Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Erdinç Gülener: ‘Tabularım, sınırlarım yok’

        HT MAGAZİN / Ebru AYAZ

        Rol aldığı tiyatro oyunları, diziler ve sinema filmleriyle adından övgüyle söz ettiren başarılı oyuncu Erdinç Gülener hakkında merak edilenleri tüm samimiyetiyle HT Magazin’e anlattı...

        Bu sezon hem bir diziyle ekrandasınız hem de 2 oyunla Devlet Tiyatrosu sahnesindesiniz. Zor olmuyor mu diziyle tiyatroyu bir arada götürmek?

        Bu sezon, tiyatroda 2 oyunumu dönüşümlü olarak sahneleyeceğim. Biri, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda 9 sezondur oynadığımız ‘Kerbela’, diğeri de İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda ikinci sezonu olan ‘Muhteşem Gatsby’. Dizi de sürüyor. Günde 3 saat ya uyuyorum ya uyuyamıyorum.

        ‘MAHALLE BASKISI BİZİ GERİ İTİYOR’

        Babanız oyunculuk yapmanızı istememiş. Bu işe ona karşı çıkarak başlamışsınız. Neden istememişti?

        Babam esnaftı, benim de ticaret yapmamı istedi. Evladının elinin altında bulunmasını istiyordu. Zaten çok sert biriydi. Oyuncu olmak istediğimi ilk söylediğimde “Aç mı gezeceksin? Sokaktan mı toplayacağız seni? Ne demek oyunculuk?” diye tepki gösterdi. Ben de “Sevdiğim işi yapmak istiyorum, esnaf olmak istemiyorum” dedim. Esnaflık baba mesleğiydi ama hayatta da zevk alabileceğin bazı şeyler var. Bunu, o yaşta keşfetmek ve diretmek ciddi bir başkaldırıydı. İyi ki de yapmışım.

        Eğer karşı çıkmasaydınız bugün farklı bir hayat yaşıyor olabilirdiniz. Sizce yeteneğin gizli kalması mümkün mü?

        Evet, kesinlikle farklı bir hayatı yaşıyor olacaktım. Sabah kepenkleri açıp akşam kapatan bir esnaf olacaktım. Yeteneğin gizli kalması tabii ki mümkün. Kişi kendine güvenmediği sürece gizli kalacaktır hatta unutacaktır. Başka hedeflere yönelecektir. Bu sadece oyunculuk mesleğiyle ilintili bir durum değil. Türk toplumunda özgüven eksikliği var. Bireyler kendilerine güvenmiyor. Bu, aileden geliyor bence. Aile baskısı, mahalle baskısı bizi geri itiyor. Ulaşmak istediği hedeften ve yapmak istediği işten vazgeçen birçok insan var. Ne mutlu bana ki ben bundan sıyrılabildim çünkü tiyatroyu çok seviyordum.

        ‘ÇEKİNDiĞiM SAHNELER OLMUYOR’

        Tiyatro sahnesi ve kamera önü size ne hissettiriyor?

        Sınıflandırmak aslında yanlış olur. Ama tiyatro sahnesinde her oyuna farklı seyirciler gelir ve sahneye her oyunda farklı enerji yansıtır. Bu nedenle her oyun farklıdır. Bunu hissetmek paha biçilemez bir duygu. Kamera önündeyse fazla mimik ve jest yapmadan oynayabilirsin. Ayrıca hata yaptığında kaydı keserek bunu telafi edebiliyorsun. Ama sonuçta aynı işi yapıyorum ve yaptığım işi çok seviyorum.

        ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’ filminde canlandırdığınız biseksüel karakterin öpüşme sahnesi çok konuşulmuştu. Oynamakta zorlandığınız bir sahne miydi ya da sizi zorlayan sahneler oluyor mu?

        Hayır, çekindiğim sahneler olmuyor. Çünkü ben oyuncuyum. Öpüşme sahnesi de çekebilirsin, sevişme sahnesi de. Dediğiniz gibi ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’ filminde biseksüel bir karakteri canlandırdım ve erkek erkeğe öpüştüm. Orada öpüşen Erdinç Gülener değildi, oynadığım karakterdi. Tabularım, sınırlarım yok. Sonuçta bu benim işim, ben işimi yapıyorum.

        ‘Kendimi tekrar etmeden yaşamak istiyorum’

        Televizyonda bir rol birine yakıştırıldığında o kişi farklı dizilerde de aynı rollerde oynamaya başlıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

        Türkiye’de böyle bir şey var. Ticari kaygılar elbette olabilir ama kabul edip etmemek biz oyuncuların elinde olan bir şey. Ben özellikle seçiçi oldum, rollerimin hiçbiri birbirine benzemiyor. Aynı karaktere yakın rolleri istemem.

        Bütçesi çok iyi olsa bile mi?

        Bu bir kıstas mıdır? Hepimiz bir şekilde yaşıyoruz. Bu, bir insanın bedeli midir yani? Hayat kaçıyor. Biz varız. Bu hayata bizden bir tane geliyor. Kaçan hayatta kendimi tekrar etmeden yaşamak istiyorum.

        ‘Cansel Elçin’le tiyatro yapacağız’

        Cansel Elçin’le çok yakın arkadaşsınız. 2 kişilik bir oyun projeniz vardı. Ne oldu?

        Daniel Keene’nin kaleme aldığı ‘Sessiz Ortak’ adlı oyunu çok yoğun çalıştık ama çıkaramadık. O dönemde benim ‘Muhteşem Gatsby’de görevim başladı. Ayrıca ikimiz de diziye başlayınca ertelemek zorunda kaldık. Birinci perdenin kabasını atmıştık. Her gün Akatlar Kültür Merkezi’ne kapanıp çalışıyorduk. Bulduğumuz ilk fırsatta provalara tekrar başlayıp oyunu çıkaracağız.

        ‘Her yere motorla gidiyorum’

        Seyahat motorunuz var. Uzun yolculuklara çıkıyor musunuz?

        Evet. Türkiye’de her yere motorla gidiyorum. Bozcaada’da bir evim var, oraya da hep motorla giderim. Bu yaz motorla 3500 kilometre yol yaptım. Yurtdışında da Yunanistan’a gittim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ