yetersiz oluşuydu. Demek ki birçok insan yönetmene bu görüşünü iletmiş ki partide kendini tutamayıp yapımcıyla tartışmış. Filmle ilgili görüşüm şu: Bir kız babası olarak film beni etkilemedi. Konuyu seyirciye tam geçiremeyen bir inandırıcılık ve samimiyet sorunu var.

        ‘Mekâncılıktaki arz fazlası sorun yaratıyor’

        İstanbul’un efsanevi mekânlarından Etiler Şamdan, kepenk indirdi. Yeme-içme-eğlence dünyasında son durum nasıl?

        İ.D.: Yeme içme ve eğlence mekânları iyi gidiyor aslında... Şamdan’ın iş yapamaması kendini ve dolayısıyla müşterisini hiç yenilememesinden kaynaklı...

        E.Ö.: Maalesef çok kötü... Şamdan gibi yılların mekânı bile kepenk indiriyorsa küçük mekânlar ne yapsın? Önümüzdeki günlerde bu tip haberleri daha sık duyacağız gibi görünüyor.

        O.B.: Hangi sektör etkilenmiyor ki? Eğlence dünyası da nasipleniyor tabii ki. Herkes keyifsiz... Ne eğlence arıyorsun ne başka bir şey... İnsanlar dışarı çıkmanın iyi geldiğini bile unutmak üzere.

        R.B.: 23 yıllık meslek hayatımın en güzel günleri, muhabirlik dönemimin en parlak günleri Etiler Şamdan’ın kapısında geçti. Kendisine has tarzı, yemekleri, müziği ve en önemlisi müşteri portföyü ile adeta eğlence dünyasının tarihidir Şamdan. Kapanmasına üzüldüm. Keşke devam etse ama iş dünyası işte... Belli ki eğlence sektöründeki daralma bu noktaya getirmiş. Sadece eğlence sektörü etkilenmiyor; sanat dünyası da etkileniyor gelişmelerden. Umarım yeniden açılır ve o eski günleri yeniden yaşarız Şamdan’da.

        B.İ.: Bence mekânlar arz fazlasından dolayı sıkıntı yaşıyor. Mekân sayısı müşteri sayısından daha hızlı bir şekilde artıyor. Şamdan’ın müdavimleri yaşlanıp gece hayatından elini çekmeye başladı, onların çocukları da anne babalarının mekânına değil yeni mekânlara gidiyor. Geçen hafta Paris’te 250 yıldır hizmet veren bir lokantada yemek yedik. Klasik yaratamadığımız için insan üzülüyor tabii.

        ‘Cem Yılmaz bu proje için geç kaldı’

        Cem Yılmaz, yeni filmi ‘Arif ve 216’dan ilk görseli yayınladı. Görselden, yeni filmin geçmişte geçeceği ve İstanbul nostaljisinin hâkim olacağı anlaşılıyor. Yılmaz, doğru projeyi seçti mi sizce?

        İ.D.: Arif de 216 da çok güldüğüm karakterler... İyi bir komedi olacağına eminim.

        E.Ö.: Projeyi bilmem ama Cem Yılmaz son günlerde ne yapıyorsa devam etsin, gayet iyi görünüyor.

        O.B.: Ben şahsen kendisinin stand-up gösterisini bekliyorum. Filmine de merakla gideceğiz, eğleneceğiz, eleştireceğiz ama asıl olay gösterisinde... Film çekmenin tadını seviyor anlaşılan ama bu şekilde çok vakit kaybetmese keşke...

        K.K.: Projelerin kâğıt üstündeki halleriyle perdedeki halleri arasında bazen dağlar kadar fark oluyor! ‘Arif ve 216’ çok şey vaat ediyor. Adı bile insanın yüzünü güldürüyor. Umarım vaat ettiklerini perdeye aktarmayı başarır...

        R.B.: Cem Yılmaz, yapımcılığı ve oyunculuğuyla Türk sinemasına çok şey katıyor. Flmleri ister gişe yapsın ister yapmasın... Tek gerçek var: Cem Yılmaz, elinden geldiğince filmler yapıyor ve sektöre büyük katkı sağlıyor. Film bir ortaya çıksın, görelim ama her şeyden önce emeğe saygı gösterelim.

        B.İ.: GORA’dan sonra birçok kişi Halıcı Arif’in hikâyesinin devam etmesi gerektiğini söylemişti. Cem Yılmaz araya başka projeler soktu, şimdi Arif’e döndü. Bence geç kaldı. Genç sinema seyircisi GORA’yı bilmiyor bile. O zaman çekilse rekor kıracak hikâye, şimdi seyirciyi tavlamak için çok zorlanacak bence.

        ‘Safiye ile Faik ikilisinin genç versiyonu gibiler’

        Serdar Ortaç önümüzdeki yıl içinde çocuk yapamazsa evlatlık alacağını açıkladı: “Chloe her yıl ‘Seneye’ diyor. 2017’de de çocuğum olmazsa biri kızı diğeri erkek iki evlatlık alacağım. İnşallah çocuğum olur da evlatlığa gerek kalmaz.” Ortaç’ın durup dinlenmeden evliliği hakkında açıklama yapmasını neye bağlıyorsunuz?

        İ.D.: Serdar ile Chloe, Safiye ile Faik ikilisinin genç versiyonu oldu. Serdar Ortaç, kendine neden bunu yaptı bilmiyorum ama onun adına üzülüyorum.

        E.Ö.: Serdar Ortaç, gazetelerde haber olmaya bayılıyor ama eşi Chloe ondan daha meraklı. Bu ikili hakkında sürekli haber, her gün bir haber... Artık gerçekten ne diyeceğimi şaşırıyorum.

        O.B.: Ne anlatsın adam? Liste başarısını mı anlatsın, çok iyi giden turnesinden mi bahsetsin? Elinde bir tek evliliği var konuşabileceği... Döndür Allah döndür. Çocuk olayı Serdar’a iyi gelebilir. Bir süre onunla ilgilenirse evlilik demeçlerinden vazgeçer belki. Evlatlık almak istemesi ise süper bir haber...

        K.K.: Başka işi gücü olmamasına bağlayabilirim belki! Serdar Bey’e, “Siz sanatınıza yoğunlaşın, yeni besteler yapın” diyeceğim ama o da başka dert!

        R.B.: Serdar Ortaç ve Chloe birbirleriyle mi evli yoksa basınla mı evli anlayamadım. Niye böyle özellerini ortaya atarlar, konuşurlar, polemik konusu yaparlar anlam veremiyorum. Çocuk istiyorlar belli ki... Yapın, olmuyorsa evlatlık alın. Evlatlık almak ayıp bir şey değil ki... Çok onurlu, çok anlamlı bir şey bence.

        B.İ.: Şimdi konuya böyle bakınca “Serdar Ortaç kendini konuşturmak için reklam yapıyor” yorumları yapılabilir. Ama yıllardır tanıdığımız Serdar Ortaç’ın içi dışı bir... Magazinciler ne zaman önünü çevirip bir şey sorsa durup samimi açıklamalar yapan birisi. Serdar ne diyorsa, içinden geçen düşünce de odur gibi geliyor.

        HT MASA /HABERTÜRK MAGAZİN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ