Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar ‘Ortalık hiçbir şey söylemeyen şarkılarla doldu’

        Avukat, gezgin, besteci, şarkıcı Mavi’yle Bodrum’da buluşup yeni şarkısı ‘Dişi Kuş’u ve hakkında merak edilenleri konuştuk. “Avukatlık, bana ne olmamam gerektiğini göstermesi adına önemli bir süreçti. Devamında seyahatlerle, dostlarla öğrenmeye, kendimi tanımaya, tamamlamaya çalışıyorum. Bu seyahatleri de gazetelerde yazıya döktüğüm oldu geçmişte. Yine bir arayış sürecindeyim bugünlerde, Bodrum’u mesken tutmam da birazcık ondan. Suya yakın oldukça cevaplar da su yüzüne çıkıyor” diyor Mavi. Bakın başka neler söylüyor...

        ‘BAKKAL POP ŞARKILARINDAN DEĞİL’

        ‘İki Ateş’ten kısa süre sonra ‘Dişi Kuş’ adlı şarkınızı yayınladınız. Tepkiler nasıl?

        Tepkiler oldukça güzel, buradan da anlıyorum ki besteyi ben yapmayınca oluyormuş. (Gülüyor) Şaka bir yana ekip çalışmasının faydalarını gördüğümüz bir parça oldu. Sözleri ben yazdım, İlker Yeter besteledi, o kıpır kıpır düzenleme de Bora Duran’ın eseri. Bakkal pop şarkılarından olmadığı için yolu biraz daha uzun ama zaten bir şey çok kolaysa yapmayalım, değil mi?

        Peki neyi anlatıyor ‘Dişi Kuş’?

        ‘Dişi Kuş’ özünde bir “Geri dön” şarkısı ama biraz gündelik hayatla renklendirilmiş bir geri dön. Aşk acısı çekerken kentsel dönüşümden de yakınan esprili bir şarkı. Ben yazarken çok eğlendim, çok kendi dilimde yazdım. Kendin olabildiğin her ürün de karşı tarafa doğru geçiyor bence.

        'SİNSİCE KANLARINA GİRMİŞİM'

        Klipte başka bir Mavi görüyoruz sanki, ‘Dişi Kuş’ deyince daha dişi mi oldunuz?

        Dişiden öte sıcak olduk, e biraz dişi de olduk tabii. O hep dalga geçtiğim “30’umdan sonra kadınlığımı keşfettim” beyanlarına benzemesin tabii. (Gülüyor) Bir de snop hatta mıymıy biliniyormuşum biraz sektörde, dedim ki bir çiki çiki oynayalım, anlasınlar mevzunun öyle olmadığını. Gündelik hayatta çok neşeli, kendiyle çok dalga geçen biriyim. Orkestramla da bayağı eğleniriz, sahnede enerjimiz çok yüksektir. Bugüne kadarki kliplerde bunu yansıtamadığımızı fark edince bu kez böyle bir stüdyo klibi çekmek istedik.

        Hâlâ bilmeyen varsa bize bu şarkıya kadar olan yolculuğunuzu anlatabilir misiniz?

        2010 yılında ‘30’ isimli şarkımla “Merhaba” demiştim. O günden bugüne 3 single, 2 EP, bir de albüm çıkarmışım, 20’den çok beste yayınlamışım yani. Bir de hızımı alamayıp 15 klip çektim. Soner Arıca’yla kapışacağım birkaç seneye. (Gülüyor) Ana akım popun çok dar bir çerçeveye hapsedilmesinden dolayı ulaştırmakta sıkıntı çektiğim de oldu şarkılarımı ama aslında ‘Yakışmaz Bana’yı, ‘Kaptan’ı, ‘30’u duyduklarında tanımayan insan yok gibi. Sinsice ve yavaştan kanlarına girmişim yani.

        ‘DİNLEME ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİ’

        Konusu açılmışken, pop müzik sektörünün geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?

        Üzücü buluyorum. İnsanlar reklam jingle’ı gibi şarkılara alıştırıldı. Dinleme alışkanlıkları değişti, çabuk tüketmeye yönelik, hiçbir şey söylemeyen şarkılarla doldu ortalık. Duyup da “Allah aşkına bu ne?” dediğin şarkıyı o kadar çok duyuyorsun ki, birkaç hafta sonra diline dolanmış bulabiliyorsun kendini. Varsın 100 milyon izlenmiş olsun, yemişim öyle şarkıyı! Ben de evrenin sırrına ermiyorum sonuçta şarkılarla ama biraz olsun beyin gıdıklamayalım mı?

        ‘Kendimi bir erkeğin bana takacağı yüzük üzerinden değerlendirmedim hiç’

        ‘Dişi Kuş’ta “Yüzüğü de icabında ben takarım” diye bir cümle var, takar mısınız gerçekten?

        O da yine şarkının esprilerinden biri, “Yeter ki affet, tamam yuvayı da ben yapacağım hatta yüzüğü de ben sana takacağım” diyor. Gerçek hayata dönersek mevzu ben olunca her şey mümkün. Kendimi bir erkeğin bana alacağı yüzük üzerinden değerleyen bir kadın olmadım hiç. Gönül bağı, yol arkadaşlığı, beraber yaşlanmak filan çok romantik şeyler ama belediye tasdik etmeli mi illa, hâlâ emin değilim. Ama zaten iyice karıştı cinsiyetler, roller birbirine. Birisi bir yüzük takacaksa biz taksak da olur yani. Kek kek bekleyip, istemiyor görünmeye çalışıp kendimi davul edeceğime, “Haydi bakalım alıyorum seni” diyebilirim bir gün birine.

        İddialı söylemler... Peki nasıl biri olur o kişi?

        Kriterler yaşla birlikte iyice artıyor tabii ama temelde şöyle: Dilbilgisi iyi olsun, garsonlara iyi davransın çünkü garsonlara iyi davranmayan biri iyi biri değildir. Hiçbir şeyin fanatiği olmasın, kendinin dahil. Plastik dünyaya kanmamış, ruhu olan biri olsun, gerisi illa gelir.

        ‘Telefon aplikasyonlarından insan seçtiğimiz bir dönemdeyiz’

        Günümüz ilişkileri zor mu sizce?

        Zordan da öte. Her konuda olduğu gibi ilişkilerde de minimum emekle maksimum dönüş almaya çalışıyoruz. Ve herkes vazgeçmeye çok yakın bir yerde duruyor. Seçenek bol çünkü, katalog gibi telefon aplikasyonlarından insan seçtiğimiz bir döneme geldik. Çoğu kadının ve de erkeğin güzelliği inci gibi içinde gizlidir. Ben hâlâ o inciyi bulmak peşinde olanlardanım. Başkalarının göremediğini bende görebilen insan daha kıymetli. Ve hâlâ mektuplara, şarkı tutmalara, şiirlere tutkunum.

        ‘Aşkın ve ilişkilerin kodları değişti’

        Müzikal yolculuğunuzda bundan sonraki hedefleriniz neler?

        Yeni şarkılar var yolda, onları hazırlamakla meşgulüm. Biraz daha farklı bir anlatıma gitmek hedefim. Yarin zülfünün teline hasret kalmaktan daha farklı gündemleri, dertleri de var artık aşkların. Sıkılganlıklar var, olmamışlıklar var, ıssızlıklar ve katılıklar var. Bunlar da aslında sevip kavuşamamak kadar gerçek ve dramatik. “İlk mesajı ben atmamalıydım” ya da “Selfie çekenle olmaz” kadar bir güncellikten bahsetmiyorum ama yine de kabul etmek lazım ki ilişkilerin, aşkların kodları büyük ölçüde değişti. Şehirli insana tercüman olacak daha çok şarkıya ihtiyaç var bence.

        HABERTÜRK MAGAZİN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ