Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Uğur Kurul: ‘Kaslarım değil oyunculuğum konuşulsun’

        HT MAGAZİN / Neziha KARTAL

        ‘Güllerin Savaşı’ dizisinde rol alan genç oyuncu Uğur Kurul, “Sektörde oluşan kasımı şişireyim, 2-3 çıplak pozum olsun, Instagram hesabım patlasın gibi şeyleri gördükçe üzülüyorum” dedi ve ekledi: “Ben kasımla değil oyunculuğumla konuşulmak isterim”

        Oyunculuğu ‘Ezel’ dizisinde Cansu Dere’nin rol aldığı bir sahnede figüran olarak başlayan, Beren Saat’le oynadığı reklam filminden sonra şansı açılan Uğur Kurul, “Türkiye’nin Justın Bieber’ı” olarak adlandırılıyor. Kurul, bu benzerlikle ilgili “Ne mutluyum ne mutsuzum” diyor. ‘Güllerin Savaşı’ dizisinde Taner karakterini canlandıran genç oyuncu, hakkında merak edilenleri HT Magazin’e anlattı...

        ‘İŞE MUTFAĞINDAN GİRDİM’

        Oyunculuk hayatınıza ne zaman girdi?

        Şimdi baktığımda anlıyorum ki oyunculuk hep hayatımdaymış. Daha ilkokulda ödev için kendi başıma reklam filmi yapmıştım. Lisedeyken aklıma yerleşmeye başladı. Arkadaşlarımla sürekli video çekerdim. Ancak ne okul çevremde ne de sosyal çevremde beni yönlendiren kimse olmadığı için üniversitede dış ticaret okudum. Şimdi oyunculuk ve ses için özel ders alarak bu eksikliği kapatmaya çalışıyorum.

        Sektöre figüranlıktan girmeniz size neler kattı?

        İşin mutfağından girmişim gibi düşünüyorum. Setlerin her yönünü biliyorum. 24 saat uyumadan farklı reklamların figürasyonuna gittiğim oldu. Sektörün nasıl işlediğini gördüm. Figüranlık oyunculuk için staj oldu.

        İlk figürasyonluk deneyiminizi hatırlıyor musunuz?

        ‘Ezel’ dizisinde Cansu Dere’yle bir sahnede oynamıştım.

        Figüranlıktan sonra neden oyunculuğa devam ettiniz?

        Dış ticaret okudum ama kurumsal bir firmada çalışmak bana göre değil. İşin ticaret kısmında iyiyim. Babam pazarcı, onunla da çalıştığım oldu. Bir dönem barmenlik de yaptım ama asla sabah 08.00-akşam 17.00 bir işte kendimi düşü nemiyorum. Yarın işsiz kalsam gider barmenlik yaparım. Oyunculuğa gelince empati kurmayı seviyorum. Dünyanın en kötü adamında, sapık bir katilde bile haklı bir nokta görebiliyorum. Bunu fark ettikten sonra, bunu oyunculukla şekillendirmek istedim.

        ‘TIRNAKLARIMLA KAZIYARAK GELDİM’

        Oyunculukta neler hedefliyorsunuz?

        Buraya tırnaklarımla kazıyarak geldim. Ne bir tanıdığım vardı ne de bir torpil. Beren Saat’le oynadığım reklam filminden sonra şansım yaver gitti. Bundan önceki hedefim oynadığım bir işin tutması ve rolümün devamlılığının olmasıydı. ‘Güllerin Savaşı’yla bu hedefime ulaştım. Bundan sonraki hedefimse gerçekten başarılı işlerde yer alıp oyunculuğumu göstermek. 60 yaşıma geldiğimde iyi işler yapmış olmak istiyorum. “İşini iyi yapıyor” desinler bana yeter.

        İşini iyi yapmaktan kastınız başarılı bir jön olmak mı yoksa her seferinde farklı karakterlerle insanların karşısına çıkabilen bir karakter oyuncusu olmak mı?

        İyi bir oyuncu olmak istiyorum. Bunun için çalışıyorum. Popülerlik ve jönlük iyi oyuncu olunca da geliyor. Sektörde oluşan kasımı şişireyim, 2-3 çıplak pozum olsun, Instagram hesabım patlasın gibi şeyleri gördükçe üzülüyorum. Jönlük oraya doğru kaymaya başladı. Kasımla değil oyunculuğumla konuşulmak isterim.

        Yeni sezon sahnelerinizin çoğu havuz kenarında. Bakınca siz de aynı şeyi yapmış olmuyor musunuz?

        Sana ne veriliyorsa oynamak zorundasın. Benim bir hayat görüşüm ve yapmak istediklerim olabilir ama bu dizide yönetmen ne derse onu yapmak zorundayım. Kolumu göstermemi isterlerse kolumu gösteririm. Yapımcı ve yönetmen de benim yaptığım özeleştiriyi yapabilir ama sektör neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz.

        ‘Güllerin Savaşı’nda canlandırdığınız Taner karakteri şımarık, ailesinden para görmüş ama sevgi görememiş biri. Taner’de en çok sevdiğiniz şey nedir?

        İnsanların yorumlarında en çok Taner’in annesiyle ilgili noktalar beni mutlu ediyor. Onu koruyup kolladığı zaman insanların tepkisi daha büyük oluyor. Anneci Taner’i daha çok seviyorum.

        Eleştiriye açık mısınız?

        Evet, çünkü ben insanları eleştiremiyorum. Bir insan yanlış yapsa bile söyleyemem. Bu en büyük eksikliğim. Yanlış yaptığım veya yapamadığım bir şeyi insanlar suratıma söylediğinde hoşuma gidiyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ