Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Melisa Doğu: ‘Klişelerle dolu bir evlilik istemiyorum’

        HT MAGAZİN / Neziha KARTAL

        Özgürlüğüne düşkün olduğunu belirten Melisa Doğu ‘Âşık olduğumda sosyal ve özgürlüğüne düşkün kadın domestik bir karaktere dönüşüyor. Bunu yaşadım ve bu yüzden evlilik bana çok uzak değil ama klişelerle dolu bir evlilik yaşamak istemiyorum’ diyor.

        Kocamın Ailesi’nin yuva yıkan kadını ve Craft Tiyatro’nun Kalp Düğümü isimli oyunun sevgi dolu hasta bakıcısı Marina’sı Melisa Doğu aynı anda iki ters karakteri oynuyor. Birçok komedi dizisinde yer alan Doğu, “Aynı karakterlerde oynamak bir seçim ama her kötü kadını Fulden gibi oynayacağım diye bir şey yok” diyerek oynadığı oyunda aynı karakteri 50 kez oynasa bile hiçbirinin bir öncekiyle aynı olmadığını söylüyor.

        ■ Oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?

        Çocukluğumdan beri hayatımda hep oyunculuk vardı. Küçükken televizyonun önüne geçerdim. Ailemin beni değil de televizyonu izliyor olmasını anlamazdım. Evde sürekli kedimi göstermek için bir şeyler yapardım. Ortaokuldan sonra babama “Beni Mimar Sinan Üniversitesi’ne götür” dedim. Gittiğimde daha küçük olduğumu söylediler ve liseden sonra sadece buraya başvurdum ve ikinci yılımda çok sevgili arkadaşım Onur Bayraktar’ın desteğiyle okulu kazandım.

        ‘BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN SOKAK’

        ■ Bir dönem modellik de yapmışsınız...

        14 yaşındayken modellik yapmaya başladım o zamanlar modellik çok aktifti. Türkiye’de podyuma çıkmış en geç modelim. Sonrasında konservatuvara girince her şeyi bir yana bırakıp okula odaklandım.

        ■ Tiyatroda profesyonel anlamdaki ilk işinizi ve heyecanınızı hatırlıyor musunuz?

        Onur Bayraktar ile bir tiyatro kurmuştuk. Kendi metinlerimizden oluşan ‘Eksik Zamanlar’ isminde bir oyundu. O dönem alternatif tiyatrolar bu kadar etkili değildi. 4-5 kişiye oyun oynadığım zamanlar oldu bu yüzden şu an kapalı gişe oynamanın mutluluğu benim için apayrı.

        ■ Tiyatroda sevgisiyle bir insanın tedavi sürecine etki eden bir kadını oynarken televizyonda yuva yıkan bir kadını canlandırıyorsunuz. Birbirinden farklı roller oynamak inandırıcılık açısından zor mu?

        Bu daha çok televizyonda oluyor. Biri bir karakterde çok seviliyor sonra ona sürekli aynı roller gelmeye başlıyor. Bir oyuncu olarak bunu çok fazla tercih etmiyorum. Yıllara komedi de oynadım ama hepsini farklı yapmak için çaba harcadım. Aynı şeyi oynamak bana zevk vermiyor. Tiyatroda her oyun başkadır bu yüzden insanlar yıllarca Lüküs Hayat’ı oynadı.

        ■ Kocamın Ailesi dizisinde oynadığınız Fulden karakterinin üzerinize yapışmasından endişe duyuyor musunuz?

        Hiç öyle bir korkum yok. Türkiye’de artık Yeşilçam zamanının salt kötü karakter anlayışı kalmadı. İnsanlar beni sokakta gördüklerinde oynadığım karakterden dolayı bana kötü davranmıyor. “Aaa sizsiniz” veya “Çok güzel oynuyorsunuz” dendiğinde nasıl mutlu oluyorsam “Sen kötü kadınsın” dendiğinde de mutlu oluyorum demek ki inandırıcı olmuş diyorum.

        ■ Kocamın Ailesi’ni insanların sevmesinin sebebi nedir?

        Bizim dizimiz yazın başladı ama yazlık dizi değildi. Sonrasında iyi gittiği için devam etmiş değil zaten hikâyesi belliydi. Benim için reytingler değil sokak önemli. Bizim dizimiz devam diyor çünkü herksin izleyebildiği bir iş. Birçok yaş grubuna giren bir hikâye anlatıyoruz. Bizim dizimizde her karakter ayrı sevildi.

        ‘AŞK AYNI FREKANSTA TİTREŞMEKTİR’

        ■ Hayatınızda biri var mı?

        Hiç yok. Âşık değilim sevgilim yok. İlişki kurmak çok zor bir şey değil ama aşk bambaşka bir şey. Aşk aynı frekansta titreşmektir ve kolay bulunur bir şey değil. Ben 14 Şubat doğumlu biriyim. Vücudumda kalp şeklinde doğum lekem var. Kendimi en sevdiğim zamanlar âşık olduğum zamanlar. Yaşadığım hiçbir hikâye beni aşktan ayrı koyamaz. Aşk aslında seninle ilgili bir şey.

        ■ Gelecekle ilgili evlilik ve çocuk isteğiniz var mı?

        Geçen yaz 2 arkadaşımı evlendirdim ve o dönem herkes evleniyor bunalımı yaşadım ama ben özgürlü ğüne düşkün bir kadınım. Aynı zamanda da sadık bir insanım. Bir ilişki yaşarken kendimi birine ait hissettiğimde bambaşka bir kadın olabiliyorum. Sosyal ve özgürlüğüne düşkün kadın domestik karaktere dönüşüyor. Bunu yaşadım ve bu yüzden evlilik bana çok uzak değil ama klişelerle dolu bir evlilik yaşamak istemiyorum. Evlilikten sonra kaybetme korkusu yok oluyor. Bu güven değil güvenen insan da korkar. Evlilik hayatta birinci önceliğim değil çocuk da öyle. Hayatta herkesin anne olması gerektiğini düşünmüyorum. Gerçekten doğru zamanda yapmak isterim.

        'Şarkıcı değilim ama...’

        ■ Oyuncu olmasaydınız hangi meslekte çalışmak isterdiniz?

        İyi ki oyuncu olmuşum ama işin işletme ve hakla ilişkiler tarafını da seviyorum. Ayrıca müziği de çok seviyorum. DJ’lik yapıyorum mesela. Başlarda hobi olarak başladı şimdi iş haline geldi. Çok geniş bir müzik arşivim vardı ve gittiğim mekânlarda eğlenemediğimi fark edip başladım, sonra iş haline geldi.

        ■ Müzik demişken bir de single çalışmanız oldu. Müzikte devamı gelecek mi?

        Piyasaya sürülecek bir single çalışmasıydı ama sonra sıkıntılar oldu ve internetten paylaşmaya karar verdik. O da benim hobi olarak yaptığım bir şey. Şarkıcı değilim ama şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hobi olarak duruyor.

        ■ Keşke 'Bunu ben oynasaydım' dediğiniz bir karakter var mı?

        Hayalim için uğraşıyorum. İsim vermeyeceğim bir oyunculuk hikâyesini anlatan bir Amerikan filmi izledik ve bizim yapmayı çok isteğimiz bir şeyin yapılmış olduğunu gördük. 4-5 sene sonra 'Biz bunu neden yapmayalım' dedik ve yönetmeniyle iletişime geçtik. Senaryosunu yazdık oradaki kadın oyuncuyu ben oynuyorum ve kastın yüzde 70’ini bitirdik. Yani şunu demek istiyorum oynamak istediğim bir karakter vardı ben onu oynayabilmek için bu filmin yapılmasını bekliyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ