HT MASA haftanın magazin olaylarını masaya yatırdı

HT MAGAZİN’in ortaya çıkardığı Ferhat Göçer’in Sağlık Bakanlığı’na danışman olduğu ve 5 bin TL aldığı haberi büyük ses getirdi. Sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi projesinde çalışmaya başlayan sanatçının “Cerrahlık arada bir yapılacak iş değil. Şu an müziğe ağırlık verdiğim için yapamıyorum ama doktor olarak sağlık okuryazarlığı projelerinde çalışmaktan onur duyuyorum” şeklindeki açıklaması için ne düşünüyorsunuz?

Oben Budak: Bilinirlik açısından Ferhat Göçer’i seçmiş olmalılar. Maalesef bizim Dr. Oz gibi genç, dinamik, güvenilir bir doktorumuz yok. Bakanlık, şarkıcı olsun da ilgi artsın bari diye düşünmüş olabilir.

İpek Durkal: Faydası olacağına inanıyorum.

Bülent İpek: Göçer’i ve bu kararı veren bürokratları tebrik ediyorum. Ferhat Göçer’in sağlıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında yapacağı uyarılar herhangi bir doktordan çok daha fazla dikkat çekecektir. Göçer çok konser veren bir şarkıcı. Kendisiyle konuştum...

Cerrahlığı dediği gibi bu yüzden yapamıyor ama eski doktor ünlüler Erol Köse ve Mustafa Altıoklar gibi doktorluğu asla bırakmak niyetinde değil. Çok seviyor ve tamamen bırakırsa aldığı eğitime ihanet olacağını düşünüyor ki bence haklı. Şöhretini insanları sağlık konusunda yönlendirmek için kullanacak.

Kadir Kaymakçı: Bakanlık bir farkındalık yaratıp konuya daha fazla dikkat çekmek için Ferhat Göçer’i tercih etti sanırım... Ne diyeyim, hayırlı olsun.

"Megastar’dan biraz daha özen bekliyoruz"

TARKAN’IN Harbiye’deki ikinci konser serisinin ilk gününe teknik arıza damga vurdu. Temmuz ayında verdiği 7 konserle 45 bin kişiye ulaşan ve 9 milyon TL kazanan Megastar, sahnesinde ses sistemi ve LED’lerin çalışmamasıyla ilgili “Bunun suçlusu dolunay. Ben etkileniyorum yani” dedi. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz?

Esin Övet: Kim etkilenmiyor ki? Son 5 yıldır hayatımız dolunay ve Merkür. Merkür geriledikçe biz geriliyoruz, kimse farkında değil.

Oben Budak: Şaka maka dolunay bütün hayatı durdurdu. Hem kafa karışıklığı, hem elektronik aletlerde aksamalar... Bunlar artık dolunay zamanı normal kabul edilir şeyler oldu. Ama tabii ekibin hata payı da vardır. Her konserde olur bu, ya mikrofon öter ya perde takılır.

İpek Durkal: Demek ki Tarkan da astrologları takip ediyor çünkü elektronik eşyalarda yaşanabilecek aksaklıklar konusunda hep uyardılar. Ancak Tarkan işinde tahmin edemeyeceğiniz kadar titizdir. Konser bitiminde, teknik ekibinin yerinde olmayı hiç istemezdim.

Bülent İpek: Normalde “Olabilir” derdim ama Tarkan seviyesindeki bir starın konserinde yaşanmaması gereken bir aksaklık. Çünkü Tarkan çıtayı öyle bir yere yükseltti ki en yakın rakiplerinin en az 3-5 sıra ilerisinde. Bakmayın siz onun “Dolunaydan” deyip gülümsemesine.

Arkadaşım oradaydı, konserin sonuna kadar moralini toparlayamadığını anlattı. Tarkan gibi bir profesyonel tüm teknik ekibi bile değiştirir bu aksaklık nedeniyle.

Kadir Kaymakçı: Tarkan çalışmayan LED’in suçunu dolunaya yükleyip şirinlik yapmış! Aksilikler olabilir tabii ama yine de Türkiye’nin Megastar’ının konserinde biraz daha özen bekliyor insan...

Hep söylüyorum bu ülkenin tek ‘popstar’ı Tarkan ama maalesef konserlerine gerekli özeni göstermiyor gibi geliyor bana. 3 aşağı 5 yukarı aynı şeyler hep... Rakibi olmadığı için çok özenmiyor sanki. Çok daha iyisini yapabillir ve acıdır ki bunu o da biliyor!

"Cem para harcama sanatında çok iyi"

Cem Yılmaz, 1 milyon TL değerindeki 18 metrelik motoryatını 9 milyon TL ödeyerek 20 metrelik sıfırıyla değiştirdi. Yaz boyu üzerinde çalıştığı yeni filmi ‘Arif V 216’nın çekimleri bitince de eski sevgilisi Özge Sabuncu’yla tatile çıktı.

Yılmaz’ın yeni oyuncağı kadar kilolu hali de çok konuşuldu. Yılmaz’ın lüks tutkusu, eski sevgilisi Sabuncu’dan kopamaması ve kilolarıyla ilgili yorumunuz nedir?

Esin Övet: Bunlar yeni şeyler değil ki... Cem Yılmaz her zaman lüks tutkusu, sevgilileri ve kilolarıyla vardı. Ben filmini merakla bekliyorum. Çok ciddi reklamını yaptı, inşallah istediği gibi olur ancak Cem Yılmaz’ın filmleri her zaman gösterileri gibi başarılı olamıyor malum.

Oben Budak: Cem çalışırken yemek yiyenlerden mi acaba? Filmin edit masasında saatlerce vakit geçirip bir yandan abur cubur yiyorsa olay buraya dayanmış olabilir. Sağlığına biraz dikkat etmesini isterdim, daha uzun yıllar yanımızda olmalı.

İpek Durkal: Parayı kazanmak kadar harcamak da bir sanattır ve Cem Yılmaz bu konuda gerçekten çok iyi. Kilo mevzuuna gelince, onun vücudu onun kararı diyor, üzerime hiç vazife olmayan bu konuda yorumda bulunmayı reddediyorum!

Bülent İpek: Komik olmak iştah mı açıyor acaba? Ata, Şahan ve Cem gibi komedyenlerde kilo durumunun sebebini araştırmalı diyetisyenler. Canan Karatay bu mevzuda iki kelam etmeli, Osman Müftüoğlu laborutuvarda bir araştırmaya girişmeli. Yatta sevgiliyle tatil de Cem Yılmaz’ın hakkı. Adam bütün bir yaz çalıştı.

Diğer ünlüler, Bodrum-Çeşme arasında mekik dokurken, beach’lerde parti kovalarken, Cem Yılmaz İstanbul’da 40 derece sıcaklıktaki kapalı stüdyolarda ‘Arif V 216’ filmini tamamlamak için ter döküyordu. Tatile ancak eylülde yetişebilmiş böyle bir adama ancak “İyi tatiller Cem” denir.

Kadir Kaymakçı: Cem’i lüks tutkusu nedeniyle tebrik ediyorum. Ne yapsaydı, kayık mı alsaydı kendine, meyve kasalarından sal mı yapsaydı? Çalışıyor, üretiyor, vergisini veriyor; güle güle kullansın... Kilo meselesiyle ilgili düşüncemi köşemde de yazdım. Kimsenin kimseye “Sen şişmanladın mı? Bir doktora mı görünsen?” filan diye akıl vermek hakkı değil.

"Ajda hep seyircisiyle ilgileniyor bir yaz da kendini düşünsün"

Ajda Pekkan ile Bülent Çavuşoğlu ilişkisinin yeniden başladığı ortaya çıktı. Küllenen bu aşkın yeniden alevlenmesine, Süperstar’ın bu kez bekâr olan Çavuşoğlu’yla doyasıya aşk yaşamak icin Harbiye Açıkhava’dan gelen konser teklifini pas geçmesine ne diyorsunuz?

Esin Övet: Ajda Pekkan büyük aşk yaşıyor. Gözü hiçbir şey görmüyor bildiğim üzere. Harbiye Açıkhava konserini de gözü görmemiştir. Bildiğim kadarıyla yazın bir single çıkaracaktı, onu bile çıkarmadı. İnşallah yeni bir albüm gelir. Güzel bir aşkın üstüne pek güzel olur.

Oben Budak: Ajda Pekkan bu sene eksik konser vermiş belki ama görünüyor ki aşkı yakalamış, daha iyi ne olabilir? Yıllardır hiç aksatmadan seyircisiyle ilgileniyor, bir yaz da kendini düşünsün...

İpek Durkal: Bu tür fedakârlıklara kıymet veren, değerini anlayabilen bir erkek görmedim ben. Ayrıca Ajda Hanım ilk kez sahneye çıkmıyor ki. 20 gün hazırlık filan çok abartılı geldi bana. Ajda Hanım’ın mutlaka bir bildiği vardır.

Bülent İpek: İlişkinin ilk duyulduğu 2011’den bu yana ikisi de zor dönemlerden geçti. Bülent Çavuşoğlu çekişmeli bir boşanma yaşadı. Ajda Pekkan, en yakın arkadaşı Ayşe Ersayın’ın evinde ölümüne tanık oldu. Bu zorluklar onları tekrar yakınlaştırmış, küllenen aşk yeniden alevlenmiş.

Ajda Pekkan’ın artık bekâr bir erkek olan Bülent Çavuşoğlu’yla yarım kalan aşkını doyasıya yaşamak ve yazı beraber geçirmek için Açıkhava konserini bu yaz pas geçmesini ben çok makul ve mantıklı buluyorum.

Kadir Kaymakçı: Yaşanan onca şeye rağmen iki taraf da içlerindeki ateşi söndürmemiş. Ajda Hanım daha çok konser verir. Aşk ise öyle ‘ha’ deyince bulunan bir şey değil. Konseri iptal etmesi süper olmuş.

"Deniz Seki artık sadece mutlu olmalı"

Deniz Seki ve Faruk Salman’ın ayrıldığını HT MAGAZİN’ duyurmuştu. Çift, ayrı kalmaya ancak 10 gün dayanabildi. Bayramın ikinci günü Kıbrıs’ta sahneye çıkan şarkıcıyı, Salman da izledi. Seki konser öncesi “Bayramda küsler barışır. Biz birbirimize çok emek verdik. Çok mutluyuz” diyerek barıştıklarını resmen ilan etti. Ne dersiniz, bu ilişki evliliğe gider mi?

Esin Övet: Bence ya kökünden ayrılsınlar ya da artık evlensinler. Çünkü bu bir ayrıl bir barış durumu kabak tadı vermeye başlar. Bence ikinci bir ayrıl-barış olayında çifte inanç yok olur.

Oben Budak: Ben o ayrılma hikâyesine inanmayanlardanım şahsen. Bu yaz yaşandığı söylenen bir sürü ayrılık haberi konuşulmak için yapıldı gibi geliyor bana. Deniz artık sadece mutlu olmalı, bu yüzden Tanrı gönlüne göre versin.

İpek Durkal: Sorunun temeli belli. Faruk Salman’ın babası bu ilişkiyi onaylayana kadar daha çok ayrılır, barışır ve yine ayrılırlar.

Bülent İpek: Yeniden barışmalarına sevindim. Hakikaten Deniz Seki’nin dediği gibi şimdi yaşanacak bir ayrılık, okyanusu geçip derede boğulmak olurdu. Faruk Bey bu aşka çok emek verdi. Haklı olarak okyanusu geçip ‘deniz’de boğulmak istiyor.

Faruk Salman’ın her pazartesi ziyarete gitmesi, hapse girmesine rağmen onun için Bahçeköy’de tuttuğu evi Deniz Seki’nin moralini yüksek tutmak için boşaltmaması önemli şeyler.

Bana öyle geliyor ki arada bir atışıp tartışsalar da ömür boyu sürebilecek bir ilişkinin temellerini kurdular. Tamamen ayrılmaları artık çok zor.

Kadir Kaymakçı: Bu ilişkiden bir evlilik çıkacağını düşünmüyorum ben! Umarım yanılırım. Birbirlerine verdikleri emeğin kıymetini çok daha iyi anlayıp beni yalancı çıkarmalarından en çok ben mutlu olurum.