Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Mirkelam: Parayla olmuyormuş, en büyük başarı alkışmış

        1995 yılında ‘koşan adam’ olarak yaşantımıza girdi Fergan Mirkelam. Çeyrek asra yaklaşan müzik kariyeri boyunca hiçbir dönem şöhretin tılsımına kapılmayıp mütevazı bir yaşam süren sanatçı, bir döneme damgasını vurmuş ‘Hatıralar’, ‘Unutulmaz’, ‘Her Gece’, ‘Ah Bir Joker’, ‘Erenköy’, ‘Tavla’, ‘Asuman’, ‘Laubali’, ‘Terle’ ve ‘Yollar’ gibi şarkılarını, Gülşen, Teoman, Kenan Doğulu, Feridun Düzağaç, Göksel, Mabel Matiz, Nil Karaibrahimgil, Bedük, Eser Yenenler ve Pinhani gibi isimlerin yorumladığı ‘Mirkelam Şarkıları’ albümüyle gündemde şu sıralar. Mirkelam’la yeni albümünden özel yaşantısına kadar pek çok konu hakkında sohbet ettik...

        REKLAM

        Müzik kariyerinizde çeyrek asrı devirmenizin şerefine ‘Mirkelam Şarkıları’ adını verdiğiniz proje albümünde sanatçı dostlarınız bugüne kadar popüler olmuş şarkıları seslendirdiler. Bu albümün oluşum sürecinden bahseder misiniz?

        ‘Mirkelam Şarkıları’, menajerim Süheyl Atay’ın fikriydi. Böyle bir albüm bana göre erkendi belki ama daha önce Teoman’ın bu tarz bir albüm piyasaya sürdüğünü göz önüne alınca ikna oldum. Hayatta en çok istediğim şeylerden biri şarkılarımı başka şarkıcıların yorumlamasıydı.

        90’lara damga vurmuş şarkılarınızı o dönemin sanatçılarının ağzından duymak size neler hissettiriyor?

        Geçmişe damgasını vurmuş eserleri yeniden popüler etmek, yeniden yaratmak ve yenilenmek çok güzel bir his! Mesela Feridun (Düzağaç), ‘Erenköy’ü öyle bir yorumlamış ki, şimdi ben de konserlerde ondan bir tık daha iyi söylemeye çalışacağım. (Gülüyor) Amacı çoksesli müzik yapmak olan biri olarak oldukça hoşnut oldum. ‘Mirkelam Şarkıları’ konseptiyle eski şarkılara bir cilalama yapmış olduk nihayetinde. Cilaladığınız şey yeniden ilk günkü gibi oluyorsa demek ki sağlam temele dayanıyormuş.

        REKLAM

        Günümüz şarkıcıların birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içerisinde olduğunu düşünürsek bu isimleri bir araya getirmenin çok değerli bir şey olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz?

        Tabii ki! Maalesef camiamızda ayrılmalar çok var. Eskiden bir şairle müzisyen veya bir edebiyatçıyla müzisyen aynı sofrada oturur muhabbet eder, fikir alışverişi yapardı. Siyah-beyaz fotoğraflarda bunu rahatlıkla görebiliriz. Günümüzde herkes başına buyruk, ayrı hareket ediyor. Teoman’ın bu projeyi duyduktan sonra “Söylerim tabii, ne demek” demesi çok değerli bir şey.

        ‘HAYAT HEM KISA HEM UZUN’

        Günümüz popçuları neleri eksik yapıyor sizce?

        Günümüz politikacıları neyi eksik yapıyorsa, günümüz sanatçıları da onu eksik yapıyor. Türkiye’de spor nasılsa müzik de öyle. Eksik yapılan şey müzisyenlerin eksiği değil halkın seçimleriyle ya da duygularıyla ilgili eksiklikler olabilir. Akılla değil de duygusallıkla hayatımızı sürdüren insanlarız. Elektronik müzik az dinlenir ama alaturkayla elektroniğin birleşimi bizi dünyaya tanıtan şey olacaktır. Bence eksik olan şey, içinde bulunduğumuz durumu bir türlü algılayamayışımız. Potansiyeli en fazla olan ülkeyiz, en çok acıyı biz çekiyoruz. En çok kültüre sahip olan ülkeyiz. ama müziğini yapamıyoruz. Dünyada bir Yunan müziği var ama Türk müziği yok!

        REKLAM

        30 yılı aşkın bir süredir müzikle uğraşıyorsunuz. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?

        Eskilerin dediği gibi: “Döndük arkamıza baktık, bir arpa boyu yol yok.” Aynı bu durum geçerli. Hayat hem kısa, hem çok uzun! İskender Paydaş’la tanışmasaydık, ‘Her Gece’ öyle olmayacaktı. Volga Tamöz ile tanışmasaydık, ‘Asuman’ böyle olmazdı. ‘Hatıralar’ şarkısının bir bölümünü E-5’te otobüse yetişirken yazdım, düşünün! Ne olacağını bilemezsiniz.

        ‘DAHA ÇALIŞKAN OLMAK İSTERDİM’

        20’li yaşlarındaki Mirkelam’a neler söylemek isterdiniz?

        Cümleye “Lan eşşek oğlum” diye başlardım. (Gülüyor) Mirkelam’ın biraz daha çalışkan olmasını isterdim. Çok az daha düzenli olmasını isterdim.

        REKLAM

        Konserlerde sahneye çıktığınızda hâlâ heyecan oluyor mu?

        Olmaz mı? Sahneye her çıkışımda yenileniyorum. Belki de genç gözükmemin sırlarından biri de budur! Üniversite döneminde Zeki Müren’in ‘Alkışlarla Yaşıyorum’ cümlesine güler, “Seyirciden aldığın paradır” derdim. Yıllar geçtikten sonra bu işlerin parayla olmadığını gördüm. En büyük başarı seyirciden aldığın alkışmış. Bu alkışlar adamı savaşa götürür. Konserlerime olan ilgiden sonra artık müziğe daha çok ağırlık vermeye karar verdim. Sizin aracılığınızla yakında yeni bir albüm çıkaracağımın müjdesini de vereyim.

        ‘İstanbul’da yaşamaktan memnun değilim’

        Dört yılı aşkın bir süredir Aysen Sabancı’yla birlikteliğiniz söz konusu. Ufukta evlilik var mı? Baba olma fikrine nasıl bakıyorsunuz?

        Ben güzel bakıyorum geç de kalındı zaten ama kısmet işte!

        REKLAM

        Bir dönem Burgazada’da yaşadıktan sonra şimdi İstanbul’da hayatınızı sürdürüyorsunuz. Bu şehirde yaşamaktan mutlu musunuz?

        Kalabalıklar avantaj sağlar, kalabalıklar için. Eğer benim avantajım kalabalıkta olmak değilse buna ihtiyacım yok. Çünkü kalabalık, normal şartlar altında, zor bir süreçtir. Düşünme, durma, kendinizi dinleme şansınız ki bunlar yaşam için, var olmak için çok değerli şeyler, kalmaz. Açıkcası daha tenha yerler beni mutlu ediyor. İstanbul’da yaşamaktan memnun değilim. 2-3 yıl içerisinde İzmir’e yerleşmeyi düşünüyorum.

        ‘İnsan kendini dinlemeli’

        Son dönemde insanların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve tahammüllerini oldukça yitirdiğini görüyoruz. Bu değerleri yeniden kazanmak için neler yapmalı?

        Kalabalıklar arasında ancak bir yere kadar sabredip aklını ve kalbini çalıştırabilirsin. İnsan oturup kendini dinlediği zaman saygılı, sevgili bir kişi olur diye düşünüyorum. Bu kadar kalabalıkta kendini dinleyemediğin zaman, ne başkasına değer verirsin, ne kendine değer verirsin.

        REKLAM

        ‘Genç kızları etkileme potansiyelim yok’

        Hem müzik dünyasında hem de oyunculuk sektöründe bir sanatçının evlendiği andan itibaren eski popülaritesini yitirdiği iddiası her dönem tartışılmıştır. Sizce yitirir mi?

        Yitirir, doğaldır! Aradaki denge Türkiye’de çok zor sağlanır. Çünkü Türkiye’de aile ile sanatçılık çatışır. Biri gece işidir, biri etkileme potansiyeli taşır. Mesela bir erkek şarkıcının genç kızları etkileme potansiyeli olması gerekir. Ben değil tabii de. (Gülüyor) Popüler sanatçılar ve genç çocuklar, manevi ve maddi olarak etkilenirler. Evinle ilgilenirsen, işini yapamazsın. Gece ayakta, gündüz uykuda olursan eşinle ilgilenemezsin. Zor!

        Teknolojinin aşk kavramının içini boşalttığına inananlardan mısınız?

        REKLAM

        Eskiden ses kayıt aleti yoktu ve insanlar sevdiklerinin karşısına geçip ellerinde gitarla şarkı söyler, serenat yaparlardı. Sonra taş plak ve kayıt aletleri çıktı. ‘Aşk çok müthiş bir şey de teknoloji onu mahvediyor’ görüşüne katılmıyorum. İnternette aşk nasıl olur bilemem ama o kendi içinde biraz mantıksız gibi. Islak su gibi. İnternette aşk eksik bir kavram. Teknoloji aşkı niye öldürsün ki? Sen internetten devamlı aşk mesajları atıp sonra kayboluyorsan o hastalık zaten, aşk değil!

        Aşk nedir peki?

        Eyvaaah! Bugüne kadar o kadar çok tarifi oldu ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Şarkıların içinde olan her dize aşktır. Biz en iyisi aşka kokoreç deyip geçelim.

        Arif HÜR / HT MAGAZİN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ