Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Yusuf Güney: “Teknede yaşamasam psikolojik bunalıma girerim”

        Arif HÜR / HABERTÜRK MAGAZİN

        Üç yıldır Tarabya marinaya demirli teknesinde yaşamının önemli bir kısmını gerçiren ünlü popçu Yusuf Güney, yeni çıkardığı albümüne de ‘Kaptan’ adını verdi. On şarkılık yeni albümü vesilesiyle bir araya geldiğimiz Yusuf Güney ile müziği , tekne yaşantısını, hayallerini ve özel hayatını konuştuk.

        Güney, 2013 yılından beri bu teknede yaşamını sürdürüyor.

        ‘Kaptan’ adını verdiğiniz albümünüzü piyasaya çıkardınız. Nasıl bir albüm oldu?

        Üzerinde ilmek ilmek çalıştığımız bu albümde toplam on şarkı yer alıyor. On şarkıdan yedisinin sözü ve müziği bana ait. Dinleyicileri uzun süre beklettiğimizi biliyorum ama buna değdiğini düşünüyorum. Her şarkının benim açımdan özel bir hikâyesi var. Bu albümdeki şarkılara kulağını veren herkes kendinden bir şeyler bulacak. İlk klibi de ‘Hadi Aşkım (Yorgan Yakalım)’a çektik. Bu albümün 2-3 ay içerisinde tam anlamıyla anlaşılacağını düşünüyorum.

        Günümüzde hit şarkıyı bulmak zor olduğundan pek çok müzisyenin cover şarkılar seslendirdiğinizi görüyoruz. Sizin bu albümden beklentiniz nedir?

        Sektör, dijitale döndüğü için albüm satışından beklentim yok. Malum starların albümü bile satmıyor. Hit şarkı yakalamanın zor olduğu şu dönemde şarkı cover’lamak moda ama ben bu işi pek sevmiyorum. Kendimi tükettikten sonra bu işe girişirim, daha söz ve beste yazabiliyorum. Cover şarkı işin kolayına kaçmaktır.

        Sizi, Rafet El Roman ile birlikte 2008 yılında seslendirdiğiniz Aşk-ı Virane şarkısıyla tanıdık. O günden bu yana kariyer anlamında ne şekilde ilerlediğinizi düşünüyorsunuz?

        Kariyerimde inişler, çıkışlar çok oldu. Ama Allah’tan çok kötü düşüşler yaşamadım. Geri planda kaldığım dönemlerde bile hayranlarım beni bırakmadı. Günümüzde şöhreti yönetmenin ve kariyeri muhafaza etmenin çok zor olduğunu unutmamalıyız. Ama benim bunlarla pek işim yok.

        ‘SOSYAL MEDYAYA KARŞIYIM’

        ‘Günümüzde pek çok sanatçı sosyal medyayı etkin kullanarak kendi reklamını yapıyor. Size baktığımızda bu tarz bir girişimin içerisinde olmadığınızı görüyoruz. Neden?

        Evet dediğiniz gibi sosyal medyayı sadece duyurular amacıyla kullanıyorum. Sosyal medyada ‘Sen beni like’ladın ben seni like’ladım’ muhabbetlerine karşıyım. Ama maalesef sosyal medya siteleri hepimizi esir aldı. Esaret altında yaşıyoruz. Girdiğimiz ortamlarda en fazla 10 dakika muhabbet edebiliyoruz. Son olarak Snapchat diye bir şey çıktı. İnsanlar snap çekeyim derken yolda kaza yapıp ölecek neredeyse... Sosyal medya sayesinde insanlar sanata ve sanatçıya doydu ve kendisi de sokakta ünlü gibi dolaşmaya başladı. Bu saydığım sebeplerden ötürü karşıyım.

        Müzik camiasında sanatçılar şu sıralar nasıl bir dönemden geçiyorsunuz?

        Konser bakımından dipteyiz. Biz iyi kötü çorba kaynatabiliyoruz ama etrafımızda çalışan insanların durumu nice olur? Benim bir konserimde yüzlerce esnaf ekmek yiyor. Son bir yılda elliden fazla konserim iptal oldu. 1-2 sene daha böyle giderse kepenk kapatan çok esnaf olacaktır bizim camiada. Mağduriyet söz konusu. Şu an müzik camiası en kötü dönemini geçiriyor. Sanatçılar olarak yaşayabileceğimiz en zor süreçten geçiyoruz.

        ‘AİLEVİ SORUNLAR DENİZE YÖNELTTİ’

        Bu mağduriyetten ötürü mü teknede yaşamaya başladınız?

        2013 yılında ailevi problemler yaşadığım ve kız kardeşimin zorlu bir boşanma geçirdiği dönemde bir arkadaşım bana “Deniz her şeyin ilacıdır, bütün sıkıntını alır” demişti. Deniz sayesinde hayatın gelip geçici olduğunu iyiden iyiye anladım. Hayat spor otomobile binip gece kulüplerinde gezmekten ibaret değil. Bir gün Göcek’te veya Fethiye’de demirlerken yapacağım müziklerin hayalini kuruyorum. Ailevi sorunlar beni denize yöneltti. Monoton hayata karşıyım.

        ‘40’IMDAN SONRA DENİZDE YAŞAYACAĞIM’

        İleride radikal bir karar alıp denizde yaşamayı düşünebilir misiniz?

        Düşünmez miyim? Kırk yaşımdan sonra evimi arabamı satıp teknemle denizin ortasında yaşayacağım. Evim, ofisim tekne olacak.

        ‘İki yılda bir telefonumu denize atarım’

        32 yaşınızda kendinizi dünyadan bu denli soyutlamanız ne derece doğru?

        Doğrudur bence. Şöhret budalası olmadığım için sıkıntı yok. Burada keyifle bohem bir hayat sürüyorum. Dünya yansa umurumda olmaz. Son dönemde hem ülkemizde hem de dünyada yaşananlara baktığımızda en sağlıklısı denizde yaşamak. İnsanlar bunalımda, teknede olmasam kafayı yerim. Burada balığımı tutup teknede kendim pişiriyorum. Teknede yaşamak için de çok zengin olmaya gerek yok. İnsanlar dünyaları kazanıyor diye düşünebilir ama Amerika’da taksi şoförünün bile teknesi var. Bizde tekne sahibi olmak ise lüks yaşama ve çılgınlığa giriyor.

        Günlük hayatta başka yaptığınız çılgınlıklar var mı?

        Tanımadığım insanlar arayıp taciz ediyor. Kimi sünnet düğününe kimi nikâhına çağırıyor. Bu yüzden iki yılda bir telefonumu denize fırlatıyorum. Akabinde yeni numara alıyorum. Son olarak Heybelida açığında attım.

        ‘Tekne lüks değil bir ihtiyaç’

        Teknede bir yaşam sürmek, farklı yerlere açılmak her babayiğidin harcı değildir...

        Teknemin olması lüks değil bir ihtiyaç. Teknede yaşam sürmek için milyoner olmaya gerek yok. Bunu bir yatırım olarak görüyorum. İstanbul’un göbeğinde Tarabya’da böyle bir teknede yaşamasam psikolojik bunalıma girerim. İnsanlar sanatçıların lüks içerisinde gayet rahat bir hayat yaşadığını, her yere gittiğini, en güzel kızlarla çıktığını düşünüp bu adamın ne stresi olabilir diye düşünüyorlar ama her sanatçı gece olduğunda yalnız kalır.

        ‘OKYANUS’A AÇILACAĞIM’

        Tekneyle ilerleyen zamanlarda nerelere gitmek istersiniz?

        Hedefim büyük bir yelkenliyle dünya turuna çıkmak. İstanbul’dan başlayıp Yunanistan kıyıları, İtalya kıyıları, Cebelitarık’a ve oradan da Atlantik Okyanusu’na açılacağım. İnsanlar gülebilir ama ben Trabzonluyum o yüzden kesinlikle kendimde bu potansiyeli görüyorum.

        ‘EŞİM OLACAK KİŞİ DENİZİ SEVMELİ’

        Uzun bir süredir sizi kimseyle göremiyoruz. Özel hayatınızda son durum nedir?

        Hayatımda kimse yok. Bütün sevgimi ve hoşgörümü köpeklerime adamış durumdayım. Benim hayatıma girecek kadının denizi, tekneyi ve köpekleri sevmesi lazım

        Hayalinizdeki kadın profili nedir?

        Esprili, neşeli, takıntılarıdan, egolarından, negatif enerjisinden arınmış ve politikacıyla bile tartışacak bilgi düzeyine de sahip biri olmalı. Dış güzellik de önemli... Bu özellikleri barındıran bir kadını bulursam kaçırmam. Çünkü artık baba olmak da istiyorum.

        ‘Sanat dünyasında çok dostum yok’

        Sanat dünyasında çok fazla dostunuz var mı?

        Çok fazla dostum yok. Sanatçıların yaşam tarzları, konuşulan muhabbetler olsun bana göre değil. Benim para biriktirme hırsım yok. İş dünyasından toplasan 15-20 dostum var. Sanatçılarla iletişimimiz tutmuyor. Sevgili Çağatay Ulusoy hariç, onu çok seviyorum.

        ‘GEL SENİ KAPTAN YAPAYIM ÇAĞATAY’

        Çağatay Ulusoy’un denize karşı merakı olduğu biliniyor. Kendisini kaptan koltuğuna oturmaya ikna edemiyor musunuz?

        Çağatay, tekneye aşırı düşkün ama çok işgüzar. Hep çalışmak arzusunda olduğu için bir türlü tekneye ve denize odaklanamıyor. Bana sık sık en büyük hayalinin tekne sahibi olup kaptan olmak olduğunu söylüyor. Çağatay’a “Gel seni kaptan yapayım diyorum ama Nuh diyor peygamber” demiyor. Geçenlerde iki gün geldi ama üçüncü gün yelkenler fora. ‘Bu işi yapamayacağım’ dedi. Yoğun iş temposundan kurtulup denize gelmeli hem ona kaptanlık çok yakışır. Davetimi yineliyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ