Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Şebnem Hassanisoughi: Şöhret umurumda değil

        Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTÜRK MAGAZİN

        Şebnem Hassanisoughi... Sosyal medyada hakkında en çok yorum yapılan oyunculardan biri. Yorumların geneliyse “Yetenekli, güzel mi güzel bir oyuncu ama pek tanınmıyor” içerikli. Hassanisoughi’yle yeni filmi ‘Bulantı’ vesilesiyle buluşup söz konusu yorumlara nasıl baktığını sordum. Hassanisoughi, yorumların kaynağının popülarite hedefi olan işlerde yer almaması olduğunu dile getirirken üstüne basa basa “Bunları bırakıp önemli konulara bakın. Örneğin kadınlar hayatta kalmak için erkekleşmek zorunda kalıyor” dedi.

        Yeterlilik hissi benim için sayıyla ilgili değil. Hayat ne getirdiyse o, kaçırdığım hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum.

        ■ Hakkınızda “Yetenekli, güzel mi güzel bir oyuncu ama pek tanınmıyor” yorumları çok yapılıyor...

        Bu yorumları kimlerin yaptığını bilmiyorum ama galiba bahsettiğiniz şey kitlesel tanınırlık. Şöhrete, popülariteye, star olmak denilen şeye tekabül ediyor. Çalışmadığım dönem hiç olmadı. Tiyatroda, sinemada popülarite hedefiyle yapılan işlerde yer almadığım için o tür yorumlar yapılmıştır.

        "ROLÜMÜ MERAK ETSİNLER"

        ■ Popülerlik sizin için ne ifade ediyor?

        Yaptığım iş gereği popüler olabilirim ama salt popüler olmak için herhangi bir iş yapamam. Hayatta insan olarak, Şebnem olarak mutlu olmayacağım işleri yapmamayı tercih ediyorum. Sadece oynamaktan keyif alıyorum. İnsanlar rolümü merak etsinler istiyorum. Benim özel hayatımı merak etmeleri gibi bir arzum yok.

        ■ Popülariteniz size yetiyor mu?

        Yetiyor çünkü onu tercih ediyorum. Ama ısrarla yakınmamı istiyorsanız şundan yakınabilirim; Bu işi insanlarla paylaşmak için yapıyorsun ve yaptığın tercihler senin işinin görünürlüğünü engellediği zaman tabii ki canın sıkılıyor. “Ben bir sinema filmi yapayım da kimse izlemesin” demiyorsun, insanlar izlesin istiyorsun. Sadece 7 bin kişi izlesin istemiyorsun, keşke milyonlarca insan izlese. Ama dünyada her zaman, her yerde, çoğunluğun neden keyif aldığını biliyoruz. Dünyayı döndüren bakışla benim kendimi içinde görmek istediğim şeyler çok örtüşmüyor olabilir.

        ■ En son rol aldığınız sinema filmi ‘Bulantı’yı 16 bin kişi izledi. Ne hissediyorsunuz?

        Aynı şey işte...

        "YORULARAK YAŞAMALIYIM"

        ■ Filmi çekmeye başlarken de çok fazla izlenmeyeceğini tahmin etmişsinizdir ama...

        Tabii. Ama şöyle düşünelim. Çok fazla satılıyor olabilir ama “Kafka, Dostoyevski okuyan kaç kişi var?”, “Tarkovsky izleyen kaç insan var?” diye bir yere de varıyoruz. Tabii ki popülarite açısından Woody Allen ile Tarkovsky’yi bir tutamazsın. İyi, kötü yönetmen olmaktan bahsetmiyorum. İkisi de yönetmen ama bambaşka yoldalar. Birinin popülariteyle ilişkisi ile ötekinin kendi derdi, meselesi, felsefesi, sinemaya bakışı, anlatmak istediklerine bakışı arasında büyük fark var. Dünya çok daha az emek vererek yaşamak isteyenlerle dolu. Zaten para kazanmak için canı çıkıyor insanın. Ben biraz daha yorularak yaşamayı tercih ediyorum.

        ■ Hayat sizi böyle olmaya mı yönlendirdi?

        Evet, hayat üzerine düşünülmeden yaşanabilecek bir şey değil bence. “Ne güzel, nefes alabiliyoruz. Yeter” diyemiyorum.

        ■ Rol aldığınız film bu kadar az izlenirken “Biz neye hizmet ediyoruz?” demiyor musunuz?

        Asla! Ben o 16 binin içinde bir oluyorum bazen. Bir film 15 bin 999 kişi için çöp olabilir ama benim hayatımda çok büyük bir şeyi değiştirebiliyor. Ben onun üzerine 3 saat boyunca, diyelim ki kendimle, ailemle veya bir arkadaşımla ilgili uzun uzun düşünüyorum. Belki bir kavramı, mesela ölüm meselesini bir an için çözüyorum. Bana bir şey yapıyor film, dokunuyor, beni dönüştürüyor. Ben o bir kişiyim ve kıymetliyim. Dolayısıyla o da çok kıymetli benim için. Sayılara, istatistiklere çok kıymet vemem. Deneyime daha çok önem veriyorum.

        "ÇOK CÜRETKÂR BİR FİLM"

        ■ ‘Bulantı’nın hangi özellikleri size “Ben bu filmde varım” dedirtti?

        ■ Kariyerinize nasıl bir etkide bulunmasını umarsınız?

        Filmle birbirimizin yolunu açalım isterim.

        ■ Afişte sizin ve diğer oyuncuların fotoğrafı yok. Üzüldünüz mü?

        Hayır üzülmedim.

        Neden üzüleyim?

        Filmde aynı zamanda oyunculuk yapan yönetmenim Zeki Demirkubuz’un fotoğrafı var, sevindim.

        ■ Kariyerinizin hangi döneminde olduğunuzu düşünüyorsunuz?

        Daha seçici bir dönemde olduğumu hissediyorum. Şu anda daha güvenli yaklaşabiliyorum. Kendime, oyunculuğuma, içinde olmak istediklerime dair şüphem, kaygım yok. İstediğim yolda ilerlediğim, daha sakin, dingin belki biraz olgunlaşmaya yakın bir dönemde olduğumu hissediyorum.

        ■ Seçici olmak sizi sektör dışına itiyor mu? Böyle bir sorun yaşadınız mı, yaşıyor musunuz?

        Hayır, sektörün cayır cayır içerisinde olan ‘Poyraz Karayel’de ‘Begüm karakterini canlandırıyorum. Öyle bir sorun yaşamıyorum.

        "YETERİNCE KADIN HİKAYESİ YOK"

        ■ Kadın oyuncuların erkek meslektaşlarından daha az ücret almasını nasıl yorumlarsınız?

        ■ Türkiye’de yeterince kadın hikâyesi var mı?

        Yok. Çünkü kadınlar ülkemizde kadın olarak yaşayamıyor. Hepimiz erkeklerin hayatını yaşıyoruz, hayatta kalabilmek için hepimiz biraz erkekleşmek zorunda kalıyoruz.

        "NE YAZIK Kİ İRAN KÜLTÜRÜM YOK"

        ■ Türk ve İran kültürüne sahip olmanız oyunculuğunuza nasıl katkılarda bulunuyor?

        Babam İranlı ama ne yazık ki İran kültürüne çok fazla sahip değilim. Genetik bir takım kodlar var o kadar. İran kültürüne de sahip olmayı çok isterdim ama değilim.

        ■ İran sinemasında neden hiç yer almadınız?

        Aslında çok istiyorum. Onun için ayrı emek vermek lazım, onu da veremedim. Biraz çalışmak, Farsça’yı öğrenmek istiyorum. Farsça’ya aşinalığım ve genetik yatkınlığım var ama dili bilmiyorum.

        "OLURSA BIRAKIRIM"

        ■ “İdeolojik olarak karşısında olduğum bir fikri savunan işlerde rol almam” demiştiniz. Bu nedenle hiç iş kaybettiniz mi?

        Kaybettirdiyse de farkında değilim. Bunu da bir kayıp olarak görmem.

        ■ Senaryo sonradan değişirse ne yaparsınız?

        O kadar kökten ve de büyük bir değişiklik olabilir mi bilmiyorum ama olursa bırakırım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ