Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Atılgan Gümüş: ‘Benim için gişe çok önemli’

        Yönetmenliğini Alper Çağlar’ın üstlendiği, Çağlar Ertuğrul, Ufuk Bayraktar, Murat Serezli, Atılgan Gümüş, Ahu Türkpençe, Murat Arkın ve Bedii Akın gibi isimlerin rol aldığı ‘Dağ 2’ filmi, geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Gizli bir görev için özel kuvvetlere katılan iki arkadaşın Kuzey Irak’ta bir terör örgütü tarafından kaçırılan gazeteciyi kurtarma çabasını anlatan filmi, oyuncularından Atılgan Gümüş ile konuştuk.

        İlk filmde yoktunuz. ‘Dağ 2’ye nasıl dahil oldunuz?

        İlk film iki askerin maruz kaldığı ve sıkıştığı bir noktayı anlatıyordu. İkincisi için bayağı beklediler. Alper (Çağlar) çok hassas davranıyor. Standart ve alışılagemiş oyuncu seçimleri yapmıyor. Murat Serezli bizim ortak arkadaşımız. Sohbet ederken Murat, “Atılgan bunu çok iyi oynar, bir konuş istersen” demiş. Konuştuk. Ben öncelikle mutlu oldum farklı çizgide bir rol olduğu için.

        Filmi 10 günde 767 bin kişi izledi. Bu ilgi size ne hissettiriyor?

        Oyuncular için tiyatroda alkış önemli bir şeydir. Sinemada da gişe aynı öneme sahip. Benim için gişe çok önemli bir faktör. Demek ki verdiğimiz emek karşılığını buluyor. Bu kadar insanın izlemiş olması gurur ve heyecan verici. “Bizde yok. Ne olur gönderin, burada da izleyelim” diyorlar, çok güzel bir duygu.

        Karakterinizin hikâyesi nedir?

        Çocukların eğitmeniyim. Bordo bereli ve özel kuvvetlerde eğitmenim. Aynı zamanda sahada yarbayım. Murat’ın (Serezli) oynadığı karakterin yakın arkadaşıyım. Sahadaki en tecrübeli isim olarak ben varım. Eğitimde bir canavarım. Sahadaysa Murat alfa kurt, ben dişi kurtum. O daha sert, ben daha babacan ve herkesi kontrol altında tutan kişiyim.

        Çukurca’da şehit olan Yunus Emre Uçar’ın da filmin kadrosunda olduğunu öğrendik. Neler hissettiniz?

        Yunus Emre kardeşimle, Isparta Iğdır Komando Okulu’nda çekim yaparken tanıştık. Tabii haberi duyunca yıkıldık. Hatırlıyorum, çekimlerin sonunda fotoğraf çektirecektik. Benim sahnem sona kalmıştı ama yemek saati de gelmişti. Herkesle tek tek fotoğraf çektiriyoruz. Birisi “Yemek kaçacak” dedi. Bir başkası ise “Boşversene yemeği. 3 ay sonra nasıl olsa öleceğiz. Bu adamları bir daha bulamayız. Bari fotoğraflar ailelerimize kalsın” dedi. O an tuttum kendimi ama sonra hüngür hüngür ağladım.

        ‘Dağ 2’ Türk Silahlı Kuvvetleri’nin desteğiyle çekilen ilk Türk filmi olma özelliğini de taşıyor...

        Evet... Aynı zamanda Makina Kimya Endüstrisi de destek verdi. Alper’in anlattığına göre bayağı zorlu bir süreç. Sonuçta bu bağımsız bir film... Eksik anlatılmaması lazım, fazla anlatılıp özendirilmemesi de gerekiyor. Birçok şeyin gerçekçi olması lazım. Hassas davranıldı ve silahlar bizim üzerimize zimmetlendi. Tuvalete bile silahla gittik.

        Sette gerçek silahlar ve ordu ekipmanları kullanılmış. Bu bir risk değil mi?

        Çok büyük risk. Ahmet Pınar adında bir eğitmenimiz vardı. Kendisi bu konuda çok disiplindir. O silahları kullanırken setteki ciddiyet üst seviyedeydi. Silah namus gibi oluyor. Arkadaşımıza bile emanet etmiyorduk. Askerliğimi kolay yaptım diye seviniyordum bir de. Ama bu yaşadıklarım daha ilginçti.

        ‘Two Tenors dünyaya açılacak’

        Two Tenors Düello projenize gelecek olursak... Yurtdışına açılmayı düşünüyor musunuz?

        Two Turkish Tenors’u kurarken hayalim buydu zaten. Yurtdışına sahne şovu ihraç ediyor olmamız lazım. Şu anki hükümetin politikası da o. Dünyaya ülkemizi sanatla anlatabiliriz. Destek olunduğu sürece doğru sanat projeleriyle bu gerçekleşebilir. Türkiye’de çok kıymetli sanatçılar var ama bunun bir ülke politikası haline gelmesi lazım. Bu şovun dünyada oynanması için yatırıma ve gelişime ihtiyacı var.

        ‘Dizi projeleri için kriterlerim var’

        En son 2012 yılında bir dizi projesinde gördük sizi. Neden bu kadar uzun süre ekranlardan uzak kaldınız?

        Bazı projeler beni istedi, ben onları istemedim. Bazen ben çok istedim, ama onlar beni istemediği için olmadı. Kendimce kriterlerim var, onlara uysun istiyorum. O yüzden de olmuyor. Gözden uzak olunca gönülden de ırak olunuyor. Televizyon da sanatımı sergileyeceğim mecralardan biri. Sadece denk gelmedi. Ama Two Tenors’un bir televizyon formatı olacak. Onunla ilgili çalışmalar devam ediyor. Ama biraz vadesi var o işin. Eğlence programı gibi olacak. Asıl amacımız daha büyük bir yerde yapmak zaten.

        Two Tenors her perşembe La Boucherie Dinner Theatre’da seyirciyle buluşuyor.

        Başak TATAR /HABERTÜRK MAGAZİN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ